Sosyal Medya

Makale

Yüzleşme; şahsiyetin oluşumundaki temel saik...

Hayat, kendi seyri içinde eksilterek veya çoÄŸaltarak var oluÅŸa bir dinamiklik katar. Dinamizm, her zaman iyiye ve güzele, doÄŸruya ve hakikate dönük bir yüz taşımaz; çoÄŸu zaman artırma ve eksiltme ile bir fesada da kapı aralar.

Çürüme, yaÅŸamın içinde var olan bir sürecin adıdır. Bu yüzden kaçınılmaz bir ÅŸekilde kiÅŸiler, bu çürümeden kurtulmanın yolu olarak ıslah ve yenileyici bir duruÅŸu öncelerler. Ä°nsan, doÄŸumdan itibaren çevresel bir saldırıya maruz kalır.

Bu saldırı, iyiye, güzele, doÄŸruya, hakka ve hakikate dair de olabilir. Ama tersi de söz konusu olur; kötülüÄŸe, hırsızlığa, haksızlığa, yalancılığa dair… Tarih bu iki durumun tanığı olarak bolca malzeme sunar.

Peygamberler, içine doÄŸdukları kültürleri olduÄŸu kabul etme yerine, onları ıslah, deÄŸiÅŸtirme ve yenileme üzerinden canlandırır. Bu tutum, insanlara örnek olarak ‘seçilmiÅŸ kiÅŸilerin’ ortak bir eylemi olarak her insanı buna yöneltecek bir iradeye sahip olmaya yöneltecek bir tanıklığı içerir.

Tarihsel süreklilik, deÄŸiÅŸimlerin mevcut olduÄŸu zeminlerin hikâyesidir. Bu hikâye, bize kendi ÅŸahsiyetimizi oluÅŸturma konusunda önemli ipuçları verir. Fakat tarihin getirdiklerini eleÅŸtiri eleÄŸinden geçirmeden almak, insanı farklı noktalara taşır. Bu yüzden ‘insanın kendisinin ne istediÄŸine dair bir açıklığa sahip olması’ beklenilen bir tavır olmalıdır.

Önemli olan ÅŸey, kiÅŸinin kendi yüzleÅŸmesini saÄŸlayacak bir temele sahip olmasıdır. Yani bir yöntem ve bakış etrafında bu yüzleÅŸmeler yapılabilir. Yoksa çalakalem ve harcıâlem bir yaklaşımla yüzleÅŸme gerçekleÅŸtirilmemeli. Bu da kiÅŸinin, anlam arayışının varlığını ve yeryüzünü daha iyiye, güzele ve doÄŸruya taşırken adaleti ve hakkaniyeti bir ilke olarak gözetmeyi içermelidir.

KiÅŸi, mevcut bilgi düzeyi ve bu düzeyin oluÅŸturduÄŸu ilmi düzey ile de bir yüzleÅŸme gerçekleÅŸtirmelidir. Böylece oluÅŸturacağı fikri yapıyı saÄŸlam bir zemine kurma imkânı kazanır.

Dünyanın geldiÄŸi düÅŸünce düzeyi; kültür, bilim ve teknoloji seviyesi kiÅŸinin hayatını direk etkileyecek bir pozisyonu içinde taşır. Bu yüzden bu biliÅŸsel düzeylerle de derin bir yüzleÅŸme kaçınılmazdır. 

YüzleÅŸmeyi saÄŸlayacak temel katmanın, kiÅŸinin hayat, insan, anlam ve Yaratıcı ile yaratılış üzerine kendine mahsus bir bakışı ve bu bakışı belirleyecek olan saf bir yaklaşımın niyet açısından önemini ortaya koyarken, bu yüzleÅŸme sürecini bilgi, olay, olgu, durum ve ÅŸey ile iliÅŸkiyi nötr/kodlanmış yargılardan bağımsız bir tutum üzerinden yapması elzemdir.

Bir ÅŸeyin iyi veya kötü, doÄŸru veya yanlış oluÅŸuna aynı uzaklıkta olduÄŸu zaman sahici bir bakış geliÅŸtirme imkânı doÄŸar. PeÅŸin yargılar üzerinden doÄŸru ve yanlış ortaya konulamaz. Ortaya konulan doÄŸru ve yanlış ise yüzleÅŸmenin esasını teÅŸkil etmez! Çünkü doÄŸru, hak, hakikat ve gerçeklik tabiatı gereÄŸi kendisini bu saf tutum ve niyete belli eder.

YüzleÅŸmenin seyri ve baÅŸlangıç noktaları da yüzleÅŸme kadar önemlidir. Nereden baÅŸlayacağınız yüzleÅŸmenin seyrini ve gücü ile derinliÄŸini iÅŸaret eder. Bu yüzden doÄŸru adımlar bize yüzleÅŸmenin güzelliÄŸi ile buluÅŸmayı saÄŸlar.

YüzleÅŸme, bir ÅŸeyi reddetme deÄŸil, bilakis o ÅŸeyin eksik ve zaaflarını giderme, varsa yanlış kullanımını açığa çıkartarak onu asli hüviyeti üzere iÅŸlevsel kılmaya matuf bir eylemdir.

YüzleÅŸme açısından ÅŸu noktayı da iÅŸaret etmeliyim: tarihsel süreklilik açısından daha önceleri doÄŸru olan ÅŸey; eÄŸer doÄŸruluÄŸu ÅŸartlarla mücehhez ise baÅŸka bir durumu, eÄŸer doÄŸruluÄŸu ÅŸartlardan bağımsız ise baÅŸka bir durumu iÅŸaret eder.

O yüzden doÄŸru, hak, hakikat, iyilik, güzellik, adalet ve feragat etme gibi temel ahlaki karakteri oluÅŸturan erdemler, kire, pasa ve çamura bulanmış olsa da kendisini, kendisine talip olana gösterir. YüzleÅŸme, iÅŸte bu kendisini göstermeyi saÄŸlayacak iyi niyet ve safiyeti taşımayı zorunlu kılıyor.

YüzleÅŸme; öncelikle kiÅŸinin kendisi ile yüzleÅŸmesidir.

Bu yüzleÅŸme, iyi niyet ve safiyet baÄŸlamındaki ilk adımı önceler. Elde ettiÄŸi bu saf bakış üzerinden kendisi için oluÅŸturulmuÅŸ veya kendisinin tarihi birikim üzerinden oluÅŸturduÄŸu yaklaşım biçimini, deÄŸerlerini, tavır ve davranışlarının temel kodlarını rikkat ve dikkat ile hesaba çekmesidir.

Ayrıca onları sahici bir zeminde eleÅŸtiriye tabi kılarak onların üzerindeki fazlalıkları veya eksiklikleri tespit ederek zaaflarını giderdiÄŸinde kendi karakterini saÄŸlama alacak bir yüzleÅŸmeyi saÄŸlar.

YüzleÅŸmeye kendisi ile baÅŸlayan kiÅŸi, yeni yüzleÅŸmelerin kapısını aralar.

KiÅŸisel yüzleÅŸme, kiÅŸiye, yeni bir bakış, yeni bir yöntem ve yeni bir düÅŸünce zemini kurar. Böylece diÄŸer yüzleÅŸmelere yönelik nasıl bir yöntem ve ilerleme üzerinden gerçekleÅŸtireceÄŸi konusunda ona rehberlik eder.

Bu temel gerçeÄŸi ıskalayan kiÅŸiler, yüzleÅŸme yapıyorum diyerek kendisine dikte edilen farklı kültürlere bağımlı olmayı ve davranış kodlarına esareti yüzleÅŸme adına kabullenir. Bu kabullenme ise yüzleÅŸmeyi geçersiz kılar.

Bu konuda dikkatli olunmadığı zaman diÄŸer yüzleÅŸmelerde yanlış bir yöntem ve bakış üzerinden gerçekleÅŸtirmeye zemin oluÅŸturarak büyük bir yanılgıya neden olur. Modern tarih müslüman zihin açısından tam olarak böyle tezahür etti…

Tarihi eleÅŸtireceÄŸim derken, modern bakışın esareti altında kendi deÄŸerleri ile yabancılaÅŸmayı kolaylaÅŸtıran bir tutumu öncelikli bir hedef haline dönüÅŸtürdü. YüzleÅŸmedeki bu ters orantı, her yüzleÅŸme safhasında da geçerliliÄŸini koruyacaktır. Dikkatlerden kaçırmamak gerekli…

KiÅŸi, içine doÄŸduÄŸu kültür ile yüzleÅŸmelidir ki bağımsızlığının üzerine kendi ÅŸahsiyetini inÅŸa edebilsin ve kendi ayakları üzerine durabilmeyi öÄŸrensin... Kültür, kiÅŸinin var oluÅŸunu anlamlandıran ve ona davranışlar bütünlüÄŸü saÄŸlayan bir yapıdır.

EÄŸer kiÅŸi, kendisinden, tavırlarından, yapıp ettiklerinden rahatsız ise bu kültürün kendisine yüklediÄŸi veya dikte ettiÄŸi ÅŸeylerden teÅŸekkül ise yüzleÅŸme kaçınılmaz olacaktır. Burada da ‘aÅŸağılık duygusu’ üzerinden bu yüzleÅŸmeyi yapmama iradesi belirleyici olmalıdır.

Bağımsızlık, yukarıda ifade ettiÄŸimiz gibi saf bir bakış ve iyi olana dönük olmalıdır. Anlam içermeyen yüzleÅŸmelerin saÄŸlıklı sonuçlar vermediÄŸi açıktır.

KiÅŸi, tarihi ile yüzleÅŸmelidir. Ä°nsan, kendi yüzleÅŸmesini yaparken doÄŸal olarak kendi tarihi ile yüzleÅŸmeyi gerçekleÅŸtirir. Bilinmelidir ki tarih; mütegalliplerin ürettiÄŸi ve kurguladığı bir geçmiÅŸtir. Bu yüzden hakikate ve doÄŸrulara ulaÅŸmak için tarihi ile bir yüzleÅŸmeyi gerçekleÅŸtirmesi ÅŸattır.

Tarih ile yüzleÅŸme kiÅŸinin kendisi ile yüzleÅŸmeden daha derin ve daha geniÅŸ bir konu olduÄŸu için ikinci sıraya yerleÅŸtirildi. Bu da bizim ÅŸahsiyetimizin bağımsızlığı açısından temel bir yaklaşımdır. Tarihi kimin yazdığı veya yazdırdığı önemlidir.

Tarihten bize kadar aktarıla gelen ÅŸeylerin, sabit, ilke ve deÄŸer ile iliÅŸkisi kadar deÄŸiÅŸkenliÄŸi ve etkileÅŸim içinde var oluÅŸu önemlidir. Tarih ile yüzleÅŸme, hala iÅŸlevselliÄŸini ve deÄŸerini muhafaza edecek olan boyutunu geleceÄŸe taşımak, atılması gerekli olan var ise onu da cesaretle ayıklamak ve atmaktır.

Tarih ile yapılan bu yüzleÅŸme gerçek anlamda bir ÅŸahsiyetin kurulmasının temelini inÅŸa etmede temel öÄŸedir. Yani kiÅŸisel yüzleÅŸme, tarihsel yüzleÅŸme ile itmam ve ikmal edilir.

Her insan, belirlenebilir ortamlara doÄŸar. Bu belirlenen ortamlar, her zaman saÄŸlıklı zeminler olmaz. Tarih buna ÅŸahittir. Sürekli, ıslah ve yenileme ihtiyacı hep duyulur.

Bu noktada toptan ret ve toptan kabul yüzleÅŸmeyi imkânsız kılan özelliklerdir. Bir yüzleÅŸme, ret ve kabul dışında bir yaklaşım ile yapıldığı zaman saÄŸlıklı sonuçlar doÄŸurur. Amaç, baÄŸcıyı dövmek deÄŸil, üzüm yemek olmalıdır.

KiÅŸi, deÄŸer yargıları ile bir yüzleÅŸme yapmadan doÄŸru kararlar alma konusunda ciddi zaaflar taşır. Bu yüzden içine doÄŸduÄŸu ve eÄŸitim sürecinde kendisine dikte edilmiÅŸ, davranışların saÄŸlıklı bir analizini ve yeterliliÄŸini yüzleÅŸme ile saÄŸlamalıdır.

KiÅŸi, içine doÄŸduÄŸu kültürün düÅŸünce yapısı ile ve dünya görüÅŸü ile bir yüzleÅŸme gerçekleÅŸtirmeli ki, neyi alıp neyi terk etmesi gerektiÄŸi konusunda bir açık görüÅŸe sahip olsun...

Bağımsız kurduÄŸu ÅŸahsiyetini saÄŸlamlaÅŸtırma ve evrensel ölçekli bir bakışa ulaÅŸtırması için gerekli olan düÅŸünsel yüzleÅŸme asıldır. Bu seviye ile birlikte kendi düÅŸünce sistematiÄŸi dışında kalan kültürlerle saÄŸlıklı bir iliÅŸki kurma zemini oluÅŸur.

Bir kültür ve düÅŸünce üzerinden kurulan dünya görüÅŸü belirli bir tarihi süre ile aşınmaya uÄŸrar. Kültürlerin, düÅŸüncelerin ve dünya görüÅŸlerinin tarihsel geçerliliklerinin sürekli saÄŸlamasının yapılması elzem ve bu ancak yüzleÅŸme sayesinde yapılabilir.

Tarihsel tortudan kurtulmak ve tarihin önünü açmak, geçmiÅŸin karartıcılığından kurtulmak ve geleceÄŸin aydınlığına ulaÅŸmak için zorunlu bir eylemdir.

YüzleÅŸme, bu aşınmayı giderme, zaaf ve eksiklikleri tespit ederek kirlenmeyi saÄŸlayan unsurları devre dışı bırakarak saÄŸlam ve saÄŸlıklı bir zemine kavuÅŸmasını önceleme adına yapılmalıdır. Bu eylemi ise anlam ile buluÅŸmayı her ÅŸeyin önüne koyan kiÅŸiler yapar ki bu kiÅŸiler, her tarihsel dönemde aza tekabül ederler. Bugün ise daha da az olana iÅŸarettir.

KiÅŸi, kendi kültür ve düÅŸüncesinin dışında kalan kültür ve düÅŸüncelerle de sahici bir yüzleÅŸmeyi yapmadan saÄŸlam bir ÅŸahsiyet ve bilinç üretemez. Bu yüzden kendi dışındaki kültür ve düÅŸünce birikimini doÄŸru bir ÅŸekilde öÄŸrenmeli ve onunla yüzleÅŸme esasa taalluk etmelidir.

YüzleÅŸmenin tek ÅŸartı sahiciliktir, safiyettir, iyi niyettir… Bu da kiÅŸiye saf bir bakış kazandırır. Ä°ÅŸte yüzleÅŸme  süreçleri bu saf bakış üzerinden yapılmalıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.