Sosyal Medya

Rumeli'ndeki Süleymaniye'yi ağırlayan bir Osmanlı şehri: Travnik

Osmanlı bu topraklardan ayrılalı beri aradan uzun yıllar geçmesine ve çok şiddetli bir iç savaş yaşanmasına rağmen Travnik hâlâ müslüman şehir kimliğini koruyan bir yer. Yapısı, mimarîsi ve Müslüman kimliği ile zamana inatla direnen 'beyaz güvercinler şehri' Travnik hala kendine gezginlerini hayran bırakıyor.



Bosna–Hersek denilince nedense aklımıza Saraybosna ve Mostar gelir. Bu iki ÅŸehir ülkemizde neredeyse Bosna ile özdeÅŸleÅŸmiÅŸtir. Bu çok bilinirlik Saraybosna ve Mostar adına iyi bir avantaj fakat Bosna’da aramızda kuvvetli baÄŸların bulunduÄŸu baÅŸka ÅŸehirler de var. Foça, Travnik, Zenica, Yayçe, ViÅŸegrad, Tuzla, Trebinye, Stolac, Sanski Most, Poçitel, Nevesinje, Livno, Srebrenisa, KreÅŸevo, Konjic, Gradaçac, Gornji Vakuf, Donji Vakuf, Bugojno, Blagay, Bihaç, Banya Luka, Akhisar gibi ÅŸehirler de Saraybosna ve Mostar kadar gezilip görülmesi gereken yerler.

Travnik nispeten aynı kalmış, diÄŸer ÅŸehirler çok deÄŸiÅŸmiÅŸ
 
Rumeli’de Osmanlı Mirası” projesi vesilesiyle yaz aylarında söz konusu ÅŸehirlerin tamamını görme bahtiyarlığına eriÅŸtim. Bu ÅŸehirler içerisinde özellikle Travnik beni çok etkiledi. Osmanlı bu topraklardan ayrılalı beri aradan uzun yıllar geçmesine ve çok ÅŸiddetli bir iç savaÅŸ yaÅŸanmasına raÄŸmen Travnik hâlâ müslüman ÅŸehir kimliÄŸini koruyan bir yer. Belki de beni çok etkileyen ÅŸey Travnik’in nispeten aynı kalıp, diÄŸer ÅŸehirlerin çok deÄŸiÅŸmesiydi.
 
Özellikle 1992–1995 Bosna Savaşı, ülkedeki müslüman kimliÄŸini silmeye yönelik bir savaÅŸ olduÄŸu için daha önce çok sayıda BoÅŸnak’ın yaÅŸadığı bu ÅŸehirlerde büyük bir katliam yaÅŸandı. Bosna–Hersek’te yaÅŸayan üç etnik gruptan ikisi olan Sırplar ve Hırvatlar, müslümanları katletmenin yanı sıra Osmanlı dönemine ait eserleri de yakıp yıktılar. Müslüman halkın yaÅŸadığı bu ÅŸehirler savaÅŸ sırasında çok zarar gördü. SavaÅŸtan önce birer müslüman ÅŸehri olan buralar, yaÅŸanan zorunlu göçler nedeniyle bu özelliklerini kaybettiler. SavaÅŸta birçok aile yerlerini, yurtlarını terk edip, Saraybosna’ya göç etti. DiÄŸer ÅŸehirler gibi Travnik’te de savaÅŸ olanca ÅŸiddetiyle yaÅŸandı; fakat zayiat olmasına raÄŸmen savaÅŸ ÅŸehrin görünümünü pek deÄŸiÅŸtirecek sonuçlar doÄŸurmadı.
 
 
Neden “vezirler ÅŸehri” Travnik?
 
Travnik, ülkenin merkezinde yer alan bir ÅŸehir. Saraybosna’nın 90 km batısında bulunan Travnik aynı zamanda Bosna–Hersek Federasyonu’nun on kantonundan biri olan Merkez Bosna Kantonu’nun da baÅŸkenti. Åžehrin merkez nüfusu 30 bin civarında. Travnik, nüfus bakımından çok büyük bir ÅŸehir olmamasına karşın tarih boyunca önemini yitirmedi. Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüÄŸü yıllarda Bosna Eyaleti’nin merkezi olan ÅŸehirden çok sayıda vezir ve devlet adamı yetiÅŸti. Bu vezirler yıllar boyunca Osmanlı Devleti’nde önemli hizmetlerde bulundu. Bu nedenle Travnik “Vezirler Åžehri” olarak da bilinir.
 
Åžehir Vlanitsa ve VlaÅŸiç daÄŸları arasında bulunan verimli yemyeÅŸil bir vadide kurulmuÅŸ. Travnik’in ortasından geçen Lasva Nehri bu verimli vadiye hayat veriyor. Lasva, Travnik’ten geçtikten sonra Bosna Nehri ile birleÅŸiyor. Roma döneminde de önemli bir yerleÅŸim birimi olan Travnik, Osmanlı Devleti tarafından fethedildikten sonra çok daha stratejik bir merkez haline geldi. Fetihten sonra Travnik halkının çoÄŸunluÄŸu müslüman oldu. Åžehirdeki bu deÄŸiÅŸim, imar faaliyetleriyle devam etti. Åžehir cami, köprü, medrese, çeÅŸme, tekke, han, hamam, türbe gibi yapılarla donatıldı. Travnik, Fransa ve Avusturya–Macaristan devletine en yakın Osmanlı eyalet merkeziydi. Bu nedenle Osmanlı Devleti için stratejik bir öneme sahipti.
 
 
Sırplar ve Hırvatlar gitti, Boşnaklar geldi
 
1992–1995 Bosna Savaşı sonrasında Bosna–Hersek’te ÅŸehirlerin demografik özellikleri de deÄŸiÅŸti. SavaÅŸ sebebiyle yaÅŸanan mecburî göçler sonucu bazı ÅŸehirlerde Hırvatlar ve Sırplar, bazı ÅŸehirler de ise BoÅŸnaklar çoÄŸunluÄŸa geçti. DiÄŸer ÅŸehirlerde olduÄŸu gibi Travnik’te de nüfus yapısı deÄŸiÅŸti. 1991 yılında yapılan sayımda belediye sahasındaki nüfus 70 bin civarındaydı. Yaklaşık bunun %47’sini BoÅŸnaklar, %39’zunu Hırvatlar, %14’ünü ise Sırplar oluÅŸturuyordu.
 
SavaÅŸ sırasında binlerce Sırp ve Hırvat bölgeyi terk etti. DiÄŸer taraftan baÅŸka ÅŸehirlerde müslümanlara yönelik saldırı ve katliamlardan kaçan binlerce BoÅŸnak Travnik’e göç etti. Bu zorunlu nüfus hareketi sonucu ÅŸehrin ilçe ve köyleriyle birlikte toplam nüfusu 60 bin civarına geriledi. Nüfus oranları ise, BoÅŸnaklar %82, Hırvatlar %16 ve Sırplar %2 olarak deÄŸiÅŸti. Özellikle son yıllarda ÅŸehre geri dönen mültecilerle birlikte Travnik’in nüfusu yeniden artmaya baÅŸladı. Günümüzde Travnik’te en önemli ekonomik faaliyet tarım ve hayvancılık. Bu iki sektör ÅŸehrin en kayda deÄŸer ekonomik dinamiÄŸi. Son derece verimli bir vadi üzerinde kurulan Travnik, her türlü tarım ve hayvancılık faaliyetini yapmaya müsait bir ÅŸehir.
 
 
Andriç de Travnikli
 
Dünyaca ünlü yazar Ä°vo Andriç Travnikli’dir. Yazarın Travnik GünlüÄŸü adlı kitabı Travnik’i anlamak için iyi bir kaynak. Ülkemizde de çok iyi tanınan Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Ä°vo Andriç, 1892 yılında Travnik yakınlarındaki Dolac’ta doÄŸdu. 1961 yılında kendisine Nobel Edebiyat Ödülü kazandıran Drina Köprüsü adlı romanı dışında dilimize çevrilen diÄŸer eserleri; Travnik GünlüÄŸü, Ver Elini Çocukluk, UÄŸursuz Avlu, Irgat Siman, Bosna Hikâyeleri ve Ömer PaÅŸa’dır. 1945 yılında kaleme aldığı Travnik GünlüÄŸü’nde yazar, Travnik’i merkez alarak 19. yüzyılın başında farklı din, dil ve kültürlere sahip insanların yaÅŸayış ve etkileÅŸimlerinden kesitler sunar. Romanda eski gücünü yitiren Osmanlı Devleti ve batılı devletlerin pastadan pay kapmak için verdikleri büyük mücadele ustalıkla anlatılır. Ayrıca Fransa ve Avusturya’nın Travnik’te konsolosluk açmaları, Sultan III. Selim’in batılılaÅŸarak çöküÅŸü durdurma çabaları, müslüman Balkan topraklarında batılılaÅŸma ile yüz yüze kalan Osmanlı geleneksel kimliÄŸinin direniÅŸ çabaları ve bütün bu büyük siyasî olayların farklı bireyler tarafından algılanış biçimleri de romanın en ilgi çeken bölümleri.
 
Osmanlı ÅŸehir siluetini koruyan Travnik, hâlâ 18. ve 19. yüzyılların izlerini barındıran bir rüya coÄŸrafya. Travnik öyle sıradan bir Balkan ÅŸehri deÄŸil. Bir Bursa, bir Amasya, bir Kütahya gibi Osmanlı’nın mührünü hâlâ gururla taşıyan bir ÅŸehir.
 
Åžehre Osmanlı kimliÄŸini veren eserleri de bir tanıyalım. Åžehir, etrafını çevreleyen daÄŸların yamaçlarında kurulduÄŸu için alışkın olmayanlar biraz yorulabilir fakat yine de Travnik, en iyi yürüyerek gezilebilir. Gezimize ilk olarak çarşıda yani ÅŸehrin en merkezî yerinde yer alan Süleymaniye Camii’nden baÅŸlayacağız.
 
 
Bir Süleymaniye de orada var
 
Süleymaniye Camii, Rumeli’ye has “alaca” diye adlandırılan bezemeli camilerden biri. Bu tür camilerin en iyi örneklerinden olan Makedonya’nın Kalkandelen ÅŸehrindeki Alaca Camii ile benzer özellikler taşıyor. Bu nedenle halk arasında daha çok “Alaca Camii” olarak adlandırılıyor. Daha önce yıkılan Kâmil Ahmed PaÅŸa Mescidi’nin yerine, 1816 yılında Süleyman PaÅŸa tarafından yaptırılmış. Cami, kuzeyden güneye doÄŸru meyilli bir arazi üzerine kurulmuÅŸ. Kuzey taraftaki giriÅŸ yüksek tutularak, kottan kalan güney cephesine yükseklik kazandırılmış ve caminin alt tarafına on dükkândan oluÅŸan bir çarşı yapılmış. Cami içerisinde mihrap duvarı hariç, ahÅŸap direklere oturan U ÅŸeklinde bir mahfil ve minberde, iç ve dış duvar yüzeylerinde 19. yüzyıla ait kalemiÅŸi süslemeler bulunuyor. Her vakit kalabalık bir cemaati olan cami, Travnik müslümanlarının buluÅŸma yeri. Cami çarşının merkezinde bulunduÄŸu için ticarî ve sosyal hayat bu bölgede yoÄŸunlaÅŸmış. Süleymaniye adeta Travnik’in kalbi gibi. Bu güzel caminin ön tarafında bir ÅŸadırvan, doÄŸu tarafında 1839 tarihli bir çeÅŸme ve güneyinde ise iki gözlü bir köprü bulunuyor. Lavsa Nehri üzerinde bulunan ve 1590 yılında inÅŸa edilen köprü halen kullanılıyor.
 
Süleymaniye Camii’nden sonra biraz daha yükseklere, kalenin bulunduÄŸu tepeye doÄŸru yürüdük. YürüdüÄŸümüz sokaklar küçük mescitleriyle, çeÅŸmeleriyle ve yemyeÅŸil bahçeleriyle Anadolu sokaklarını andırıyor. Yol üzerinde Osmanlı döneminden kalma Kahvica, Lonçaritça, VaroÅŸ, Sumeçe ve Zuliç adlı küçük mahalle mescitlerini de ziyaret ettik. Güvenlik sebebiyle kapıları kilitli olduÄŸu için dışarıdan bakmakla yetindik. Bu küçük mescitlerin neredeyse tamamının planı birbirine benziyor. SavaÅŸtan sonra tamir edilen bu ÅŸirin mescitler her ne kadar bakımlı olsalar da cemaatsiz oldukları her hallerinden belli. Kaleye varmadan bu bölgede bir de saat kulesine rastladık. VaroÅŸ Mahalle Mescidi’ne yakın bir yerde evlerin arasında bulunan kulenin inÅŸâ tarihi ve banisi bilinmiyor. Travnik gibi küçük bir ÅŸehirde iki tane saat kulesi bulunması ilginç bir durum. Kanaatimce VaroÅŸ Mahallesi’nde bulunan bu kule bir kilisenin çan kulesinden saat kulesine çevrilmiÅŸ olmalı. DiÄŸer kule saat kulesi olarak inÅŸâ edildiÄŸine göre küçük bir ÅŸehirde iki tane saat kulesi bulunması pek mantıklı bir durum deÄŸil gibi geliyor bana.
 
 
Türk Tabur Görev Kuvvet Komutanlığı tarafından restore edilmiÅŸ
 
Küçük mescitleri geride bırakıp taÅŸ bir köprüden geçerek kaleye girdik. Travnik Müzesi haline dönüÅŸtürülen kale üzerinden ÅŸehir muhteÅŸem görünüyor. Bir kartal yuvasını andıran Travnik Kalesi içerisinde bir de cami bulunuyor. Kale Camii olarak adlandırılan cami 15. yüzyılda Sultan II. Bayezid döneminde inÅŸa edilmiÅŸ. Camiden günümüze sadece minare ve duvar temelleri kalmış. Kaleden ÅŸehri kuÅŸbakışı olarak seyrettikten sonra tekrar karşı tarafa geçip, oldukça büyük bir hazire içerisinde yer alan Yeni Cami ile avlusundaki Defterdar ve Silahtar Abdullah PaÅŸa Türbesi’ni ziyaret ettik. Yeni Cami klasik Osmanlı mimarî üslubuyla inÅŸâ edilen Bosna–Hersek’teki en eski camilerden biri. 1549 yılında Hasan AÄŸa tarafından yaptırılmış. 18. yüzyılda inÅŸâ edilen türbede Defterdar ve Silahtar Abdullah PaÅŸa medfun. Türbe 2003 yılında Bosna–Hersek Türk Tabur Görev Kuvvet Komutanlığı tarafından restore edilmiÅŸ. Kapısı kilitli olduÄŸu için caminin içini göremedik. Türbe ve hazirede medfun olan kardeÅŸlerimizin ruhlarına Fatiha okuduktan sonra tekrar ÅŸehir merkezine döndük.
 
Travnik’teki en önemli yapılardan biri de Lasva Nehri kıyısındaki Elçi Ä°brahim PaÅŸa Medresesi. Fevziye Medresesi olarak da biliniyor. 1705 yılında Hacı Ä°brahim PaÅŸa tarafından yaptırılmış. 1699 yılında elçi olarak  Avusturya’ya gönderilmiÅŸ olduÄŸundan elçi unvanına sahip Ä°brahim PaÅŸa, TimeÅŸvar ve Sofya BeylerbeyliÄŸi, Rumeli ve Bosna ValiliÄŸi görevlerinde bulunmuÅŸ. 1950’li yıllarda yakınından demiryolu geçmesi nedeniyle büyük bir kısmı yıkılan medresede halen eÄŸitim ve öÄŸretim devam ediyor. Eski Travnik müftülerinden Muhammed Efendi ve hanımının medfun olduÄŸu türbe ise medresesinin yakınında küçük bir hazire içerisinde bulunuyor.
 
 
Kışlanın kitabesi çeÅŸmeye monte edilmiÅŸ
 
Medreseden sonra Travnik Saat Kulesi’nin de bulunduÄŸu Yukarı Çarşı semtine doÄŸru yürüdük. Caddenin saÄŸ tarafında iki türbe ve bir de tarihî çeÅŸme bulunuyor. Büyük türbede Celal Ali PaÅŸa ve Abdullah PaÅŸa’nın mezarı, diÄŸer türbede ise Mustafa PaÅŸa’nın mezarı bulunuyor. Aynı tarzda inÅŸa edilen her iki türbe de 18. yüzyılın son yıllarında yapılmış. Ä°ki türbe arasında bulunan çeÅŸme de aynı yüzyılda yapılmış olmalı. ÇeÅŸmede takılı olan Sultan Abdülmecid’in tuÄŸrası ve kitabe çeÅŸmeye ait deÄŸil. HurÅŸit PaÅŸa Kışlası’na ait olan kitabe kışla yıkıldıktan sonra çeÅŸmeye monte edilmiÅŸ. Kitabede kışlanın 1855 tarihinde inÅŸâ edildiÄŸi ve banisinin Ä°smail AÄŸa olduÄŸu yazılı.
 
Türbe ve çeÅŸmenin karşısında, caddenin diÄŸer tarafında ise Mehmed PaÅŸa Medresesi’nin kapısı bulunuyor. 18. yüzyılın ortalarında Bosna Valisi Mehmed Kukoviç PaÅŸa tarafından yaptırılan medreseden günümüze sadece kapı ve birkaç mezar saÄŸlam olarak ulaÅŸmış. Medreseden sonra caddenin biraz daha ilerisinde yine aynı semtte yer alan Hacı Ali Bey Camii’ne doÄŸru yürüdük. Cami, saat kulesiyle aynı park içerisinde bulunuyor. Ä°lk olarak 1757 yılında eski Bosna valilerinden Hacı Mehmed Kukaviç PaÅŸa tarafından yaptırılmış. Daha sonra 1763 yılında yangın geçiren caminin yerine, 1865 yılında Hacı Ali Bey tarafından yeni bir cami inÅŸâ ettirilmiÅŸ. Caminin ön tarafında bir çeÅŸme ve yan duvarında ise bir güneÅŸ saati bulunuyor. Hemen yan tarafında bulunan saat kulesi ise 18. yüzyılda inÅŸâ edilmiÅŸ. Bu bölgede bulunan diÄŸer bir cami de Lukaçka Camii. 1903 yılındaki yangından sonra hasar gören cami Avusturya-Macaristan döneminde tamir edilmiÅŸ. Biraz ileride bir park içerisinde bulunan ve oldukça dik çatısıyla dikkat çeken Konator Camii de 17. yüzyılda inÅŸâ edilmiÅŸ. 1863 yılında tamir edilen cami daha sonra gördüÄŸü tamiratlara raÄŸmen orijinal haliyle günümüze ulaÅŸmış.
 
Konator Camii’nden sonra bir arka caddeye geçip Abdülvehap Ä°lhamiye Türbesi’ne doÄŸru yürüdük. Celal Ali PaÅŸa ve Abdullah PaÅŸa türbelerinin arka tarafında yer alan ve 19. yüzyılın ilk yarısında inÅŸâ edilen türbede Abdülvehap Ä°lhamiye’nin mezarı bulunuyor. Türbeden sonra Potur Mahallesi’ne doÄŸru ilerledik. Bu tarihî mahallede de çok eski bir cami ve kahverengi boyalı bir çeÅŸme bulunuyor. Küçük bir hazire içerisinde yer alan cami yakın bir zaman önce restore edilmiÅŸ. Ön tarafında yer alan çeÅŸme, kitabesine göre Travnik hanedanından DerviÅŸ PaÅŸa’nın validesi AyÅŸe Hanım tarafından 1862 yılında yaptırılmış. Travnik’teki son ziyaret yerimiz ise Elçi Ä°brahim PaÅŸa Medresesi’nin karşı tarafındaki tepenin yamacında bulunan NakÅŸibendî Tekkesi. Tekkenin bulunduÄŸu dar sokağın bir ucu tarihî iki gözlü köprüye çıkıyor. Tekke giriÅŸ kapısı üzerinde yer alan kitabeye göre Muhammed bin Ömer Efendi tarafından 1764 yılında yaptırılmış. Halen aslî fonksiyonunu devam ettiren tekkenin nur yüzlü bir ÅŸeyhi var.
 
AkÅŸam namazı sonrasında Süleymaniye Camii’nde tanıştığımız Travnikli Amar adlı bir genç, gezimiz süresince bize mihmandarlık yaptı. Travnik’i çok iyi bilen Amar zeki bir genç. Aynı zamanda bilinçli bir müslüman. Amar sayesinde ÅŸehri kısa bir sürede gezdik. Travnik’i, gökyüzünde hiç eksik olmayan beyaz güvercinlere emanet edip, bir sonraki durağımız olan Zenica’ya doÄŸru yolumuza devam ettik.
 
 
 
Müellif: Ahmet KuÅŸ / Kaynak: Dünya Bizim Web SÄ°tesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.