Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Kadının değişimi ve eksiltilen annelik

Eşitlik adına söylenen her şey kadın için bir eziyet ve kadın-erkek açısından da ötekileştirmeden başka bir şey değildir. Kadının doğal yapısına biyolojik indirgemecilik diyen anlayış, yüzyıllardır bir arada yaşamayı başarabilmiş nesilleri yok sayarak, hem biyolojinin tamamlayıcılık ilkesini, hem de dinimizdeki kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan özdeş varlıklar olarak yaratıldığı inanancını reddeden tarih dışı bir anlayıştır.



BireyselliÄŸin rekabet olarak algılandığı, maddi olanın yüceltildiÄŸi bir dünyada baÅŸkalaÅŸmış insan bencil, yalnız ve tüketim odaklıdır. Modern dünyanın diyalektrik söylemleri en sonunda kadın ve erkeÄŸe de el atmıştır. Geleneksel dönemde kadın ve erkeÄŸin dengeli katılımıyla ÅŸekillenen toplumsal hayat, modern dönemde pozitivist düÅŸünce ile karşılıklı iki cephe hâline gelmiÅŸtir.
 
Cinsiyet, biyolojik bir kavram olmaktan çıkartılıp toplumsal bir kavrama dönüÅŸtürüldüÄŸünden beri kadın mevzuu çokça tartışılır oldu. Bu baÄŸlamda kendisini var etmeye, ispatlamaya çalışan kadının kimlik arayışı bunalımlı bir hâl almış ve sonuç olarak da kadın, en fazla kendisine yabancılaÅŸmıştır.
 
ÖzgürleÅŸtikçe köleleÅŸiyor
 
Görünür olan kadın kendini daha güçlü hissetmektedir. Oysa haddizatında sahip olduÄŸu asıl gücünü yitirdiÄŸinin farkında deÄŸildir. Toplumun adeta yapı taşı olan kadının gizil gücü artık yok olmuÅŸtur. Oysa özgürleÅŸtikçe köleleÅŸen, hak ettiÄŸi deÄŸeri bulmaya çalışırken daha çok kaybeden ve kendine yabancılaÅŸan kadın için asıl mesele köleliÄŸi ortadan kaldırmak deÄŸil, özgürlük enstrümanını nasıl kullanacağıdır.
 
Ülkemizde kız çocukları evlilik odaklı büyütülmektedir. Aynı zamanda kızlara eÅŸlerinin eline bakmaması, kendi parasını kazanması ve ayaklarının üstünde durması telkinleri de yapılmaktadır. Aslında kadının zaten çaÄŸa uygun hareket etmesini gerektiren bu durumu - eÄŸitimi, meslek sahibi olması ve çalışması- erkeÄŸe karşı bir zafer edasına dönüÅŸtürmenin kaçınılmaz yan etkileri olacaktır; tehditlere karşı atak ve sürekli savunmada olmak, yatağını paylaÅŸtığı kiÅŸiye bile güvenememek, her ÅŸeyi en iyi ÅŸekilde yapabilmek, büyüttüÄŸü çocuÄŸuna farkında olmadan korku ve kaygıları aktarmak, fıtrata uygun insan yetiÅŸtirememek… Aslında bunlar kadını güçlendirmek yerine savunmasız bırakmakta ve beraberinde ona psikolojik bir yük getirmektedir.
 
EksiltilmiÅŸ annelik
 
Mesele çocuk büyütmek deÄŸil insan yetiÅŸtirmekse eÄŸer ÅŸüphesiz ki bu konunun öznesi çocuk ancak baÅŸkahramanı kadındır. Kadının insan yetiÅŸtirmesi ilahî bir ÅŸeydir. Kadın ve dolayısıyla anne çok önemlidir; toplumun yüzde ellisi kadın ise geri kalan yüzde ellisini yetiÅŸtiren de kadındır. Hakikat diÅŸil bir kavramdır. Kadın hakikati temsil eder.
 
Erdemli ve saÄŸlıklı toplum hedefi ancak mutlu çocuklar ve mutlu çocuklar da gerçek anneler sayesinde mümkündür. Maalesef çocuklar ile ilgili söylenecek sözler muhatabını bulamamaktadır. Anneler çoktan tükenmiÅŸtir. Her ÅŸeyi tam yapmaya çalışan kadın, en çok kendisine eksik kalmıştır.
 
Kendi hayatının kontrolünü kaybetmiÅŸ kadınlar çocuklarını en çok kontrol etmeye çalışanlardır. En çok istismar edenlerdir. Kendisini anneliÄŸi ile iyeleÅŸtirmeye çalışan kadınlar maalesef baÅŸka hastalar yaratıyorlar. Çocuk büyütmenin zorluÄŸundan sürekli ÅŸikâyet ederken, aslında her ÅŸeyin sebebinin kendi mutsuzluÄŸu olduÄŸunu fark edemez kadın. Kitaplardan, bloglardan öÄŸrenilen ya da sosyal medyada gözler önünde yaÅŸanan annelik eksiltilmiÅŸ bir anneliktir.
 
Erken çocukluÄŸa yatırım
 
Åžüphesiz ki en önemli yatırım, erken çocukluÄŸa yapılan yatırımdır. Åžiddet gösteren erkekler de yeryüzüne gökten bırakılmamışlardır; ÅŸu anda yanı başımızda duran masum evlatlardır onlar. Bunları yetiÅŸtirenin de kadın olduÄŸunu ve asıl önemli olanın insan yetiÅŸtirmek olduÄŸunu unutmamak gerekir. Özellikle annelerin yüzde 60 oranında fiziksel ÅŸiddet dâhil, çocuklarına her türlü ÅŸiddeti uyguladıklarını biliyoruz. Åžiddet gören çocuk ÅŸiddet gösterir.
 
Genellikle kadın ile ilgili söylemlerin ya kadını eve hapsetmeye çalışan ya da kadın erkek çatışmasına çanak tutarak yuvalara dinamitler yerleÅŸtiren ve gelecek nesillerimizi çalan söylemler olduÄŸunu görmekteyiz.
 
Esasında kadını dezavantajlı bir bireymiÅŸ gibi gösteren bu söylemler kadını güçlendirmediÄŸi gibi aksine güçsüzleÅŸtirmektedir. Kadın artık kimliÄŸini bulmalıdır. Hezeyanlardan kurtulmalıdır. Kadını kurtaracak olan yine kadının kendisidir. Kadın hak ettiÄŸi deÄŸil, zaten sahip olduÄŸu deÄŸeri görmelidir.
 
Maalesef bazı konular, temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze konuluyor. Oysaki artık kadına baktığımız gözlüklerimizi deÄŸiÅŸtirmememiz gerekmektedir. Esasında kadın ile ilgili gizli bir devrim söz konusudur. Teknolojik geliÅŸmeler baÅŸ döndürücü bir hızla ilerlerken, aslında belki de bundan daha hızlı ve toplumun bütün kurumlarını çok yakından ilgilendiren bir kadın devrimi yaÅŸanmaktadır. Fakat ne bu devrim ne de etkileri bir teknoloji kadar ele alınmamaktadır. Artık durup bir sonuçlarını deÄŸerlendirmek gerekmektedir.
 
“Çocuk da yaparım kariyer de!” diye yola çıkan kadın, bir nevi yolda kalmıştır. Çünkü kadının fıtratında yer alan en hakiki kod doÄŸurganlığı olmasına raÄŸmen, kadına bir kariyer kodlaması yapılmaktadır. Ancak yaradılışı buna uygun olmadığı için kadın uyum saÄŸlamakta zorlanır.
 
Kadının değişimi
 
EÅŸitlik adına söylenen her ÅŸey kadın için bir eziyet ve kadın-erkek açısından da ötekileÅŸtirmeden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Kadının doÄŸal yapısına biyolojik indirgemecilik diyen anlayış, yüzyıllardır bir arada yaÅŸamayı baÅŸarabilmiÅŸ nesilleri yok sayarak, hem biyolojinin tamamlayıcılık ilkesini, hem de dinimizdeki kadın ve erkeÄŸin birbirini tamamlayan özdeÅŸ varlıklar olarak yaratıldığı inanancını reddeden tarih dışı bir anlayıştır.
 
Allah deÄŸer vermiÅŸ yaratmış kadını da erkeÄŸi de… Kadın dünyayı deÄŸiÅŸtirir, dönüÅŸtürür ve güzelleÅŸtirir. Kadının nerede olduÄŸu deÄŸil nasıl olduÄŸu önemlidir. Olmak ya da olmamak bütün mesele deÄŸildi artık. Åžüphesiz ki kadın her yerde olmalıdır; iÅŸ hayatında, siyasette, vs. Ancak kadın, maskülenleÅŸmeden kendisi gibi var olmalı ki ÅŸefkatinden, sevgisinden bütün dünya nasiplenebilsin. Yeter ki kadın kadın olmaklığını tüketmesin!
 
Kadının bu deÄŸiÅŸim süreci baÅŸka sorunlara yol açıyor olabilir mi? Maalesef boÅŸanma verileri öyle gösteriyor. 2104-2017 arasında evlilikler nüfus artışına raÄŸmen yüzde 10 azalırken, boÅŸanmalar yüzde 30 artmıştır.
 
Kadınlarda antidepresan kullanımı erkeklerden iki kat fazla durumdadır. Çocuklarda dikkat dağınıklığı, hiperaktivite, internet bağımlılığı derken çocuk psikiyatri poliklinikleri dolup taÅŸmaktadır.
 
Millet olarak en büyük gücümüz birlik ve beraberliÄŸimizdir. Bu beraberlik ruhumuz gücünü aileden alır. Kadının asıl sorumluluÄŸu deÄŸiÅŸtirmeye çalıştığı kocası deÄŸil, yetiÅŸtirmeye çalıştığı çocuÄŸudur. Bu süreçte hem makro boyutuyla toplum hem mikro boyutuyla aile korunmalıdır.
 
Annelikten istihdama giden köprünün çok dikkatli bir inÅŸası gerekir. Zira toplumun yapı taşı olan kadın artık baÅŸkalaÅŸmıştır. Evet, belki biyolojik anlamda hala kadındır, ama kendi tabiatına, fıtratına, asaletine yabancılaÅŸmıştır.
 
Her ÅŸeyi kusursuz yapmaya çalışan, ağır yüklerin altında ezilen, köleleÅŸtirilen, metalaÅŸtırılan ve ne yazık ki tüm bunlardan habersiz olan kadın, kendi fıtratından da epey uzaklaÅŸmıştır. BaÅŸkalaÅŸmış kadın mutsuzdur, ciddi bir rol karmaÅŸası yaÅŸamaktadır. Kendisine bahÅŸedilmiÅŸ en büyük lütuf olan annelikten feragat etmek isteyecek ölçüde deÄŸiÅŸmiÅŸ, “Çocuk da yaparım kariyer de” nidaları sonrasında tercihini meslekî baÅŸarı ve kariyerden yana kullanmasıyla neticelenmiÅŸtir. BaÅŸkalaÅŸmış demek, kadının hakikatle bağını koparması demektir.
 
Kadın için mutluluk tanımları
 
Kadın tarih boyunca genlerle taşınan benlik algısı sebebiyle kompleksli bir hal almış, eÅŸitlik söylemleriyle kendisini var etmeye çalışırken de kariyerli, eÄŸitimli, güzel ve baÅŸarılı olursa ancak deÄŸerli olacağına yanılsamasına kapılmıştır. Maalesef bunlara raÄŸmen aradığı deÄŸeri göremeyen kadın, bu sefer de egosuyla, hırsıyla var olmaya çalışmaktadır.
 
Özellikle bedenen metalaÅŸtırılan kadın güzelliÄŸi için çok çabalamaktadır. Oysaki popüler kültürün önerdiÄŸi diyet ve güzellik reçeteleri ne kadar uygulanırsa uygulansın, kalbinin reçetesini bulamamış bir kadının güzel görünme hevesleri havaî bir çaba olmaktan öteye geçemeyecektir.
 
Kadına sürekli kendisi ile ilgili bir mutluluk tanımı yapılmaktadır. Mutsuz olduÄŸunu fark eden kadın, kendisini referans alarak yaÅŸamaya baÅŸlar. Böylece mutsuzluk daha da derinleÅŸir. Kadın özgürleÅŸtikçe yalnızlaÅŸmaktadır. Bedeli yalnızlık olan bir özgürlük! Eskiden “Çalışan Kadın, Ä°ÅŸçi Kadın ya da Emekçi Kadın”ı hatırlatan 8 Mart Dünya Kadınlar günü, artık her kesimden insan tarafından anlamının farklılaÅŸtığı bir gün olarak kutlanmaktadır.
 
Dünyayı kadınlar kurtaracak!
 
Artık kadınlık ve annelik kariyerin önündeki en büyük engel, çocuk doÄŸurmak ise vakit kaybı olarak görülmektedir. Ev kadınlığından istihdama doÄŸru evrilirken kadın kendi kimliÄŸini muhafaza etmelidir. Bir ülkenin refah seviyesi çalışan kadını ve aileyi muhafaza edecek ÅŸekilde artırılmalıdır.
 
Yenidünya düzeninin kadının dönüÅŸtürücü gücüne gerçekten çok ihtiyacı vardır. Yeter ki kadın kendi vasıfları ile her yerde yer almayı baÅŸarabilsin.
 
Sayılar üzerinden kadın-erkeÄŸin mukayese edildiÄŸi bugünde bazı rakamlar gerçekten çok dikkat çekici. Sözgelimi Dünya Bankasının geçen seneki açıklamasına göre iÅŸ hayatında kadın-erkek fırsat eÅŸitliÄŸi saÄŸlanması dünya ekonomisine 12,6 trilyon dolar ek katkı saÄŸlayacakmış. Bazıları kadının gücünü çok hafife alıyor. Dünyayı kadınlar kurtaracak! Kesinlikle. Ancak bu, kadın-erkek arasındaki fırsat eÅŸitliÄŸi saÄŸlandığında, kadınların dünya ekonomisine saÄŸlayacağı trilyon dolarlarca katkı sayesinde deÄŸil, yalnız ve yalnızca “insan yetiÅŸtirme potansiyeli” sayesinde gerçekleÅŸecektir. Mesele çocuk büyütmek deÄŸil, insan yetiÅŸtirmektir. Kadın bir toplumun aynasıdır, çocuk da o aynadaki görüntüdür.
 
Müellif: Gülsüm Mehdiyev / Kırklareli Üniversitesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.