Sosyal Medya

Önemli Şahsiyetler

Batılılaşmaya karşı savaş veren münevver: Bir Ömer Seyfettin söyleşisi

Ömer Seyfettin: ‘Fikir’ demek nasıl ‘lâfız’ demekse âdeta ‘milliyet’ demek de ‘lisan’ demektir. Ömer Seyfettin'i, Türkçede sadeleşme fikrinden Türkçülük akımına kadar bu ikonik yazarımızın çeşitli yönlerini Ömer Seyfettin / İslamcı, Milliyetçi ve Modernist Bir Yazar kitabını yazan öykü yazarı Necati Mert ile konuştuk.



Kısa hikâyeciliÄŸimizin kurucu ismi ve geliÅŸmesinde en önemli yazarlardan biri ÅŸüphesiz Ömer Seyfettin. 6 Mart 1920 yılındaki vefatının üzerinden tam 100 yıl geçmesine raÄŸmen Ömer Seyfettin, hem Türk hikâyeciliÄŸinde hem de düÅŸünce tarihimizde hâlen önemli bir yer tutmakta. Ä°lk yazılarından ömrünün son günlerine dek yazdığı yüzlerce hikâyesine, ısrarla savunduÄŸu Türkçede sadeleÅŸme fikrinden Türkçülük akımına kadar bu ikonik yazarımızın çeÅŸitli yönlerini Ömer Seyfettin / Ä°slamcı, Milliyetçi ve Modernist Bir Yazar kitabını yazan öykü yazarı Necati Mert ile konuÅŸtuk.

Ömer Seyfettin'in Türk hikâyeciliÄŸindeki yeriyle baÅŸlayalım isterseniz…

Evet, Ömer Seyfettin, hikâyeciliÄŸi öne çıkmış bir yazar. Ömrü 36 yıl. Ama Ä°stibdat'ı, II. MeÅŸrutiyet'i, Trablusgarp'ın iÅŸgalini, Balkan Harbi'ni, I. Dünya Savaşı'nı ve Mütareke'yi görmüÅŸ, yaÅŸamış bir askerin 36 yılı. Ömer Seyfettin, hayatla yazmak arasına mesafe koymayan bir yazar. Ä°mparatorluk saldırı ve iÅŸgaller altındadır, Ömer Seyfettin o daÄŸdaÄŸalı yılları cephede, Balkanlarda eÅŸkıya kovalayarak geçirmekte, hem de, dönemin hemen bütün aydınları gibi devleti ayakta tutmak için çabalamakta, düÅŸünmekte. Artı olarak hikâyelerini kaleme alır. Hikâyesi döneme içeriden tanıklık eder. Tanıklığı deÄŸerli; ÅŸundan ki hangi ÅŸartların hangi düÅŸünceyi doÄŸurduÄŸu, ya da aksiyon-reaksiyon, etki-tepki diyalektiÄŸinin nasıl sonuçlandığı, onun hikâyelerinde apaÅŸikârdır. Ömer Seyfettin, bir asker ve bir aydın refleksiyle seçer milliyetçiliÄŸi. Bu düÅŸüncenin uç örneklerinden biri Genç Kalemler'de yayımlanan "Primo Türk ÇocuÄŸu"dur. Ä°talyanların Trablusgarp'ı iÅŸgalleri üzerine yazılmış olan bu hikâyede bir Ä°talyanla evli, "anane, mazi, vatan, kavmiyet" tanımaz Kenan Bey'in, Türk'e dönüÅŸü ve oÄŸlunun da tercihini babasından yana yapışı kaleme getirilir. Aynı dergide yayımlanan "Bomba"da ise aynı milletin iki ayrı ideolojisi karşı karşıya gelir. Sosyalizm ile Bulgar milliyetçiliÄŸi. Yani Türk milliyetçiliÄŸi ötekiler üzerinden tanımlanır. Ömer Seyfettin'in milliyetçiliÄŸi bana göre Batı'ya ve BatılılaÅŸmaya karşı silkinip toparlanmak ve kendi dinamiklerimizi hatırlamak anlamındadır. "Yeni insan ve yeni kimlik" ile ilgilidir.

Necati Mert

Genç Kalemler'de çıkmış baÅŸka hikâyeleri var mı?

Elbette. Genç Kalemler'de yedi hikâyesi yayınlanır. Ä°kisini gördük, milliyetçidir. "Bahar ve Kelebekler"de doksan yedi yaşında bir büyük nine ile on sekiz yaşındaki torunu üzerinden, eski-yeni, "geri-ileri" veya DoÄŸu-Batı, eÄŸlenceleri, alışkanlıkları, sevinçleriyle karşılaÅŸtırılır. Ömer Seyfettin, Batı'nın, "ruhlarımızı deÄŸiÅŸtirmesi"nden rahatsızdır galiba; büyük ninenin o ruhlu dönemini anlatırken de milliyetçi olmaktan çok, yine galiba muhafazakâr, gelenekçi ve yerlidir. Kimlik sorunu, "Pamuk Ä°pliÄŸi"nde Ermeni kızı Sürpik ile sevenleri arasında yaÅŸananlardan, diyaloglardan çözümlenir ki ÅŸudur: Aynı dinden olmak, evlilik için yetmez; dindaÅŸlığa aynı milletten olmak da eklenmelidir. "Ä°rtica Haberi" 31 Mart adıyla bildiÄŸimiz vakanın hemen ertesinden gelen üç gününü hikâye eder. Ä°ttihad-ı Muhammedî Cemiyeti, sarayı korumakla görevli avcı taburlarıyla birlikte "Åžeriat isteriz!" diye bağıra bağıra saraya yürür, sadrazamı ve iki bakanı öldürür. Hikâye, olayın Rumeli'de nasıl yankılandığını, isyanı bastırmak için Ä°stanbul'a gidecek "Hareket Ordusu"nun nasıl hazırlandığını anlatır. Ä°lginçtir, Ömer Seyfettin de Hareket Ordusu içindedir. "Ant", Gönen'de geçen bir kan kardeÅŸliÄŸi hikâyesidir. Ne ki arkadaÅŸlık temasıyla yetinmez Ömer Seyfettin, "fırsattır" deyip kan kardeÅŸliÄŸini Türk'ün vazgeçilmez deÄŸerlerinden saymakla altını çizer. Gerçi Ömer Seyfettin'in "ülkücü" ürünlerinden sayılmaz bu hikâye, ÅŸu var ki Jonathan Rutherford'a referansla söylersek; çocukluÄŸa sığınış, kaybedilen bir kimliÄŸin aranışından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.

"AÅŸk Dalgası" hikâye midir? Evet, görünüÅŸte öyle… KonuÅŸan iki kiÅŸi vardır, yaÅŸanmış bir ÅŸeyler ve vapurda geçer. Ama konuÅŸmalar aÅŸk, muhit (çevre) ve Durkheim'le gelen "içtimai vicdan" (toplumsal duyuÅŸ) gibi kavramların açıklanmaları içindir sanki. Kendi âleminde bir "aÅŸk dalgası"na dalmış olan anlatıcı ile "ÅŸen ve sevimli" arkadaÅŸ iki ayrı kiÅŸi deÄŸil Ömer Seyfettin'in iki ayrı yüzüdür. "Åžen ve sevimli" arkadaÅŸ eleÅŸtiren Ömer Seyfettin'dir; düÅŸünceleriyle toplumun üstüne üstüne gider. Etkendir. Öteki de toplumla uyuÅŸmaz; ne var ki aÅŸağıdan alır, kendi âleminde yaÅŸar. Bir ülkedir ki tasavvur ettiÄŸi, insanlar aÅŸka ve ÅŸiire çaÄŸrılmaktadır orada. Bu hayalî ülke bir baÅŸka hayalî ülkeyi çaÄŸrıştırmakta: Turan… Hatta Modern ve laik Turan… Özetle: Ömer Seyfettin hangi soruna el atarsa atsın, Batı/lı/ laÅŸma kavramından çık(a)maz, modernlikle milliyetçiliÄŸi veya muhafazakârlığı buluÅŸturmanın sıkıntılarını yaÅŸar hep.

Sizce Türkçülük akımına yönelmesinin sebepleri neydi ve Ömer Seyfettin'in TürkçülüÄŸü nasıldı?

Ziya Gökalp'ın "Tûrân" ÅŸiiri, 7 Mart 1911'de Genç Kalemler'de Tevfik Sedad imzasıyla çıkar. Ömer Seyfettin, ÅŸiirin son iki satırını Ocak 1912'de yayımlanan "Primo Türk ÇocuÄŸu" hikâyesinin başına epigraf olarak koyar. Gökalp bu ÅŸiirle "bütün Türkçülük" düÅŸüncesini benimsediÄŸini, Ömer Seyfettin de epigrafıyla Turancılığa uyandığını göstermiÅŸ olur. Fakat bir ÅŸey var: Ömer Seyfettin "Tûrân"ı Türk birliÄŸi için kullanmıyor. Dışarıya çıkma niyeti hiç yok. Ömer Seyfettin'in Türklük, Türkçülük üzerine yazıları, bütünüyle savaÅŸ yılları olan 1912- 1917 arasında çoÄŸalır. Bunların ilki "Türklerin Millî Bayramı" adını taşır. Ömer Seyfettin, milliyetçiliÄŸin asıl gayesinin özerk bir devlet kurmak, kurulmuÅŸsa onu ayakta tutacak deÄŸerler ağı yaratmak, hatta kolektif anlatılar uydurmak olduÄŸunu bilir. O kadar ki bütün OrtadoÄŸu mitolojilerinde ilkbaharın baÅŸlangıcı olarak yer bulan Nevruz'u "Yeni Gün" adıyla Türklerin millî bayramı olarak duyurur. Öyleyken Yenigün'ün, Ergenekon'dan çıkışın, demir ayininin "muazzez ve eski bir ananenin bakiyeleri" olduÄŸunu söylemekten de çekinmez. Türklük Mefkûresi'nde de millet tanımını din ve dil birliÄŸine dayandırır. "Türkçe konuÅŸan bütün Müslümanlar, Türk milletindendirler." MilliyetçiliÄŸi etnik deÄŸil Ömer Seyfettin'in, kültürel. Bunun Osmanlıya baÄŸlanmış hâli de ÅŸöyle: "Biz Türk milletinin, Ä°slam ümmetinin, Osmanlı devletinin fertleriyiz." Burada ise vurgu, Türk ve Ä°slam olana… Hatta Türk'e öncelik var.

Ömer Seyfettin, millî ülkülerin felaketlerle doÄŸduÄŸunu söyler; peÅŸinden de uyarır. Fakat savunmayla kalmamalıdır. Dahası "taarruzî ve millî bir mefkûresi olmayan bir millet," Ömer Seyfettin'e göre "korkak ve emelsizdir." Yarınki Turan Devleti adlı kitapçıkta da 'antipatriotizm' ve 'antimilitarizm'i "vatan ve askerlik aleyhtarlığıyla" suçlar, "münasebetsiz ve manasız" akımlar olarak gördüÄŸünü söyler. Ekonomi, Ömer Seyfettin'in milliyetçiliÄŸine en son katılmış bir motiftir ancak milliyetçiliÄŸi kolay yapılır bir iliÅŸkiler bütünü de deÄŸildir. MilliyetçiliÄŸin "ırk" ve "kan" temelli olamayacağı, sanırım ekonominin söz dinlemez oluÅŸundan.

Özellikle "Yeni Lisan" adlı bir makalesi vardır ki "Millî Edebiyatın kanun ve ilkelerinin ilanı" olarak nitelendirilir? Bu hususta sizin düÅŸünceleriniz nelerdir? Özetle bu "kanunlar" nelerdir?

Evet, bu makalede "Yeni Lisan" hareketinin sadece bir dil hareketi olmadığı, bir millî edebiyat yaratma amacı taşıdığı da ÅŸöyle söylenir: "Millî bir edebiyat vücuda getirmek için evvela millî bir lisan ister." Bunun için de "eski dil" terk edilmelidir. Türkler Asya'dan Anadolu'ya göç ederken Arapçayı din dili, Farsçayı da edebiyat dili olarak alır, Türkçenin dengesi hızla bozulmaya baÅŸlar; ÅŸimdi yapılması gereken, Türkçeyi bu dillerden kurtarmak, "temizlemek", ona "eski safiyetini ve tabiiliÄŸini" kazandırmaktır. Çok kiÅŸi, dile girmiÅŸ yabancı kelimeleri dilden sürmekle dilin temizleneceÄŸini sanır. Bugün de böyle sanılır. Oysa dil dilden kelime alabilir. Çünkü dili kirleten, yabancı kelimeler deÄŸildir. Nedir? Kaidelerdir. Her dilin kendine özgü fiil çekimleri, çoÄŸulları, tamlamaları, söz dizimi vardır; dolayısıyla diller kaideleriyle ayakta durur. Türkçe de bunca olumsuzluklara raÄŸmen hâlâ ayaktaysa kaidelerini koruduÄŸundandır.

Ömer Seyfettin, aynı zamanda Türkçede sadeleÅŸmeyi savunan bir yazardı. SadeleÅŸmeyi savunmasının sebebi neydi ve bu durum hikâyelerine nasıl yansımıştı?

"Yeni Lisan" hareketinin amacı, Türkçeyi eski saf hâline döndürmektir. Bunun için de özetle Arapçanın, Farsçanın kurallarına göre yapılmış tamlamalar, çoÄŸullar, edatlar –yerleÅŸmiÅŸ olanlar hariç- dilden çıkarılmalıdır. Gürültü "yerleÅŸmiÅŸ olanlar hariç"ten kopar çünkü "Tasfiyeciler", dildeki bütün yabancı kelimeleri dilden çıkarmak, "Fesahatçılar" da dilde tutmak ister; Yeni Lisancılar iki grubu da konuÅŸulan Türkçenin dışında yapay bir yazı dili kullanmakla suçlar. Yahut ÅŸöyle: Yeni Lisancılar, konuÅŸulan Türkçeyle yazarlar, Cumhuriyet'in ilk yazarları da –ta 50 KuÅŸağı'na kadar- onları izler. Bu süreçte Servet-i Fünun Fesahatçileri piyasadan çekilir; Osmanlı Tasfiyecileri de Cumhuriyet'te TDK içinde yer alır; yabancıdır gerekçesiyle hemen bütün Arapça, Farsça kelimeleri bir çeÅŸit kelime milliyetçiliÄŸi yaparak dilden sürmeye baÅŸlar; yerlerine Türkçenin uzun geçmiÅŸinden, uzak coÄŸrafyalarından kelime taşır, Türkçenin az kullanılan eklerinden kelime türetir. Atatürk 1935 yılında yanlışını görüp "Öz Türkçecilik"ten vazgeçer, ama Atatürkçüler vazgeçmez; 1940'lı yıllarda Ä°nönü'yle yeniden diriltilir, kontrolü de Nurullah Ataç'a verilir. Kısaca, kökeni yabancı ama dile yerleÅŸmiÅŸ kelimeleri TürkçeleÅŸmiÅŸ sayıp dilde tutmak "sade dilcilik"tir; Tasfiyecilerin yaptığı ise "Öz Türkçecilik"tir, "Arı Dilcilik"tir.

Özellikle çocuk ve ergenlere yönelik edebiyat alanında Ömer Seyfettin hikâyelerinin klasikleÅŸmiÅŸ bir yeri söz konusu. Millî bir bilinç geliÅŸtirmek adına Türk çocuk ve gençleri için onun eserleri ne anlam ifade ediyor dersiniz?

Ben Ömer Seyfettin'in, "millî bilinç"i geliÅŸtiren hikâyelerinden çok Eski Kahramanlar dizisinden çıkmış "Ferman", "Kütük", "Vire", "Teselli", "Pembe Ä°ncili Kaftan" gibi hikâyelerinin çocuklar ve ergenler için daha gerekli ve anlamlı olacağını düÅŸünmekteyim. Bu hikâyelerin merkezinde "güçlü ve ideal adam" vardır. Onurlu, dindar, fedakâr, cesur, gösteriÅŸsiz ve yüreklidir. Bu tarihî-epik kahramanlar bugün için hüve hüvesine model olamaz. Ama onlardaki muhteva, onlardaki irfanî ruh, umuyorum bugünün ideal insanının muhtevası ve ruhunun nasıl olmaklığı üstüne düÅŸündürecektir.

Günümüzün genç hikâyecileri Ömer Seyfettin'i nasıl okumalı, nelere dikkat etmeli?

Hikâye kelime kelime yazılır, kelime kelime de okunmalı. Her kelime de görülmeli. Tamlamalar, cümle yapıları keza. Sadece Ömer Seyfettin'inkilerde deÄŸil, her hikâyede. Ä°lk cümleye bakınız, ikinci cümleyle iliÅŸkisini bulunuz. Merak ve mizah nasıl saÄŸlanmış, anlatınız.

Ömer Seyfettin Kimdir?

11 Mart 1884 tarihinde Balıkesir Gönen'de dünyaya gelen Ömer Seyfettin, Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarındandır. Ä°lk eÄŸitimini Gönen'de aldıktan sonra önce Mekteb-i Osmanî'ye, 1893 ders yılı başında da Askerî Baytar RüÅŸtiyesi'nde subay çocukları için açılmış özel sınıfına kaydedilir. 1896 yılında Kuleli Askerî Ä°dadisi'ne yazılan Seyfettin, Edirne Askerî Ä°dadisi'ne geçer ve ilk edebi çalışmalarını da bu yıllarda verir. 1900 yılında Ä°stanbul'a döndüÄŸünde ise Mekteb-i Harbiye-i Åžahâne'ye baÅŸlar. Mecmua-i Edebiye dergisinde ÅŸiirlerin yayımlanmasıyla yayın dünyasına girer. Kısa hikâyeciliÄŸin kurucu ismi olarak da bilinen Seyfettin, Türkçede sadeleÅŸmeyi ve Türkçülük akımını savunur. 6 Mart 1920'de vefat eden Ömer Seyfettin, önce Kadıköy KuÅŸdili Mahmut Baba Mezarlığı'na defnedildikten sonra yol yapılacağı gerekçesiyle 1939'da Zincirlikuyu Mezarlığı'na nakledilir.

 

Röportaj: Yunus Arslan / Lacivert Dergi / Sayı: 69

Eserleri:

Romanları: Ashâb-ı Kehfimiz, Efruz Bey, Yalnız Efe
Risale: Yarınki Türkiye
Ömer Seyfettin'in Bütün Öyküleri

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.