Sosyal Medya

Kürsü

Ali Haydar Haksal: Değişen ve dönüşen insanlığın geleceği

Ali Haydar Haksal / Milli Gazete



DeÄŸiÅŸen ve dönüÅŸen bir insanlık var. Kendine ait olmayan bir yerde. Ya da kendi dünyasında deÄŸil. Yeryüzüne yayılan insanlığın, ürettikleri ile paylaşımları arasında dengesizlikler bulunuyor.
 
Emek veren insanların alın terleri ve kazançları birbiriyle örtüÅŸmüyor. Kurulu düzen ve sistem insan ruhunu sömürüyor. Ä°nsanı iliklerine kadar tüketiyor. Uçurumlar büyüyor. Bankalar ve kartlı sistemler insanların geleceÄŸini ipotek altına alıyor. Ä°ÅŸleyen bir faiz çarkı var. Para sahipleri veya paraya yön verenler, çekip çevirenler tezgâhlarını saÄŸlam kuruyorlar. Sistemin dışına çıkma gibi bir çaba da görünmüyor. Müslümanlar buna dâhil.
 
Ev, araba, mülk sahibi olmak için bankalara zorunlu kılınıyor insanlar. Ä°nsanlar gelecekte ne olacağını bilmeden ağır yüklerin altına giriyor. Kapitalizm ve onun türevlerinin birbirlerinden farkları yok. Küçük ayrıntıları bulunuyor. Müslümanlar için en sıkıntılı olanı faiz ve tüketim ile bağımlı ve bağışıklı kılınmalarıdır. Faiz oranının düÅŸük olup olmaması önemli deÄŸil. Önemli olan bu çarkın ve tuzağın içine düÅŸmedir.
 
Ä°nsanlığın geleceÄŸine yön olması gereken Müslümanlar kendilerine bile yön ve öncü olamıyorlar. Önlerine sürülenleri kabulleniyor ve benimsiyorlar. Sakınmayı da düÅŸünmüyorlar. Asıl sorun burada. Verili sistemi güçlendiriyorlar. Ne yazık ki insanlık kimi durmalara mecbur ediliyor.
 
Ceplerindeki kredi kartlarını kırıp atsalar aç kalmayacakları gibi ölmeyecekler de. Pandemi dönemi insanlığa bir ÅŸeyleri öÄŸretti en azından.
 
Soygun sistemi. Varlıklı olmayanların manevi baskı altında tutulmalarıdır bu durum. Varlıklı olanların ya da ceplerine düzenli para girenlerin ise tüketim ve kart bağımlılığı insanı manevi bilinç ve duygudan uzaklaÅŸtırıyor. Asıl sorun bilinç sorunudur. Bir Müslüman’ın faizin azı ve çoÄŸu karşısındaki esnekliÄŸi asıl düÅŸündürücü olanı. Haramın da dozları bulunuyor demek ki. Az olanı çok olanı. Sistemin içinde, sistemi özümseme, itirazı olmama ve teslim olma. Onu giderecek çabalar yerine mevcut sistem ve durumun özümsenmesini saÄŸlamak. Ä°tiraz seslerinin olmayışı ve kabulleniÅŸi de bunu gösteriyor.
 
Müslüman yöneticilerin baÅŸta bulunması bunu daha kolaylaÅŸtırıyor sistem veya kapitalizm açısından. Sermaye veya uluslararası güçlerle çatışmaya girmeme ve onların yoluna kapılma gibi bir çaba görünüyor. Mevcut durum ile bağışıklık kazanılınca kendilerine göre rahat bir nefes alıyorlar. Çarkın suyunda gitme duygusundan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir bu durum.
 
Dünyayı çekip çeviren yöneten kapitalizm ve onların uydusu olanların dünyasında yaşıyoruz veya yaÅŸanıyor. Büyük bir dalga insanları etkisiz kılıyor.
 
Bu durumlara karşı çıkılmamış, benimsenmesi için kanıksanan bir ruh hâli yaÅŸatılıyor. Bahaneler, teviller, gerekçeler o kadar çok ki. Nereden bakarsanız bakın mutlaka buna bir durum veya ÅŸey yakıştırılıyor. Ondan kurtulmanın yolları aranmadığı gibi bir çaba da harcanmıyor.
 
Ä°nsanların düÅŸünmeye zamanları yok. Hele hele Müslümanların. Birbirleriyle boÄŸuÅŸmaktan, öfke ve kin salgılamaktan, ırkçılık yapmaktan, insanlara nefret ettirmekten, düÅŸmanlık yaptırmaktan ne zaman bulabiliyorlar ne de asıl sorunlara vakitleri var.
 
Hele hele ne düÅŸünenlere, yol gösterenlere, ne de öÄŸüt verenlere, hakikatlere tahammülleri var. Nasılsa hazırda asıl savaşılması, mücadele edilmesi, boÄŸuÅŸulması gereken sorunlar var.
 
Müslüman’ın asıl sorunu her türlü haramdan uzak durması. En büyüÄŸünden de en küçüÄŸünden de. Hele felâketlere sürükleyenlerden çok daha uzakta kalma, mesafe koyma. Bilincini yeniden inancıyla tazeleme, kendinin farkına varma.
 
Bu koÅŸullarda Müslüman kalma ve Müslüman’ca yaÅŸama özel bir dikkat gerektiriyor. Bilinçli ve sahih Müslüman olma. Ä°nsanlığın, kendinin Müslümanların hakkını gözetme bilinci gerek.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.