Makale
İnsan Huzur Ve Acıdır
İnsanı tatmin edecek ve teskin edecek olan şey nedir? Bu soru bize insanın doğasının neye tekabül edeceğine dair bir fikir edindirir. İnsan, kendisi ve sahip oldukları ile tatmin olur mu? İnsan, geçici olana sahipliği üzerinden tatmin olmaz. Oluşan tatminliğin de yanıltıcı bir boyutu olduğu aşikârdır. Çünkü o şeyi elinden kaçırdığı zaman tatminliği de gider. Hâlbuki tatminlik için öyle bir şey bulmalıyız ki sahip olduğumuzda gitmediği, geçici olmadığını bilelim ki kalıcı bir tatmine ulaşalım?
Meseleyi bu çerçeve içinde tanımlayınca geçici olan ile kalıcı olan arasındaki farkı kavramak ve buna göre davranmayı öncelemek de bir hak olarak doÄŸuyor. Dünya ve içindekiler, somut olan her ÅŸey geçici bir tabiata sahiptir. YaÅŸam tarzımız, yaÅŸantımız, hatta yaÅŸamımızın kendisi de geçici ve ölene kadar geçerlidir. O zaman tek bir seçenek kalıyor. İnsanı aÅŸan, aÅŸkın bir durum ancak insanı tatmin eder. Bu söz konusu edildiÄŸinde ise karşımıza anlam dediÄŸimiz olgu çıkar. Bu olgu üzerinden ben kimim, yaratılış nedir? Yaratıcı ve oluÅŸun hakikati nedir? Dünya ve içindekilerin anlamı nedir? Bu sorulara aklı başında cevaplar vermekle yükümlü tutarız kendimizi…
Aşkınlık beraberinde bir soyutluğu taşır. İşte insan, anlam üzerinden bu soyutluluğu doğru bir şekilde algılayarak kendini aşkınlığın kucağına bırakabildiğinde yukarıda sorulan sorulara doğru cevaplar üretebilir.
İnsan, sahip oldukları üzerinden mutlu olmaz. Çünkü o mutluluk elinden çıktığı zaman acıya tekabül eder. Ama insan, kendini aşan, aşkınlık üzerinden kendisini tanımladığı zaman sekinet bulur. İşte bu sekinet, onu sürekli huzurda tutar. Huzurda olan ise ne yaşarsa yaşasın, hep mutlu olur. Çünkü o huzurdadır. Huzurda olan huzurlu ve dolayısıyla mutlu olur, mutlu kalır.
İnsan, yabancılaştığı şeyden mutluluk duymaz. İşte mutluluğun zıttı yabancılaşma sonucu karşı karşıya kaldığımız acıdır. Çünkü acı, kişinin kendisini ait hissetmediği bir zeminde varlığını sürdürüyor bulmaktan neşet eden bir duygusal durumdur. Bu duygusal durum, akli, kalbi ve ruhi bir özellik taşır. Bu yüzden acı çekmek mukadder bir özellik olarak insana tevdi edilmiştir. Acı bu çerçevesi içinde ontolojik bir zeminde duruyor.
Kısaca dersem; mutluluk geçici bir durum, kişinin sahip oldukları üzerinden kendisinde oluşan sevince denir. Acı ise ontolojik bir zeminden hareketle oluşan duygusal karaktere denir. Duygusal olarak acı temel, mutluluk ise geçicilik kazanır. Huzur ise insanın sekinet üzere oluşu ve her şeyi olduğu gibi kabulü ile sağlanabilir olan bir şeydir. Aynı zamanda huzurda olmak kişinin kendi hakikatinin farkına vararak hakikat üzere bir yaşamı sürdürebilmeyle ilişkilidir. Huzur üzerinden elde edilen mutluluk ise sevinçten çok kişinin tatminliği ile ilişkilidir. Manevi bir duygudur...
Biraz daha konuları açacak olursak eÄŸer; huzur, kiÅŸinin, ontolojik duruÅŸunun saÄŸlamlığı ile elde ettiÄŸi sükûnettir. İnsan, tatmin olmuÅŸ bir düşünce ile eylemlerinin verdiÄŸi tatminliÄŸin kendisinde oluÅŸturduÄŸu sekinet haline huzur demek isabet olur. Huzur aynı zamanda kendi Yaratıcısının varlığı karşısında sürekli huzurda oluÅŸunun bir belirtisidir. Böylece kiÅŸi huzurda olduÄŸunda onun tatminini ortadan kaldıracak veya onun mutluluÄŸunu elinden alacak baÅŸka bir güç düşünemez. GeçiciliÄŸini aÅŸarak elde ettiÄŸi bu huzuru elinden kaybetmenin tek ÅŸartı, anlam ve yaÅŸamının kaygısı olan huzuru kaybetmesini saÄŸlayacak olan geçiciliÄŸin ÅŸehevi gücüne yenik düşmesi ve geçicilikte kaybolmaya yüz tutmasıdır. Bu da yabancılaÅŸmayı beraberinde getirir. YabancılaÅŸma ise acıyı çoÄŸaltır ve süreklileÅŸtirir. Ta ki yeniden anlamı bulması ve huzuru kazanmasıdır. Huzur, kendisine verildiÄŸinde bu sefer dört elle sarılmasının gerekliliÄŸini de öğrenmiÅŸ ve tecrübesine katmış hale gelir. Bu mutluluÄŸunun devamına yönelik en önemli amildir.
Mutluluk, geçici duygusallıktan kendini kurtararak huzura ulaşır. Mutluluğun acıyla ilişkisi ise, sahip oldukları üzerinden elde ettiği tatminliği kayıp ettiği zaman kişide meydana gelen kaybetme korkusunun tezahürü olan duygusallıktır. Bu duygusallıktan neşet eden acı, kişiyi yanlış kodlamalara da yöneltebilir. Yanlışa, yanlış ile cevap vererek acıyı çoğaltabilir. Acıdan kaçan kişinin kendini uyuşturacak olan eğlenceye kaptırması da yanlışların ve acının devamına neden olur.
Huzurun saÄŸlanmasının teminatı, gerçeklik ile hakikat ve hakikatin iz düşümü olan gerçekliÄŸin neye tekabül ettiÄŸini anlamak ve idrak ederek varlığının özü olarak kabullenmeden oluÅŸur. İnsan, kendi Yaratıcısını idrak ettiÄŸinde ve yaratılışın her safhasında O’nun izini kavradığında sürekli O’nunla kuracağı iliÅŸki ve iletiÅŸimi de garanti altına almış olur. Huzur tam olarak bu garantide saklıdır. O zaman kiÅŸi, sürekli olarak Allah ile beraber olduÄŸunun bilinci içinde huzurda olduÄŸunu idrak eder ve idrak üzerinden hayatını tanzim ederek varlığının temeli kılar. Artık o huzurdadır. Bu huzur ona süreklileÅŸmiÅŸ bir mutluluk kazandırır. Burada mutluluk artık geçici olanın kiÅŸide oluÅŸturduÄŸu hazzın ötesine geçerek aÅŸkınlık kazanır. Mutluluk huzurda oluÅŸunun zemini olduÄŸu için ontolojik bir karakter taşımaya baÅŸlar. Geçici mutluluÄŸu kaybettiÄŸi zaman kiÅŸinin duyacağı acı ile huzurda iken bunu tecrübe ve idrak ettikten sonra bunu kaybeden kiÅŸinin acısı aynı terazi ile ölçülemez. Bu acı artık piÅŸmanlığın derinliÄŸinde ateÅŸle yanmanın vereceÄŸi duygusal gücü temin eder. KiÅŸi acı çektikçe azap ona tatlı gelmeye baÅŸlayacak ve böylece bu acıdan sonra affedilme umudu onu acıya dayanıklı kılarak bir baÅŸka açıdan mutluluÄŸa taşır. Ve böylece umut ile mutluluk arasındaki bağı da algılama imkânını elde etmiÅŸ oluruz.
Başlıktaki soruya yöneldiğimizde; insan, kendisi olduğunda, yaratılışının amacını doğru bir şekilde kavradığında ve Yaratıcısının rızasını kazanacak kulluğunu yerine getirdiği konusunda bir kanaate sahip olduğunda, kendisine verilen şey ile yetinmeyi de öğrenecektir ve öyle kabul ederek davranışlarını bu yetinme ile belirleyerek huzuru kalıcı hale getirecektir.
Mesele, kiÅŸinin kendi anlamını, yaratılışın anlamını, kendisine yaratılış üzerinden verilen teklif ve sorumluluÄŸun ne olduÄŸunun anlamını, hayatın anlamını ve hayatta meydana gelen ÅŸeylerin anlamını kavrayarak yetinmeyi öğrenir ve yetinme üzerinden huzur bularak mutluluÄŸunu daimileÅŸtirir. Acısı ise bütün bu süreçte devam eder. Çünkü insan, Allah’a olan iÅŸtiyakının sonucu ona ulaÅŸamamanın oluÅŸturduÄŸu boÅŸluktan ve bu boÅŸluÄŸun ne zaman aÅŸacağını bilememeden kaynaklanır. İşte vuslat beklentisi acıyı olgunlaÅŸtırır. Mutlu ve huzurlu biri acıyı çekerek varlığının anlamının peÅŸinde koÅŸar…
Henüz yorum yapılmamış.