Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

İsrafil Balcı: Hazreti Peygambere kim suikast girişiminde bulundu?

Rivayetler arasında Hz. Peygamber’e müşriklerin, Yahudiler’in ve münafıkların çeşitli defalar suikast girişiminde bulunduklarına dair muhtelif haberler vardır. Bunların bir kısmının gerçeklik payı olmakla beraber, çoğu mizansen niteliğindedir. Kimi iddialar ise ezoterik anlatılarla süslenmiş/zenginleştirilmiş ve birbirinin tekrarı mahiyetindeki içi boş anlatılardır.



Son dönemlerde sözü edilen iddialara bir yenisi daha eklendi. Üstelik bu iddia yenilir yutulur cinsten deÄŸildi. Zira iddiaya göre Tebûk seferi sırasında Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Talha b. Ubeydullah ve Sa’d b. Ebû Vakkâs gibi ilk Müslümanlar ve Resulüllah’ın en yakın dostlarının ona suikast giriÅŸiminde bulunduÄŸundan bahsedilmektedir. Ä°ddia hayli ciddi ve aynı zamanda kışkırtıcı. Hatta kafa karıştırıcı.
 
Tespit edebildiÄŸimiz kadarıyla bu iddiayı ilk kez çaÄŸdaÅŸ Åžiî fanatiklerden Necâh et-Tâî dillendirmiÅŸ ve yazdığı eserine almıştır. Yaptığı bir konuÅŸmasında da bizzat bu iddiaya yer vermiÅŸtir. Anılan konuÅŸma internet ortamında mevcuttur. “Hz. Ömer’in suçları” ÅŸeklinde sıralanan ithamlarda bu iddiaya yer verirken Hz. Ömer ismini andığı zaman “Allah’ın laneti üzerine olsun” diyecek kadar ÅŸirazesi kaymış bir fanatik olduÄŸunu belgelemiÅŸtir.
 
Anılan Åžiî fanatiÄŸin eserinden yararlanan bir ÅŸarlatan, hiçbir sorgulama yapmadan aynı iddiayı doÄŸru sanıp yazdığı eserde tekrarlamıştır. Üstelik Åžiî fanatiÄŸin eserinden yararlanıp adeta içini boÅŸalttığı halde, bir iki cılız atıfla iddiaları kendisine mal etmiÅŸtir.
 
Geçenlerde bir gazeteci de anılan iddiayı –muhtemelen doÄŸru sandığı için- köÅŸesine taşıyıp yukarıda adı geçen sahabîlerin Resulüllah’a suikast düzenlediÄŸini ileri sürdü ve gerçekte yaÅŸanmış bir olay gibi gösterdi. Konuyla ilgili birçok soru geldi bana. Gerekli açıklamaları yapmama raÄŸmen, soruların ardı arkasının kesilmeyince bu yazıyı kaleme aldığımı bu vesile ile belirteyim.
 
Ä°ddiaya göre yukarıda adı geçen sahabîler dar bir geçitten geçerken Resulüllah’ı bineÄŸiyle beraber uçurumdan yuvarlamayı hedeflemiÅŸ, ancak Hz. Peygamber son anda fark edince baÅŸaramamışlardır. Resulüllah bunların isimlerini yanında bulunan Huzeyfe’ye açıklamış, ancak kimseye söylememesini de tembihlemiÅŸtir. Daha sonra Huzeyfe’ye bu isimler sorulmuÅŸ, ancak açıklamamıştır. Ä°simlerin açıklanmadığı ileri sürülmüÅŸ, ancak bu kiÅŸilerin yukarıda adı geçenler olduÄŸuna dair iddia çok sonraki dönemlerde ortaya atılan bir kaynakta dillendirilmiÅŸtir
 
ÖrneÄŸin bu iddia ilk kez Zahiri ulemadan Endülüs’lü Ä°bn Hazm’ın (ö.456/1064), fıkıh eseri olan el-Muhallâ’da yer almakta ve Huzeyfe b. Yemân’a dayandırılmaktadır. Müellif münafıklardan bahsederken böyle bu iddiaya da atıf yapmış, ancak bunun güvenilmez olduÄŸunu açıkça belirtmiÅŸtir.(Ä°bn Hazm, el-Muhallâ, XVI, 92, 93).
 
Dikkat edilirse Ä°bn Hazm oldukça geç döneme ait müelliflerden birisi. Üstelik rivayete atıf yapmakla birlikte bizzat kendisi zayıf bulmuÅŸ, yani güvenilmez olduÄŸunu söylemiÅŸtir. Ayrıca doÄŸrudan siyer eseri bulunduÄŸu halde, bu eserde bu iddiaya yer vermemiÅŸtir.
 
DiÄŸer yandan yaptığımız bütün tarama ve incelemelere raÄŸmen hiçbir klasik kaynak veya rivayette anılan iddia bulunmamaktadır. Aksine Tebûk seferinde böyle bir suikast giriÅŸiminden bahsedilir, ancak olayın kahramanları yukarıda anılan isimler deÄŸil bir gurup münafıktır. GeliÅŸmelere bakılırsa Mekke’nin fethi ve Huneyn savaşının kazanılmasından sonra, Resulüllah’ın önlenemez gücü karşısında umudunu kesen münafıklar, son çare olarak Hz. Peygamber’i ortadan kaldırmayı tasarlamış, bunun için de Tebûk seferini uygun bir zemin olarak seçmiÅŸlerdir. Plana göre münafıklar sefer hazırlıkları devam ederken önce bir mescid (Mescid-i Dırâr) inÅŸa edip Resulüllah’ı buraya getirmeyi, böylece samimi niyetlerle mescit yaptıkları izlenimi vermeyi ve burayı meÅŸrulaÅŸtırmayı hedeflemiÅŸlerdir. Ardından bir gurubu orduya sokarak Resulüllah’ı öldürmeyi planlamışlar ve böylece ondan kurtulup müteakip dönemlerdeki faaliyetlerini devam ettirmeyi tasarlamışlardır. Nitekim ordu içine sızan bir gurup münafık, Tebûk yolundayken bir gece böyle bir giriÅŸimde bulunmuÅŸ, ancak Resulüllah’ın yanında olan Ammâr b. Yâsir ve Huzeyfe b. Yemân durumu fark edince, bu gurup gece karanlığından yararlanıp ordu içinde kendilerini gizlemiÅŸlerdir.
 
Tevbe suresinde de münafıkların böyle bir giriÅŸimine atıf yapılır ve “BaÅŸaramadıkları bir iÅŸe yeltendiler” (Tevbe 9/74) mealinde bir açıklamaya yer verilir. Müfessirlerin birçoÄŸu anılan ifadelerin bu giriÅŸimle alakalı olduÄŸuna dair yorumlar yapmıştır. Ayrıca surede genel olarak bu sefer sürecindeki münafıkların tutumuna atıf vardır ve ÅŸiddetle kınanmışlardır.
 
Ä°ddiaya göre Resulüllah Huzeyfe’ye isimleri açmamasını söylemiÅŸ, o da hiçbir zaman açıklamamış, ancak anılan rivayette sözü edilen isimleri söylediÄŸi iddia edilmiÅŸtir. Buna mukabil olayı asıl failleri olan münafıklara dair de çeÅŸitli isimler ortaya atılmıştır. Hatta bunlar arasına hasta olduÄŸu için sefere katılmayan Abdullah b. Ubey b. Selûl de eklenmiÅŸtir. Oysa iddiaya göre Resulüllah, Huzeyfe’ye bu isimleri söylerken kimseye açmamasını tavsiye etmiÅŸtir. DiÄŸer yandan gece karanlığında isimleri nasıl bildiÄŸi konusu ise ayrı bir muammadır. Yani isimler hem belli deÄŸil hem de ifÅŸa edilmiÅŸtir! Keza yanında Ammâr bulunduÄŸu halde ona söylememesi de bir baÅŸka muammadır. Bunun için güya Huzeyfe Resulüllah’ın sırdaşı gibi gösterilmiÅŸ, ancak rivayetlerde onun böyle bir yönünün olduÄŸundan bahsedilmez.
 
GörüldüÄŸü üzere Tebûk seferi sırasında Resulüllah’a bir suikast giriÅŸiminden bahsedilir, ancak bu suikastı onun en yakın dostları deÄŸil, aksine düÅŸmanları olan münafıklar tertip etmiÅŸtir. Ä°ddianın sahibi fanatik Åžiî molla ve onun hezeyanlarına kanan ve dahi konuyla ilgili hiçbir müktesebatları olmayan art niyetlilerdir.
 
Son olarak ÅŸunu da hatırlatayım ki, Åžiî fanatiklerin bu tür iddialarının arkasında, ilk üç halifeye karşı olan kin ve öfke yatmaktadır. Zira onların kanaatine göre Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer, -nasla sabit olduÄŸu halde!- bile bile Hz. Ali’nin imamet hakkını gasp etmiÅŸ ve bu nedenle küfre girmiÅŸlerdir. Dolayısıyla onları ilzam etmek için dile getirilecek her türlü iftirayı pervasızca dillendirmekten çekinmemiÅŸlerdir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.