Sosyal Medya

Rasim Özdenören: Çalıyı dolanmak meseleyi halleder mi?

Türkçemizde bir özdeyiş: ite dalanmaktansa çalıyı dolanmak yeğdir, diyor. Bir işe girişip sonucu belli olmayan bir muhatarayı göze almaktansa, daha az tehlikeli yolu tercih etmeli bağlamında kullanılıyor.



Bir defaya mahsus olmak üzere köpeÄŸe dalanmamak için çalıyı dolanmak gerekiyorsa, mesele yok, çalıyı dolanmanın sakıncası da…
 
Fakat o köpek oraya çalıyı dolanmaya mecbur bırakmak üzere konmuÅŸsa ve kiÅŸi her defasında o köpek orada duruyor diye çalıyı dolanma zorunda bırakılıyorsa, ortada bir mesele var demektir. Ve bu mesele her defasında çalıyı dolanmakla halledilebilecek türden bir mesele deÄŸildir. Öyleyse ne yapmalı?
 
Çalıyı her dolanışta: “ite dalanmaktansa çalıyı dolanmak yeÄŸdir” diye düÅŸünmek, ortada duran meseleyi görmezlikten gelmenin ötesinde, mesele çıkartanın zorbalığına boyun eÄŸme anlamına da gelir.
 
Çalıyı dolanmakla tehlikenin bertaraf edilemediÄŸi aÅŸikâr demektir.
 
Durum, bana deÄŸmeyen yılan bin yaÅŸasın anlayışından beterdir. Çünkü sana deÄŸmeyen yılanın hiç olmazsa pasif bir konumda bulunduÄŸu, baÅŸkasına da iliÅŸmeyeceÄŸi farz edilebilir. Bu farz ediÅŸ yerinde olmasa ve makul sayılmasa da, hiç deÄŸilse nazarî olarak durumu böyle kabullenmek kendi içinde makul sayılabilir.
 
Oysa ite dalanmamak için çalıyı dolanmak zorunda kalan ve bu zorunluluÄŸu sürekli yaÅŸayan birinin aynı konumda bulunduÄŸunu farz etmemiz güçtür. Bu durumda kalan kiÅŸi, karşı karşıya bulunduÄŸu veya daha doÄŸrusu taammüden karşısına çıkartılan meseleyi görmezlikten geliyor demektir. O, bu meseleyi görmezlikten geldiÄŸi sürece, karşısında duran tehlikenin bertaraf edilmesi de imkânsız kalır.
 
Çalıyı dolanmayı yeÄŸleyen kiÅŸiye ÅŸunu düÅŸünmesi tavsiye edilmeli: Köpekten sakınabilmek için önünde ya dolanacak bir çalı mevcut olmayaydı ne olacaktı! Veya itin sahibi bir gün çalıyı da ortadan kaldırarak onu itle doÄŸrudan karşı karşıya bıraksaydı! Bu durumda iti görmezlikten gelmek mümkün olmayacağına göre, onunla baÅŸa çıkmanın yolları aranacak deÄŸil miydi? Oysa durum, çalıyı dolanmayı yeÄŸleyen kiÅŸi için zaten baÅŸtan beri böyledir. Fakat o, kendi ürkekliÄŸi, çaresizliÄŸi veya aczi yüzünden, tehlike karşısında, elleriyle yüzünü örtenlerin durumuna düÅŸmeyi yeÄŸlemiÅŸ oluyor.
 
Zorluk karşısında, her defasında çalıyı dolanmaya mecbur bırakılmasına raÄŸmen, bu duruma meydan okuma cesaretini gösterenlere acaba niye az rastlanıyor? Sorunun, görünen bir cevabı var: Çünkü çoÄŸu, çalıyı dolanmak zorunda bırakıldığını kendinden bile gizleme temayülünde… O zaman çalıyı dolanma zorunluluÄŸu da bir yaÅŸama biçimine dönüÅŸüyor.
 
Oysa meydan okuma tavrı, hasmı belki de püskürtmeye yetecektir. Çalıyı dolanmanın doÄŸal sayıldığı bir yerde meydan okuma cesaretini gösteren biri belki kurulu düzeni ve kumpası da ortadan kaldırabilir. Böylece bir ilk hareket ettirici konumunu da yakalamış olur.
 
 
 
Kaynak: YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.