Sosyal Medya

Ramazan Kayan / Tutuk kulluk

Ramazan Kayan / Milat



Kulluk yürüyüÅŸümüzü tehdit eden en ciddi handikaplardan biri de tutuk kalma halimiz diyebiliriz…

Ne demek istiyorum? Tutuk Müslümanlığımızı masaya yatırmamız gerektiÄŸini düÅŸünüyorum…

EdilgenliÄŸimizi, pasifliÄŸimizi, paslanmışlığımızı, donukluÄŸumuzu, içe kapanmışlığımızı gözden geçirmezsek zamanla bu durumu kanıksar ve kader bilmeye baÅŸlarız…

Niçin atak deÄŸil tutukuz? Atılgan deÄŸil tutulganız? Ä°çimizde kıvılcımlar çıkmıyor… Ruhumuzdaki enerjiyi aksiyona dönüÅŸtüremiyoruz?..

Tüm kapasite ve kabiliyetlere raÄŸmen kararlılık gösteremiyoruz… Yoksa kendimizi keÅŸfetmede mi acze düÅŸtük? Çamurumuzdaki cevheri gün yüzüne çıkarmada mı geciktik?

Ä°ki ara bir derede kalışımız, bocalamamız, çekingenliÄŸimiz, ürkekliÄŸimiz, üÅŸengeçliÄŸimiz doÄŸrusu insanı ürkütüyor…

Bu durum özgüven yetmezliÄŸi midir? Sosyal fobi midir? Davranışsal bozukluk mudur? AsosyalleÅŸme midir? Zafiyet midir? Hastalık mıdır? Gerçekten neyin nesidir?

Bir salgın gibi hayatımıza sirayet ediyor… Tutukluluk halleri zamanla takıntıya dönüÅŸüyor… Tutuk kiÅŸiler bir yerden sonra tamamen zorunlu tercihlerin mahkûmu olmaya baÅŸlıyorlar… Mukavemet, muhalefet, müdahale güçleri kalmıyor… Aktif hale getiremediÄŸi yetenekleri de körelmeye yüz tutuyor…

Potansiyel enerji harekete geçmeyince kiÅŸiye de kimseye de hayrı kalmıyor…

Devinimsiz, dirençsiz, eylemsiz, hareketsiz hayatlar çürümenin ve çözülmenin habercisidir…

Yeterli, becerikli, kültürlü, bilgili, ama tutuk… Bir türlü gün yüzüne çıkmayan güzellikler var. Kendini, derdini, davasını, davetini ifade etmekte tıkanan, zorlanan, sıkılgan insanlarımızın sayısı gün geçtikçe sanki artıyor…

Ağır, aksak bir yürüyüÅŸteyiz…

DüÅŸüncede, davranışta, duruÅŸta, davette direniÅŸte gözle görülür tutukluluk halleri kaygı veriyor…

Bu durum huyumuzdan mı, hevamızdan mı?.. Yoksa nefsani tutkularımız mı bizi tutuklaştırdı?

TutuÅŸmuyoruz ve tutuÅŸturamıyoruz… Yoksa tükeniyor muyuz?

ÖzneliÄŸi gitmiÅŸ nesneler miyiz?

Dahası sadece bireysel deÄŸil toplumsal tutukluk riski altındayız… Tutkun yığınlar oldukça yorgun…

Sosyal anksiyete salgın ve yaygın… Tedavisi, telafisi, terapisi nasıl olacak bilemiyorum…

Bir diÄŸer acı gerçeklik ÅŸudur; dünyalık hedeflerimizde pek de tutuk deÄŸiliz!.. Sıra dava ve ukbaya gelince bir türlü bitmeyen kronik tutukluk halleri tezahür ediyor…

Ä°slami sorumlulukları kuÅŸanmaya, salih amellerde bulunmaya sıra gelince ıkıntı basıveriyor, kitlenip kalıyoruz… Bir türlü hamle yapamıyor, adım atamıyoruz… Güzel eylemler gözümüzde büyüdükçe büyüyor, bir an önce baÅŸlama baÅŸarısını gösteremiyoruz… Aslında bir baÅŸlayabilsek sorun büyük çapta çözülmüÅŸ olacak…

Åžu tutukluÄŸumuzu üstümüzden atabilsek, üstümüze sinen bu ruh halinden kurtulabilsek birçok ÅŸeyin deÄŸiÅŸtiÄŸini görebileceÄŸiz…

Marufta pasiflik, münkerde aktiflik bize yakışmıyor…

Günahta atak, sevapta tutuk bize göre hiç deÄŸil…

Artık silkinmek zorundayız… Güzel hedefler için hamle günlerindeyiz…

  “Haydi felaha” çaÄŸrısı ile hayırda yeni bir format atmak durumundayız.

Rabbimiz bize soruyor:

“Ä°man edenler için hâlâ vakit gelmedi mi? Kalplerin Allah’ın zikrine ve inen hakka saygı ile ürperme vakti…’’ (Hadid,16)

Gerçekten vahiyle dirilebilsek kim tutar bizi?

Evet, bizden istenen; aksiyon, azim, aÅŸk ve adanmışlıktır…

TuttuÄŸunu koparan, gözü kara, atak ve aktif Müslümanlara her zamandan daha fazla ihtiyaç var bugün…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.