Kürsü
M. Ali Akbulut: Düşman ve Düşmanlaştırma (9): Zan veya Su-i Zan

Hakkında kesin bilgi olmayan düÅŸünceye "zan" denir. Åžüphe etmek, kuÅŸku duymak, kesin bilgi olmayan kanaat, vehim, ÅŸek, itham etmek gibi, bilgiye dayanmadan oluÅŸan zihinsel bir durumdur. Herhangi bir olay veya ÅŸey konusunda zihnin verdiÄŸi hükümdür.
Bilgiye dayanmayan düÅŸüncelerin verdiÄŸi hüküm olan zanın, yok edici ve yıkıcı özellikleri olduÄŸu gibi, yapıcı ve yüceltici durumları da vardır. Bizim kültürümüzde iyi zanna "hüsn-i zan", kötü zanna ise "su-i zan" deniyor.
Hüsn-i zanda, bilgiye ulaşılması halinde olumlu kanaatin oluÅŸması söz konusudur. Hüccet, burhan, beyan, bilgi, delil gibi unsurlarla bilgiye ulaşıldığında "yakin" hasıl olur. Bu durumda "zann-ı galip"e ulaşılabilir.
Su-i zan ise hiçbir delil ve bilgi olmadan oluÅŸan düÅŸüncedir. Yakîn etmesi mümkün olmadığı gibi, bir olay veya ÅŸey hakkında olumsuz hüküm sahibi olma durumudur.
Bu tanımlar üzerinden bakıldığında, zan insanın kimlik ve kiÅŸiliÄŸinin göstergesi olan davranışlardan biridir. İyi veya kötü düÅŸüncenin beslendiÄŸi kaynaÄŸa göre zanda, su-i zan veya hüsn-i zanı görmek mümkündür. Kalbe hangi zan yerleÅŸirse, o kiÅŸide ahlaka dönüÅŸür. Bir tür kimlik, kiÅŸilik ve ÅŸahsiyet göstergesi haline gelir.
Su-i zan, düÅŸmanlaÅŸtırmada etkin rol aldığı için konumuz su-i zandır.
Su-i zan, her daim zihinde kötümser düÅŸüncelerin bulunması, kiÅŸiler ve olaylar hakkında sürekli ÅŸüphe etme, kuÅŸku duyma, vehim üzere olma, ÅŸek etme ve takıntılı olma halidir.
İnsani iliÅŸkileri zedeleyen, düÅŸmanlaÅŸtırma, töhmet, itham, korku, ahlaki yozlaÅŸma gibi sonuçlarla toplumsal sorunların da kaynağını oluÅŸturur. Temelinde bilgisizlik vardır. Su-i zan virüsü, cehaletle beslenir. Virüs bünyeye girip kalpte yerleÅŸirse, kalbi zorlar, yorar, karartır ve taÅŸlaÅŸtırır.
Bünyedeki su-i zan virüsü, hiçbir belge, bilgi ve kanıt olmadan olaylar ve kiÅŸiler hakkında itham, töhmet, kuÅŸku ve ÅŸüphe odaklarının oluÅŸmasını saÄŸlar. DüÅŸmanlaÅŸtırma, gerçeklerin üstünü örtme, gerçekleri tahrif etme, olaylar ve kiÅŸiler hakkında doÄŸru kanaatin oluÅŸmasını önleme gibi özelliklere sahiptir. İnsanlarda hayal kırıklığı, ötekileÅŸtirici ve ÅŸeytanlaÅŸtırıcı sonuçlarıyla iliÅŸkileri bozacak bir etki oluÅŸturur.
Bu yıkıcı virüs, kalpleri kararttığı gibi zihni de köreltir; düÅŸünmeyi yok eden, sorgulamayı görmezden gelen bir yapıya sahiptir. Her daim olaylar ve insanlar hakkında ayrıştırıcı yapısı itibarıyla "bizim" ve "onların" dünyası gibi bir düÅŸüncenin kapısını aralar.
Kur'an-ı Kerim'de de zannın çoÄŸundan kaçınılması emredilir. Bu yüzden kötü zan kınanır ve yasaklanır. Çünkü kötü zan veya su-i zan, insanda olumsuz etkiler bırakır.
Su-i zan sahiplerinde kuruntu, yanlış fikir ve düÅŸünceler, cahiliyeye ait gerçek dışı zanlar, yanlış umuda kapılma, asılsız tahmin, kötü hüküm, batıl görüÅŸ, batıl düÅŸünce, ÅŸüphecilik, kusur arayıcılık, ayıp gözetme gibi, kesin bilgi ve belgenin olmadığı kuruntular bulunur. BoÅŸ ve asılsız kuruntular sürekli allanıp pullanarak iyi gösterilir. Bunlar ise gerçekleri inkâr ederek, aslı olsa da yalan söyler; hüsrana götürür, felakete sürükler. Kötü zanla beslendikleri için cezalandırılır, kovulur ve cehenneme hazırlık yaparlar.
Kötü düÅŸünce ve kuruntu, insan zihnini sürükleyip meÅŸgul edecek duruma gelince takıntıya dönüÅŸür. Takıntı ise zihnin geviÅŸ getirme halini alır. Bu durum, insanda etrafına karşı iliÅŸki kurmaya engel bir duvar örer.
Su-i zan, ikili iliÅŸkileri, aile iliÅŸkilerini ve toplumsal iliÅŸkileri yıkıcı özelliÄŸiyle her toplumda kabul görmez. İliÅŸkilerde güven zedelenmesine yol açar. Özellikle aile iliÅŸkilerinde dedikodu boyutundaki bir su-i zan, ciddi sorunlar oluÅŸturur.
İnsan beynini bir deÄŸirmen taşına benzeten İbn-i Haldun, deÄŸirmen taşına bir ÅŸeyler atılmazsa taşın kendi kendini öÄŸüttüÄŸünü söyler. Zihnimiz bilgilerle dolmazsa ve sürekli boÅŸ kalırsa, her daim fitne, fesat ve kuruntu halinde düÅŸman ve düÅŸmanlaÅŸtırma yönü güçlenmiÅŸ olur.
Su-i zan, zihnimizi kuruntularla meÅŸgul ettiÄŸi için ruhumuzu da kirletir, kalbimizi de taÅŸlaÅŸtırır. Her daim kötü düÅŸüncelerle beslendiÄŸi için kiÅŸiyi kötülük yapmaya sevk eder. Sosyal hayatını alt üst eder. Her daim ÅŸüphe ile yaklaÅŸtığı için insan iliÅŸkilerine zarar verir. Bilgiye dayanmayan kuÅŸkucu yaklaşım, yanlış kararlar almasına sebep olur.
Sürekli birilerini çekiÅŸtirme merkezli bir davranış olduÄŸu için dedikodu, fitne, fesat, komplo, entrika gibi düÅŸmanlaÅŸtırıcı davranışları da besler. Baskı ve korku kültürünün bir parçasıdır. Bu yüzden su-i zan sahibi kiÅŸiler, ÅŸüphe ve kuÅŸkuyla birlikte korku içinde olurlar. Kur'ani ifadeyle "ölü eti yemiÅŸ gibi" denilen duruma düÅŸerler.
Görünmeyeni gören, bilinmeyeni bilen Âlim olan Rabbimiz, bizi her türlü kötü düÅŸünceden uzak, bilmediÄŸimiz konularda hikmetle bakacak ilimler versin. Muhabbet ve merhamete köprü olacak bilgiye ulaÅŸmayı, fitne ve fesada yol açacak davranışlardan uzak durmayı nasip etsin.
M. Ali Akbulut
Henüz yorum yapılmamış.