Sosyal Medya

Güncel

Suriye'de 'son savaş'a doğru: Türkiye'yi İdlib'de ne bekliyor?

Soçi’de gerçekleşmesine artık sadece günler kalan Türkiye - Rusya görüşmeleri öncesinde Suriye’de savaş davullarının yeniden çalmaya başlaması sürpriz olmadı. 2020 yılının Şubat ayında Türkiye’nin 33 askerin şehit olmasına verdiği ‘asimetrik’ cevapla ‘mola verilen’ savaşın bitmediğini aslında herkes biliyordu.



AraÅŸtırmacı-Yazar Ensar Çalışkan, Ä°dlib’te yaÅŸanan son geliÅŸmeleri ve Soçi’de yapılacak olan ErdoÄŸan-Putin görüÅŸmelerini OrtadoÄŸu Haber için yorumladı.

Esed rejimi Türkiye’nin karşı saldırılarında ağır kayıp verdi ancak sahada taktik tahtadaki asıl deÄŸiÅŸiklik Türk üretimi silahlı ve silahsız insansız hava araçlarının kullanmasıyla gerçekleÅŸti. Rusya ve Ä°ran’ın, Ä°dlib sahasındaki hareketliliÄŸi izleyen ve istihbari yahut askeri emareleri gözlemleyen muhtelif elektronik harp araçları, bu emareleri deÄŸerlendirerek atış gerçekleÅŸtiren birçok topçu bataryası ve bütün bu süreçlerde kullanılan pek çok askeri merkez Türk SÄ°HA’larınca imha edildi. Nitekim Türkiye ve Rusya arasındaki ateÅŸkes de bu operasyonların ardından geldi. 5 Mart günü gerçekleÅŸen görüÅŸmeyi takiben 6 Mart gecesi ateÅŸkes yürürlüÄŸe girmiÅŸ ve yerini Suriye’nin ateÅŸkeslerinde kimsenin ‘ateÅŸ’ saymadığı küçük çatışmalar almıştı. Yine de adı ateÅŸkes olan bu süreç boyunca Rusya lazer güdümlü topları muhaliflerin kontrolündeki sivil bölgelerde denemeyi sürdürdü. Hatta sivil yerleÅŸim alanlarını vurmakla kalmadı, vurulan bölgelerde arama kurtarma çalışması yürüten Beyaz Baretlileri dahi hedef aldı.

Bütün bu süreçler Türkiye’ye ciddi tecrübeler kazandırdı. Daha önce bölgede gözlem gücü ÅŸeklinde konuÅŸlanan ve buna uygun güçleri sevk eden Türk Silahlı Kuvvetleri artık bölgede muharip güç olarak bulunuyor. Rusya’nın gerçekleÅŸtirdiÄŸi ancak Esed rejiminin sorumlu tutulduÄŸu saldırıda 33 askerimizin ÅŸehit olmasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri doÄŸal bir taktik refleks geliÅŸtirerek askeri yaklaşımını deÄŸiÅŸtirdi. Zira bu bir politikadan ziyade Ä°dlib sahası için bir zorunluluk halini almış durumda. Bölgede kendi belirlediÄŸi noktaları artık çok daha caydırıcı bir kuvvetle savunan bir Türk ordusu olduÄŸunu söylemek yanlış olmayacaktır. Elbette Rusya bu yeni vasatı  hem politik organları hem de istihbarat servisleri üzerinden yakından izliyor. Aradan geçen bir buçuk senede Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ä°dlib’deki yeni pozisyonu, Rusya’nın Suriye’de 2015 yılından bu yana milyarlarca ruble yatırarak elde etmek istediÄŸi rolü tehdit eden tek realite halini aldı.

Peki Moskova’da gerçekleÅŸecek zirve öncesi sahadan gelen bilgiler neden Rusya’nın kapsamlı bir harekat düzenleyebileceÄŸini iÅŸaret ediyor? Yahut Rusya neden böyle düÅŸünülmesine sebebiyet veren bir askeri aksiyon geliÅŸtiriyor? Öncelikle burada Rusya’nın 2020 yılında ateÅŸkesin saÄŸlandığı zirve öncesi 33 askeri ÅŸehit ederek görüÅŸmeye psikolojik üstünlükle girme çabasının altını tekrar çizmemiz gerekiyor.

Türkiye’nin sahadaki taktik / psikolojik üstünlüÄŸü Rusya’ya bırakmamak adına ‘Esed güçlerine’ düzenlediÄŸi hava saldırıları görüÅŸmeler öncesindeki negatif görüntüyü tümden deÄŸiÅŸtirmiÅŸti. Rusya temelde bu durumun hem tekrarını yaÅŸamak istemiyor hem de Türkiye’ye bu kez daha önce iletemediÄŸi mesajı bu kez iletebilmek istiyor. Suriyeli muhaliflere ait bataryaların Rusya’ya ait noktaları doÄŸrudan hedef alması da bu durumun Türkiye tarafından algılandığını iÅŸaret ediyor.

Öte yandan Moskova’da gerçekleÅŸecek ErdoÄŸan-Putin görüÅŸmesi Suriye’nin geleceÄŸi açısından çok önemli bir yere sahip. Saha izlenimlerimden anladığım kadarıyla bu görüÅŸme öncesi bölgede yaÅŸanacak askeri hareketlilik Türkiye veya Rusya’dan birinin Suriye sahasında ne kadar kalıcı olacağını belirleyecek. Yani iki yumurtadan birinin kırılma ihtimali açıkça belirginleÅŸmeye baÅŸladı. Her iki taraf bu durumu mümkün olduÄŸu kadar ötelemeye çalışsa da yaÅŸanan geliÅŸmeler iki tarafı da yeni bir güç gösterisine doÄŸru itiyor. Türkiye’nin 900 km sınırının olduÄŸu Suriye’de kendisini doÄŸrudan hedef alan Esed rejimi, IŞİD ve YPG-PKK gibi terör örgütlerine karşı yürüttüÄŸü sınır hattını koruma operasyonundan vazgeçmesi beklenen bir durum deÄŸil. Türkiye’nin lojistik olarak Suriye sahasına yakın ikmal alanları ve kararlı bir ÅŸekilde sahada var olma çabası sahadaki tüm taraflara kararlılık mesajını iletiyor.

(FotoÄŸraf: 28 Åžubat 2020 / Serakib,Neyrab savaÅŸ hattı)

Türkiye’nin Suriye’de gerçekleÅŸtirdiÄŸi agresif askeri varoluÅŸ çabası Rusya, Ä°ran ve Esed rejimi tarafından endiÅŸeyle karşılanıyor. Buna karşılık olarak Rusya bölgede elinde bulundurduÄŸu hava hakimiyetini caydırıcı bir güç olarak masada tutuyor. Esed rejimi ve rejimi destekleyen Ä°ran destekli Åžii paramiliter güçler varlıklarını yavaÅŸ yavaÅŸ Ä°dlib sınırına doÄŸru kaydırıyor.

Sahada inanılmaz bir hareketlilik yaÅŸanıyor. Her iki taraf da durumun farkında ve mümkün olduÄŸu kadar süreci korumayı hedefliyor. Mevcut durumu koruma içgüdüsü taraflar açısından her ne kadar ağır bassa da bölgede yaÅŸanacak büyük ve kanlı bir savaÅŸ artık sadece bir kıvılcıma bakıyor.

Türkiye bölgede gerçekleÅŸtirdiÄŸi insan hayatını önceleyen politikasını sürdürmeye çalışıyor. Ä°dlib’de yaÅŸayan insanların hayatlarını kolaylaÅŸtırmaya yönelik adımlar atan Türkiye, en azından bulunduÄŸu bölgeleri muhafaza etmek zorunda. Savaşın baÅŸlaması yahut elde bulunan bölgelerin kaybedilmesi 5 milyona yakın insanın Türkiye sınırına gelmesi anlamına geliyor. 11 yıldır milyonlarca mülteciye kucak açan Türkiye’nin böyle bir gücü kaldıracak hem politik hem de ekonomik durumunun olmaması da elbette mühim bir nokta. Türkiye açısından tek sorun bu deÄŸil. Suriye’de sergileyeceÄŸi yanlış bir tutum bu topraklardaki terör unsurlarının Türkiye’ye karşı daha da cesur bir hale gelmesini saÄŸlayabilir. Türkiye burada her ne kadar Rusya ile yapılan anlaÅŸmalara ‘’güvense de’’ Rusya’nın anlaÅŸmalara sadakat noktasındaki bozuk sicili göz ardı edilemez. Bu yüzden Türkiye Suriye’de güçlü bir ÅŸekilde var olmak zorunda. Yaptığım görüÅŸmelerde askeri yetkililerin bunun farkında olduÄŸunu müÅŸahede etmek benim açımdan umut verici idi. Türkiye bir an önce Suriye’de Rusya’nın hava hâkimiyetini kıracak giriÅŸimleri uluslararası arenada, hassaten NATO nezdinde ortaya koymalı. Türkiye’nin yeni bir göç dalgasına hazır olmadığını bilen Rusya bu kozla Türkiye’yi sıkıştırmak ve Suriye’de yeni tavizler koparmanın peÅŸinde. Rusya sürekli yaptığı saldırılarla ve ihlallerle Türkiye’nin bölgedeki askeri sinir uçları ile oynuyor. Bunun ne kadar tehlikeli olduÄŸunu bilen Rusya 2020’de yaÅŸanan savaÅŸta desteklediÄŸi güçlerin gördüÄŸü zararın ve kendi imajının ne kadar zedelendiÄŸinin (TSK’ya ait SÄ°HA’ların Rus yapımı hava savunma sistemlerini imha etmesi) farkında. Bunu bildiÄŸi halde hala cüretkâr ÅŸekilde hamlelerini yapıyor.

SavaÅŸ kapıda. Fakat bu savaşın sonucunu belirleyecek tek bir taraf var. O da Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri. Türkiye çekingen davranır ve Rusya’nın kendisini küçük krizler yahut güç gösterileri ile masaya oturmaya ikna etmesini kabul ederse mevcut durumu koruması ileride çok daha zor bir hal alacak. Fakat Türkiye bir önceki savaÅŸta olduÄŸu gibi cüretkâr davranır, Suriyeli muhalifleri de bu konuda akıllı askeri stratejilerle hareket ettirebilirse Suriye’de Rusya’nın çöküÅŸünü, kadim bir imparatorluÄŸun bakiyesi olan Türkiye’nin bölgede güçlü yükseliÅŸini izleyebiliriz. Ä°dlib’de yaklaÅŸmakta olan bir savaşın sonucunu tarafların cüret düzeyi ve kararlığı belirleyecek.

kaynak: ortadoÄŸuhaber

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.