Sosyal Medya

Kürsü

Pembenin En Güzel Tonu: Erguvan / Hilal TAKMAZ

Dün Nevruz Bayramıydı; yani geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı. Bizim kültürümüzde Nevruz kutlaması olmasa da aslında çok geniş bir coğrafyada pek çok millet tarafından kutlanan bir gün olduğunu öğrendim. Yazılı kaynaklara göre Nevruz’un kökeni İran’a dayanıyor. Fakat sonraları pek çok topluluk tarafından farklı anlamlar yüklenerek kutlanmaya devam edilen bir gün olmuş. Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında da Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışı ve baharın gelişi olarak kutlanan bir gün Nevruz.



Bugün dışarı çıktığımda çetin geçen kışın ardından ilk kez baharın kokusunu havada hissettim. Ilık, güzel, güneşli bir gün, burnumda tatlı bir rayiha; biraz deniz biraz çiçek kokusu. Üstüne de bir de tomurcuklanmış ilk erguvanı gördüm. Gördüm ve bildim ki benim şehrime bahar gelmiş, hoş gelmiş.

Her yıl baharı pespembe çiçekleriyle karşılayan erguvan ağaçlarını bilir misiniz? Yılda bir kez çiçek açar ve bu sadece birkaç hafta sürer. Eğer şanslıysanız ve yakınınızda bir erguvan ağacı varsa, baharı size en önce o müjdeler.

Ben bir erguvan ağacına vurulduğumda henüz çocuktum. Okula giderken görürdüm onu. Bahar gelip çiçek açtığında fark etmemek imkansızdı. Otobüsle yanından geçerken sadece bir-iki dakikalığına görebilirdim. Çiçeklerinin rengi öyle can alıcıydı ki her bahar açmasını gözler oldum. Yıllar boyu ağaçla aramızda bir bağ oluştu. Asıl tuhaf olansa onun bir erguvan ağacı olduğunu bilmiyordum o zamanlar.

Sonraları İstanbul’da Boğaziçinde pek çok erguvan ağacı olduğunu, baharda meraklısıyla erguvan turları yapıldığını öğrendim. Annemin doğup büyüdüğü şehir olan Bursa’nın da erguvanları meşhurmuş meğer, hatta Erguvan Bayramı kutlanırmış orada. Zamanla erguvanlara olan ilgim ve hayranlığım derinleşti.

İzmir’de erguvanlar erken çiçek açar ve çabuk yeşillenir. Fakat İstanbul’da Nisan sonu – Mayıs başı gibi çiçek açıyorlar. 2010 yılının Nisan sonunda İstanbul’daydık. Hem hala solmamış Laleler vardı bahçelerde hem de erguvanlar olanca haşmetiyle bizi bekliyordu. Koruları gezmeye doyamadım.

Bir başka Nisan’da kardeşimi ziyarete Kıbrıs’a gittim. Daha önce görmediğim bir yeri keşfedeceğim için heyecanlıydım. Fakat havaalanından çıkar çıkmaz beni ilk karşılayan şeyin çiçek açmış erguvanlar olmasını hiç beklemiyordum. Öyle sevindim ki adım başı karşılaştığımız erguvan ağaçları sayesinde Kıbrıs ziyareti şölene dönüştü benim için. Sadece erguvanlar değil portakal ağaçları da çiçek açmıştı ve bütün Girne sokakları çiçek kokuyordu. Yaseminden sonra en sevdiğim kokunun portakal çiçeği olduğunu öğrendim bu sayede.

Son olarak artık benim şehrimde de pek çok erguvan ağacı var. Şehrin yeni yeşillendirilen tüm parklarına, yamaçlarına erguvan ağacı dikmişler. Bu yıl öyle çok erguvan gördüm ki İstanbul’a gitmek için bir bahanem eksildi. Şimdi hepsi minikler ama büyüdüklerinde sahilden Kadifekale’ye bakanlar muhteşem bir erguvan korusu görecekler. Hatta belki burada da bahar gelince erguvan turları yapılacak kim bilir?

Kaynak: Düşünce Mektebi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.