Sosyal Medya

Makale

Sahte cennetler uğruna mücadeleye çağıran kim?

Ä°nsanoÄŸlunun aydınlık yarınlara sahip olmak için seneler boyunca her türlü zorluÄŸa ve zahmete direnerek mücadeleyi sürdürmesi takdire ÅŸayandır. ÇoÄŸunluÄŸun din öÄŸretisi veya iman olgusu olmadan da bunu yapıyor olagelmesi insanlığın ortak bir fıtrata sahip olmasıyla açıklanabilir.

Günümüzde insanlar bir daire sahibi olmak için her türlü ihtiyaçlarından keserek on yıl faiz ödemeyi göze alıyorlar. Çocuklarının aydınlık yarınları için ömürlerini feda etmekten kaçınmıyorlar. Üniversiteyi bitirip bir meslek sahibi olmak için yıllarca kurslara gidilip binlerce soru çözerek gençlikler yitiriliyor. Günümüz insanı dünyada aydınlık yarınlara ulaÅŸacaklarına inandıkları yolda hayatları boyunca çile çekmeye ve her türlü zorlu mücadeleye girmeye razı gözüküyorlar.

Oysa Allah, asıl gerçek ve bitip tükenmez ahiret yurdu uÄŸrunda mücadele etmemizi istiyor.

“Öyleyse, Allah'ın sana verdiklerinden yararlanarak yalnızca ahiret yurdunda (iyi bir yer tutmanın) yolunu ara, bu arada pek tabii bu dünyadaki nasibini de unutma ve Allah sana nasıl iyilikte bulunduysa, sen de (baÅŸkalarına) öyle iyilikte bulun ve sakın yeryüzünde bozgunculuk, karışıklık çıkarmaya çalışma çünkü ÅŸüphesiz, Allah bozguncuları sevmez!” (Kasas / 77)

Buna rağmen insanlar, sahte cennetler uğrunda bozgunculara kanmayı dinin gereği sayıyorlar.

“Ama hayır, (ey insanlar,) siz bu dünya hayatını tercih edersiniz, oysa gelecek hayat daha iyi ve daha kalıcıdır.” (A’la / 16. 17)

Peki, sahip olunacak ÅŸeyler uÄŸruna hayatımızı feda etmeye deÄŸiyor mu? Yoksa birileri bu zaaflarımızdan istifade edip zahmetsizce büyük kazançlar mı saÄŸlıyor? Allah’ın vaaddettiklerine güvenenlere Resuller hayatlarıyla rehberlik ederler. Aydınlık yarınlara önce dünyada sahip olayım, sonra ahirete yatırım yaparım diyenlerin saÄŸlam bir rehberleri yoktur. Bozguncuların vaat ettiÄŸi sahte cennetler uÄŸrunda yeni yaldızlı ÅŸeytani vaatler peÅŸinde koÅŸanlar, ailesini de peÅŸi sıra sürükleyerek farklı yerlere savrulmaya ve kaybettiklerinin çektiklerine deÄŸmediÄŸini görüp kahrolmaya adaydır.  

Kim bu çarçabuk geçen (dünyayı) dilerse biz de burada ona, (evet) kimi dilersek ona, dileyeceÄŸimiz ÅŸey'i çarçabuk veririz. Sonra da onu cehenneme sokarız. O, buraya kınanmış ve (rahmetimizden) kovulmuÅŸ olarak ulaşır. Fakat ahiret hayatını(n güzelliÄŸini) isteyen ve bunun için gösterilmesi gereken çabayı gösterenlere gelince, (gerçek) müminler bunlardır; çabalarına (Allah katında) deÄŸer verilen kimseler de iÅŸte böyleleridir! ( Ä°sra / 18, 19)

Bu ayette geçen “dünyayı istemek” seküler bir ahlak edinmektir. Bu da adeta dünyanın sizin istekleriniz etrafında dönmesini arzulamanızdır. Mesela 10 yıl geri ödemeli kredi ile hayal ettiÄŸiniz depreme dayanıklı kalıcı(!) konutunuza kavuÅŸtunuz. Artık kira öder(!) gibi faiz ödeyerek dikili bir aÄŸacınız olacak. Ama günler geçtikçe, ya hükümet düÅŸerse, ya iÅŸten atılırsam, ya da baÅŸka bir masraf çıkıp da kredinin gününü geçirirsem borcum katlanarak artar diye endiÅŸelenir sevincinize gölge düÅŸer. Artık ihtiyaç sahibi yakınlarınızdan “borcum var” diye uzaklaşıp kendinizi dar bir çevreye mahkûm edersiniz. Bir süre sonra bu çevre sizin dünya görüÅŸünüzü deÄŸiÅŸtirir. Öte yandan iÅŸten atılmamak için profesyonellik(!) adına sizden ne istenirse yerine getirip tek ölçünüz olan vicdanınızla aranıza mesafe koyarsınız. Yıllar sonra ipoteÄŸi çözdürünce bir de bakarsınız ki kalıcı(!) konutunuzun civarında dar bir çevrede katı bir kalp ile yaÅŸamak asla hayal ettiÄŸiniz aydınlık yarınlar deÄŸilmiÅŸ.

DiÄŸer yandan “ahireti istemek” bu dünyadan vazgeçip bir lokma ve bir hırka ile yaÅŸamak deÄŸildir. Hakiki aydınlık yarınlar ise endiÅŸelerden uzak sonsuz olan selam yurdu cennettir. Bu da, dünyadan vazgeçmek, nimetlerden uzaklaÅŸmak ve hiçbir ÅŸeye sahip olamamak anlamına gelmez. Sahip olduklarını paylaÅŸarak kardeÅŸçe, kendine ait olmayana el uzatmadan adaletle ve bu gezegende kalma süremizin kısalığı bilinciyle hesap verecek ÅŸekilde insanca yaÅŸamak demektir. Bu ÅŸekilde sürdürülen bir hayatta dostlarınızla yaÅŸarsınız. Elinizdekini paylaÅŸtığınızdan fakirlik korkusundan uzaksınızdır. Vicdanınıza uygun yaÅŸadığınızdan kimse size yüz kızartıcı bir iÅŸ teklif edemez. Bir yolcu gibi yaÅŸadığınızdan hırslarınız sizi hiç bir zulmün parçası haline getiremez.

“Yine onlar yiyeceÄŸe muhtaç oldukları halde kendilerinden önce yoksul, yetim ve esirleri doyururlar. (Bunu yaparken içlerinden ÅŸöyle derler) Biz sırf Allah rızası için doyuruyoruz; dolayısıyla sizden ne bir karşılık ne de teÅŸekkür bekliyoruz. Biz o çok sıkıntılı ve dehÅŸetli kıyamet gününde rabbimize vereceÄŸimiz hesabın endiÅŸesini taşıyoruz. Ä°ÅŸte bu ihlâs ve samimiyetleri sebebiyle Allah da onları Kıyamet gününü azabından koruyacak, yüzlerine nur gönüllerine sürür verecek. Allah yolunda karşılaÅŸtıkları zorluklara göÄŸüs gerdikleri için onları cennetler ve ipek giysilerle mükâfatlandıracak… (Ä°nsan / 8 – 12 )

Ä°ÅŸte gerçek aydınlık yarınlara ermiÅŸ cennetlikler, dünyada bir teÅŸekkür bile beklemeden varlıklarını ihtiyaç sahipleriyle paylaÅŸanlardır. Ayette sözü edilen bu üç zümre ile paylaÅŸmak kimseye dünyevi bir rütbe kazandırmaz.  Fakat cennet, ancak dünyada merhametle, paylaÅŸarak, adil ve kardeÅŸçe bir hayatın yaÅŸanmasına yönlendiren sonsuz, bitip tükenmeyen büyük bir lütuftur…

Cennette verileceÄŸi ifade edilen, her türlü korkudan emin ve genç kalarak, rahat sedirler, klimatik ortamlar, meyve aÄŸaçların gölgesinde, kristal kadehlerden içerek, atlas ipek kostümler ve mücevherlerle dünyada yaÅŸamaya kalkanlar, milyonlarca kiÅŸinin aç ve evsiz kalmasına sebep olanlardır. Bunlar insanları karın tokluÄŸuna çalıştıranlardır. Tabiatı kirletenler, Ä°nsanların ve hayvanların nesillerini yok edenler, Terörü destekleyen ve savaÅŸları çıkaranlardır. Bir ÅŸey üretmeden faizle nemalananlardır. ÖrneÄŸin “Amerikan rüyası” adlı sahte cennet projesini için gerekli petrol ihtiyacını ucuz yollu karşılamak için komÅŸumuz Irak’ta iki milyon Müslüman katledilmiÅŸtir…

“Bir memleketi yıkıp yok etmek istediÄŸimiz zaman oranın lüks ve konfor içinde yaÅŸayan şımarık varlıklılarına, (peygamber ve kitaba uyarak doÄŸru yolu seçmelerini) emrederiz. Buna raÄŸmen onlar itaatsizlik edip yanlış yolda yürümeye devam ederler; o takdirde o memleket üzerine (azap ile ilgili) hüküm hak olur ve artık orayı yıkıp yerle bir ederiz.” (Ä°srâ / 16)

Dünyayı cennetleÅŸtirme adlı emperyal proje kitaplarını tahrif eden sahte dindarlar tarafından üretilmiÅŸtir. Bu aymazlara peygamberler gönderilerek uyarılmıştır. Ama yalanlamaları sonucunda Allah, halklarına zulüm ederek sahip oldukları sahte cennetleri yerle bir etmiÅŸtir. Ve sahte cennetlerini muhafaza etmek için dünyayı cehenneme çevirenlerle hak yolda mücadele edenleri Allah, kimlerden olduÄŸuna, cinsiyetine, malına ve makamına bakılmaksızın cennete koyacağını vaaddetmiÅŸtir…

Velhasıl, Aydınlık yarınlar adına beklentileriniz tek dünyalı ve taraftarı olduÄŸunuz parti veya cemaatinizin hedeflediÄŸi sahte cennet projelerini gerçekleÅŸtirmek için din(!) uÄŸruna katıldığınız mücadele dünyayı pek çok kiÅŸi için yaÅŸanmaz bir cehenneme çeviriyorsa siz de zulmün bir parçasınız olmuÅŸsunuzdur. Fakat eÄŸer dünyada insanların adaletle yaÅŸadığı aydınlık günleri görmek yolunda karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek sahip olduklarınızı kardeÅŸçe paylaşırsanız, selam yurdu cennet’in kapısında görevli meleklerin sizi beklediÄŸi günleri görmeye adaysınız...

“Rablerine karşı sorumluluk bilinci duyanlar da bölük bölük cennete sevk edileceklerdir; oraya vardığında kapılarının ardına kadar açık olduÄŸunu görecekler ve cennet muhafızları onlara, ‘Selâmun Aleyküm! Ä°ÅŸte buyurun, temelli kalacağınız bu (cennete) girin!’ diyecekler.” (Zümer / 73)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.