Sosyal Medya

Kürsü

Yusuf Ziya Cömert: Elbette, hepimiz dünyayı kurtarmak istiyoruz.

Yusuf Ziya Cömert- Karar



Ziyauddin Serdar, TebliÄŸcilerle geçirdiÄŸi birkaç günün hasılasını ÅŸu sözlerle özetliyor: “Ä°badetlerin yerine getirilmesi, Cenab-ı Hak’la yapılan bir anlaÅŸmaydı. Bu hazır formülü uygulayan cennetin garanti olduÄŸuna güvenebilirdi. TebliÄŸciler ülkeden ülkeye özellikle de Müslüman ülkelerde milyonlarca insanın yaÅŸamını mahveden ÅŸartları oluÅŸturan ağır adaletsizlikler, dehÅŸet verici acılar ve ihmaller için bir ÅŸey yapmayı düÅŸünmüyorlardı.”
 
TebliÄŸcilerin bazı ‘normal’ Müslümanlarla diyalogları ilginç.
 
TebliÄŸci grubun lideri Hacı Sahip, Hindistanlı Müslüman bir doktoru tebliÄŸ çalışmasına katılmaya davet ediyor. Doktor katılmak istemediÄŸini söylüyor. TebliÄŸciler üsteliyor.
 
“Eminim, tebliÄŸin Allah’ın bütün Müslümanlara yüklediÄŸi bir görev olduÄŸunu biliyorsundur.”
 
“Hindistan alt kıtasında ne kadar Müslüman var?”
 
“Yaklaşık yarım milyar.”
 
“Ve her birinin problemi var ve onların problemlerini çözmeye çalışmak yerine vaaz etmek ve bize hatalarımızı göstermek için binlerce kilometrelik yoldan buraya gelmiÅŸsiniz. Önce kendi hanenizi düzeltmeniz gerekmez miydi?”
 
Çöpçülük yapan Pencaplı bir iÅŸçinin evinde de imanın önemini anlatıyorlar. Ä°ÅŸçi cevap veriyor:
 
“Ä°manım olmadığını ya da zayıf olduÄŸunu nereden biliyorsun. Yanında bir imanometre mi var?”
 
Yazarın bu tecrübesindeki ‘Sofya Bacı’ da anılmaya deÄŸer.
 
Sofya Bacı’nın “Yakından bakıldığında bile yere yığılmış giysi yığını gibi” göründüÄŸünü söylüyor Serdar. O da katılıyor gruba. Ä°ngilizmiÅŸ. Malezyalı bir Müslümanla evlenmiÅŸ, sonra boÅŸanmışlar. Ama Sofya Bacı Müslümanlıktan vaz geçmemiÅŸ.
 
Serdar da Sofya Bacı da, bir noktadan sonra ‘TebliÄŸcilik’ tecrübelerini yeterli buluyorlar. Gruptan ayrılıyorlar. Aynı otobüsle Londra’ya doÄŸru yola çıkıyorlar.
 
Sofya Bacı otobüste baÅŸörtüsünü çıkarıyor. Sonra başını Ziyauddin’in omzuna yaslayıp uyuyor.
 
Bu, bizim alışık olmadığımız bir durum. Serdar da yadırgıyor. Ama yeni bir ‘TebliÄŸ’ denemesine giriÅŸmiyor.
 
Serdar’ın TebliÄŸcilerle macerası merkezi bir önem arz etmiyor.
 
Ama ÅŸurası önemli.
 
Bütün grupların tebliÄŸcileri var.
 
Sünnilerin, Åžiilerin, mealcilerin, sufilerin, çevrecilerin, diyetisyenlerin, devletçilerin, komünistlerin, milliyetçilerin, particilerin, saÄŸcıların, solcuların...
 
Kendi bulduÄŸu ÅŸeyi gece gündüz burnunuza dayamaktan, yaÅŸayarak örnek oluÅŸturmaktansa kafanızı ütüleyerek sizi yola getirmekten hoÅŸlanan heyecanlı insanlar.
 
Bu tarafıyla müÅŸterek, tipik, ‘tebliÄŸcilik’ olgusu.
 
Oysa, 60’li ve 70’li yıllarda üniversite çağında olan Müslüman genç kuÅŸağın gündemleri çok daha politik.
 
O yıllarda Ä°ngiltere ve Ä°rlanda’daki Müslüman öÄŸrenci derneklerini aynı çatı altında toplayan bir dernekler federasyonu kuruyorlar. Kısaltılmış adı FOSIS.
 
***
 
Federasyon olarak 1966’da Seyyid Kutub’un Nasır rejimi tarafından idam edilmesini protesto ediyorlar. 1967 savaşında Filistin’in iÅŸgalini protesto ediyorlar. Ardından 1969’da Mescid-i Aksa’nın yakılmasını.
 
Londra’da iyi sayılacak bir ‘konuk’ trafiÄŸi de var.  Mesela Malcolm X, hacca giderken Londra’da FOSIS’in konuÄŸu oluyor. “Bana çatal bıçak vermeyin, büyük, siyah ellerimle yiyeceÄŸim” diyor sofrada.
 
Malcolm’ün bu cümlesi bile bir Müslüman gence birkaç yıl yeter.
 
Cezayir’den Malik Binnebi, Pakistan’dan Mevdudi Londra’ya yolu düÅŸenler arasında.
 
Bunlar, o zamanlar genç bir Müslüman’ın zihnini ateÅŸlemek için birebir.
 
Müslüman bilincinin oluÅŸması açısından, her biri ayrı bir ekol. Her biri ayrı birer enerji kaynağı.
 
Bizim uzaktan, kitaplarını okuyarak beslendiÄŸimiz insanlarla yüz yüze gelmiÅŸler.
 
Elbette, hepimiz dünyayı kurtarmak istiyoruz.
 
Biz de demiyor muyduk? “Gemimiz ÅŸöyle dursun fethe çıktık denizi.”
 
Åžunlar da Ziyauddin’in o günlerin ruh haliyle ilgili tespitleri.
 
“Milyarlarca Müslüman tüm problemlerinin çözümlerinin Ä°slam’da olduÄŸundan emindi.”
 
“Ä°slam tarihi trenini yeniden raylarına yerleÅŸtirmek zorundaydık.”
 
“Eski zaferlere yeniden kavuÅŸmak için can atan dünya Müslümanlarının geleceÄŸi bizdik.”
 
Bu cümlelerin aynısını ya da benzerlerini kurmayan ya da dinlemeyen ‘Ä°slamcı’ var mı içimizde?
 
(Ä°slamcı kelimesini idareten kullandım. DoÄŸrusu Müslüman’dır.)
 
Åžimdi, herkes düÅŸünsün. Hala aynı yerde miyiz?
 
Çözüyor muyuz bütün dünyadaki sorunları?
 
Veya neredeyiz?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.