Sosyal Medya

Abdurrahman Dilipak: Anadolu BirliÄŸi

Yeni Osmanlıcılıktan söz etmiyorum. Onlar geldi ve geçti. Biz geçmişten ders alarak, güzellikleri geleceğe taşıyarak yanlışları ayıklayarak yeni bir medeniyet inşa etmemiz gerekiyor.



Hilafete baÄŸlı yerler, Müslümanların topluca yaÅŸadıkları ve varlıkları o ülkelerde kabul edilen her yerdi. Hindistan Müslümanları (Pakistan, Hindistan ve BangladeÅŸ), Sri Lanka, Maldiv Adaları, Afganistan, Singapur, Malezya, Endonezya, Komorlar, Kenya, Tanzanya, Mozambik, Güney Afrika, Batı Türkistan Hanlıkları (Hive, Buhara ve Hokand Hanlıkları), DoÄŸu Türkistan vd. Osmanlı’nın zaman zaman ele geçirdiÄŸi ve bulunduÄŸu ülkelere gelince; Ä°ngiltere, Ä°rlanda, Ä°spanya, Ä°talya, Fransa, Korsika, Portekiz, Malta, Monako, Hollanda, Belçika, Ä°sveç, Norveç, Ä°zlanda, Cebelitarık, Danimarka,  Almanya, LihtenÅŸtayn, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Ä°sviçre, Grönland, Kanada, Endonezya, Sri Lanka..
 
Evet sonunda yıkılmayacak devlet yoktur. Osmanlı da yapılan yanlışlar sonucu yıkıldı. Yeni bir yolculuÄŸa çıktık. Tarih övgü ya da sövgü kitabı deÄŸildir. Ders kitabıdır. GeçmiÅŸin bilgi birikimi ve tecrübeleri, geleceÄŸin umudu ile bugünün sorumluluklarını kuÅŸanmamız gerekir. Bugün buyurun Ä°slam Milletler topluluÄŸunu, Osmanlı Milletler TopluluÄŸunu, DoÄŸu Roma Milletler TopluluÄŸunu, Ortodoks Milletler TopluluÄŸunu, dün olduÄŸu gibi bugün de ihya edelim. Osmanlı sultanları Müslümanların halifesi, Türklerin hakanı, Arab’ın ve Acemin padiÅŸahı, diÄŸer halkların sultanı, Ortodoksların hamisi, DoÄŸu Roma Bizans’ın imparatoru idi.
 
Soralım, neden bizim de bir DoÄŸu Roma araÅŸtırmaları merkezimiz yok. Neden bir Ortodoks araÅŸtırmaları merkezimiz yok, Neden Ortodoks BirliÄŸini kurmuyoruz, Hz. Ömer’in, Fatih Sultan Mehmed’in mirasına sahip çıkıp. Neden? Hadi Ä°znik konsülü yeniden toplansın. Ortodoks Bank kurulsun Ortodoks Üniversitesi kurulsun. Kendi Ä°lahiyat Fakültelerini açsınlar. Aramice yeniden daha güçlü bir ÅŸekilde hayat bulsun. Ortodokslar Katoliklere, Protestanlara, Laik Fransa’ya muhtaç olmasınlar. Vakıflarını güçlendirip dünyaya ortak tarihimizi anlatsınlar. Kendi ilahiyatlarını, hastahanelerini açıp kadim ortak tarihimizden yola çıkarak sanat, mimari, tıp alanlarında ve daha birçok alanda insanlığa hizmet üretsinler. Yalçın Koçak Surp Pirgic Hastahanesi ve çevresindeki vakıf arazilerini bu maksatla hayata geçirmek için ne yapabiliriz, bunu Ankara’ya nasıl anlatabiliriz, bu konuyu biz üniversitelerimize nasıl anlatalım diye dert yanıyordu.
 
Evet durum bu. Bizim de bu anlamda Diyaneti yeniden yapılandırmamız, Vakıfları yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Bizim de yapacak çok iÅŸimiz var. Kim yapacaksa, bir an önce bizim, Hilafete baÄŸlı topraklardaki, Osmanlı topraklarındaki, DoÄŸu Roma topraklarındaki, Ortodoks topraklarındaki kadim uygarlık dönemine ait bilgileri toplamamız ve üzerinde çalışmalara baÅŸlamamız lazım. Ama düÅŸünüyorum da bizim Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait böyle bir yeterli çalışmamız yok ki. Osmanlı ArÅŸivleri ve Åžer’iye sicilleri konusunda bile yeterli çalışmalarımız yok. Kendi ülkemizdeki dini vakıf, dernek, cemaat yapılarını bile bir araya getirmeden nasıl yapacağız bunu. 
 
Para ve iktidar açlığı aklımızı başımızdan almış. Küçük hesaplarla din, tarih, gelenek, ilim, sanat, ne varsa harcıyoruz. MagazinleÅŸtiriyoruz, mefahire dönüÅŸtürüyoruz, sorumluluk idrakine deÄŸil. Onun için aklımızı başımıza almamız gerek. Kolay yoldan para kazanmak için her haltı yapmaya hazır kalabalıklarla bu iÅŸin üstesinden gelemeyiz. Yeni bir medeniyetin ihyası ve inÅŸası için güç ve paradan önce akıl gerekli.
 
Yeni Osmanlıcılıktan söz etmiyorum. Onlar geldi ve geçti. Biz geçmiÅŸten ders alarak, güzellikleri geleceÄŸe taşıyarak yanlışları ayıklayarak yeni bir medeniyet inÅŸa etmemiz gerekiyor.
 
Biz 1071’de Anadolu’yu iÅŸgal eden doÄŸudan göçen bir topluluk aklı ile bu coÄŸrafyayı anlayamayız. “Kahbe Bizans”ı iÅŸgal eden Fatih algısı da gerçek deÄŸil. Gerçeklerden bihaberiz. Bilmiyoruz, bilmediÄŸimizi de bilmiyoruz.
 
Osmanlı dediÄŸiniz, Fatih’e kadar beylikti. “Gazi” olarak anılırlardı. Sarayları da yoktu. Devletin birçok unsuru da yoktu. Fatih fetih sonrası Hz. Ömer’in Kudüs beyannamesini esas alan millet sistemi ile Bizans’ın devlet bürokrasisini Ä°slami ölçülere aykırı kısımlarını düzelterek bir devlet düzeni oluÅŸturdu. Kanuni döneminde bu yapı kanuni bir zemine oturtuldu. Osmanlı bu anlamda 1500’lerde kurumları ile mücessem “Müesses nizam”a sahip oldu. Bana göre 1700’lerin başında Lale devri ile de, yükseliÅŸi sona erdi. Osmanlı’nın 1299-1453 yılları arası KuruluÅŸ Dönemi, 1453-1579 yılları arası YükseliÅŸ Dönemi, 1579-1699 yılları arası Duraklama Dönemi, 1699-1792 yılları arası Gerileme Dönemi, 1792-1922 yılları arası Dağılma Dönemi olmak üzere beÅŸ ana baÅŸlık altında incelenir. Duraklama dönemi Lale devrine denk gelir. Gerileme dönemi Tanzimat, Dağılma dönemi Ä°ttihat Terakkiye denk gelir. Osmanlıda Kamil Devlet dönemi Fatih’le baÅŸlayıp, 1700’lere kadar süren dönemdir. Yani 200-250 yıllık bir dönem. Bugün geldiÄŸimiz nokta da ortada. Aklımızı başımıza toplamamız gerek. Aile olmadan olmaz. Gençlik olmadan olmaz. Maarif olmadan olmaz. Tekrar söylüyorum, tarih övgü ya da sövgü kitabı deÄŸildir. Ne din, Tv programlarında anlatılandan ibarettir, ne de tarih, Tv dizilerinde anlatılanlardan. Hatta her iki alanda da din ve tarih kültür, gelenek, magazin ve PR meselesi haline getirilmektedir. Piyasa iÅŸi, sipariÅŸ yollarla, batıdan ithal kavram ve kurumlarla medeniyet inÅŸa edilmez. Selâm ve dua ile.
 
Kaynak: Yeniakit Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.