Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Hüseyin Akın: Okursuz toplum



Okumak düÅŸünmek, yazmak taşınmaktır. Toplumumuzda okumak masraflı bir o kadar da çileli bir uÄŸraÅŸ kabul edilir. Yazmak kalemi eline alan kiÅŸiye okuma açığını kapatacağına dair söz verir. Gerçekten de uzaktan baktığınızda yazan her kiÅŸi okuma mektebinden mezun olmuÅŸa benzer. Sözün bir yerinde “okumuÅŸtum” diyen birine kısık gözlerle bakarsınız. Hâlâ aynı çeÅŸmenin başından tasını dolduruyor diye içten içe dudak büzersiniz. Ama bir cümlesinin sonunu “bunu ben yazmıştım”la bitiren kiÅŸiyi gözünüzün önüne getirin. FotoÄŸrafı ne kadar net deÄŸil mi? Bir kere gözünüzü sonuna kadar açıp yüzünü seyre koyulursunuz. Yüzündeki kesik çizgiler, sis lambaları ve bariyerler ayan beyan ortaya çıkar. Sanki uzun bir yolculuk için aracınızla kara yoluna çıkmış gibi olursunuz. Tabii bakışınızdaki sürat ve ince eleyip sık dokuma sizi her an radara da yakalatabilir.
 
Ne demiÅŸti ikinci adam: “bunu ben geçen bir yazımda yazmıştım.” DüÅŸünme aÅŸamasından taşınma aÅŸamasına geçmiÅŸ bir insanın özgüvenine bundan daha iyi bir örnek var mıdır bilmem. Bazı tipler de vardır ki onlar büsbütün sosyolojik vakadır. Çok konuÅŸurlar, etrafındakileri esir alırcasına lafa tutarlar. Tam kalabalık içerisinden birilerinin ilgisi baÅŸka taraflara kaydığında hazirun’u ÅŸoke edecek cümleyi patlatıverirler: “Biliyor musunuz ben çok okurum.” Ezkaza kalabalık içerisinden biri “neleri okuyorsun?” diye sorma ihtimaline karşı önlemini de almıştır: “kitap seçmem, her ÅŸeyi okurum, ne bulsam okurum.” Burada cümleye zoraki yerleÅŸtirilen kitap okuma iddiası dinleyenlerde “bu adam boÅŸa konuÅŸmuyor” intibaı yaratmak içindir.
 
Toplum okumuyor yargısını yüksek sesle seslendirmeniz de sıkıntılı bir durumdur. Her an birileri çıkıp toplumun okumamasının altındaki hikmeti size dokunaklı cümlelerle anlatıverir de kalakalırsınız. “Bizim milletimizin birikimi ÅŸifahi kültür” diyenleri mi istersiniz yoksa “ilim bir nokta idi onu cahiller çoÄŸalttı” örneÄŸini vererek sizi ters köÅŸeye yatırmak isteyeni mi? Bizim halkımız çok kalenderdir, kitap okumak yerine kitap okumak üzerine konuÅŸup sohbet etmeyi sever. Ta itikadımıza kadar sirayet eden ilim-amel uygunluÄŸu sorunsalının buralara kadar uzanmış ÅŸeklidir bu.
 
Nasıl olsa kitap okumadığı ya da hangi kitapları okumadığı insanların yüzüne yansıyan bir ÅŸey deÄŸildir. Öyleyse “okudum” demekte bir beis görmez, hatta daha kârlı bir alışveriÅŸ olarak görür bunu. Kur’an’ı okumadığı halde okumuÅŸ gibi çevresindekilere nizamat vermeye kalkan insanları hiç görmediniz mi? Evlerimizde kütüphaneler halen bir yük olmaktan çıkmış deÄŸildir. Dünyada bilinmedik bir ÅŸey yok anlayışına sahip olduÄŸumuzdan olmalı her bir ÅŸeyi yakıştırırız da evlerimize kütüphane 100 yaşındaki babaannemiz gibi gelir. “Ciddi meselelerde kitap göstermek lazım azizim” diyenlere karşı da her zaman çareler üretilmiÅŸtir. Uzun uzun konuÅŸur bizimkisi, çok iddialı ÅŸeyler söyler. Altını dolduramadığı cümleleri kurduÄŸunda illa ki birileri çıkıp “iyi de bunları sen nerede okudun, kaynak göster kaynak!” deyince bir an ablukaya alınmış gibi olsa da anlattıklarının peÅŸini bırakmaz.” Åžey” der, sonra “hani ÅŸey var ya” diye ilave eder. Herkes ney diye ÅŸaÅŸkın bir yüzle bakarken o yine karanlıkta el yordamıyla bir ÅŸeyler arar gibi devam eder: “hani ÅŸu kabı mavi olan kitap var ya”, “geçen televizyona da çıkmıştı nasıl hatırlamazsınız”, “neyse kitabın adı ve yazarı ÅŸimdi aklımda deÄŸil, sonra söylerim” diyerek topu taca atar.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.