Makale
Gençler mi tarumar yoksa yetişkinler mi?
Türkiye’nin siyasi gündemi takip edenlerin malumu. Keza Dünya’da neler olup bittiği de öyle. Şüphesiz haberdar olmak ve tüm bu gelişmeleri doğru okuyabilmek mühim ancak ölçeği epey küçülterek kendi evrenimizde neler yaşanıyor biraz onlara bakalım istiyorum. Zira bu dertler de epey mühim.
Geçtiğimiz günlerde din görevlilerine hitap eden Prof. Dr. Mehmet Görmez’in eleştirilerine dikkat kesilelim ilk olarak.
İslâm davet tarihinin yepyeni bir döneme girdiğini vurgulayan Görmez, içinden geçtiğimiz çağın vasıtalarının çeşitliliğinin davetin önünü açmak şöyle dursun zorluğa sebep olduğu kanaatinde. Görmez, dijital dünyanın tehlikeleri ve davet dilinin önemine vurgu yaptığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Basiret ve hikmeti dijital dünyaya taşıyamadık. Çünkü dijital dünya reklam ve propaganda ile ayakta. İmaj, reklam ve propagandayı basiret ve hikmetle nasıl birleştirecektik. Buna bir usul lazım. Bunu yapamadık. Sonra bu dünya riya ve gösteriş üzerine kurulu bir dünya. Oysa davetin ihlâs ve samimiyetle yapılması lazım. Bizim oturup yeniden İslam daveti nasıl yapılır, bu imkân ve vasıtalar nasıl kullanılır üzerine düşünmemiz gerekiyor.”
Sanal kürsülerin kurulup sanal vaizlerin oluşturulduğuna da dikkat çeken Görmez’in gençleri konu alan tespiti ise bir hayli manidar:
“Kullandığımız yanlış davet dili ile ve yanlış üsluplar ile ekran ve sosyal medya üzerinden birbirimizle tartışarak ve didişerek gençliğin dünyasını tarumar etmiş durumdayız.”
Görmez’in altını çizdiği hususlar özetle böyle. Şimdi zihnimizin bir köşesine kodlayalım bu cümleleri ve daha yakın tarihli bir şuraya bakalım.
Haber metni hazırlanırken yeni gelişme ile başlanır sonra yakın geçmişte gerçekleşen benzeri durum hatırlatılır. Bu kez tam aksini yapmış olduk bu köşede. Görmez’in açıklamalarından evvel yeni tamamlanmış olan 6. Din Şurâsı’ndan bahsetmeliydim oysa. Şimdi buradan itibaren zikri geçen şurâya “Görmez’in de dile getirdiği üzere” şeklindeki atıflarla yer vermiş olalım.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organizesiyle gerçekleştirilen 6. Din Şûrası’na 4 gün boyunca 353 katılımcı iştirak etti. Müzakere edilen konuların özetini “Sosyokültürel Değişimin İnanca ve Dini Hayata Etkisi" başlığında bulmak mümkün. Başkan Erdoğan’ın da icabet ettiği kapanış programında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, şûrada çıkan kararları kamuoyuna açıkladı. 37 maddelik kararda din suistimaline, İslamofobi’ye, dijital çağ için atılması gereken adımlara, inanç problemlerini çözmek için akademik gelişime dikkat çekildi.
Altı çizilen kararlardan bazıları şöyle:
Küresel yönlendirmelerle oluşan popüler kültür özellikle çocuklar ve gençler üzerinde dinî inanç ve değerlere karşı bir kayıtsızlık doğurmuştur.
Yeni gelişmeler sonucunda bilimin dinin yerini alacağı, dinleri dönüştüreceği şeklinde bir kabul hızla popülerlik kazanmakta ve bu da inanca yönelik yeni tehditler ortaya çıkarmaktadır.
Sadece bir kısmını alıntıladığımız kararlara göre şûradan çıkan sonuçların odağında yine gençler var. Şüphesiz merkeze gençlerin alınarak çözüm arayışlarına girilmesi oldukça kıymetli. Ancak bu arayışların bir şekilde hayat bulması için başka tedbirlere ihtiyacımız var sanki. Son yıllarda kurum bazında da gençleri merkeze alıyor Diyanet İşleri Başkanlığı. Diyanet Gençlik Merkezi tabelası ilden ile çoğalıyor sanırım. Umarım mekânsal artıştan öte kalplere dokunan, gençleri kucaklayan bir anlayışa öncelik verilir.
Konuya gençlerle başladık madem öyle devam etsin. Tüm vurgulu cümleler zihnimizin bir köşesindeyken işte tam da bu haldeyiz dedirten cinsten bir yaşanmışlık ile nihayet bulsun. Sonbahar başlangıcında bir grup genç kardeşimizle bir ders atmosferine bismillah dedik. Gençlerin annelerinin talebi ile yürütme kararı aldığımız çalışma adeta sürükleyerek ve sürüklenerek ilerliyor. Sürükleyen fiilinin öznesi anneler, sürüklenen eyleminin ise gençler. Tüm bu süreci takipte kalan aciz de bir sükuttan diğerine anlam arıyor. Annelerden birisi “biraz eğlendirsen gençleri” diyor. Çağın gerisinde kalmış aciz hâlâ tevhidden başlıyor. İnancımızın ilkeleri nettir diyor gençlere, zaman geçse de değişmez bunu böyle bilin diye ekliyor. Üsluba dikkat ediyor tabi ki, köprüleri yıkmadan, ahkâm kesmeden. Sonra şehir mezarlığında bir mevtanın defni gerçekleşiyor. Cenaze sahiplerinden bir genç telefonu ile meşgul. Kimse fark etmiyor onu hem zaten defin işlemi gerçekleştikten sonra kabrin başına gelen hoca hanım cep telefonundan Yasin okuyor. Hasılı söz dönüp dolaşıp başladığı noktaya geliyor. Gençlerin harap olmuş dünyalarına dokunmadan kendimizi tamir etmeliyiz vesselâm.
Henüz yorum yapılmamış.