Sosyal Medya

İhraçlarla sonuçlanan Dörtlü Takrir’in hikayesi

Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu görüşüldüğü günlerde muhalifler Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan imzalarını taşıyan bir önergeyi (7 Haziran 1945) CHP gurubuna verdi. Bu önergede, CHP yönetiminden parti tüzüğündeki antidemokratik maddelerin değiştirilmesi talep ediliyordu. CHP’li vekiller ilk şoku atlattıktan sonra muhaliflere çok sert tepki göstererek, mebusları devrimlere ‘ihanet’ etmekle suçladı.



Kaynak: Independet Türkçe

Özellikle Adnan Menderes’in basın önünde açıkça konuÅŸması ve doÄŸrudan BaÅŸbakan Åžükrü SaraçoÄŸlu’nu hedef alması sonrası Parti Divan Kurulu aldığı kararla 21 Eylül 1945 günü Adnan Menderes ve Fuat Köprülü’yü partiden ihraç etti. Bu ihraç kararlarından birkaç gün sonra Celal Bayar durumu protesto ederek milletvekilliÄŸinden istifa ettiÄŸini açıkladı. Son olarak Refik Koraltan’ın ihraç edilen arkadaÅŸlarını desteklediÄŸini beyan etmesi sebebiyle Parti Divan Kurulu, Koraltan’ı da ihraç etti.

Türk demokrasisinin seyrini deÄŸiÅŸtiren bu ihraç kararları sonrası “Dörtlüler” olarak anılacak Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan kendilerini ihraç eden CHP’lilerin çoÄŸunu siyaset dünyasının dışına itecek bir kararı almak için harekete geçti. Bu karar halk arasında Demirkırat olarak ÅŸöhret bulacak Demokrat Parti’nin kurulmasıydı.

Dörtlülerin doÄŸal lideri: Celal Bayar

Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan isimlerinin hepsi CHP siyaseti içinde özgül ağırlıkları bulunan önemli isimlerdi. Bu ekibin doÄŸal lideri olarak Celal Bayar öne çıkıyordu. Celal Bayar göçmen bir ailenin çocuÄŸu olarak 1883 yılında Bursa’da dünyaya geldi. ÇıraÄŸan Baskınında bulunan ve Sultan Abdülhamid muhalifi dayısı Mehmet Åževket Bey’in telkinleriyle siyasete merak sardı. Bayar gizli bir yapılanma olan Ä°ttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye olarak siyasete adımını attı.

Siyasi faaliyetlerinin yanında Celal Bayar; Ziraat Bankası’nın açtığı sınavı kazanarak memuriyet hayatına baÅŸladı. Bu deneyiminde ve özel bir bankadaki görevinde edindiÄŸi tecrübe sebebiyle Mustafa Kemal kendisine büyük önem veriyordu. Hatta öyle ki Mustafa Kemal PaÅŸa kiÅŸisel servetiyle kurulmasına öncülük ettiÄŸi Ä°ÅŸ Bankası projesinin başına da Celal Bayar’ı getirmiÅŸti.

Celal Bayar ayrıca Millî Mücadele döneminde “Galip Hoca” ismiyle Ege Bölgesinde eÅŸkıya ve Yunanlılara karşı önemli bir mücadele göstermiÅŸti. Celal Bayar, bu hatıralarını daha sonra “Ben de Yazdım” ismiyle 7 ciltte toplayarak yayınlamıştı.

Celal Bayar’ın bir baÅŸka önemli özelliÄŸi de Mustafa Kemal’in son BaÅŸbakanı olmasıydı. Mustafa Kemal ölürken, en güvendiÄŸi isim olarak, BaÅŸbakanlık gibi kritik bir görevde Celal Bayar’ın bulunmasını tercih etmiÅŸti. Celal Bayar, Mustafa Kemal’in vefatından sonra eli güçlü olmasına raÄŸmen CumhurbaÅŸkanlığına aday olmamış ve Ä°smet Ä°nönü için CumhurbaÅŸkanlığına giden yolu açmıştı. Ä°smet PaÅŸa, CumhurbaÅŸkanı olduktan sonra Celal Bayar’a BaÅŸbakanlık görevini vermiÅŸ; ama ikili uyum saÄŸlayamayınca Celal Bayar BaÅŸbakanlıktan istifa etmiÅŸti.

Yumuşak başlıydı; ama uysal koyun değildi: Adnan Menderes

Adnan Menderes ne siyasete girmeyi ne milletvekili olmayı ne de BaÅŸbakan olmayı istemedi. Bu görevlerin tamamına layık görüldü ve kıramayacağı isimlerin telkin etmesi sebebiyle kabul etmek zorunda kaldı. Aslında politika bir felaket olarak eÅŸinin ailesinden bir kiÅŸiyi dar aÄŸacına götürmüÅŸtü ve bu yüzden evlenirken eÅŸinin Adnan Menderes’ten en büyük ricası siyasetten uzak durmasıydı; fakat Serbest Fırka Genel BaÅŸkanı Fethi Okyar’ın Aydın’a gelip de bölgenin en dürüst ve sevilen simasını bana getirin demesi sonrası siyasete bulaÅŸmıştı. 1930 yılında çetin geçen bir yerel seçimden sonra Aydın Ä°li Serbest Fırka TeÅŸkilatının, iktidarın her türlü hile ve zorbalığına raÄŸmen CHP’ye kök söktürmesi Adnan Menderes’in daha da sivrilmesine sebep oldu.

Serbest Fırkanın kendisini feshetmesi sonrası Adnan Menderes siyasetten çekildi; ama lise yıllarından beri büyük bir saygı duyduÄŸu Celal Bayar’ın ikna etmesiyle Aydın CHP Ä°l BaÅŸkanlığına getirildi. Mustafa Kemal, Ege ziyareti sırasında uÄŸradığı CHP il binasında tanıştığı genç Adnan Menderes’in hitabet ve siyasi zekasına hayran kaldı. Mustafa Kemal; Adnan Menderes ismini dikkatle not ettikten sonra yapılan ilk milletvekilliÄŸi seçiminde kendisini Aydın Mebusu olarak meclise taşımıştı. Üstelik eski bir Serbestçi olmasına raÄŸmen Menderes’i bağımsız deÄŸil, doÄŸrudan CHP listelerinden göstererek vekil yapmıştı.

VekilliÄŸi sırasında Ankara Hukuk Fakültesini bitiren Menderes, kendisini yetiÅŸtirmek konusuna büyük önem vermiÅŸ ve Ankara siyasetini yakından öÄŸrenmiÅŸti. Meclis kürsüsünü büyük ustalıkla kullanmış ve meclisin vazgeçilmez vekillerinden biri olmuÅŸtu. YumuÅŸak bir tabiatı vardı; ama bu en büyük silahıydı. Bu üslubun arkasında muazzam bir hitabet gücüyle çoÄŸunlukla muhatabını kolaylıkla ikna ediyordu. Beklenmeyen en zor yerlerde yaptığı çıkış ve cesaretiyle Menderes insanları kendisine hayran etmeyi iyi biliyordu.

Siyasetin irfan sahibi hocası: Fuat Köprülü

1890 yılında Ä°stanbul’da dünyaya gelen Mehmed Fuad Köprülü özellikle edebiyat tarihçiliÄŸi alanında ihtisas sahibiydi ve ilmi konularda büyük saygı duyulan bir kimseydi. Daha sonraları kurucusu olduÄŸu Demokrat Parti’den de kopacak olan Köprülü’nün aslında Adnan Menderes’in yerine Demokrat Parti’nin BaÅŸbakanı olması bekleniyordu; ama Celal Bayar ile yıldızı çok fazla barışmıyordu. Celal Bayar’ın gençlik yıllarından beri tanıdığı Menderes’i hem parti baÅŸkanı hem de BaÅŸbakan yapması Fuat Köprülü’yü siyasete küstüren ilk icraatlardı.

Soyu Köprülüzadelere dayandığı için köprülü soyadını alan Fuad Köprülü, hukuk eÄŸitimi almıştı. Mehmed Fuad ile beraber Fecr-i Ati ismi verilen bir edebi toplulukta ilmi çalışmalarına baÅŸladı ve önemli makaleler yayınladı. Daha sonraları Ziya Gökalp’in tesiriyle Genç Kalemler hareketine dahil olarak yerli ve milli bir edebiyatın savunuculuÄŸunu yaptı. Siyasete Ä°ttihat ve Terakki’de baÅŸlayan Köprülü, sonraları yaptığı ilmi çalışmaların da katkısıyla, tarihteki en uzun süre görev yapan Milli EÄŸitim Bakanı Hasan Celal Güzel’in tavsiye etmesi sonrası milletvekili seçildi. Köprülü, MeÅŸhur 1.Türk Tarih Kongresinde Zeki Velidi Togan ile beraber muhalif birkaç bilim adamından biri olarak burada linçe uÄŸradı, Köprülü daha sonra söylediklerinin yanlış anlaşıldığını iddia ederek özür diledi.

10 yıl kesintisiz TBMM’yi yöneten BaÅŸkan: Refik Koraltan

Dörtlü Takrir’i yayınlayan vekiller arasında en az tanınan isim Refik Koraltan’dır. Millî Mücadele’de bir Kuvayı Milliyeci olan Koraltan mecliste milletvekilliÄŸinin dışında Valilik baÅŸta olmak üzere önemli devlet memurluÄŸu görevleri de üstlenmiÅŸti. TBMM’ye en uzun süre BaÅŸkanlık yapma rekoru Refik Koraltan’ındır. 1960 Darbesi sonrası yapılan Yassı Ada mahkemelerinde ölüm cezasına çarptırılmış olan Koraltan’ın cezası daha sonra müebbet hapse dönüÅŸtürüldü.

Demokrat Parti’nin kurucuları arasında yer alan Koraltan Dörtlü Takririn meclis grubuna sunulmasından sonra cereyan eden hararetli tartışmalarda grubun sözcüsü olarak sivrilen isimlerden biri olmuÅŸtu. 1950 yılında Meclis BaÅŸkanlığına seçildikten sonra ise daha sakin diyeceÄŸimiz bir siyaset anlayışını tercih etti. Koraltan’a 1974 yılında siyasi itibarı iade edilmiÅŸti ve aynı yıl hayata gözlerini yumdu.

Dörtlüler’in kısa hikayesi böyleydi. Türk siyasi tarihinin seyrini deÄŸiÅŸtirecek ihraç kararları ise Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ile baÅŸladı. Aslında Menderes bu kanunun hazırlanması için kurulan komisyonda bulunan üyelerden biriydi ve kanun için yaklaşık 4 ay çalıştı; ama BaÅŸbakan SaraçoÄŸlu’nun yarım saatten az süren komisyon toplantısında en kritik maddeleri tartışmaya açmadan deÄŸiÅŸtirmesi sonrası Menderes imzasının altına bazı maddelere muhalif olduÄŸunu belirtti. Bu alışılmamış hareket meclis içinde baÅŸlayan muhalefet hareketinin ilk kıvılcımı oldu.

Dörtlü Takririn CHP grubuna sunulması

Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan’ın CHP grubuna verdiÄŸi Dörtlü Takrir’de sunulanlar büyük bir tartışmayı da beraberine getirdi. Dörtlüler, özetleyerek söyleyecek olursak ÅŸunları istiyordu; Meclis denetimi artırılmalı, yurttaÅŸların siyasi hak ve hürriyetleri geniÅŸletilmeli, CHP parti tüzüÄŸü ilk iki talepteki hususlar dikkate alınarak baÅŸtan yazılmalıydı.

Takrir meclise sunulduktan sonra büyük bir tepkiyle karşılaÅŸacağını hesaplayan Dörtlüler kamuoyu desteÄŸini arkalarına almak için mecliste yapılacak oturumun kamuoyuna açık yapılmasını talep etti. Hadiseler ortaya çıktığı ilk andan itibaren iÅŸin suhulet ve ikna yoluyla çözülmesini isteyen BaÅŸbakan Åžükrü SaraçoÄŸlu açık oturum teklifine sıcak yaklaşıyordu; fakat Dörtlüler’in organize bir ÅŸekilde hareket etmiÅŸ olması ve Takrir için önceden planlı bir ÅŸekilde toplantılar yapmış olmaları CHP sıralarında büyük bir tepkiye neden oldu.

Konunun ne kadar hassas olduÄŸunu ilk fark edenlerden biri olan CumhurbaÅŸkanı Ä°smet Ä°nönü, duruma el atarak süreci bizzat kendisi yönetmeye karar verdi. Dörtlü Takrir’e CHP’nin vereceÄŸi tepkiyi görüÅŸmek için toplanan CHP Divan Kurulu’nu Ä°smet Ä°nönü bizzat yönetmiÅŸti. Bu toplantıda farklı eÄŸilimler ortaya çıktı; başını Åžükrü SaraçoÄŸlu’nun çektiÄŸi grup CHP’nin kendi içinde çözemeyeceÄŸi bir meselesi olmadığını iddia ederek Dörtlüler ile konuÅŸularak ikna edileceÄŸini söylüyordu. Başını Ahmet Barutçu’nun çektiÄŸi baÅŸka bir grup Dörtlüler’in hizipleÅŸme amacında olduÄŸunu söyleyerek amaçlarının partiyi ıslah etmek olmadığını dile getiriyordu; bu yüzden tasarı görüÅŸülmeden reddedilmeliydi. Ä°smet Ä°nönü’nün başını çektiÄŸi bir baÅŸka grup ise izle gör politikasını tercih ediyordu.

Sonunda verilen kararda önerge reddedilmemiÅŸ; ama kapalı oturumda görüÅŸülmesine karar verilmiÅŸti. Takrir’in sözcülüÄŸünü yapan Koraltan kürsüye çıkarak arkadaÅŸları ve kendisinin bu önergeyle neyi amaçladıklarını anlatmaya baÅŸladı; ama ikili sataÅŸmalar sonrası Bayar ve Menderes hedef tahtasına oturtuldu. Yüzlerce CHP’li vekile karşı Menderes adeta tek başına harp ediyordu, durumu hayranlıkla izleyen Celal Bayar yıllar sonra tabloyu ÅŸöyle anlatacaktı;

“Adnan Menderes’in bir baÅŸka güçlü yanını tanıdım. Saldırılardan yılmıyor, sinirlerini bozmuyor, içinde fikir varmış gibi görünen demagojik sözlerin parlak balonlarını bir cümle ile patlatıp söndürüyordu. Apaçık görünüyordu ki Adnan Menderes iyi bir polemikçidir”

Oturum sonrası Menderes günün kahramanıydı; ama bu durum kendisine duyulan nefreti daha da büyütmüÅŸtü. SaraçoÄŸlu son bir hamle ile Dörtlüler’den önergeyi geri almalarını rica etmiÅŸ; ama bu teklif Dörtlüler tarafından reddedilmiÅŸti. Yapılan oylamada yalnızca 4 Evet oyu kullanılmış, Dörtlü Takrir gündemden düÅŸürülmüÅŸtü.

Falih Rıfkı Atay’a göre partiyi eleÅŸtiren “Haindir”

Mecliste alev alan ateÅŸ kısa sürede basına da sıçradı. CHP’nin ve köÅŸkün baÅŸyazarı Falih Rıfkı Atay hedef tahtasına oturttuÄŸu Dörtlüler’i davaya ihanet etmekle suçladı. Hızını alamayan Atay, Dörtlüler’i aynı zamanda vatan haini de ilan etmiÅŸti. Atay’ın dozunu artırarak yayınladığı yazılara cevap Dörtlüler’in Hocası Fuad Köprülü’den gelmiÅŸti. Köprülü, Atay’a cevabını beÅŸ maddede sıralayarak ÅŸöyle diyordu;

“1- Yirmi seneden beri CHP’ye muhalefet eden ve hatta bugün de buna devam eyleyen muhalifler kimlerdir?, 2- Parti kalesini içinden fethetmek ve ÅŸahıslar etrafında parçalamak isteyen ÅŸark usulü muhteris politikacılar kimlerdir?, 3- Köylüyü topraksız ve mektepsiz bırakmak isteyen ortaçaÄŸ döküntüsü mütegallibeler kimlerdir?, 4- Demokrasiyi bir ÅŸantaj vasıtası gibi kullanan demagoglar, yani halk avcıları kimlerdir?, 5- Kendilerine dalkavuk dedirtmemek için Meclis koridorlarında ve merdiven altlarında hükümete ve rejime sinsi hücumlarda bulunanlar kimlerdir? Bunu yapamayacak olursa, korkak bir iftiracı mevkiine düÅŸecektir.”

Köprülü, Atay’a verdiÄŸi cevapta CHP’ye asıl zarar verenlerin kendileri deÄŸil; partiyi içten içe eriten politikacılar olduÄŸunu iddia ediyordu. Köprülü’ye göre parti yönetimini ele geçiren bu kiÅŸiler demokrasiyi Dörtlüler’e karşı bir ÅŸantaj vasıtası olarak kullanıyordu. Bu cevaptan sonra Atay ithamlarını öylesine ağırlaÅŸtırmıştı ki durum CHP’li birçok ismi dahi rahatsız etmiÅŸti; ama Atay’ın doÄŸrudan KöÅŸk’ün himayesinde olmasından dolayı seslerini çıkarmaya cesaret edememiÅŸlerdi.

Bardağı taşıran hamle: Menderes medyada açıkça BaÅŸbakanı eleÅŸtirir

Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın açıldıktan kısa bir süre sonra kapanmasının arkasındaki en önemli nedenlerden biri dönemin CumhurbaÅŸkanı Mustafa Kemal’in parti kurucular hakkındaki ağır ithamları olmuÅŸtu. Mustafa Kemal’in birçoÄŸu eski silah arkadaşı olan kiÅŸilerin kurduÄŸu partiyi alenen “kökü dışarda bir proje” olarak nitelendirmesi SCF’nin sonunu getiren geliÅŸmelerden biri olmuÅŸtu. Dörtlülerin muhalefeti sonrası CumhurbaÅŸkanı Ä°nönü ve BaÅŸbakan SaraçoÄŸlu’nun nasıl bir duruÅŸ sergileyeceÄŸi merak konusuydu. Bu soru kısa bir süre sonra cevabını bulmuÅŸtu; Köprülü-Atay arasındaki tartışmaya BaÅŸbakan Åžükrü SaraçoÄŸlu 5 Eylül’de dahil oldu ve ÅŸöyle bir açıklama yaparak muhalifleri hedef aldı;

“Halk Partisinin ve Cumhuriyet hükümetlerinin yirmi yıldır iÅŸlediÄŸi günahları saya saya bitiremez bir hale düÅŸüldü. Bu ÅŸartlar içinde de aylık konuÅŸmalara devam etmeyi faydasız bulmuyorum. Fakat, bundan sonraki konuÅŸmalarımızda muhataplarım ÅŸimdiye kadar olduÄŸu gibi yalnız gazeteler ve gazeteciler deÄŸil; onlar vasıtasıyla Türk milleti ve Türk çocuklarıdır ve konuÅŸulanları herkes duyacak ve bilecektir.”

Aslında başından beri sorunun büyümesine karşı olan BaÅŸbakan SaraçoÄŸlu bu sözlerle Dörtlüleri hedef tahtasına oturtmuÅŸ oluyordu. Bu aslında partinin muhaliflere tutumun nasıl olacağının da ip uçlarını veriyordu. BaÅŸbakanın açıklamasına cevap Vatan gazetesinde yazdığı makale ile Adnan Menderes’ten aynı sertlikte gelir;

“...Bütün dünyaca meÅŸhur olan dört hürriyetin ve siyasî, iktisadî, içtimaî bütün veçheleriyle demokrasinin yurdumuza yerleÅŸmesinin gaye olduÄŸunu BaÅŸbakanın lisanından pürüzsüz ifade olunduÄŸunu iÅŸitmek isterdik. Gönül isterdi ki siyasî olgunluÄŸunda kimsenin ÅŸüphe etmesi caiz olmayan Türk milletine karşı demokratik hak ve hürriyetler konusunda söylenecek sözler, daha açık ve daha kesin olsun ve kurulmakta olan dünyanın ahengine uymayacak sesler, memleketimizden iÅŸitilmiÅŸ olmasın”

Bu polemik aslında her ÅŸeyin baÅŸlangıcı oldu. Kendi Partisini ve BaÅŸbakanını kamuoyu önünde aleni bir ÅŸekilde eleÅŸtiren Menderes, bu cevaptan kısa bir süre önce kendisine ihtarname gönderilerek parti içi disipline uyması konusuna uyarılmıştı. Bu ihtarnameyi dikkate almayan Menderes partisinden ihraç edildi. Ä°hraç sonrası yeni parti kurup kurmayacağı sorusuna Meneres ÅŸu cevabı vermiÅŸti;

“Bir saat önceye kadar CHP üyesi olduÄŸuma göre, tabiatıyla böyle bir ÅŸey düÅŸünmüÅŸ deÄŸilim”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.