Sosyal Medya

Önemli Şahsiyetler

Baas'ın Irak'taki demir yumruğu Saddam Hüseyin

Baas Partisi içinde bir darbeyle iktidarı ele geçirdiği 1979'dan 2003'e kadar Irak'ı demir yumrukla yöneten Saddam Hüseyin; 1 milyonun üzerinde kişinin öldüğü Irak-İran Savaşı, kimyasal silahların kullanıldığı Halepçe Katliamı ve Kuveyt'in işgali gibi hadiselerle hafızalara kazınmıştır.



2003'te, kurban bayramının ilk gününde, kelime-i ÅŸehadeti tamamlamasına müsaade edilmeden idam edilene kadar tartışmalı pek çok karara imza atan Irak devrik lideri Saddam Hüseyin'in hazin, karmaşık ve oldukça ilginç yaÅŸam öyküsü.


Saddam Hüseyin heykelinin yıkılışı.

Saddam Hüseyin, 28 Nisan 1937 tarihinde, Dicle Nehri kıyısında Selahaddin Eyyubi burada doÄŸduÄŸu için Selahaddin olarak da isimlendirilen Tikrit kasabasında dünyaya geldi. Babasını henüz doÄŸmadan önce kaybeden Saddam, çocukluÄŸunu ve ilk gençliÄŸini annesinden uzak, Ä°ngilizlere karşı RaÅŸid Ali Ä°syanı’na katılan ve bundan dolayı hapiste de yatmış olan amcasının yanında geçirdi. Annesinin yeniden evlenmesinin ardından onun yanına geri dönen Saddam, üvey babasından sık sık ÅŸiddet gördüÄŸü için annesinden ayrılarak amcasının yanına tekrar gidecek ve orada kalmaya devam edecekti.

Saddam Hüseyin'in çocukluÄŸu

18 yaşına kadar eÄŸitimine Tikrit’te devam eden Saddam, lise eÄŸitimi için doÄŸduÄŸu ÅŸehirden ayrılarak baÅŸkent BaÄŸdat’ın yolunu tuttu. BaÄŸdat’ta Ä°ngiltere destekli monarÅŸi yönetimine karşı bir takım siyasi faaliyetlere giriÅŸen Hüseyin, bu nedenle öÄŸrenimini tamamlayamadı. O, henüz gençlik çağında, amacı Orta DoÄŸu’da tek bir Arap Devleti kurmak olan Baas Hareketi’ne katıldı. Baas’ın 1956’daki baÅŸarısız darbe giriÅŸimiyle üstü çizilen Saddam, BaÅŸbakan Abdülkerim Hasan’ı öldürmek için kurulan bir suikast örgütüyle de adı anılınca ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.

Kahire’ye yerleÅŸen ve lise öÄŸrenimini burada tamamlayan Hüseyin, Baas Partisi’nin Irak’ta iktidarı eline alacağı tarih olan 1963’e kadar, Kahire ve Åžam’da yaÅŸamaya devam etti. 1963’te Irak’a geçen Saddam’ın özgürlüÄŸü Baas’ın iktidarına baÄŸlı olarak pek uzun soluklu olmadı. Rejim birkaç ay sonra devrilince Saddam’a da hapishane yolu göründü. Ä°ki yıl hapiste kaldıktan sonra kaçmayı baÅŸaran Saddam, parti adına çalışmalarına kaldığı yerden devam etti.

Saddam Hüseyin ve Baas Partisi öÄŸrenci topluluÄŸu. Kahire, 1959–1963 yılları arası.

Yasaklanmış bir muhalefet partisi durumuna düÅŸen Baas, Ahmet Hasan el-Bekir liderliÄŸinde yeniden örgütlenerek, Irak’taki çalışmalarını gizli bir ÅŸekilde yürütmeye baÅŸladı. Bu yeniden örgütlenme çerçevesinde el-Bekir, kuzeni Saddam’ı Baas’ın genel sekreter vekilliÄŸine getirdi. Tecrübelerini bu dönemde partisine aktaran Saddam, böylece yavaÅŸ yavaÅŸ ikbal merdivenlerini tırmanmaya baÅŸladı.

Dört senelik gizli örgütlenmenin ardından Irak’ta 35 yıllık Baas Partisi iktidarı artık baÅŸlamak üzereydi. 1968 yılının Temmuz ayında, Baas ve müttefikleri darbe yaparak CumhurbaÅŸkanı Abdurrahman Arif ile BaÅŸbakan Tahir Yahya’yı görevden uzaklaÅŸtırdı. El-Bekir kurduÄŸu yeni hükümette, hem devlet baÅŸkanlığı hem de Devrim Komuta Konseyi (DKK) liderliÄŸini üstlendi. Saddam’ı en yakın adamı olarak gören el-Bekir, onu DKK’nın baÅŸkan yardımcılığına getirdi. Çevresindeki iktidar ortaklarından kuÅŸkulanma ve onlara güvenmeme eÄŸilimi baÅŸ gösteren Baas, gücü eline alır almaz vakit kaybetmeden sert adımlar atmaya baÅŸladı.

Irak’taki kontrolünü pekiÅŸtirmek isteyen Baas yönetimi ilk adım olarak subay ve yüksek bürokratlar arasında temizlik yaparak sosyalist Arap milliyetçisi kiÅŸileri bu mevkilere getirdi.

Bu dönemde Tikrit doÄŸumlu olanlar Baas’ta önemli bir yer tutuyordu. 1973 yılında dokuz DKK üyesinden dördü Tikrit doÄŸumlu olan kiÅŸilerdi. Sadakatinden ÅŸüphelendiÄŸi kiÅŸilere acımasızca davranan rejim yüzlerce kiÅŸiyi hapsetti. Rejime karşı durmak isteyenlere kendilerini neyin beklediÄŸini göstermek de ısrarcı olan Baas, daha da ileri giderek BaÄŸdat meydanlarında halka açık idam törenleri düzenledi. Öyle ki ‘’Siyonist ajan’’ yaftasıyla 1970 yılına kadar ‘’resmi belgelere’’ göre 90 Iraklı rejim tarafından idam edilmiÅŸti.

Ahmet Hasan el-Bekir ve Saddam Hüseyin, 1978.

Parti içerisinde el-Bekir ve genç Saddam oldukça uyumlu bir ÅŸekilde çalıştılar. Baas rejimi, önemli ekonomik ve sosyal reformlar gerçekleÅŸtirerek halkın refah seviyesini gözle görünür bir ÅŸekilde yükseltti. Bu durum, Baas’ı Arap dünyası içerisinde önemli bir konuma getirdi. Belki de bu reformlardan en önemlisi, Ä°ngilizlere ait olan Iraq Petroleum Company’nin (Irak Petrol Åžirketi) millileÅŸtirilmesiydi.

1972’de Ä°ngiliz petrol ÅŸirketinin millileÅŸtirilmesi ve bir sene sonra OPEC ülkelerinin ambargo koyması ile yaÅŸanan petrol krizi Irak’ın gelirini önemli miktarda arttırdı.

Irak’ın petrol geliri 1968’de 476 milyon dolarken 1980’de bu rakam 26 milyar dolar olmuÅŸtu. Baas elde ettiÄŸi bu gelir ile alt yapıya yatırım yaptı ve Irak vatandaÅŸlarının hayat kalitelerine önemli bir katkıda bulundu. Aynı zamanda Irak’ta modern bir sanayiye ve güçlü bir orduya geçiÅŸin tohumları da atılmış oldu. Ekonomik geliÅŸmeyi yakından takip eden Amerika, Ä°ngiltere ve Fransa bu kârlı pazara girmek için rekabet halindeydi. Fransa, Irak’tan Mirage uçakları ve 200 tank sipariÅŸi alırken; Ä°talya’da Irak’a geliÅŸmiÅŸ tekneler satacaktı.

El-Bekir, hiçbir askeri geçmiÅŸi olmayan Saddam Hüseyin’e 1976 yılında Kara Kuvvetleri’nde korgenerallik rütbesi verdi. VerdiÄŸi bu karar, eski bir subay olan el-Bekir’in otoritesini azaltmıştı. El-Bekir, 1979 yılında Saddam Hüseyin’in baskısı ve saÄŸlık problemleri bahanesiyle yerini ona bıraktı. 24 yıllık Saddam Hüseyin iktidarı bu ÅŸekilde baÅŸladı.

Saddam Hüseyin, Kara Kuvvetleri’nde Korgeneral rütbesiyle, 1980.

Saddam Hüseyin; CumhurbaÅŸkanı, Baas Partisi genel sekreteri, DKK’nin baÅŸkanı ve silahlı kuvvetlerin yöneticisi olarak el-Bekir’in yerine geçti. Korgeneral rütbesine sahip olan Saddam artık mareÅŸal olmuÅŸtu. Vakit kaybetmeden 1968’deki Baas Darbesinden sonra yapılan temizliÄŸin ikinci dalgasını baÅŸlattı. Bu dalganın hedefinde sadakatlerinden ÅŸüphelenilen Baasçı yetkililer ve subaylar vardı. Saddam, ilmek ilmek ördüÄŸü istihbarat ağıyla kendisine rakip olarak gördüÄŸü Baasçıları tek tek tasfiye etti. Bu tasfiyeler genellikle idam, ‘kaza’ sonucu ölüm, hapis ve sürgün ÅŸekillerinde oluyordu. Hüseyin’in attığı bu adımlar onu tam 24 sene iktidarda tutacaktı.

Tarih 1980’e geldiÄŸinde idareyi tekelinde bulunduran Saddam, en çok konuÅŸulacak icraatlarından birini yaptı; Ä°ran’a saldırdı. Onun Ä°ran’a saldırmasının en önemli sebebi Ä°ran’da meydana gelen sözde Ä°slam Devrimiydi. Ayetullah Humeyni, iktidara gelmeden önce Saddam Hüseyin’i ve onun partisini, ‘Ä°slamiyet’in baÅŸ düÅŸmanı kâfir Baas Partisi’ ÅŸeklinde nitelendirmiÅŸti. Ä°ran ÅŸahının devrilmesinden sonra, Ä°ran’da artan militan Åžii görüntü Saddam için büyük bir tehlike yaratır olmuÅŸtu. %65 Åžii nüfusa sahip olan Irak’ta Ayetullah Muhammed Bakır Sadr’ın Ä°ran Devrimi’nden övgüyle bahsetmesi, ülkede hararetli günlerin yaÅŸanmasına sebep oldu. Artan hararetin birçok ÅŸehre yayılması neticesinde Irak’ta devrim lehine protestolar baÅŸladı. Ancak Saddam, bu protestoları bastırmakta kararlıydı.

Saddam Hüseyin, Ä°ran-Irak savaşı sırasında roket fırlatırken görülüyor.

Sadr’ın destekçilerinden ve Irak’taki Åžiileri temsil eden Ä°slami Davet Partisi’nden yüzlerce kiÅŸi tutuklandı, bunların bir kısmı da idam edildi. Sadr da tutuklananlar arasındaydı. Ancak serbest bırakılması için yapılan baskılar neticesinde hapishaneden çıktı. Saddam yönetiminin bütün anlaÅŸma çabalarına raÄŸmen Sadr geri adım atmayarak Ä°ran Devrimi’nin arkasında durmaya devam etti. Bunun üzerine Baas rejimi, Ä°slami Davet Partisi’nin bütün üyeleri ve aynı amaca hizmet eden kiÅŸiler hakkında idam cezası kararı çıkardı. Kısa bir süre sonra Sadr tutuklanıp hapishanede öldürüldü. Humeyni, geliÅŸen bu olaylar üzerine ‘Irak halkı ve ordusu, Baas rejimine sırt çevirip devirmelidir’ dedi yine aynı konuÅŸmasında o, Saddam’ı ‘Ä°slam’a ve Kur’an’a saldırmak’ ile suçladı.

Ä°ran’daki devrim ortamının getirdiÄŸi kargaÅŸadan Kürtler de yararlanmıştı. Kürtler, Irak’ın kuzeyinde bir takım ayaklanmalar baÅŸlattı. Saddam, Ä°ran Hükümeti’nin Kürt isyanına yardım ederek ülkeyi istikrarsızlığa sürüklemeye çalıştığını görüyordu. O da, Humeyni’nin iktidarını pekiÅŸtirmeye fırsat vermeden, Humeyni hükümetini devirmeye karar verdi.

Irak güçlerinin, Ä°ran'ın HürremÅŸehr kentine roketatarlı saldırısı. Ekim, 1980.

SavaÅŸta Ä°ran’ın en büyük avantajı, Irak’tan çok daha büyük bir nüfusa ve kara toprağına sahip olmaktı. Saddam iÅŸgalin Ä°ran içerisinde bir iç karışıklığa sebebiyet vereceÄŸini düÅŸünmüÅŸtü. Ancak düÅŸündüÄŸü ÅŸey gerçekleÅŸmedi. Halk, Humeyni rejiminin aleyhine davranmak yerine arkasında durmayı tercih ederek ona sadakatini gösterdi. Ä°ranlılar ilk yenilgilerini atlatıp Humeyni’nin arkasında yeniden toparlandılar. Toparlanmanın ardından, Irak birlikleri ve Basra Limanı Ä°ran tarafından bombardımana tutuldu. 1981-1982 yılları arasında Irak birlikleri Ä°ran sınırının ötesine atıldılar ve kendi ülkelerini savunmak zorunda kaldılar.

Irak jetlerinin halkın moralini bozmak amacıyla bazı kentlere bomba saldırıları düzenlemesi üzerine Ä°ran, Irak'ın en önemli gelir kaynağı olan petrol limanlarını ve kuyularını hedef aldı. Basra Liman tesisleri, güney petrol kuyuları ve kuzeydeki önemli petrol kuyuları, bu hava operasyonları neticesinde kullanılmaz hale geldi. Bundan dolayı Irak’ın petrol sanayisi iyice sekteye uÄŸradı ve savaÅŸ içerisindeki ülkenin ekonomik gelirleri ciddi ÅŸekilde gerilemeye baÅŸladı.

1982’den 1988’e kadar cephedeki durum sıkıcı bir misilleme savaşı halini aldı.

Irak askeri, sınırın yakınında bulunan İran Abadan rafinerisinin yanışını izliyor.

Savaşın sonlarında doÄŸru Ä°ran birlikleri son bir saldırıyla Irak’ın Halepçe bölgesini ele geçirdi. Ä°ran’ın bu saldırısına karşı Saddam, zalimce bir misillemeyle karşılık verdi. Irak Hava Kuvvetleri kente kimyasal bombalar atarak yaklaşık 5000 kiÅŸinin ölmesine sebep oldu. Bu misillemeyle Saddam, adeta Humeyni’ye ne kadar acımasız olabileceÄŸini göstermiÅŸti. Sekiz yıl süren bu yıpratıcı savaÅŸa devam edemeyeceklerini anlayan taraflar, BMGK’nın 598 sayılı Kararı’nı kabul ederek savaşı sonlandırdılar. AnlaÅŸma neticesinde her iki ülke de savaÅŸ öncesi sınırlarına dönmeyi kabul etti.

Saddam güçlerinin, Halepçe kentine düzenlediÄŸi kimyasal saldırıda 5000 kiÅŸi yaÅŸamını yitirdi.

Saddam Hüseyin, Ä°ran ile yapılan savaşın sonunda ekonomik yönden oldukça kötü bir haldeydi. Yaklaşık 80 milyar dolar olarak tahmin edilen bir borcun altına girmiÅŸti ve bu borcun yarısı Körfez Ülkelerinden alınmıştı. Özellikle, Saddam gibi, Ä°ran’ı kendi rejimine tehdit olarak algılayan dönemin Kuveyt Emiri Åžeyh Cabir es-Sabah, bu savaÅŸta Irak rejimine oldukça bonkör davranmıştı. Ä°ran savaşında petrol tesislerinin çoÄŸunun kullanılmaz hale gelmesi bu borcu ödemeyi daha da zor bir hale getiriyordu. Bunun üzerine Saddam Kuveyt Emiri’nden kabul edilmesi zor bir istekte bulundu. Emir’e tüm Sünniler adına bu savaşı verdiÄŸini söyleyerek borcu silmesini istedi. Bu isteÄŸi kabul etmeyen Emir, kendisini bir savaşın ortasında bulacaktı.

Milyarlarca dolar borcu ödemek istemeyen ve daha önce de, Irak ile Kuveyt’in birleÅŸmesi gerektiÄŸini ifade eden Saddam, Kuveyt’e Irak toprakları üzerine inÅŸa edilen bir Ä°ngiliz devleti gözüyle bakmaktaydı. Ayrıca Kuveyt’in, Rumeyla bölgesinde bulunan Irak petrollerinden yararlanması, Saddam’ın Kuveyt’e olan düÅŸmanlığını daha da körüklemiÅŸti. Yeni savaÅŸtan çıkmasına raÄŸmen, askeri olarak hâlâ iyi durumda olan Saddam, Scut füzeleri baÅŸta olmak üzere güçlü silahlar üretecek bir sanayiye sahipti. Ayrıca silahlı kuvvetlerdeki görevli asker sayısı, savaşın etkisiyle 190 binden 1 milyona kadar çıkmıştı. Saddam himayesindeki Irak, bölge için büyük bir askerî güçtü.

Irak tankları Kuveyt’te.

Takvimler 2 Mart 1990’nı gösterdiÄŸinde Saddam Hüseyin beklenileni yaparak Kuveyt’i iÅŸgal etti. Kuveyt’ten katbekat fazla askeri güce sahip olan Saddam, iki uçtan saldırı baÅŸlatarak çok kısa sürede zaferi elde etti. Irak kuvvetleri karşısında tutunamayan Kuveyt, artık düÅŸmüÅŸtü. Emir ve ailesi ile ülkenin ileri gelenleri Kuveyt’i terk ederek kara yoluyla Suudi Arabistan’a kaçtılar. Irak'ın net zaferiyle sonuçlanan bu iÅŸgal giriÅŸiminden sonra Saddam, 8 AÄŸustos’ta "Özgür Kuveyt Geçici Hükümeti" adıyla yeni bir hükümet kurdu. Kuzeni Ali Hasan el-Mecid'i Kuveyt valisi olarak atadı. 28 AÄŸustos’ta ise Kuveyt’i, Irak’ın 19. Vilayeti olarak ilan edip Kuveyt-Irak sınırını kaldırdı.

Saddam’ın Kuveyt’i iÅŸgali, dengeleri ciddi manada deÄŸiÅŸtirmiÅŸti. Önemli petrol yataklarını ele geçiren Saddam, Basra Körfezi’nde dünya petrol rezervlerinin %20’si ve 1990 dünya petrol üretiminin ise %7’den fazlasına el koymuÅŸ oluyordu.

Irak tarafından ateşe verilen İran petrol kuyuları

Ä°ÅŸgalin üzerinden çok geçmeden BM ile Arap birliÄŸi Saddam’ı kınayarak bu iÅŸgalden vazgeçmesini istediler. Arap BirliÄŸi ülkelerinden sadece Sudan ve Libya Saddam’ın iÅŸgal giriÅŸimine karşı sessiz kalırken, Ürdün ise yabancı ülkelerin müdahalesine karşı olduklarını belirtti.

Ä°ÅŸgal ettiÄŸi topraklardan çekilme niyeti olmayan Saddam Hüseyin, BM’den bir takım isteklerde bulunduktan sonra Kuveyt meselesinin ele alınabileceÄŸini söylüyordu. Onun istekleri ÅŸunlardı; Ä°srail’in, iÅŸgal ettiÄŸi Suriye ve Lübnan topraklarından çekilmesi, Suudi Arabistan’ın ülkede Amerika askerlerinin yerine Arap BirliÄŸi güçlerini bulundurması ve son olarak, Irak'a karşı her türlü boykot ve ablukanın derhal dondurulmasıydı. Ancak yapılan görüÅŸmeler neticesinde hiçbir sonuç alınamadı.

Saddam’ın bir sonraki hedefinin kendilerinin olacağını düÅŸünen Suudi Arabistan Kralı Fahd, ABD BaÅŸkanı Bush’tan yardım istemiÅŸti. Bu yardım çaÄŸrısından sonra Saddam, Irak resmî televizyonu ve radyosundan Mekke ve Medine'nin yabancı güçlerin gölgesinde inlediklerini belirterek cihat çaÄŸrısında bulundu.

ABD baÅŸta olmak üzere batılı devletlerin ekonomik çıkarları ve petrolün güvenliÄŸi Saddam’ın elinde büyük bir tehlike içerisindeydi. BMGK, 29 Kasım 1990 tarihinde aldığı kararla, Irak'a 15 Ocak 1991 tarihine kadar Kuveyt'i boÅŸaltmaması halinde kendisine karşı zorlama önlemlerinin uygulanacağı, yani kuvvet kullanılacağı bildirdi.

Suudi Arabistan çöllerine konuÅŸlandırılan Amerikan askerleri, 1990.

Artık Saddam’a verilen süre dolmuÅŸtu. BaÅŸkan Bush, Irak'ın Suudi Arabistan'ı iÅŸgal edebileceÄŸi gerekçesiyle "tamamen bu ülkeyi korumak amacıyla" Çöl Kalkanı Harekâtı’nın baÅŸlatılacağını açıkladı. Suudi Arabistan’a yaklaşık 200 bin Amerikan askeri konuÅŸlandırılmış, ayrıca BM tarafından da Saddam’a karşı bir koalisyon oluÅŸturulmaya baÅŸlanmıştı. 40’tan fazla ülke, bu koalisyona destek verirken yaklaşık 30 ülke de asker gönderdi. Irak’ın karşısında farklı milletlerden 956 bin kiÅŸiden oluÅŸan bir askeri güç vardı.

BMGK tarafından verilen sürenin dolması üzerine 16 AÄŸustos’ta ABD Hava Kuvvetleri Çöl Fırtınası Operasyonu’nu baÅŸlattı. Bu hava operasyonları neticesinde, Irak’a tam 90 bin ton bomba atıldı. Saddam, ise bu hava harekâtına karşılığı Scud füzeleriyle verdi. Hava saldırılarının gerçekleÅŸtiÄŸi iki ay boyunca 88 tane Scud füzesi ateÅŸlendi. Bu füzelerden nasibini Ä°srail baÅŸta olmak üzere koalisyona destek veren Arap ülkeleri aldı. Füze atışları neticesinde Ä°srail’de yaklaşık 74 kiÅŸi ölürken 250 kiÅŸi de yaralandı. Onun Arap ülkelerine karşı hafızalara kazınan ÅŸu sözü Körfez Savaşı’nda söylenmiÅŸti:

Ben Ä°srail’e 39 tane fırlattım, içinizde adam olan varsa kırkıncı füzeyi fırlatsın.

ABD Hava Kuvvetlerine ait uçaklar tarafından bombardımana tutulan BaÄŸdat semaları.

Hava harekâtının ardından 24 Åžubat’ta bir kara harekâtı baÅŸlatıldı. 100 saat süren bu kara harekâtında önemli bir direniÅŸle karşılaÅŸmayan koalisyon güçleri, Irak birliklerini maÄŸlup ederek savaşı bitirdi. Böylece kendisine Arap devletlerinin yardım edeceÄŸini düÅŸünen Saddam, hayal kırıklığını uÄŸramış oldu.

Åžüphesiz Saddam’ın sert ve acımasız politikalarından en çok etkilenenlerin başında Irak halkı gelmekteydi. Savaşın bitmesiyle 11 yıl sürecek olan ambargo baÅŸladı. Bu zaman diliminde Irak halkı en temel gıda maddelerine ve ilaçlara ulaÅŸmakta dahi sıkıntı çekiyordu.

Koltuk hırsı bitmeyen Saddam Hüseyin ise ilginç ve bir o kadar da gülünç bir ÅŸekilde, 15 Ekim 1995 tarihinde yaptığı halk referandumu ile oyların %99’unu alarak yedi seneliÄŸine yeniden baÅŸkan seçildi. Halkının düÅŸtüÄŸü yoksulluÄŸa raÄŸmen o, ülkesini silahlandırmaya devam ediyordu. Saddam’ın bu tutumuna karşı bir takım tepkilerde geliÅŸti. Öyle ki 1998 senesinde oÄŸlu Uday’a bir suikast giriÅŸimi oldu, ancak yaralı kurtuldu. Her zaman farklı kimliÄŸiyle öne çıkan Saddam Hüseyin oÄŸlunun bu saldırıdan yaralı olarak kurtulmasının ÅŸükrünü çok farklı bir ÅŸekilde ifa etti. O, ÅŸükür ifadesi olarak kendi kanıyla bir Kur'an-ı Kerim yazılmasını istedi. Belli aralıklarla kanını tüplere koyup gönderdiÄŸi hattat, yaklaşık iki senede bu Kur'an-ı Kerim’i yazdı.

Saddam Hüseyin, oÄŸlu Uday ile birlikte.

Çöl Fırtınası Harekâtı’nın üzerinden yedi sene geçmiÅŸti. Saddam Hüseyin’in bu zaman diliminde silahlanmaya devam etmesi, Amerika ve Ä°ngiltere’yi oldukça rahatsız ediyordu. BM’nin silah kontrolüne yanaÅŸmayan Irak, 16 Aralık’ta baÅŸlayan ve yaklaşık üç gün sürecek olan yeni bir harekât ile bombalanacaktı. Amerika ve Ä°ngiltere’nin baÅŸlattığı bu harekâtın adı

‘‘Çöl Tilkisi Harekâtıydı’’.

Tüm bu yaÅŸanılanların ardından Saddam’ın geleceÄŸini belirleyen önemli bir olay yaÅŸandı. El-Kaide’ye baÄŸlı kiÅŸilerce kaçırılan uçaklar ile Dünya Ticaret Merkezi’ne yaklaşık 3 bin kiÅŸinin öldüÄŸü büyük bir saldırı yapıldı. Saldırı sonrasında herkes bakışlarını Amerikan baÅŸkanına çevirmiÅŸ, onun aÄŸzından dökülecek kelimeleri bekliyordu. Yapılan bu saldırılara bir mesul arayan Bush için hedef belliydi; Saddam Hüseyin.

11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırı.

Bush, 2002 yılının sonbaharında kendisine hedef olarak Saddam Hüseyin’i seçmiÅŸti. Ona göre Saddam, kitle imha silahlarını saklamakta ve nükleer silah üretmekteydi. 2002’nin Ekim ayında Bush, Irak’a karşı askerî güç kullanmak için hem Temsilciler Meclisinden hem de Senatodan onay aldı. BM’den ise istediÄŸi onayı alamamıştı.

2003 yılına gelindiÄŸinde dönemin ABD Dış Ä°ÅŸleri Bakan’ı Powell, BMGK’yı ikna etmek için sahte olacağı daha sonra anlaşılacak olan bir takım delilleri belgeleri ile ortaya koydu.

17 Mart 2003’te Saddam’dan ve oÄŸlundan ülkeyi terk etmesini isteyen Bush, BM’nin izni olmadan 20 Mart’ta Saddam rejimini ortadan kaldırmak için Ä°ngiltere'nin desteÄŸi ile birlikte savaşı baÅŸlattı. Saddam, saldırılar karşında çok fazla direnemedi. Çünkü Irak halkından beklediÄŸi desteÄŸi alamamıştı. Saddam Hüseyin’in iktidar süresince halkına uyguladığı ağır baskılar, onu bu yalnızlığa sürükledi. Hatta bir kısım Iraklının, Saddam’ı devirmek için yapılan bu iÅŸgal giriÅŸimine destek verdiÄŸi dahi görüldü.

ABD’nin 2003 yılındaki Irak iÅŸgali.

Nisan 2003 senesinde iktidarı bırakmak zorunda kalan Saddam, hikâyesinin baÅŸladığı yer olan ve aynı zamanda da sonu olacak olan Tikrit’e kaçtı. 8 ay Tikrit’te saklanan Saddam, tek kurÅŸun atılmadan yakalandı. Onun yakalanırken aÄŸzından dökülen ilk sözleri ‘AteÅŸ etmeyin! AteÅŸ etmeyin! Ben Irak Devlet BaÅŸkanı Saddam Hüseyin!’ oldu.

VerdiÄŸi görüntüler ile daima karizmatik ve sert duruÅŸuyla hatırlanan Saddam Hüseyin’in yakalanma görüntüsü oldukça içler acısıydı. Daha öce hiç kimsenin ÅŸahit olmadığı ÅŸekilde olan donuk ve dalgın bakışları kameralar tarafından kaydedildi.

Saddam Hüseyin, mahkemede savunmasını yaparken

2006 senesinde yapılan mahkemede insanlığa karşı suç iÅŸlediÄŸi gerekçesiyle hakkında idam cezası verildi. Son nefesine kadar düÅŸündüÄŸünü söylemekten sakınmayan Saddam, asılmadan önce ‘Cehenneme git’ diyen celladına ‘Erkek olun erkek!’ karşılığında bulunmuÅŸtu. 30 Aralık tarihinde, kurban bayramının ilk gününde, kelime-i ÅŸehadeti tamamlamasına müsaade edilmeden idam edildi. O böylece bir kurban bayramı sabahı kendi kararlarının, halkının ve acımasız dünya siyasetinin kurbanı oldu.

Müellif: Selman Sami Yasin / Kaynak: Mecra

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.