Sosyal Medya

Mustafa Kutlu: Veyl olsun yalancılara

Bu dünyanın ötesi var. Yoktur diyen yalan söyler. Veyl yalancılara.



GüneÅŸ katlanıp dürüldüÄŸünde,
 
Yıldızlar bulandığında,
 
DaÄŸlar yürütüldüÄŸünde,
 
Bakmaya doyamadığınız servet geride kaldığında,
 
Diri diri topraÄŸa gömülen kıza sorulduÄŸunda,
 
“Hangi günahtan dolayı öldürüldü?” diye,
 
Bu çocukların üzerine varil bombaları mı atıldı? Gaz dökülüp yakıldı mı? Evladını enkaz altında bırakıp, dehÅŸetle gözleri büyümüÅŸ kaçanlar. O silahsızlar, o ihtiyarlar, o zayıflar, o gebe gelinler.
 
Ä°ri-kara-iÄŸrenç uçakların bıraktığı; saçıp-savurduÄŸu toz-duman-yıkım arasında çocuÄŸunu düÅŸürdüÄŸü. Bomba seslerinin, mermilerin, roketlerin yıkılan devrilen her ÅŸeyin birbirine kattığı. Kan ve gözyaşının, feryat-figanın âsumanı tuttuÄŸu.
 
Zulmün zirve yaptığı sırada,
 
Sen nerdeydin?
 
Ulan alçaklar okulları vurmayın, çocukları öldürmeyin diye bağırdın mı?
 
Amel defterleri açıldığında,
 
Cehennem kızışıp
 
Cennet yaklaştığında
 
Herkes ne getirmiÅŸ olduÄŸunu anlar.
 
Hal böyle iken siz nereye gidiyorsunuz?
 
Âlemlerin Rabb’i olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz.
 
Yükümlülük ve sorumluluk ihtiyari iÅŸlerle ilgilidir. Bunda hidayet yükümlülerin dilemesine baÄŸlıdır. Hakk’ı arayıp bulmak için her ÅŸeyden önce kiÅŸinin fikrini hakka, hayrı kazanmak için azim ve iradesini hayra yöneltmesi farzdır.
 
Bununla beraber ÅŸunu da bilmek gerekir ki yükümlünün dilemesinin ÅŸart olmasından, bunun baÅŸarı için ne yeterli bir sebep, ne de müstakil bir illet olması gerekmez. Ä°nsan irade ve dilemesinde tamamen hür ise ve doÄŸru yolda olmayı dilemek isterse hemen dileyiverir. Ancak anında kendini doÄŸru yola kavuÅŸmuÅŸ zannetmemeli.
 
Bütün baÅŸarı insanın dilemesine baÄŸlı ve ona verilmiÅŸ deÄŸildir.
 
Burada aslolan kulun dilemesi ile Allah’ın dilemesinin beraberliÄŸidir.
 
O halde doÄŸru yolda olmayı baÅŸaranlar baÅŸarıyı kendilerinden bilmemeli bunu Cenab-ı Hakk’ın lütuf ve ikramından bilmelidir.
 
Gök çatladığı zaman
 
Yıldızlar döküldüÄŸü zaman
 
Denizler yarılıp akıtıldığı zaman
 
Kabirlerin içi dışına getirildiÄŸi zaman
 
Ä°nsan bu dünyadan ötekine neyi götürdüÄŸünü,
 
Neyi ardında bıraktığını anlar.
 
Süleyman b. Abdülmelik Mekke’ye giderken Medine’ye uÄŸradığında ileri gelen zatlardan biri olan Ebu Hazim’i ziyaret etti ve onunla sohbete baÅŸladı.
 
– Ey Ebu Hazim! Yarın Allah’a varmak nasıl olacak?
 
– Efendim, o gün ihsan sahibi olanlar çıktığı yolculuktan evine ve çoluk çocuÄŸuna varır gibi mutludur. Ä°syan edenler ise bir kaçak köle gibi endiÅŸelidir.
 
Süleyman b. Abdülmelik aÄŸlayarak:
 
– KeÅŸke Allah’ın yanında bana nasip nedir bilseydim.
 
Eksik ölçüp tartanların vay haline!
 
Onlar tekrar diriltileceklerini bilmiyorlar mı?
 
Onlara âyetlerimiz okunduÄŸu zaman
 
“Eskilerin masalları” demiÅŸlerdi.
 
Gülüyor, birbirlerine göz kırpıyor,
 
Alay ediyorlardı.
 
Onlara elem verici azabı müjdele.
 
Ancak iman edip iyi amelle gelenler baÅŸka. Onlara tükenmez bir ecir var.
 
Bu dünyanın ötesi var.
 
Yoktur diyen yalan söyler.
 
Veyl yalancılara!
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.