Sosyal Medya

Taha Kılınç: ABD ile yol yürümek: Mayınlı araziye adım atmak demek

Kâsım Süleymani, kaderin bir cilvesiyle, Suriye ve Irak’taki yüz binlerce masumla aynı kaderi paylaştı: Bombardımanda vücudu paramparça oldu. Cesedi, parmağına taktığı yüzükten teşhis edilebildi. Bu, görebilen için, büyük bir ibretti. ABD ile yol yürümek, mayınlı arazide adım atmak demekti.



Ä°ranlı General Kâsım Süleymani’nin, Irak’ın baÅŸkenti BaÄŸdat’ta dün (3 Ocak) ABD saldırısında hayatını kaybetmesi, doÄŸal olarak bütün dünyanın konuÅŸtuÄŸu bir hadise haline geldi. “Üçüncü Dünya Savaşı baÅŸlıyor” türünden iddialı yorumlar için neden erken olduÄŸunu izah etme sadedinde, öncelikle “Kâsım Süleymani kimdi?” sorusuna cevap arayalım:
 
1998’den itibaren Ä°ran Devrim Muhafızları’na baÄŸlı Kudüs Gücü’nün komutanlığını yürüten Kâsım Süleymani, özellikle ABD’nin Irak’ı iÅŸgaliyle birlikte önce bu ülkede, ardından da Lübnan ve Suriye’de etkinliÄŸini artırmış bir isimdi. Ordu ve siyaset saflarına nüfuzdan sahada çarpışacak paramiliter güçleri eÄŸitmeye, oldukça geniÅŸ bir yelpazede stratejik yeteneklerini sergileyen Süleymani, Ä°ran Dinî Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in de yakın desteÄŸi sayesinde, ülkesinin “cephedeki yüzü” olmuÅŸtu. “Arap Baharı” adıyla anılan bölgesel türbülansın baÅŸlamasının ardından, muhaliflere yönelik savaÅŸları bizzat organize eden Süleymani, bu çerçevede “DAEÅž heyulası”ndan da ustalıkla faydalanmış, “DAEÅž’le savaÅŸ”ın ön saflarına geçmiÅŸti. Batı medyasının ısrarlı yayınlarıyla Suriye ve Irak’taki “DAEÅž hedefleri” bombalanırken, o günlerin hiç deÄŸiÅŸmeyen pozunu hepimiz hatırlıyoruz: Önce, ABD’nin başını çektiÄŸi koalisyona ait savaÅŸ uçakları ÅŸehirlerin altını üstüne getiriyor; sonra da Kâsım Süleymani, binlerce sivile mezar olan yıkıntıların arasında gülümseyerek dolaşıp, zafer pozları veriyordu.
 
ABD’nin “düÅŸman” Süleymani’yi o zamanlar neden yok etmediÄŸi düÅŸünülebilir. Bu, tamamen Barack Obama döneminin Ä°ran politikasıyla ilgiliydi. OrtadoÄŸu’da Ä°ran’a daha fazla alan açarak ve Ä°ran’ı “sistemin içine” çekerek bölgedeki ateÅŸi düÅŸürebileceÄŸini hesaplayan Obama yönetimi, yolun sonunda Ä°ran’ın nüfuzunun bütün OrtadoÄŸu’ya yayılmasına hizmet etmiÅŸti. Bu aslında, bilinçli bir stratejiydi. Arap dünyasına “Ä°ran korkusu” pompalayıp bu sayede -silah satışından baÅŸlayarak- sömürüyü devam ettirmek, bölge halklarını Ä°ran’ın ÅžiîleÅŸtirme faaliyetleriyle karşı karşıya bırakarak Müslüman dünya içindeki ayrışmaları derinleÅŸtirmek ve daha birçok kazanç adına…
 
Kâsım Süleymani, Ä°ran’a açılan alanda usul usul ve programlı biçimde ilerleyerek, ülkesinin ulus devletçi ve mezhepçi dış politikasının tatbikatçısına dönüÅŸmüÅŸtü. Bir yandan da Batı basınında sürekli efsaneleÅŸtirilerek… Süleymani’nin kontrol ettiÄŸi milis grupların imza attığı onlarca katliam, kuÅŸatma ve insan hakkı ihlâli de bu sayede gözlerden uzak kalıyordu. Sivil halkın açlığa muhtaç edilmesini bir savaÅŸ taktiÄŸi olarak kullanan Süleymani, Suriye’deki birçok yerleÅŸim biriminin yeniden rejim kontrolüne geçmesini böylelikle saÄŸladı. Ä°nsanların açlıktan ot ve kedi eti yiyerek hayatta kalmaya çalıştığı sürreel sahneler, bugün çok az insanın hafızasında. “Kudüs Gücü”, gücünü hep Müslüman kitlelere karşı kullandı. ABD’nin keyifle izlediÄŸi bir süreçti bu.
 
Derken, son dönemde ABD BaÅŸkanı Donald Trump’ın başına buyruk ve bol sürprizli yönetim tarzı, ABD ile Ä°ran arasında on yıllardır süregelen “örtülü ittifak”ı da bozmuÅŸ oldu. Politik Åžiîlik, sahada, Washington’daki think-tank kuruluÅŸlarının usturuplu raporlarında durduÄŸu gibi “uslu” durmuyordu. Ä°ran’ı sistem içine çekip kontrol edebilmek stratejisinin Amerika açısından epey pahalıya patladığını fark eden Trump, tabir-i caizse “dümdüz” davranmaya baÅŸladı. Ä°ran’ı durdurmak -aslında bunun için vakit de epey geçmiÅŸti- amacıyla çok sayıda adım atan Trump, nihayet geçtiÄŸimiz hafta BaÄŸdat’taki Amerikan BüyükelçiliÄŸi’nin basılmasının ardından, Süleymani’nin vurulması emrini verdi.
 
Ä°lginçtir, Kâsım Süleymani’nin, emrindeki milisleri büyükelçiliÄŸe yönlendirmesi de, son aylarda Ä°ran’a yönelik giderek artan tepkileri klâsik “Büyük Åžeytan”a yönlendirme çabasından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi. Süleymani, hayatı boyunca uÄŸruna çalıştığı (bunu açıkça ifade ettiÄŸi konuÅŸmaları mevcut) “Büyük Fars Ä°mparatorluÄŸu”nun kuruluÅŸuna giden yolda, yine ülkesinin menfaatlerini koruma adına canını vermiÅŸti.
 
Kâsım Süleymani, kaderin bir cilvesiyle, Suriye ve Irak’taki yüz binlerce masumla aynı kaderi paylaÅŸtı: Bombardımanda vücudu paramparça oldu. Cesedi, parmağına taktığı yüzükten teÅŸhis edilebildi. Bu, görebilen için, büyük bir ibretti. ABD ile yol yürümek, mayınlı arazide adım atmak demekti. Süleymani’nin mayına basması, yine uzun bile sürmüÅŸtü.
 
Son olarak:
 
Türkiye’de, Ä°ran’a yönelik her türlü eleÅŸtiriyi “mezhepçilik” veya “Amerikancılık” diye yaftalayan bir bakış açısı var. Oysa, sahada yaÅŸanan geliÅŸmelere objektif bir gözle bakıldığında, hangi hadisede kimin ne kadar kabahati var, açıkça görmek mümkün.
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.