Sosyal Medya

İbrahim Kiras: Diyarbakırlı Analar Gerçekten Umurumuzda Mı?

Başka konularda hak ihlallerine duyarlık gösteren bazı kişiler ve gruplar evlatları PKK’nın elinde olan annelerin feryadına kulak mı tıkıyor? Muhalefet İstanbul seçimlerinde İmamoğlu’na oy veren HDP’lilere diyet borcu olduğu için mi bu konuda sesini yükseltmiyor? İktidar cenahında bu iddialar seslendiriliyor günlerdir. Haklı mı bu suçlamalar?



Bana sorarsanız problem öbür partilerin desteklerinin fazla görünür olmayışında deÄŸil, asıl problem annelerin eyleminin iktidar partisinin propaganda kampanyası gibi görünmesinde.
 
Evlatları için ortaya atılan annelerin doÄŸal ve masum eyleminin hükümetin “kayyım” giriÅŸimlerine paralel bir “siyasi kampanya” gibi algılanmış olmasında problem. Ä°ktidarın tutumunun da bu kuÅŸkulara hak verdirir biçimde olması. Annelerin masum eylemine birtakım siyasi hesapları iÅŸin içine karıştırmadan destek olmak mümkün deÄŸilmiÅŸ gibi...
 
Ä°ktidar çevresinin annelerin eylemine coÅŸkuyla sahip çıkarken bunu seçim dönemindeki “muhalefeti HDP üzerinden dövme stratejisi” doÄŸrultusunda deÄŸerlendirme niyeti taşıdığını düÅŸündürtmesi…
 
DiÄŸer yandan, daha önce bu konularda pek duyarlık gösterdikleri hatırlanmayan bazı kalemler ve belirli bir medya grubunun büyük bir coÅŸkuyla bu eyleme sahip çıkışındaki inandırıcılık konusu...
 
Daha önce bırakın HDP’yi, PKK’nın kanlı cinayetlerine bile ses çıkarmayan, daÄŸdakilere toz kondurmayan, terör eylemlerinin günahını güvenlik güçlerine çıkaran bazı kalemlerin bu kampanyada baÅŸ rollerde görünmeleri…
 
Hasılıkelam, milli bir meselenin siyaset malzemesi yapılmasında asıl problem. Siyaset uÄŸruna, sanki AK Parti ve MHP yönetimleriyle Perinçek grubu dışında bu ülkede bölücü teröre karşı duyarlı hiç kimse yokmuÅŸ, geri kalan herkes iktidarı devirmek için PKK ile iÅŸbirliÄŸi yapıyormuÅŸ gibi korkutucu ve gerçek dışı bir tablo çizilmesinde...
 
 
Ancak ne olursa olsun muhalefetin bu konuyu iktidarın inhisarına terk etmesi “siyaseten intihar” olur. Aslında CHP’den ve Ä°YÄ° Parti’den toplumun hassasiyetlerine tercüman olacak ÅŸekilde bazı açıklamalar yapılmadı deÄŸil. Ama bunlar belki de yeterince yüksek sesle ifade edilemediÄŸi için gündem olacak derecede öne çıkmadı. Yoksa, CHP ve Ä°YÄ° Parti tabanlarının bu konudaki hassasiyetinin derecesi bilinirken parti yönetimlerinin baÅŸka bir doÄŸrultuya yönelmeleri olacak ÅŸey deÄŸil.
 
Zaten, iÅŸin siyasi boyutu bir tarafa, birazcık vicdanı olan herhangi bir insanın o annelerin eylemini görmezden gelmesi mümkün mü? Evlatlarını terör örgütünün elinden kurtarmak isteyen anneler söz konusu… Ve beyinleri yıkanıp yalanlar ve düÅŸmanlık duygusu üzerinde inÅŸa edilmiÅŸ hastalıklı bir ideoloji uÄŸruna ölüme sürüklenen gencecik çocuklar...
 
Bu çerçevede belki HDP’nin de bu olayı kendine bağımsız siyasetin yolunu açma fırsatı olarak deÄŸerlendirmesi gerekiyor. Demokratik sivil siyaseti “mücadele yöntemi” olarak benimsediÄŸini söyleyen bir partinin terör örgütüyle arasına bir türlü mesafe koyamayışı bugünkü çözümsüzlük tablosunun baÅŸlıca sebebi. Annelerin eylemini HDP de bu anlamda bir imkân olarak deÄŸerlendirebilirse, buna pek ihtimal vermiyorum ama, her ÅŸeye raÄŸmen “Türkiye’nin partisi olma” vaadinden dönmediÄŸini göstermiÅŸ olur.
 
***
 
Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var siyasi konjonktürde. Mevcut iktidarın birkaç yıldır benimsemiÅŸ göründüÄŸü “terörle mücadele söylemi” kendi tabanında memnuniyet uyandırıyor muhtemelen ama PKK’nın ve HDP’nin halk desteÄŸini azaltmaya hizmet etmiyor. Yani siyasi getirisine karşılık milli çıkarlarımız bakımından ve ülkenin birliÄŸinin temini adına fayda vermiyor bu siyaset.
 
“Kayyım” meselesine bakın... Bölge halkının ÅŸöyle ya da böyle kendi özgür seçimleriyle iÅŸbaşına getirdikleri belediye baÅŸkanlarının seçimden birkaç ay sonra görevden alınması -tıpkı seçim sürecinde kullanılan “Yallah Kürdistan’a” retoriÄŸi gibi- 2015’de çözüm sürecini sona erdirip Hendek eylemlerini baÅŸlatan örgüte yönelik yükselen tepkinin geliÅŸmesini durdurmaktan baÅŸka bir sonuç vermedi maalesef...
 
PKK memnundur herhalde… Terör örgütünün toplumsal desteÄŸini ve halk tabanını kaybetme endiÅŸesini giderecek geliÅŸmeler oluyor çünkü.
 
Oysa bir süredir PKK’nın ve HDP’nin kendi tabanında sorgulanmaya baÅŸladığı doÄŸal bir süreç yürüyordu. Son olarak 31 Mart yerel seçimlerinde doÄŸu ve güneydoÄŸudaki sandıkların sonuçlarına da bir dereceye kadar yansıyan bu kırılma ÅŸimdi adeta devlet eliyle onarılıyor gibi.
 
Hatırlayalım… HDP’nin bırakın itirazı, Kandil’den bile daha coÅŸkulu destek verdiÄŸi Hendek olayları sonrasında bazı yöneticilerinin tutuklanmasını protesto etmek için -bugün annelerin eylemine sahne olan- il binası önüne çaÄŸrılan Diyarbakırlılar bu çaÄŸrıyı duymazdan gelmiÅŸlerdi. O günün gazetelerine bakın arÅŸivlerden, yalnızca 20 kiÅŸi vardı protesto eyleminde. Bizim sol-liberal aydınlar o günlerde güvenlik güçlerinin operasyonlarına itiraz ederken HDP tabanı örgütün ve partinin siyasetine karşı tepkisini ve öfkesini biriktiriyordu.
 
Ama HDP siyasetinin sorgulanmasını, PKK cinayetlerinin lanetlenmesini halka bırakmadık. Parti siyaseti yaptık. Konuya siyasi hesaplarla yaklaşınca da bölge halkıyla devlet arasındaki mesafeyi giderecek adımlar atmayı önemsemedik.
 
Hendek ÅŸerrinden bir hayır çıkmıştı ama biz milli birliÄŸimizi konsolide edebilme yolunda önümüze çıkan bu çok deÄŸerli fırsatı da elden kaçırdık. 
 
Åžimdi de Diyarbakırlı annelerin gerçek anlamdaki “sivil” tepkisinin ülkenin en hayati yaralarından birine ÅŸifa olma fırsatını üç kuruÅŸluk siyasi çıkarlar uÄŸruna feda etmeyelim.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.