Sosyal Medya

Makale

Yüz Altı Milyar İnsan

 

       Televizyonda konuÅŸan uzman birçok sayısal done eÅŸliÄŸinde dünyadaki insan sayısının gittikçe azalacağını nedenleriyle anlatıyordu. Ä°ÅŸte bu sırada geriye doÄŸru nasıl hesapladığını belirtmeden “dünya kurulduÄŸundan bugüne kadar yaÅŸamış insan sayısı yüz altı milyardır” verisini bir çırpıda aktardığında yüzüne baktım. Uzman(!) söylediÄŸi rakamın dehÅŸetinin farkında deÄŸildi…

       Bu verinin doÄŸruluÄŸunu veya yanlışlığını bir kenara koyarak Kuran’da haber verilen kıyamet, tekrar diriliÅŸ ve mahÅŸerde toplanma üzerinden tefekkür edince çok sarsıcı sonuçlara vardım. Tabi bundan sonra yazacaklarım gayb olanı resmetmedip sayılarla formülüze etmekten çok, bir gün geride bıraktıklarımızın hesabını vereceÄŸimizi unutturup, her ÅŸeyi bu andan ibaret saymamızı isteyen modern düÅŸüncenin sınırladığı zihnimizde küçük çaplı bir fırtına oluÅŸturmaktır

       Bu sayıya izafeten ÅŸu anda yaÅŸayanlara oranla toprağın altında olanlar 13 kat fazladır. Yani bu veri ışığında, dünyanın nüfusu en kalabalık ülkesi Çin deÄŸil  “Kabristan” dır.

       Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı, düÅŸün altındaki binlerce kefensiz yatanı… Satırlarının sahibi M.Akif Ersoy’a göre herhangi bir toprak parçasını savunulacak bir vatan sayılabilmesi için daha önce o toprakta mücadele etmiÅŸ merhumları unutmamak gerek ÅŸarttır.

         Mesela ÅŸu an itibariyle sûr’a üfürülüp kıyamet bugün kopsa, çoÄŸu kabirlerinden kalkanlara, kalıcı(!) konutlarından katılımlarla birlikte yürütülenlerin sayısı yüz altı milyar kiÅŸi olacak. Bu yürüyüÅŸte kimler yer alacak kimler… Toplu halde katledilen Kızılderililer… Külleri Ganj nehrine savrulanlar… Afrika’dan köle olarak götürülürken açlıktan veya salgın hastalıktan yitirilenler… Engizisyon kararıyla Cadı ilan edilip yakılan kadınlar…  Garip Gurebalar… Aforoz edilenler… Karunlar… Ä°ÅŸkenceyle öldürülenler… Åžiiler… HiroÅŸima’daki radyasyonzedeler… Tefeciler… Tapınakçılar… Bosna’da diri diri gömülenler…  Kredi kuruluÅŸlarının sahipleri… Çingeneler…

        Hele ülkemizin toprakları altından kaldırılacaklar… Akalar… Etiler… Bizanslılar… Muhacirler… Sayısı on dokuz bine ulaÅŸan faili meçhuller… Tehcire mahkûm edilen Ermeniler…  Devletin bekası için boÄŸazlattırılan çelebiler, karındaÅŸlar… Ä°stiklal mahkemesince inkılâplara uymadığından aylarca idam sehpalarında çürütülenler… Sarıkamış’ta donarak öldürülenler… Töre cinayeti maÄŸduru kızlar… Güney doÄŸuda telef edilen gençler… Muhsin Reis’ler…

         Sûra üflendiÄŸinde bir de bakarlar ki kabirlerinden çıkıp Rablerinin huzuruna koÅŸmaktalar. O zaman “Eyvahlar olsun bize! Kim diriltip kaldırdı bizi kabirlerimizden” diyecekler. Onlara, “Rahman’ın vaktiyle mutlaka gerçekleÅŸeceÄŸini bildirdiÄŸi diriliÅŸ iÅŸte bu! Demek ki Peygamberler size ne söylemiÅŸlerse doÄŸru söylemiÅŸler” denilecek. (Yasin / 51, 52)

         Ayette “Eyvahlar olsun bize” feryadını edenler sadece kendilerinin deÄŸil, sömürdüklerinin, hakkını yediklerinin, arkasından iÅŸ çevirdiklerinin, omzuna basıp yükseldiklerinin, adam yerine koymadıklarının ve saçı bitmemiÅŸ yetimlerin de kendisiyle birlikte kaldırılışının dehÅŸetine kapılanlardır. Artık ardında bırakılanın yanına kâr kalmadığı bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.

        Bundan sonra toplanılacak mahÅŸer meydanında yüz altı milyar insan terler içinde hesaplarının görülmesi için bekleÅŸeceklerdir. Ben 1980’de Konya mitinginde yüz bin insanla 1992 yılında ise Arafat’ta üç milyon hacıyla birlikte bulunmuÅŸtum. O cemaatin içinde bile kendimi bir kum tanesi gibi çaresiz hissetmiÅŸtim. Ya ÅŸimdi, yüz altı milyar insan ile birlikte yargılanmayı beklemek… Hayat boyu her türlü yargı faaliyetinden uzak durmama raÄŸmen dönüÅŸü olmayan bir yerde mahkeme edilmek… Üstelik her türlü dünyevi unvanın, rütbenin ve himayesine sığındıklarımızın etkisinin olamayacağı bir çıplaklıkta, her ÅŸeyin ortaya döküleceÄŸi bir günde, bu mahÅŸeri kalabalığın eziyetiyle, hakkımızda hükmün verilmesini beklemek dehÅŸet verici olmalı. Resulullah (sav) sık sık en yakınlarına “Vallahi gözlerin döneceÄŸi o günde başıma nelerin geleceÄŸini bilmiyorum” çaresizliÄŸini sergilemesini birçok kere okumasına raÄŸmen günümüz Müslüman’ının bu konudaki pervasızlığı, cahilliÄŸin ve basiretsizliÄŸin en büyük göstergesi olmalı.

          (Ve Allah ÅŸöyle diyecektir): "Ä°ÅŸte ÅŸimdi Bize yapayalnız geldiniz, tıpkı sizi ilk yarattığımız gibi ve (hayatta iken sahip olduÄŸunuz) size bahÅŸettiÄŸimiz her ÅŸeyi arkanızda bıraktınız. Kendinizle ilgili olarak Allah’a ortak koÅŸtuÄŸunuz o ÅŸefaatçilerinizi yanınızda göremiyoruz! Gerçek ÅŸu ki, artık sizin (dünyadaki hayatınız ile) aranızdaki bütün baÄŸlar kesilmiÅŸtir ve bütün eski dostlarınız sizi terk etmiÅŸtir!" (En’am / 94)

         Hayatlarına ait her türlü detayın hiç birini atlamadan ardı ardına verilmesi buradaki mahÅŸeri kalabalığı, birbirlerine yardım edecek konumdan çıkarmış, yüz altı milyar kendi derdine düÅŸmüÅŸ insan konumuna indirgemiÅŸtir. Sicillerde yazılanlar ve gösterilenler o kadar tanıdıktır ki insan kendi hakkında hükmünü vermiÅŸ. Allah’ın affı ve maÄŸfireti olmadan kurtulamayacağını anlamıştır. “KeÅŸke” ile baÅŸlayan cümleler o günün en popüler ama bir o kadar da iÅŸe yaramayan yakınmalarıdır… Yaptıkları yanlışlıklar sonucunda içinden çıkamadıkları derin sarhoÅŸluÄŸun nedenlerini ve Kuran’la uyaranlara aldırış etmeyen müstaÄŸniliklerini gösteren kayıtlarını görünce “bize bir ÅŸans daha verin” yalvarışları da karşılıksızdır. Zira dünya yok olmuÅŸ ve onlara verilen ömür, uyaranlara aldırmadan bir gün kısalığında tüketilmiÅŸtir. Artık dünyaya ait kalansa sadece hayatlarında yaptıkları, yapmadıkları, Allah ve Resülüne karşı konumlarını gösteren sicilleridir.

         EÄŸer bu yazıyı halen okumaya devam ediyorsan ÅŸükretmelisin ki ölmemiÅŸsin, kıyamet kopmamış, kabrinden kaldırılmamış ve mahÅŸerde terler içinde bekleÅŸmiyorsun. Ama herkesin kendi ateÅŸini getirdiÄŸi dünyada bir yol ayrımındasın. Ya bu günlerde Kuran’ın uyarılarını dikkate alıp derin sarhoÅŸluk verenlerden uzaklaşır, bir yetime sahip çıkar, bir yoksulun karnını doyurur, bir zalime karşı durup mazlumun hakkını ararsın. Ya da bu günlerde iktidar olmanın sarhoÅŸluÄŸuyla dalanlarla birlikte dalar, malları üst üste yığıp kimseyle paylaÅŸmaya yanaÅŸmayan nefsinin arzularının peÅŸinde tek sermayen olan zamanı har vurup harman savurursun.

          Karar senin…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.