Sosyal Medya

İslam evresel midir, yoksa üniversal midir?

Pek çok yazar “İslam’ın evrensel mesajı”na vurgu yapa dursun, bu yazıda “İslam evrensel değildir!” demek istiyorum. Neden böyledir? Çünkü ‘evrensel’ kelimesinin kullanımına iki açıdan reddiye sebebiyledir.



İslam evrensel değildir!
 
Pek çok yazar “İslam’ın evrensel mesajı”na vurgu yapa dursun, bu yazıda “İslam evrensel değildir!” demek istiyorum. Neden böyledir? Çünkü ‘evrensel’ kelimesinin kullanımına iki açıdan reddiye sebebiyledir.
 
Evrensel kelimesine yüklenen palyatif mana ve dezenformasyona malik iki sebepten dolayı “evrensel” kelimesine bir itirazdır bu.
 
Birincisi, evrensel kelimesinin ihtiva ettiği (daha doğrusu zorla ettirildiği) ve sıklıkla yabancılar tarafından kullanılan (olağandışı) manadan ötürüdür. Şöyle ki; her ne kadar dilimize evrensel diye yer etmişse de kelimenin orijinali üniversaldır. Batılılar hemen her şeye yakıştırırlar; üniversal değerler, üniversal motorlar, üniversal hospital falan. Sanki hastanede Uranüs’ten gelen doktorlar görev yapacak.
 
Hatta cepte taşınan hafıza çubuklarının ismi bile aynı şekildedir USB. Yani Üniversal Serial Bus-Evrensel Giriş Kapısı. Sanki USB belleği Mars’a götürdüğünde takacak bir yer bulacak da ismini “evrensel giriş kapısı” olarak belirlemiş. Günümüzde yoğun kullanılan, USB 2.0, USB 3.0 diye sürekli versiyon yenileyerek üretilen (yuesbi) USB cihazlarının birbirleri arasında bile pek çok uyumsuzluk olabiliyor. Üç ay önce aldığınız bir PC (bilgisayar), yeni aldığınız USB cihaz ile uyumsuzluk gösterebiliyor. Evrensel dedikleri şey henüz odasal bile değil. Aynı odada iki cihazla birden sorunsuz çalışan USB bulan tüketici kendini şanslı addediyor. [i]
 
Evrensel kavramına bu itirazımız yeterli bulunmayabilir. “Basit bir USB cihazda ne fırtınalar koparılıyor.” şeklinde eleştiriye de muhatap olabiliriz. Sadece en basitinden başladık. Batılıların bir de evrensel değerler ifadesi var ki evlere şenlik. Tüm insanlığın standardıymış gibi sunmaktan hiç utanıp sıkılmazlar. Dünyanın bir ucunda kanadı kırılmış bir ördeğin tedavisi için binlerce kaynağı ayırır bunu da evrensel değerler ile açıklamaya gayret ederler. Fotoğraf ve videosunu aylarca oynatırlar. Ancak, bizzat kendi politikaları gereği ölüme sürükledikleri milyonlarca insan için tamamen sessizdirler: Vietnam, Irak, Myanmar, Bosna, Kongo ve Cezayir gibi… Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Binlerce araştırma ve kitap, yaptıkları katliamları listelemeye dahi yeterli değil. Bu da bir bahsi diğer… 
 
İkinci itiraz noktası
 
Bir de ‘evrensel motorlara’ bir göz atalım. Bir bölgede çalışan diğer bölgenin rakımından dolayı çalışmıyor. Almanya’da çalışan bir motorun kullandığı whitworth cıvatalar, Türkiye’deki metrik cıvatalara uyum sağlamıyor (diş aralıkları birinde 60 mm, diğerinde 55 mm) evrensel vidaları iki ülke arasında geçerli değil.  Kablo standartları da cabası… Ne elektrik beslemesi ve ne de topraklaması aynı. Henüz Avrupasal bir motorda bile anlaşamamış olan Batı’nın, sanayide kullanılan motor çeşitlerini “evrensel motorlar” diye isimlendirmesini siz değerli dunyabizim.com okuyucularının takdirine bırakıyorum. Büyüklerimiz bu gibi şeylere “iş olsun torba dolsun” derlerdi. Evrensel kelimesinin yanlış kullanımına dair bu kadar örnekle iktifa edip evrensel kelimesine ikinci itiraz noktasına geçelim.
 
Evrensel kelimesinin -özellikle yerliler tarafından- kullanım şekline itirazdır bu. 19 ve 20. asır boyunca, Batı dünyasının İslam toprakları -daha doğru bir ifade ile İslam toplulukları- üzerinde derin bir etkisi oldu. Buna bir çeşit toplumsal travma da diyebiliriz. Belli yazar-çizer takımı sırf Batı menşeli olduğu için pek çok kelime ve kavramı fütursuzca kullanmaya başladılar. En sık kullandıkları kelimelerden biri de “evrensel” kelimesiydi.
 
Batılılar her yere evrensel-üniversal isimler vermiş, aşağılık kompleksine sahip (bazı) yerliler de hiçbir karşılığı olmadığı hâlde evrensel dostluk, evrensel kardeşlik diye mutlu mesut yaşıyor numarası yapmışlar. Batı “Size demokrasi getireceğiz” yalanları ile İslam topraklarını birbiri ardına işgal ediyor, her türlü zulmü yapıyor, yerliler ise “Yurtta sulh, cihanda sulh!” diyorlar. Karşılıklı diyalog, halkların kardeşliği ve dünya barışı vs. kelimelerini hiç utanmadan söylüyorlar. Adam toprağını işgal ediyor, o ise “barış, barış” diye haykırıyor. Kapıldıkları aşağılık kompleksi gözlerini de kör ediyor. [ii] Herhangi bir cisim, düşünce, fikir, teknoloji, hatta kelime başka milletlerden alınabilir, kullanılabilir. Ama bunun bir filtre mekanizması olması gerekir. Süzmeye tabi tutmadan kelimelerini ve o kelimelerden oluşan fikirlerini aldığınız Batı, bir gece ülkeyi işgale kalkar, içimizdeki beyinsizler de buna sulh konseyi diye zil takıp oynarlar. Evet, bu son cümle 15 Temmuz kahramanlarına bir selam niyetiyle buraya eklendi. Filtresi olan, doğru ile yanlışı ayırmayı bilenler devlet ve millet olarak el ele verip evrensel Batı’nın yerli işbirlikçilerini bir gecede “game over” yaptılar.
 
Sırf Batı menşeli diye bir kelime veya kavramı kullanmak nerelere gidiyor görmek için “Evrensel İslam” ifadesini tek başına incelesek yeridir.
 
Buraya kadar evrensel kelimesine iki açıdan; yüklenen mana ve yanlış kullanım şekline reddiyemizi açıkladık. Şimdi de konu başlığımız olan “İslam neden evrensel değildir?” buna bir açıklık getirelim.
 
Her şeyden evvel Rabbimizin verdiği isim [iii] ile İslam, bizim için yeterlidir. “Ilımlı İslam”, “Beyaz İslam”, “Ballı İslam”, “Güney İslam”, “Kuzey İslam” olmayacağı gibi “Evrensel İslam” gibi bir tamlamaya da ihtiyacı yoktur İslam’ın. Evrensel kelimesi aynı zamanda coğrafi bir remizdir. Mallara işaret ve etiket konabilir. İslam ürün olmadığı için coğrafi işarete ihtiyacı yoktur. Ama hem dünya ve hem de ahiret mutluluğu için herkesin ona ihtiyacı vardır.
 
İslam âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir
 
“İslam evrensel değilse o halde küreseldir.” Biraz da bu cümleye bakalım mı? Neden evrensel değildir, yukarıda yeterince açıkladık. Evrensel kelimesi ile genelde kâinatı kapsayan bir ifade ortaya konur. İslam âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Evrensel kelimesinin en geniş ifadesiyle kâinat ise sadece bir âlemdir. İnsanların da içinde bulunduğu, gözetlediği, sınırlarını keşfetmeye çalıştığı bir tek âlem.
 
“Küresel” kelimesi ile ifade edilen dünya ise sadece bir kelime değil, bir kavramdır aynı zamanda. Dünya kelimesinden sadece üzerinde yaşadığımız gezegeni anlayamayız. Dünya kelimesinin geçtiği ayetlerden de anlaşılacağı gibi bu kelime bir sürecin adıdır aynı zamanda. Hatta en önemli manası da budur. Dünya ve ahiret şeklinde. Ahiret sonu gelmeyen dönemin başlangıcı olduğuna göre ahirete gidene kadar geçen tüm zaman ve mekânın adıdır dünya.
 
Yani Âdem aleyhisselam ile başlayan ve kıyamete kadar sürecek olan tüm zaman ve (on sekiz bin âlemi kapsayan tüm) mekân dünyadır. Dünya kelimesini ise günümüzde en çok ifade eden kelime “küre”dir. Öyle ise İslam küreseldir. Bu küre tüm zaman ve mekândır. Necip Fazıl’ın “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir” sözlerini şimdi daha iyi anlayabiliriz.
 
Ve son söz olarak; aynı düşünmeyen, itiraz edecek olan genç kardeşlerimize bir görev. Öyleyse konuşturun kalemlerinizi!
 
“İslam evrensel midir, yoksa küresel mi?” sorusuna İslam’ın evrensel olamayacağını ispatla neden küresel olduğuna dair bir önermede bulundum. Sizden de kendi düşüncelerinizi ve itirazlarınızı seslendirmenizi bekliyorum. Umarım sonu hayırla tamamlanacak bir tartışma başlatırız.
 
Var mısınız?
 
 
Müellif: Yavuz Selim Taştekne
 
 
Dipnotlar:
 
[i] 10 yılı aşkın IT (Bilişim) sektörü tecrübesiyle sabit bir durumdur bu.
 
[ii] “Onların kalpleri vardır, bu kalplerle gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla görmezler (ibret almazlar). Kulakları vardır, onlarla nasihat dinlemezler.” (Araf, 179)
 
[iii] “Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim.” (Maide, 3)
 
[iv] Bakara, 7, 114; Âli İmran, 56, 145; Tevbe, 74; Yusuf, 101.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.