Sosyal Medya

Rusya'nın Libya'da artan gücü ABD'yi politika değişmeye itiyor

Rusya’nın Libya'daki nüfuzunu artırması, ABD’nin "güvenli mesafeden" yürüttüğü Libya politikasını revize etmesine ve Hafter’e verdiği desteği gözden geçirmesine neden oldu.



ABD, bölgede hem rejimleri hem de güç dengesini köklü bir biçimde dönüÅŸtüren Arap Baharı sonrası izlediÄŸi dış politika ile bölgesel ortaklarını yalnız bıraktığı yönünde sıkça eleÅŸtirilirken, Rusya'nın da bu boÅŸluÄŸa yatırım yaptığı görülüyor. Suriye iç savaşı ile bölgedeki nüfuzunu geniÅŸleten Rusya’nın, Libya’da devam eden iktidar savaşında denkleme Halife Hafter lehine olacak ÅŸekilde girmesi, kuÅŸkusuz ülkede sekiz yıldır devam eden iç savaÅŸta önemli bir geliÅŸme oldu.
 
Bingazi saldırısı sonrası ABD’nin Libya politikası
 
11 Eylül 2012’de Libya’nın Bingazi ÅŸehrindeki ABD Büyükelçisi Chris Stevens ve üç elçilik çalışanı ile 10 Libyalı güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiÄŸi saldırının ardından ABD’nin Libya politikası, geliÅŸmelerin belli bir mesafeden izlendiÄŸi pasif bir yaklaşıma dönüÅŸmüÅŸtü. 30 yıldan sonra ilk defa baÅŸka bir ülke topraklarında bir Amerikan diplomatının öldürülmesi Obama yönetimi için bizatihi büyük bir darbe iken, saldırının 11 Eylül tarihinde gerçekleÅŸmesi ise psikolojik etkisini daha da artırmıştı.
 
Bingazi saldırısı ve sonrasında yaÅŸananlar ABD’nin Libya politikasında önemli deÄŸiÅŸimlere neden oldu. Libya politikası, Cumhuriyetçilerin Obama yönetimine yönelik eleÅŸtirilerinde büyük bir yer tutmaya baÅŸladı ve yine Cumhuriyetçiler, dönemin BaÅŸkanı Obama ile DışiÅŸleri Bakanı Clinton’ın halkı kasten yanlış yönlendirdikleri ve Kongre soruÅŸturmacılarını engellemeye çalıştıkları suçlamalarında bulundular. Tüm bu iddialar 2016 baÅŸkanlık yarışında da Clinton’ın peÅŸini bırakmadı. Clinton 2015 yılında Amerikan Temsilciler Meclisi’nin özel oturumunda, Cumhuriyetçilerin eleÅŸtirilerine cevaben Bingazi KonsolosluÄŸuna düzenlenen saldırıyla ilgili olarak sorumluluÄŸu üstlendiÄŸini söylemesine raÄŸmen yine de izlediÄŸi politikanın arkasında durmuÅŸ ve Cumhuriyetçileri siyasi kazanç için Libya'daki Amerikalı diplomatların ölümlerini suistimal etmekle suçlamıştı.
 
Ancak Clinton, bütün çabalarına raÄŸmen, Trump’ın ABD baÅŸkanlık koltuÄŸuna oturduÄŸu seçimlerde Bingazi saldırısının siyasi kariyerine büyük darbe vuran meselelerden biri olmasını engelleyemedi. Seçim çalışmalarının yapıldığı dönemde gerçekleÅŸtirilen Bingazi soruÅŸturmasında Clinton’ın e-postaları incelenmiÅŸ ve büyük bir kısmı kamunun eriÅŸimine açılmıştı. Ä°ncelenen e-postalarında, Clinton'ın korumasız kiÅŸisel e-posta adresinden, ABD Bingazi Konsolosu Stevens’ın tam konumunu beÅŸ defa paylaÅŸtığı tespit edilmiÅŸti. Buna ek olarak, Clinton’ın Bingazi'deki ABD KonsolosluÄŸunun teçhizat ve cephanelik taleplerini reddetmesi de kendisine yönelik ihmal suçlamalarını güçlendirmiÅŸti. Ayrıca bugün ABD DışiÅŸleri Bakanlığı koltuÄŸunda oturan Mike Pompeo da Clinton’ı saldırının “üzerini örtmekle” suçlamıştı.
 
Güvenli mesafeden Libya politikası: AFRICOM
 
2012’de gerçekleÅŸen Bingazi saldırılarının hemen ertesi yılı ABD’nin Libya politikasında sergilediÄŸi keskin dönüÅŸü “güvenli mesafeden dış politika yapmak” olarak görmek doÄŸru olur. Bu tarihte Libya’da 2011’de gerçekleÅŸtirilen uluslararası koalisyon operasyonun başında bulunan Carter Ham’ın AFRICOM’un başına getirilmesi ve Libya ve komÅŸu ülkelerde MaÄŸrip El Kaidesi’ne yönelik operasyonlara baÅŸlaması, ABD’nin dönüÅŸen politikasını gösteriyordu. Bu dönemde Ham, Libya’da El Kaide’ye baÄŸlı hücrelerin faaliyet gösterdiklerine ve güçlendiklerine yönelik güçlü göstergeler olduÄŸunu söylüyor ve MaÄŸrip El Kaidesi’nin en zengin ve en iyi fonlanan El Kaide baÄŸlantılı örgüt olduÄŸunu iddia ediyordu. Böylece ABD, Libya’daki varlığını ve faaliyetlerini AFRICOM üzerinden, kısıtlı operasyonlar düzeyine indirmiÅŸ oldu.
 
Öte yandan ABD’nin bu dönemdeki dış politikasını büyük oranda BM’nin Libya giriÅŸimleriyle hizaladığını da ifade etmek gerekiyor. 2014’ten itibaren BM’nin Libya Özel TemsilciliÄŸi tarafından yürütülen siyasi çözüme destek veren ABD için Libya’da devam eden iç savaÅŸtaki konumu “bekle ve gör” stratejisine evrildi. Fransa, Ä°talya gibi Avrupalı; Mısır, BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ile Katar ve Türkiye gibi bölgesel aktörlerin sahadaki geliÅŸmeleri doÄŸrudan müdahalelerle ÅŸekillendirdiÄŸi Libya’da ABD, taraflardan “kazananın” belli olmasını bekleyen bir politika güderek geliÅŸmeleri belli bir mesafeden takip etti ve faaliyetlerini büyük oranda bölgedeki DEAÅž ve MaÄŸrip El Kaidesi gibi örgütlerle mücadeleyle sınırlandırdı.
 
ABD’nin, Libya dış politikasında bahsi geçen konfor alanına çekilmesinde oradaki krize müdahil olan aktörlerin tamamının kendi tarafında olmasından ötürü oluÅŸacak olası güç dengesinde kaygı duymasını gerektirecek bir tehdit algısının olmaması da etkiliydi. Ancak 2019 Eylül’ünde Rusya’nın Libya krizine hızlı bir giriÅŸ yapması, ABD’nin Libya politikasını gözden geçirmesine neden olabilecek boyutta bir geliÅŸme.
 
Trablus saldırısı: Hafter-Rusya ittifakı
 
Libya’da 42 yıllık Kaddafi rejimini sona erdiren 17 Åžubat devriminin üzerinden sekiz yıl geçmesine raÄŸmen eski rejimin hayaletleriyle boÄŸuÅŸan ülkede hâlâ demokratik ve istikrarlı bir düzen inÅŸa edilebilmiÅŸ deÄŸil. Arap Baharı öncesi dönemde Kuzey Afrika ve Afrika siyasetinde özgül ağırlığı olan Libya, bugün çok sayıda aktörün rekabet ettiÄŸi bir alana dönüÅŸmüÅŸ durumda. Libya'nın baÅŸkentini ele geçirmek için nisan ayında baÅŸlattığı saldırıyı hâlâ sürdüren Halife Hafter, geçen süre zarfında sahada herhangi bir ilerleme kaydedemedi. Bu durum ulusal ve uluslararası ittifakları açısından birtakım kaygıları da beraberinde getirdi.
 
Halife Hafter’in nisandan beri sürdürdüÄŸü Trablus saldırısında arzu ettiÄŸi baÅŸarıyı elde edememesi, 2014 sonrasında sahada elde ettiÄŸi kazanımlarını kaybetmesi ve Barka ittifakının çözülmesi tehlikesinin yanında DEAÅž’ın Fizan bölgesinde yeniden güç toplaması ihtimalini de gündeme getiriyor. Bu geliÅŸmelere paralel olarak Rusya, sahadaki askeri ve mali varlığını artırdı. Hafter’in Trablus saldırısında cephe gerilemesine neden olan Aziziye yenilgisi aynı zamanda Libya’daki paralı Rus askerlerinin varlığını ortaya çıkarması ve gündeme getirmesi nedeniyle de savaşın seyrinde önemli bir dönüm noktası oldu. Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Libya Ordusu Sözcüsü Albay Muhammed Kanunu, Özel Rus Güvenlik Åžirketi Wagner’in sekiz paralı askerinin bu operasyonlar sırasında etkisiz hale getirildiÄŸini açıklamıştı. Öte yandan Vatiya Havalimanının Rusya hava birliklerinin kontrolüne geçtiÄŸi yönünde iddialar medyada yer almıştı. Bu iddialara ek olarak ekim başında Bayda Merkez Bankası’na Rusya’da basılan 2 milyar Libya Dinarının teslim edildiÄŸi öne sürülüyor. Geçen sene 10 milyar Libya Dinarının Rusya’da basıldığı ve Bayda Merkez Bankası’na teslim edildiÄŸi ortaya çıkmıştı.
 
Moskova, Hafter’e baÄŸlı güçlerin Trablus’ta içine saplandığı çıkmazı kırmasına yardım ediyor. Rusya’nın da buna mukabil Libya’da elde edeceÄŸi büyük çıkarlar var. Rusya’ya Akdeniz’de askeri bir mevzi saÄŸlaması açısından çok önemli olan Libya’nın, Rusların küresel siyasetteki manevra alanını geniÅŸletebilecek birtakım alanlar açabileceÄŸi söylenebilir. Moskova’nın Libya siyasetinde belirleyici bir aktör olma ihtimali, önemli bir gündem maddesi haline gelen Akdeniz enerji meselesinde, Avrupa siyasetini son dönemde ÅŸekillendiren Kuzey Afrika ve Sahra-altı kaynaklı göç dalgasıyla Libya’nın petrol arzı gibi konular üzerinde Rusya’nın söz sahibi olma ihtimalini de beraberinde getiriyor. Libya, Moskova’nın, ABD’nin etki alanından uzaklaÅŸtırmaya çalıştırdığı Mısır, BAE ve Suudi Arabistan baÅŸta olmak üzere, Hafter’e destek veren diÄŸer bölgesel aktörlerle baÄŸlarını güçlendirmesi açısından da kritik önemi olan bir ülke.
 
Batı cephesinde diplomasi trafiÄŸi 
 
Hafter’in hem mali hem de askeri açıdan Rusya ile geliÅŸtirdiÄŸi bu yakın iliÅŸki, Hafter’in tüm ülkenin kontrolünü ele geçirmesini bekleyen uluslararası aktörleri kaçınılmaz olarak hızlı bir ÅŸekilde harekete geçirdi. Öncelikle artan Rus nüfuzunu dengelemek adına siyasi çözüm çaÄŸrısıyla müzakere masasının yeniden kurulması çabalarına hız verildi. BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame her ne kadar siyasi çözüm sürecine geri dönülmesi adına Berlin Konferansı’nı düzenlemek için büyük bir çaba harcasa da konferans için henüz net bir tarih belirlenmiÅŸ deÄŸil. Ancak Libya’daki Rus nüfuzunun ve varlığının artması nedeniyle Batı cephesinde aktörler arası diplomatik giriÅŸimlerin yoÄŸunluk kazandığı yadsınamaz bir gerçek.
 
Hafter nisan ayında operasyonlarına baÅŸladığı sırada Trump, Hafter’i, kısa sürede baÅŸarı kazanmasını beklediÄŸinden telefonla aramış ve operasyona desteÄŸini ifade etmiÅŸti. ABD kurumları bu dönemdeki çatışmalarda tarafsızlıklarını muhafaza etse de Trump’ın Hafter’e verdiÄŸi destek, Libya’daki geliÅŸmelere yönelik artan ABD ilgisine iÅŸaret ediyordu. Ancak denkleme Rusya’nın da dahil olması, ABD’nin Libya’da Hafter’e verdiÄŸi desteÄŸi gözden geçirmesine neden oldu. ABD DışiÅŸleri Bakanı Mike Pompeo’nun, 1 Eylül’de Ä°talya DışiÅŸleri Bakanı Luigi Di Maio ile gerçekleÅŸtirdiÄŸi görüÅŸmede Libya önemli bir gündem maddesi oldu. Fransa DışiÅŸleri Bakanı Jean-Yves Le Drian da ABD’de gerçekleÅŸen Libya Bakanlar Toplantısı’nın ardından Paris, Palermo ve Abu Dabi Zirvelerinde üzerinde uzlaşılan hususlar doÄŸrultusunda, özellikle seçimlerin gerçekleÅŸtirilmesi çerçevesinde ateÅŸkes ve siyasi çözüm yönünde adım atılması gerektiÄŸini dile getirdi. Ayrıca Mısır CumhurbaÅŸkanı Abdülfettah es-Sisi ile Donald Trump arasındaki görüÅŸmede Libya meselesi de gündeme gelen konulardan biri oldu.
 
Fakat tüm bu diplomatik yoÄŸunluk içinde gözden kaçırılan geliÅŸme, ABD’nin Libya dış politikasındaki “mesafeli” yaklaşımını revize etmesi oldu. Libya’daki ABD Misyonu BaÅŸkan Yardımcısı Joshua Harris’in, Ekim 2019’da Bingazi’yi ziyaret ederek Trablus’taki savaşın bitirilmesi yönünde yetkililerle görüÅŸmesi, 11 Eylül 2012’deki Bingazi saldırısının ardından mevzi kaybeden ABD dış politikasının sıfır noktasına dönüÅŸü olarak görülebilir. ABD DışiÅŸleri Bakanı Pompeo, BAE DışiÅŸleri Bakanı Åžeyh Abdullah Bin Zayid en-Nahyan ile 22 Kasım 2019’da yaptığı görüÅŸmede Libya’daki Rus varlığını da görüÅŸtüklerini açıkladı. ABD bir yandan Hafter’e destek veren bölgesel ittifaklarıyla Libya konusunda uzlaÅŸmaya çalışırken diÄŸer yandan da Libya’da sahaya inmeye hazırlanıyor. Libya’daki aktörlerle yakın bir temas içine giren ABD’nin, alternatif lider arayışına girdiÄŸi ve önümüzdeki dönemde Rusya’nın Libya’da yeni elde ettiÄŸi nüfuzu kırmak adına daha aktif adımlar atacağı yeni bir döneme hazırlandığını öngörmek mümkün.
 
 
 
Müellif: Nebahat Tanrıverdi YaÅŸar (ODTÜ Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü) / Kaynak: Anadolu Ajansı

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.