Sosyal Medya

Güncel

Yasin Aktay / Fransa tercihini yaptı

Yasin Aktay / Yeni Åžafak



Fransa CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinin ikinci turu dün gerçekleÅŸti. Bu yazının yazıldığı saatlerde seçimler devam ediyordu. Ä°ki hafta önce gerçekleÅŸen birinci turda CumhurbaÅŸkanı Emmanuel Macron oyların yüzde 28’ini alarak ipi göÄŸüslemiÅŸ olsa da oylarının bu kadar çok düÅŸmesi beklenmiyordu. Buna karşılık hemen ardından oyların yüzde 24’ünü alarak ikinci olan aşırı saÄŸcı aday Marine Le Pen tam bir Fransız sürprizi olarak karşılandı, çünkü çok az kiÅŸi bu kadar oy alabileceÄŸini bekliyordu.

Hazır sonuçlar bu satırları okuyanlar için belli olmuÅŸken söyleyebileceÄŸimiz ÅŸey Fransa’daki genel gidiÅŸatın bu sonuçları adım adım hazırlıyor olduÄŸudur. Aşırı saÄŸcı bir partinin Fransa’da veya baÅŸka bir Avrupa ülkesinde bu kadar yükselmesini beklenmez kılan beklentiler Avrupa demokrasisine veya medeniyetine gereÄŸinden çok hayal yüklemiÅŸ oluyorlar sadece.

Bunlar bütün kampanyasını ırkçılık, yabancı düÅŸmanlığı, Fransa’nın NATO’nun askeri kanadından, AB’den çekilmesi ve neredeyse kendi içine kapanması üzerine kurmuÅŸ olan Marine Le Pen’i Fransa’nın tarihinde bir zamanlar yükseltmiÅŸ olduÄŸu özgürlük, eÅŸitlik ve adalet gibi deÄŸerlerle olan mesafesini ölçebiliyorlar tabi ve bu yaklaşımın Fransa’yı nasıl bir ilkelliÄŸin dibine doÄŸru sürüklediÄŸini de görüyorlar.

Fransa tarihinde bu tür gel-gitler ve hayal kırıklıklarının hep olageldiÄŸini söyleyebiliriz. Belki o kadar geriye gitmeye bile gerek yok ama çok sevdiÄŸim bir örnektir. Marx’ın devrimlerin ayak seslerini bekleyip bütün öngörülerini bunun üzerine kurduÄŸu bir anda gelenin ülkeyi daha da geriye götüren yeni bir despot monark olduÄŸunu gördüÄŸü tipik olay Fransa’da yaÅŸanmıştır. Fransa’nın yaÅŸattığı bu hayal kırıklığı Marx’ın “gençlikten” çıkıp “olgunlaÅŸmasını” saÄŸlayan büyük bir ders bile olmuÅŸtur. O hayal kırıklığını Marx Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’inde “tarihte tekerrür eden hadiselerin birincisinde trajedi, ikincisinde komedi olarak yaÅŸandığı” ÅŸeklinde ifade etmiÅŸtir.

Ä°ÅŸin doÄŸrusu Marx’ın ikincisinde komedi olarak yaÅŸadığını tarih birden, ikiden çok daha fazla yaÅŸatıyor. Ä°bret alınmayan tarihten bu tür örnekler hep sadır oluyor. Üstelik tarihe kadar gitmeye gerek yok, aynı zaman dilimi içinde birden çok yerde bu tür hadiseler yaÅŸanabiliyor. Çünkü insanın tabiatı kendisine atfedilen hümanist üstünlükten çok uzak bir yerde. Kötülük insanı her zaman ayartan bir cazibeye sahiptir. KötülüÄŸü kötülük olarak gören göz gözlükçülerde satılmıyor. Ä°yiliÄŸi iyilik olarak görüp ona tabi olma cesareti bile bir defa ve bütün zamanlar için geçerli olmak üzere takınılmış olmuyor.

Siyasette popülizm, yüzeysellik, ucuzluk, bencillik ve ırkçılık her zaman prim yapıyor ve insanları çok kolay bir kültür endüstrisinin kitlesel müÅŸterileri haline getirebiliyor. Ä°nsanların toplum bazında da birey bazında da kat etmiÅŸ oldukları yüksek bilim ve felsefeden sonra daha düÅŸük bir akla tamah etmeyeceklerinin hiçbir garantisi olmuyor. Aslında tam tersine dair sayısız örnekleri bilfiil yaşıyor görüyoruz. Zaten aklı hiçbir kılavuza ihtiyaç duymaksızın herÅŸeyin üstünde ve kendine yeter görmekle baÅŸlamıyor mu akılsızlık ve cehalet? Bu noktaya tam da o salt akıldan yola çıkılarak gelinmedi mi?

Fransa’da bugün Macron kazanmış olsa da Fransa’nın karşı karşıya kalmış olduÄŸu tehlike geçmiÅŸ olmayacak. Fransa’nın her geçen gün kendi kurucu deÄŸerlerinden daha fazla uzaklaşıyor olduÄŸu gerçeÄŸi ortada duruyor. Zaten modern dönemde bütün zenginliÄŸini ve refahını borçlu olduÄŸu sömürgelerinde, Afrika’da her geçen gün alanı daha da daralmakta olan Fransa’nın çok daha açılımcı, çok daha özgürlükçü ve daha insani bir siyasal rejime ihtiyacı var.

Le Pen yabancı düÅŸmanlığını çok aleni ve pervasız bir Ä°slam düÅŸmanlığı olarak ifade etmekten de hiç geri durmadı. BaÅŸörtüsünü sokaklarda bile yasaklayacağını vaat etti, birer terör yuvası olarak itham ettiÄŸi camileri kapatacağını söyledi. Avrupa’yı OrtaçaÄŸ’ın cadı avı çılgınlığına davet eden söylemleriyle böyle bir partinin her dört kiÅŸiden birinin oyunu alabilmesi kimse için deÄŸil, herÅŸeyden önce Fransa için bir felaketin habercisi.

Daha kötüsü Le Pen’in bu söylemleriyle rekabet etme telaşına giren Macron’un da yabancı düÅŸmanlığına rüÅŸvet verir gibi kapılması. Yani Macron kazanmış olsa da faÅŸizan söylemlerin yükseliÅŸine ciddi bir katkı yaparak kazanmış olacak.

Gerçi ilk turda oyların yüzde 22,2’sini alarak üçüncü olan ve özellikle gençlerin oyunu alan solcu aday Jean-Luc Melenchon da bu felaketi görenlerden olmuÅŸ ve Le Pen’e oy vermeme çaÄŸrısında bulunarak Macron’a desteÄŸini açıklamıştı. Ancak bu desteÄŸin bütün oyları Macron’a yöneltmesi ne kadar mümkün olacak? Ciddi bir yekûn tutan kararsızların adresi Macron mu olacak Le Pen mi?

Bugün ortaya çıkan seçimlerde Melenchon’nun tercihinin ve kararsızların etkisi görülmüÅŸ olacak ve muhtemelen Fransa’yı da dibe çeken bu tehlikeli akıma karşı uyarıcı bir tepkiyi ifade etmiÅŸ olacaktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.