Sosyal Medya

Kürsü

Ali Haydar Haksal'ın kaleminden: Hakikatlere vakıf olmak

Ali Haydar Haksal / Milli Gazete



Oruç ayındayız ve korona günlerini yaÅŸamaktayız. Sorunlar karmaÅŸasında hakikatlere ulaÅŸma ya da yanlışları görmede sorunlar var. Gündem kimi zaman yapay, kimi zaman yapma ve kurgusal olarak geliÅŸiyor.
 
Oruç ayındayız, insanların kalplerinin incelmesi, duyarlılıkların artması, kavrayışlarının daha belirginleÅŸmesi gerekir. Olması gerekenler. Hakikat, adalet, merhamet, sevgi ve anlayış duygularının yansımaları doÄŸal olması gereken bir seyir. Ä°nsanlığı veya insanımızı allak bullak eden kimi durumlar iyiyi, güzeli, doÄŸruyu görmeye engel.
 
Oruç ayında fanatik ve hamasi duygular güzellikleri, iyilikleri engelliyor, üzerini örtüyor.
 
Çok korkunç bir görünümü var ÅŸu dönemin. Orucun ruhuna ve maneviliÄŸine aykırı olarak.
 
Ulusalcı, ırkçı anlayışların bakışları dinî duyarlılıkları içermiyor. Çünkü onlar için din buna baÄŸlı olarak insan geri plandadır.
 
Ä°nsanın ÅŸu dönemde bu denli merhametsiz ve acımasız olabileceÄŸi asla düÅŸünülemezdi.
 
Ä°nsanın insana bakışı ürkütücü.
 
Ramazan ayında, insanların merhamet gözlerinin açılması ve kalplerin yumuÅŸaması gerekirken tam tersi bir durum yaÅŸanıyor. Siyasal kabalıkların insanları bu denli körleÅŸtireceÄŸini ummazdık. Bizde, Müslümanlarda kimi deyimler vardır ki, insanın daha özenli ve dikkatli olmaları gerektiÄŸini ifade eder. “Oruçlu ağızlı” demek baÄŸlayıcı bir kavram. Åžeytanların baÄŸlandığı bir zamanda ve dönemde insanların oruca raÄŸmen ÅŸeytanlara teslim oluÅŸundan daha ürkütücü ne olabilir?
 
Sosyal medya, günümüzün sokak ve hayatını tam anlamıyla yansıtıyor. Ä°nsanları yüz yüze görmesek bile sosyal medya sokağındaki bayağılıklardan, adaletsizliklerden ve haksızlıklardan, dahası iftiralardan geçilemiyor. Ä°nsanların iyi ve güzeli, hak ve adaleti yansıtmaları gerekirken tam tersi bir durum var.
 
Oruç ayında, insanların açlıklarına, yokluklarına, yoksunluklarına ve zorluklarına kavuÅŸulması gerekirken bunda bile oruç ruhunun dışında bir anlayış var. Kimi durumlardan insanların bile bile açlığa terk edilmesi insanî olmanın dışında. KHK’lardan ötürü, mahkûm edilmiÅŸ insanlar var. Onlar içeride. Bu yasaların getirdiÄŸi bir sonuç. Ama onların yakınları, çocukları da açlığa ve yokluÄŸa terk ediliyor. Açlık grevlerinde ölenler var. Onların haklı ya da haksız olduklarının ötesinde asıl vahamet, ölülerine bile tahammül edilemiyor. Kayseri’de defnedilmek istenen bir kiÅŸinin cenazesinin mezardan çıkarılarak yakılacağına dair tehditler felaket ötesi bir durum. Buna ulusalcı zihniyetin bir sonucu desek yanılmış olmayız. GeçmiÅŸ zamanda idam edilenlerin mezarlarından tekrar çıkarılması gibi. Veya Bediüzzaman gibi bir âlimin nerede medfun olduÄŸunun bilinemeyiÅŸi gibi. Kanserli Ahmet’in son arzusu hapishanede olan anne ve babasını son kez olsun görme arzusu bile elinden alındı.
 
Korona salgını elbette bir gün bitecek. Gelip geçici diye düÅŸünüyoruz. Bunun için hem tıbbın hem de Allah’ın rahmetinin bunu gidereceÄŸinden eminiz.
Çünkü biz inanıyoruz.
 
Ancak zihniyetlerin oluÅŸturdukları, zulme, baskıya dayalı süreçler asla unutulamıyor. Tarih bunları yazıyor ve kayda geçiyor.
 
Müslümanların bu denli acımasız olabileceklerini asla düÅŸünemeyiz. Bunu hakikatte Müslüman olanlar için söylüyoruz.
 
Ä°slâm bir bütündür. Kimi ÅŸeyleri yok sayması, kimi durumları da iÅŸlerine geliyor diye öncelemeleri onları hakikate erdirmiyor, uzaklaÅŸtırıyor. Adaletin bu denli yok sayılması üzücü bir durum. Ä°nsanların üzerinde baskı kurulması ve onların psikolojik gerilimlere itilmesi ve zorlanması Ä°slâmî inanç ve düÅŸüncenin çok ötesinde bir durum.
 
Yapay gündemler ve savruluÅŸlar insanları oruç ayında bile kendi gerçeklerinden uzaklaÅŸtırıyor. Ä°nsanların oruçlu ağızlarıyla bu kadar zalim ve müfteri olabilecekleri akla gelir miydi?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.