Sosyal Medya

İsmail Kılıçarslan: Kansız köpekler nelerdir, nerelerde bulunurlar?

Yazının başlığını okuyup hayvan hakları üzerinden “ama köpeklerin ne suçu var?” diyeceklere bir notla başlayayım. Güzel Türkçemizin son derece geniş bir deyimler ve benzetmeler galerisi vardır. İşbu “kansız köpek” lafzı da o deyim ve benzetmelere bir örnektir. Kanlı canlı ve son derece sevimli hayvanlar olan gerçek köpeklerle ilgisi yoktur.



O halde buyurun kansız köpekleri tanıma kılavuzuna…
 
Kansız köpekler, emperyalizmin hemen yanı başında bulunurlar. Bazen İsrail bayrağına secde ederken, bazen Avrupa Birliği’nin bilmem ne komisyonuna kuyruk sallarken, bazen Amerika’nın bilmem hangi bakanına bakıp yalanırken görürüz onları. Bir bakışta da tanırız. Bebek katletmelerinden, sivil öldürmelerinden, insanlara yaptıkları zulümlerden tanırız onları.
 
Kansız köpeklerin dişlerini emperyalist efendileri sivriltir. Her türlü desteği yaşadıkları coğrafyanın beş bin, on bin kilometre uzağından alıp “halkların kardeşliği” derler. Alfabede harf bırakmayasıya kurdukları terör örgütleriyle kendi halklarını dahi katletmekten çekinmezler.
 
Kansız köpeklerin en önemli özellikleri arasında “hastalıklı piçleri saflarına katmak” vardır. Sırbistan’dan, Kuzey Kore’den, Amerika’dan, Fransa’dan, Rusya’dan gelen bu hastalıklı piçler, bu kansız köpeklerin “kardeş halk” dediği halklardan insanları öldürürken hastalıklı bir zevk alırlar. Yaşları 18’i geçmeyen genç insanları IŞİD’ci diye sıraya dizip uçaksavarlarla öldürdüklerini unutacağımızı zannederler. Şehirlerde kamyonların arkasına istif ettikleri ölüleri barbarca dolaştırdıklarını unutacağımızı zannederler.
 
Kansız köpekler, göğüslerine Amerikan bayrağı takmaya bayılırlar. Amerika kendilerini sattığında ise “bari azıcık kemik vereydin de kemireydik efendimiz” diye yaltaklanırlar onlara.
 
Kansız köpekler numara yapmaya bayılırlar. Kucağındaki kanlı canlı çocuğu “Türkler tarafından öldürüldü” diye servis edecek kadar teatral kabiliyetleri vardır. Çünkü bu berbat sahnelemeye inanmaya hazır yardakçılarının olduğunu bilirler. Dahası, son derece gelişmiş silahlarla yolculuk ederlerken “gümlediklerinde” bunu da dünyaya “o araçlarda siviller vardı” diye sunmaya kalkışırlar. Yalnız ne tuhaftır ki yerdeki leşlerin tamamının yanı başında kullanmaya fırsat bulamadıkları son model silahlar olduğunu hesaba katma gereği bile duymazlar.
 
Kansız köpeklerin leş hayatlarındaki en büyük hataları “şımarık” olmalarıdır. Destek aldıkları emperyalist odaklardan ikame ettikleri, devşirdikleri güce çok güvenirler. Kendilerini sigaya çekecek bir “Molla Kasım”ın geleceğine o kadar ihtimal vermezler ki azdıkça azarlar. “Sen de mal gibi izlersin artık” diyebilecek küstahlık kıvamına ulaşırlar mesela. Sonra da o Molla Kasım gelip “dağılın ulan” dediğinde komutanlarının Irak’a kaçması mı dersiniz, Esed’in kucağına oturmaya çabalamak mı dersiniz yapmadık maymunluk bırakmazlar.
 
Kansız köpeklerin temel bir ahlaki oryantasyonları yoktur. Başta kendi halkı olmak üzere gücü elde ettikleri an zulmetmeyecekleri mazlum yoktur. Güç ellerinden gittiği andaysa birdenbire yaltaklanacak yeni odaklar ararlar.
 
Kansız köpekler nerede bulunur peki? İnanır mısınız, çok değişik yerlerde bulunabilirler. Ama milletin aziz evlatlarının görüş alanından kaçamazlar. Her seferinde o görüş alanına takılıp cezalarını çekerler.
 
Kansız köpeklerin bir tehlike olmaktan ebediyen çıkarılması ise kritik, çok kritik bir meseledir. En kestirme yolu ise yalandan değil, cidden, sahiden, esaslı bir şekilde “halkların kardeşliği” prensibine dört elle sarılmaktır. Emperyalist güç odaklarına “kapı kulu” olarak teslim edeceğimiz bir tek kardeşimiz bile yoktur çünkü.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.