Sosyal Medya

Makale

Schengen Vizesine Kurban Edilen Bir Barış Umudu

Batı, 20 yıl önce ateÅŸe verdiÄŸi OrtadoÄŸu’yu rahat koltuÄŸunda uzaktan uzaÄŸa izliyordu. Sebep olduÄŸu yüzbinlerce ölümü sanki baÅŸka bir gezegendeymiÅŸ gibi ilgisizce seyrediyordu. Ta ki Afganistan, OrtadoÄŸu ve Afrika’daki bu ateÅŸten kaçan yüzbinler Avrupa sınırına dayanana kadar.

Son yıllarda yoÄŸunlaÅŸan mülteci akınına son 2 yıldaki Suriyeli mülteci dalgası da eklenince Avrupa’yı panik aldı.

Avrupa/Batı hep 3. Dünyadan insanları seçerek işine gelenleri kontrol ve asimile edeceği kadar almaya alışıktı. Ama böylesi kontrolsüz büyük kitleleri almak sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan büyük sıkıntıydı Avrupa için.

Özellikle doÄŸurganlığın gerilediÄŸi, nüfusunun eridiÄŸi bir Avrupa’da doÄŸurganlığı üst seviyede olduÄŸu bu mültecileri almak demek 40-50 yıl sonra bu mülteciler karşısında azınlık kalmak demektir.

Ayrıca yıllardır asimile ettiÄŸi kitleler karşısında bu sefer asimile olma riski büyük gözüküyor. Yani Hıristiyan Avrupa’nın 2050’lerde Müslüman Avrupa olma ihtimali çok yüksek.

Sosyal Güvenlik ve ekonomik olumsuzluklarını anlatmaya gerek yok sanırım.

Tüm bu nedenlerden dolayı Avrupa kitlesel göçleri kendi felaketi olarak görüyor.

Avrupa’nın Hümanizm adına tüm dünya ülkelerine dayattığı “uluslararası mülteci hukuku” var. Bu hukuka göre, herhangi bir nedenle insani yaÅŸam koÅŸulları olmayan bir kiÅŸi baÅŸka bir ülkeye sığındığında o kiÅŸinin kendi ülkesine iadesi edilmesine ÅŸiddetle karşı çıkılıyor. Ama Avrupa dün putlaÅŸtırdığı ilkelerini bugün bizzat kendisi çiÄŸniyor.

Ege sınırlarını kitlesel mülteci akınlarına açması Avrupa’ya karşı Türkiye’nin elindeki büyük bir silahtı.

2 yıl öncesine kadar Afganistan, Güney Asya, Irak, Ä°ran, Suriye ve Afrika’dan gelip Batıya geçmek isteyen mültecilere Türkiye izin vermiyordu. Bu mültecilerin Türkiye’ye büyük mali külfeti olmasına raÄŸmen Batı’nın gönüllü bekçiliÄŸini yapıyorduk.

2 yıl önce kim/kimler onay verdiyse (alınlarından öpmek lazım) Ege sınırlarımızdaki kontrolü gevÅŸettik ve on binler akın akın Avrupa’ya doÄŸru yola çıktılar.

OrtadoÄŸu’daki yangını uzaktan izleyen Avrupa birden o ateÅŸi içinde hissetmeye baÅŸladı. Panikle bu akının önünü kesmeye çalıştı ama nafile.

Bu akın, Suriye’deki savaşı bitirecek güce sahipti. Halep’e, Ä°dlip’e, Hama’ya düşen her bombada insanlar Avrupa’ya yürüdükçe, Avrupa’nın Suriye’deki bu savaşı durdurmaktan veya en aza indirmekten baÅŸka çaresi kalmıyordu.

Türkiye, bu kozu kullanarak belki savaşı bitiremezdi ama en azından Suriye içinde sınır boyunca uçuşa/bombalamaya yasak güvenli yerleşim yerleri oluşumunu sağlayabilirdi.

Avrupa tehdit, ÅŸantaj ve rüşvetle Türkiye’nin bu kitlesel göçe duvar olmasının yollarını aradı. Maalesef 3 milyar Avro ve 2016 içerisinde Türk VatandaÅŸların Avrupa’ya vizesiz seyahat (Schengen Vizesi) karşılığında Ege sınırlarındaki kontrollerini artırmayı ve Avrupa’ya geçmiÅŸ mültecilerin Türkiye’ye iadesini kabul ettik.

Gerçekten yazık oldu. Suriye’deki katliamı en aza indirme fırsatını kaçırdığımızı düşünüyorum.

Verdiğimize karşılık aldığımıza değdi mi?

DeÄŸse bile Batının riyakârlığını düşündükçe vaat ettiklerini tam olarak vereceklerini sanmıyorum. Yarın bizim bazı eksik ve aksaklıklarımızı öne sürerek öne sürerek vize muafiyetini sürekli tehir etseler hiç ÅŸaÅŸmam. Vaat ettikleri 3 milyar Avroyu da büyük oranda kırpacaklarını, kırpmasalar bile sınır güvenliÄŸinin artırılması ve geliÅŸtirilmesi gibi Avrupa’nın çıkarına olacak iÅŸleri için ÅŸartlı vereceÄŸine emin olabilirsiniz.

Sonuçta, çoÄŸu Avrupalı 17 ülkenin savaÅŸ uçakları halen Suriye üzerinde uçmaya devam ediyor. Åžimdilik ateÅŸkes var gibi gözükse de yarının ne olacağı muamma.  

Veysel Tepeli

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.