Sosyal Medya

Kürsü

Akif Gitti ya Diğerleri / Yıldırım BEŞKARDEŞ



Büyük üstat Mehmet Akif Ersoy’un hatırından olsa gerek Akif İsmine hep bir sempatim olmuştur.  Akif isimli insanlara da normalden bir tık fazla hüsnü zan beslemişimdir. Yine böyle ismini ve kendisini çok sevdiğimiz Akif Emre abimizi geçenlerde kaybettik. Aslında ne kadar çok şey kaybetmiş olduğumuzu Akif Emre ve onun gibilerin gidişinden sonra fark ediyoruz. Vefanın artık sadece bir semt olduğu hazin gerçeğini daha yakınan hissediyoruz. Allahtan bağışıklık sistemimiz güçlü de şoku erken atlatıyoruz. Birkaç methiye, birkaç güzelleme sonra hiçbir şey olmamış gibi kaldığımız yerde devam.

Akif Emre’nin vefatının sanılandan daha fazla etki yarattı. Birkaç methiye ile geçiştirilemedi. Geldiğimiz nokta itibariyle herkesin bir ölçüde, gazeteci ve yazarların ciddi anlamda politize olduğu, değerin iktidara yakınlıkla daha doğrusu iktidarın kendisine yakın görmesiyle belirlendiği bir ortamda istikametini bozmadan, pespayeliğe tevessül etmeden,  sözün namusunu yere düşürmeden bir derviş gibi geçti aramızdan Akif Emre.  Ciddi hasletleri vardı ancak tanıyanlar onun bu hasletlerinden bahsederken sanki nostaljik bir şeyden bahsediyor gibiler. Yani artık eskide kalmış, uygulanması mümkün olmayan örneğin;  işe dolmuşla gitmesi, rant peşinde koşmaması, güce itibar etmemesi gibi. İşin garibi bu meziyetler bu meziyetlere sahip birileri öldükten sonra gündeme geliyor, cenaze işlemleri bittikten hemen sonra kendiliğinden kayboluyor. Yaşarken bir anlam ifade etmezken öldükten sonra methiye aracı haline dönüşüyor. Adet olduğu üzere iyi adamların ancak ölümü haber değeri taşıyor. Zülfüyâra dokunan hakikat yolcularına yaşarken gösterdiğimiz duyarsızlığı öldükten sonra methiyelerle, ‘rahmetli iyi adamdı’ klişeleriyle telafi ettiğimiz zannındayız. Bu işler hep böyledir her yaşayan ölür, her ölenin yokluğuna alışılır. Ancak Akif abinin ölümü daldığımız siyasi hülyalardan uyandırarak bize şunu öğretti ki yiğit düşünürler hızla azalıyor. ‘Bir ölürüz bin doğarız’ sloganı burada işlemiyor çünkü bir Akif Emre yetiştirmek öyle kolay değil. Anlamın ve değerin yerini hamaset ve slogan alınca endüstriyel hızla bağımlı, sadık, parti sözcüsü mesabesinde yazar/çizer tayfası zuhur ediyor ancak bunlardan bir Akif EMRE çıkamıyor. O yüzden kendinden daha büyük bir boşluk bırakıyor Akif EMRE gibiler.  Sayıları hızla azalsa da halen aramızda bağımsız düşünen, suni gündemden beri, entelektüel dervişler var. Örneğin Atasoy MÜFTÜOĞLU, Sezai KARAKOÇ, Dücane CÜNDİOĞLU, Abdurrahman ARSLAN, İsmet ÖZEL gibi. Bunlarda tıpkı Akif EMRE gibi kendi şartlarında mütevazı hayatlarını sürdürüyorlar. Sırça köşklerde değil,  herkesin ulaşabileceği yerlerdeler. Hiç kimseden beklentileri yok, kimseye dünyalık bir şeyler vaat etmiyorlar. Şiirleri, düşünceleri herkesin dilinde, parti kongrelerinde yankılanıyor ancak kendilerine yeteri kadar ilgi gösterilmiyor. Bunların içinde ekonomik sıkıntı çekenler bile var. Kendi gündemleriyle meşguller iyi atlara binip iyi insanların yanına gitmeyi bekliyorlar arkalarında büyük boşluklar bırakarak.

Akif EMRE gitti sessizce çok hayıflandık. Diğerleri de gidecek. Her birinin ardından boşluğumuz daha artacak. Abartılı  güzellemeler yapacağız, cenazeleri kalabalık olacak ama daha çok yalnızlaşacağız. Zeminimizden bir şeylerin kayıp gittiğini hissedeceğiz. Onların hesabına geç kalınmış güzellemelerle iyi atalara binip gitmek düşerken bizim hesabımıza diz boyu vefasızlık ve hamaset. Şair ne güzel demiş ‘hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan sonradan.’

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.