Sosyal Medya

Tarihselcilik tartışmasına mütevazı bir katkı

Sömürgeci yayılma Batı’da evrenselci fikirlerin önünü açarken Doğu-İslam dünyasında kaçınılmaz bir yerelleşme yaşanır. Bunu bir savunma ideolojisi olarak görebiliriz.



Evrenselcilik, zaman ve mekân itibarıyla sınırlı olanı aÅŸmak anlamını içerir. Bir fikrin, ideolojinin, dünya görüÅŸünün ya da belirli temaların niteliklerinin anlaşılması amacıyla evrensel ya da mahallî olduÄŸu özellikle belirtilir. Zaman ve mekânın sınırlarını aÅŸmayı ifade eden bir kavramın kullanım alanının geniÅŸlemesi tabiî bir durumdur. Modern dönem Batı düÅŸüncesinde de evrenselcilik kavramının önemli bir yer tuttuÄŸunu görebiliriz. Batılı entelektüeller ortaçağın sınırlarını aÅŸarken evrenselcilik kavramının yol göstericiliÄŸinde hareket etmiÅŸti. Edebiyatta klasik dönem eserlerini yerellik ve evrensellik çatışmasının mahiyetini anlamak için de okuyabiliriz. Romantik edebiyatçıların zaman ve mekân algısında ise geriye dönüÅŸten bahsedebiliriz. Fransa’nın Almanya’nın ovaları, kırları, daÄŸları ve elbette insanları edebiyatın konusu hâline gelir.
 
Modern dönemde düÅŸünce dünyamızı ÅŸekillendiren ideolojilerde evrensellik kavramı önemlidir. Batı dünyasına yön veren ideolojilerin de zaman ve mekânın sınırlarını aÅŸmaya çalıştığını söylememiz gerekir. Liberalizmin ve komünizmin evrensellik iddialarını, sınırları aÅŸan sömürgecilik idealleri ile birlikte düÅŸünürsek anlayabiliriz. Yerel ÅŸartların teÅŸvik ettiÄŸi arzuların yedeÄŸinde serpilip geliÅŸen fikirler bütün dünyaya yayılabilmiÅŸtir. Batı’nın evrensellik iddiaları bütün dünyayı dönüÅŸtürürken bizi etkilememesi düÅŸünülemezdi. Onun için millî edebiyat dönemi ve kavramını bu açıdan gözden geçirmekte fayda var. Edebiyatçılarımızın bu mesele ile alakalı olarak önemsenmesi ve ortaya çıkartılması gerekli bir duyarlılığa sahip olduÄŸunu söyleyebiliriz. “Memleket” meselesini daha geniÅŸ bir açıdan ele aldığımızda evrenselcilik, yerlilik, millî ve gayr-i millî, kozmopolitlik gibi kavramların tesadüfen gündeme gelmediÄŸini görebiliriz.
 
Ä°deolojilerde olduÄŸu gibi dinî düÅŸüncede de evrensellik meselesi önemli bir yer tutar. Sömürgecilik sisteminin yedeÄŸinde geliÅŸen evrenselci ideolojilerin aksine DoÄŸu-Ä°slam dünyasında ortaya çıkan Ä°slamcılık ve milliyetçilik gibi yenileÅŸme dönemi ideolojileri belirgin bir ÅŸekilde evrenselci bakış açısından uzaktırlar. Bütün fikir adamlarımızı aynı çerçeveye dâhil edemeyebiliriz. Fakat fikir tarihimizi bu ayrımı göz önünde bulundurarak incelemenin ÅŸaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkaracağını söyleyebilirim. Bu, dinî ve din dışı cemaatler-yapılar için de geçerlidir. Söz konusu yapılar benimsediÄŸi fikirler, takip ettikleri eserler evrenselcilik ve yerlilik baÄŸlamında incelenmelidir.
 
Bu uzun giriÅŸi son dönemde ilahiyatçılar arasındaki tartışmalara farklı bir yaklaşım sunabilmek için yazdım. Bu tartışmaların içinde hararetli bir ÅŸekilde yer almayı marifet sayan ilim adamlarının dinî meseleleri çok sınırlı bir açıdan ele aldıklarını düÅŸünüyorum. Hâlbuki yerellik ve evrensellik meselesinde olduÄŸu gibi aydınlanma döneminin kavramlarıyla düÅŸündüklerini bilmeleri gerekirdi. Bu sebeple zaman ve mekân bakımından sınırlı olduÄŸunu farz ettiklerini önemsizleÅŸtiriyorlar. Aynı ÅŸekilde evrensel olduÄŸunu düÅŸündüklerine de özel bir önem atfediyorlar.
 
Bu, oldukça sınırlı çerçevedir.
 
YenileÅŸme döneminde Ä°slamcı ve milliyetçi düÅŸünürlerin evrenselci bakış açısından uzaklaÅŸtıklarını ifade ettim. Bu, zaman ve mekân algısı bakımından çok daha belirgin bir durumdur. ÖrneÄŸin eÄŸitim ve dil anlayışındaki yerelleÅŸme çok daha belirgindir. Bu dönemde mekân algısındaki deÄŸiÅŸim çok daha çarpıcıdır. Bunun da sömürgecilik tarihi ile alakalı olduÄŸunu söyleyebiliriz. Sömürgeci yayılma Batı’da evrenselci fikirlerin önünü açarken DoÄŸu-Ä°slam dünyasında kaçınılmaz bir yerelleÅŸme yaÅŸanır. Bunu bir savunma ideolojisi olarak görebiliriz. Bu dönemin dinî ve din dışı gruplarında görülen evrenselci temayülleri de farklı bir açıdan incelememiz gerekir. Bunlarda da zaman ve mekânın sınırlarının dışına çıkma arzusu çok kuvvetliydi. En çarpıcı örnek de FETÖ’cülüktür.
 
Ä°slam toplumlarının sorunlarını sınırlı bir bakış açısıyla ele alan bilim adamları; FETÖ meselesini de tarihimizin, din anlayışımızın, kültürümüzün ortaya çıkardığı bir mesele olarak görüyorlar. Hâlbuki sömürgecilik tarihinin ortaya çıkardığı sorunlar baÄŸlamında Batı’nın DoÄŸu’yu kategorize eden oryantalist yaklaşımını farklı açılardan sorgulamamız gerekirdi. Aydınlar, klasik jakoben tavrı benimsemekle yetiniyor. Bu, geleneÄŸe dönüÅŸmüÅŸ ve farklı görüÅŸlere sahip olsalar da tepeden inmeci tavrı benimsemekte zorlanmıyorlar. Oysa FETÖ gibi örgütlü yapıların evrenselci kimliÄŸini görmek için derin bir analiz kabiliyetine sahip olmak gerekmiyor.
 
 
Selçuk Türkyılmaz / YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.