Makale
Devasa olan şeyler çöker
Hülasa güncel, büyük alt üst oluşların yaşandığı derin bir kaotik duruma karşılık gelmektedir. Tutarlı çıkış yollarının tartışılması ve mayalanması gerekli bir zemin üzereyiz ve geleceğe uzanabilmek için esasa ait bütün şeyler hakkında fikir üretmek zorundayız.
Devasa olan şeyler çöküyor.
Haddinden fazla olan büyüklükler, haddi aştıklarından mütevellit nihayetinde çökmek zorundalar. Bu durumun hiçbir istisnası olmadı. Olamaz da…
Büyük anlatılar, büyük devletler, büyük organizasyonlar, büyük şirketler, büyük üretimler, büyük tüketimler, karteller, tekel yapılar; hasılı büyüklüklerin oluşturduğu “devasa ağlar” bir bir çözülüyor ve çöküyor.
Devasa büyüklüklere karşılık gelen imparatorluklar her ne kadar uzun yaşadıklarını iddia etmiş olsalar da nihayetinde tarihten çekildiler. Derin bunalımlar içinde inşa edilen ulus-devlet siyasal yapılanmasına gelininceye kadar devasa büyüklük ve yaygınlıkta savaşlar, katliamlar ve yerinden edilmeler yaşandı.
Eşit egemenlerin baş aktörler oluğu ulus-devlet siyasal sitemin ortaya çıkardığı uluslararası ilişkilerin “anarşik” özelliği; ulus-devletlerin hem içerisinde hem de dışarısında devasa boyutta çatışmaların devamına neden oldu. I. ve II. Dünya Savaşlarının ana nedeni uluslararası ilişkilerin bu “anarşik” özelliğidir.
20. Yüzyıl büyük anlatıların formüle etmiş olduğu ideolojiler çağıdır. Bütünleşme hareketleri bu ideolojilerin merkezinde cereyan etti. Sosyalizm, kapitalizm ve faşizm devasa boyutta tümleşik bir siyasadan bahsediyordu. Faşizmin tasallutu, dev rüyalarından uyanamadan bitiverdi. Kapitalizm ve sosyalizm dünyayı ikiye bölmek zorunda kaldılar ve her bir taraf dünyanın geri kalanını kendi devasa tümleşik ağına katabilmek için yıkıcı bir rekabet içine gidiler.
Sosyalizmin devasalık iddiası bir yüz yılını dolduramadı. Sosyalist bürokratik elit, yeryüzündeki cennet iddiasını,talep edilmesi doğal her türden temel ihtiyaç maddelerini “yasak meyve” kategorisine sokarak, talep etmemeği sosyalist bir erdem haline getirmek istemiş ama doğal olarak bu durumu sürdüremeyerek büyük bir gürültü ile çökmüştür.
Kapitalizm ise sürekli kriz içindedir. Fakat kendisini, temel özelliğinin “sürekli kriz içinde ayakta kalabilme yeteneği” olarak takdim etme başarısı, her türden yapı ile eklemlenmeye girebilme kapasitesi onu şimdilik yürürlükte tutuyor. Ama şimdilik. Yarını yok. Zira devasa ağlar çözülüyor ve çöküyor.
Devasa ağların temelini oluşturan ana yapılar bu çöküntüden kendilerini kurtarabilecekler mi? Ana yapılara işaret eden ana mevcudun ve bu ana mevcuda siyasal meşruiyet sağlayan şeylerin genel geçer bir tarifi var mı?
Ulusalcılık ve popülizm çağında yaşadığımıza göre henüz bir tarifi yapılmamış gibi görünüyor. Tarihteki her bir alt üst oluşlara baktığımızda “çıkış yolunun” ancak alt üst oluşlariçinde yani derin kriz dönemlerinde mayalandığını görüyoruz. Ve her bir alt üst oluşlarda mevcudu korumak için gelecekten ümidini kesmiş bir siyasallığın sahne aldığına şahit oluyoruz.
Günceldeki “ulusalcılık ve popülizm” gelecekten ümit kesmeye karşılık geliyor.Ulusalcılığın siyasasındaki mevcudu koruma söylemi, gelecekte var olmaya karşılık geliyormuş gibi bir kanıyı seslendirse de ulusalcılığa eşlik etmek zorunda olan popülizm, şimdinin yani mevcudun doyumunu önceleyerek geleceği hesaba katmamaktadır.
Trump, Putin ve Erdoğan. Ve dünyanın hemen her yerinde sahne alan onlarca lider siyasetçi. Elle tutulur bir ulusalcı popülizmin temsilcileri. Bu temsilciler bir neden değil bir sonuç. Devasa boyuttaki yapıların dolaysız olarak üretmiş oldukları yönetilemeyen ve adil olmayan bir dünyanın ortaya çıkardığı patolojilerindoğal sonuçları.
Failin ve mefulün aynı düzlem içinde bulunması başta şaşırtıcı görünüyor olabilir. Ama fıtri olanı ezen ve yok eden devasa şeyler böylesi sonuçlar doğuruyor.
Devasa ağların oluşturduğu gücün klasik tanımı artık bir şey ifade etmiyor. Amerika Birleşik Devletleri bir zamanlar örgütlediği devletleri artık örgütleme kabiliyetini kaybetmiş ve inşa etmiş olduğu devasa ağların cari maliyetine katlanamadığı için terörist grupları konsolide etmeye çalışıyor. Onu da beceremiyor.
Üretim ve büyüme gücü ile övünen Çin derin bir açmaz içinde ve en küçük ayak sürçmeleri dahi dünya piyasalarında büyük gürültülere neden oluyor. İhracata dayalı üretim yapısı, korumacı dış ticaret yönelimleri nedeniyle çok kısa zamanda derin yaralar almasına neden oluyor.
Sömürgecilik ile finanse etmiş olduğu sosyal devlet anlayışını artık sürdürmekte zorlanan Avrupa devletleri ulusalcı ve popülist siyasaya teslim olmak üzere. Bütünleşme hareketlerinin ana temasını oluşturan Avrupa idealleri büyük bir anlam kaybına uğramakta, günü kurtarma telaşı ana siyasal yönelim haline gelmektedir.
Büyük çaplı şirketlerin tamamına yakını bilançolarındaki çöpe dönmüş varlıkları nedeniyle zor günler geçirmekte yakın zamanda küçülme operasyonları başarılı olamayacağı için büyük gürültü ile çökmeleri neredeyse mukadder. Sürekli yenilik ve ar-ge maliyetleri büyük yük oluşturuyor. Zira artık tüketmekten yorulmuş kitlelerde eskisi gibi coşku oluşturamıyorlar. Küçük ama dinamik yeni nesil firmalara karşı yapabilecekleri pek bir şey yok. Üst düzey yöneticilerinin yozlaşmaları nedeniyle adli yaptırımlarla karşı karşıya kalmaları da cabası.
Büyüklük ile tarif olunan güç olgusu artık işe yaramamaktadır. Mesela;
Bir lokmalık gibi görülen Suriye rejimi gücün işe yaramadığı kaotik durum nedeniyle ayakta ve yakın gelecekte ayakta kalacakmış gibi görünüyor.
Kaotik durumun ortaya çıkardığı radikalizm; küçük ve etkin olmayanların sırası gelince nasıl yıldırıcı bir güce dönüştüğünü gösteriyor. Yeni nesil terörizm bu duruma önemli bir örnek.
Libya’yı yakıp yıkarak ortadan kaldıran güç, orada bir birlik oluşturamıyor. Avrupa Kaddafi’den kurtuldu ama kendileri için hayati öneme sahip petrolü istikrarlı bir şekilde kendilerine akıtacak bir düzen kuramadılar. Alternatifsizliğin getirmiş olduğu çaresizlik ile Rusya ve İran’a muhtaç haldeler. İngiltere güçsüz Avrupa denkleminden çıkmak istedi ama bu isteği siyasal krizleri beraberinde getirdi. Avrupa’dan kurtulma iradesi İngiltere’ye iç siyaset krizi olarak yansıyor.
Ulusalcılık ve popülizm devasa ağların çözülmesinin ve çökmesinin patolojileridir. Fıtrata düşman yapılar inşa olurken de yürürlükte kaldıklarında da ve nihayetinde çözülüp çöktüklerinde de fıtratı ezen, yok eden sonuçlar doğurmaktadır.
Ulusalcılık ve popülizm gelecek ümidinin açık bir kaybını işaretlemektedir. Ulusalcı ve popülist politikalar gelecek için neden en büyük tehlikeyi oluşturuyor. Zira;
- Kitlelere sürekli olarak gelecek endişesi pompalayan bir siyasal dile sahiptir.
- Mevcudu korumak ve kollamak üzerine kurulu eylem ve söylemleri, bugünden öteye gidemeyen bir ufuk karatmasına neden olmaktadır.
- Ulusal çapta bütünlük algısı yeknesak bir benzetim içeriği taşıdığı için siyaset yapma biçimi ve siyaset yapma biçiminin harekete geçirdiği kitlesellik olgusu, kendisine benzetme eylem ve söylemleri ile toplumsal ve toplumlararası bir çatışmaya neden olmaktadır. Bu çatışmanın travmatik sonuçları; toplumsal unsurları biri birlerine karşı yabancılaştırmakta ve toplumsal kesimleri biri birlerine karşı yalıtarak siyasal rekabetin bölünmüş toplumsallıklar üzerinden gerçekleşmesine neden olmaktadırlar.
- Kitlelerin bugünkü doyum beklentilerine cevap verebilmek için kaynak savurganlığı yapılmakta, gelecek planlaması sadece hamasi söylemlerde kalmaktadır. Popülist politikanın bir gelecek planı bulunmamaktadır.
- Kitlelerin sürekli doyum beklentisi derin bir toplumsal yozlaşmayı beraberinde getirmektedir. Dışsal doyum araçlarının sürekli yürürlükte olması bireysel ve toplumsal iç enerjiyi azaltmakta ve nihayetinde yok etmektedir.
- Yozlaşmanın genel bir hal alması değerler bütününün erozyona uğramasına neden olmakta, değerler bütünü özünü ve içeriğini kaybetmiş bir kabuk olarak kalmaktadır.En kötüsü; kabuk değer yargıları toplumsal çatışmada kullanılacak bir mühimmat derecesine getirilerek toplumsal baskı aracı olarak kullanılmaktadır.
Hülasa güncel, büyük alt üst oluşların yaşandığı derin bir kaotik duruma karşılık gelmektedir. Tutarlı çıkış yollarının tartışılması ve mayalanması gerekli bir zemin üzereyiz ve geleceğe uzanabilmek için esasa ait bütün şeyler hakkında fikir üretmek zorundayız. Kabuk değer yargıları marifeti ile sureti haktan gözükenler bu tutarlılık arayışlarını elbet hedef alacaklardır. Olsun. Her daim ümitvar olmak geleceğe uzanabilmenin temel şartıdır. Allah her şeyi en iyi bilendir.
Henüz yorum yapılmamış.