Sosyal Medya

Akif Emre'nin Arşivinden: Gelenekten mahrum modern dindarlık

İslam adına kan dökenlerin dinle kurduğu ilişki de modern insanın reaksiyoner halinin dini izdüşümü olarak görülebilir. İslam tarihini kısa devre yorumlayan bir anlayış gelenekle kurduğu ilişkide modern tepkisellik sergiler. Din adına verdiği mücadelede arkasını yaslandığı hiç bir gelenek/birikim ve hiyerarşiye yer yoktur.



Geçen yüzyıl Ä°slam dünyasında ortaya çıkan sömürge karşıtı hareketlerle bugünkü Paris içlerine kadar varan eylemler arasında bir benzeÅŸme var mıdır? 19. sonlarından 20. yüzyılın baÅŸlarında ortaya çıkan pek çok sömürge karşıtı hareketlerin dikkati çekenler, gelenek çerçevesinde deÄŸerlendirilebilirdi. Mesela Ä°ngiliz sömürgeciliÄŸine karşı Sudan'daki Mehdi hareketi ile Kafkaslar'daki Ä°mam Åžamil'in Ruslara karşı mücadelesi ortak bir çizgide buluÅŸur. GüneydoÄŸu Asya'dan Kuzey Afrika'ya benzer örnekleri çoÄŸaltabiliriz. ÇoÄŸunlukla ulema, cemaat ya da sufilerin önderliÄŸinde verilen bu mücadeleler geleneÄŸin tahkimi, özgürlüÄŸün kazanılması yönünde antiemperyalist mücadelelerdi. Hatta modern Türkiye'nin kuruluÅŸuna zemin teÅŸkil eden Ä°stiklal Savaşı modern bir subaylar hareketi olsa bile söylemini ve baÅŸlangıçtaki referanslarını gelenekten alır. En azından halifenin kurtarılması gibi meÅŸrulaÅŸtırıcı bir dil kullanmıştır. Pek çok sömürge karşıtı mücadele, Ä°slami referanslar ve gelenek içindeki hiyerarÅŸiyi gözeterek/beslenerek toplumsalı harekete geçirmiÅŸ, meÅŸruiyetini saÄŸlamıştır. Bugün çin çok kullanışlı görülen kimi geleneksel yapılar, geçen yüzyıl Batı literatüründe uygarlıklarını tehdit eden ilkel ayaklanmalar olarak sunuluyordu.
Paris katliamında ortaya çıkan, Batılı toplumların canını yakmaya baÅŸlayan tepkileri salt terör parantezinde okumak, mahiyetini kavramaya engeldir. Geçen yüzyılın Batı sömürgeciliÄŸini tehdit eden hareketlerle bugünküler arasındaki fark sadece sosyolojik deÄŸil, Sudan çölünde yahut Kafkas daÄŸlarındaki içe kapalı cemaat hiyerarÅŸisinin silahlı isyanından farklı mahiyete sahip. Özellikle IŞİD türü yapılanmaların hem sosyolojik gerçekliÄŸi hem de din ile kurdukları iliÅŸki son derece modern.
 
Modern uygarlık deÄŸerlerini tehdit etmekle suçlanan bir hareket aynı zamanda nasıl modern olabilir? Bu durum iki yönden cevaplandırılabilir. Ä°lki modern dünyayla kurdukları baÄŸ , ikincisi referans olarak gösterdikleri dinle kurdukları iliÅŸki bakımından.
 
Paris yahut Avrupa'nın baÅŸka yerlerinde bu türden eylem yapanların önemli kısmı en azından doÄŸdukları yer itibariyle Batılı hayat tarzının içinden geliyor. Her ne kadar dışlanmış bir sosyokültürel çevrede yetiÅŸmiÅŸ olsalar da “yıkmaya çalıştıkları uygarlık”ın içinde büyüyorlar. Sosyoekonomik ÅŸartların neden bu gençleri bu kadar reaksiyoner hale getirdiÄŸine dair bol miktarda sosyolojik açıklama bulabiliriz.
 
Paris'i kana bulayanların modern olmaları, sadece içinde bulundukları verili ÅŸartlardan dolayı deÄŸil. Öyle olsaydı toplumsal anlamda dışlanmışların, ekonomik olarak mahrum bırakılmış en alttakilerin tümünün terör örgütüne dönüÅŸmesi beklenirdi.
 
Irak ve Suriye'de ortaya çıkan yapının din anlayışı ve dinle kurduÄŸu iliÅŸki modern karşıtı görünse bile zihinsel formatının modern biçimi gözardı edilerek anlaşılamaz. Her ÅŸeyden önce modernitenin kendisi doÄŸası gereÄŸi reaksiyonerdir. En azından din ve gelenek karşısında konumlanışı tez olmaktan çok tepkiseldir. Din ve geleneÄŸin yerine ikame edilen düÅŸünce sisteminden önce reddin ideolojisi söz konusu. Modern insanın kozmozla, tanrı ile kurduÄŸu iliÅŸki ve evrendeki konumlanışı ontolojik hiyerarÅŸi ile iliÅŸkisi ancak kısa devre ile tanımlanabilir. Ontolojik kısa devre hem geleneksel yapıları dışlamayı hem de nevzuhur bir ontolojik konumlanışı gerektirir. Tanrıyı devre dışı bırakan modern insan, aklı devreye sokmuÅŸ; insan evren, insan tabiat, insan Tanrı iliÅŸkileri kısa devre yapmıştır.
 
Ä°slam adına kan dökenlerin dinle kurduÄŸu iliÅŸki de modern insanın reaksiyoner halinin dini izdüÅŸümü olarak görülebilir. Ä°slam tarihini kısa devre yorumlayan bir anlayış gelenekle kurduÄŸu iliÅŸkide modern tepkisellik sergiler. Din adına verdiÄŸi mücadelede arkasını yaslandığı hiç bir gelenek/birikim ve hiyerarÅŸiye yer yoktur. GörünüÅŸte Batılı sömürgecilere karşı çıkıyor gibi olsa da geçen yüzyılın geleneksel sömürge karşıtlarından ayrışır. Her ÅŸeyi yeniden kurmak iddiasındadır; ne savaÅŸ hukuku ne toplum modeli vardır tevarüs ettiÄŸi...
 
Adına öldüÄŸü deÄŸerler adına savunacağı hiç bir hiyerarÅŸik toplumsal yapı yoktur; kendi (anlayışının) biricikliÄŸine inanır. Bu anlamda bireyselleÅŸmiÅŸ bir din tasavvuruna sahiptir. Ve nihayet kimsenin keÅŸfedemediÄŸi, hep yanlış anlaşılmış ve uygulanmamış bir dini keÅŸfetmenin kibri içinde kesin inançlılardan biridir.
 
Gelenek karşısında kendini insanlık tarihinin en ileri aÅŸamasına yerleÅŸtiren modern insan gibi modern din anlayışı da Ä°slam tarihinin özünü keÅŸfetmenin kibriyle ÅŸiddet ve yıkım üretiyor. Sonuçta, modern toplumlar 'geleneksel' olmasa da kendi geleneÄŸini üretebildi; modern dindarlık böyle bir gelenekten de mahrum.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.