Sosyal Medya

Makale

Edebiyattan Yüz Çevirdiğimiz Gün Kendimizden de Yüz Çevirmiş Oluruz

Edebiyat; milletlerin, ulusların, kavimlerin, kabilelerin, toplumların ve bireylerin hayatında çok önemli bir yer tutuyor. Onların varlıklarını, ruhlarını varoluşlarını, hüzünlerini, sevinçlerini, dilemmalarını, cesaretlerini, kimliklerini ve anlam dünyalarını en iyi anlatandır?

Varolanların kendi varlıklarını hem anlamak ve hem de anlamlandırmak için edebiyat en usluplu bir yöntem olarak öne çıkıyor. Bugünü geleceğe taşımanın bir imkanı ve belki de tek yolu olarak edebiyat, kültürün oluşumunun temelini atıyor. İnsan, kendi karakterini ve beraberinde yeni karakterleri oluşturmada da yardım alacağı şey edebiyattır. Bu temel gerçeği görerek edebiyatın milletlerin ve bireylerin oluşmasında ve yetiştirilmesindeki yeri anlamlandırılabilir.

Edebiyat, sadece anlatmakla kalmaz, aynı zamanda onları inşa eder, özellikle onların kişilerini, kendi konsepti içinde, duygularını ve algılarını oluşturarak bulunduğu yeri bir adım öteye taşımaya ehliyetli kılar. Bir duyguyu tam olarak kavramak ve tam olarak aktarabilmenin yolu edebiyattan geçmektedir. O duygunun oluşumunu, yerleşimini, kendisini izhar edişini en güzel edebi eserlerde buluruz. O yüzden edebiyat, şahaserler barındırır ve bu şahaserler aynı zamanda şahane duygulara kaynaklık ederler.

Edebiyat, insanın farkındalık kazandığı mihenktir. Etrafına boÅŸ gözlerle bakma yerine, ne olup bittiÄŸini anlayarak anlamlandıracak ölçüyü kazandıran edebiyat; kiÅŸinin idrak hassalarını geliÅŸtirerek onun dünyasını geliÅŸtirir… Var, varlık, varoluÅŸ ve varolan üzerine derinlikli analizler ve yaÅŸamın oluÅŸumundaki katkılarını, birbirlerinden farklarını ve aralarındaki derin iliÅŸkiyi anlama ve çözümleme basireti kazandırır. Her edebi metin, kiÅŸilerin ve toplumların vizyonlarında bir geliÅŸme saÄŸlama yetkesine sahip olandır…

Bir yetke, bir duyguyu ayrıntılı bir şekilde ortaya koyma ve bu ortaya koyma edimini yerine getirmek içinde ayrıntılı bir şekilde betimleme ve tanımlamayı da içermelidir. Ancak kendi duyguları üzerinde hassaslaşan bir akıl ve kalp dengesine sahip kişi bunu edebi bir dile dökerek gerçekleştirilebilir.

Ä°nsanın sahip olduÄŸu en önemli istidadı; anlama ve anlamlandırma becerisidir. Ä°ÅŸte edebiyat, bu anlama ve anlamlandırmayı derinleÅŸtirerek ideal prototipe yönelik yönelimi yoÄŸunlaÅŸtırır… Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir anı, portreyi, bir mizanseni, bir olayı, bir olguyu fark etme, algılama, yorumlama ve neliÄŸi üzerine bir arayış çabasına denk düşmedir, edebiyat! Bir anın resmini, anlamını, bir diÄŸer andan farkını ve o anın duygu, düşünce ve mantık yapısını çözümleme noktasında uyarıcı, yol gösterici bir özellik kazandırır kiÅŸiye, edebi metinler…

Edebiyat, hem insanın kendisini yetiştirmesini sağlar hem de bir başkasının yetişmesinin şartlarını oluşturma bakımında öncelikli yerini korur. Eğer, insan, tarihe ve geleceğe olumlu, yararlı, iyi ve güzel bir şeyleri bırakacaksa bu ancak edebiyat vesilesi ile gerçekleşebilecek bir durumu içerir.

Ä°nsanın hakikat arzusu, insan olmanın kaçınılmaz zaruretidir. Hakikat ise soyut ve genelde girift bir hali içerir. Gizil bir gerçekliÄŸe sahip olan hakikat, ancak sembolik bir dile yaslanarak aÅŸikar kılınabilir. Hakikat, ÅŸumüllü bir ÅŸekilde anlaşılabilme ve anlatılabilme imkanını edebiyat ile kazanır. Edebiyat; deneme, ÅŸiir, öykü, roman, destan, ağıt vb. ile insana has duyguların en üst düzey anlatımını gerçekleÅŸtirerek insani durumu anlışılır kıldığı gibi, doÄŸru bir algı ile bir üst düzeye taşıma gayretinin baÅŸlangıç adımı halini alır… 

Hakikati, kendi neÅŸvesi ve otantik yapısı içinde doÄŸru bir zeminde inÅŸa ederek anlatımını yapabilmenin imkanı edebiyatta saklıdır. Hakikatin farklı varlık tezahürlerini ve oluÅŸ aÅŸamalarını idrake sunarak ona yönelik bir kaygıyı ve gerçeÄŸi dile getirmenin dayanılmaz ağırlığını bir misyon ve sorumluluk çerçevesinde yine edebiyat gerçekleÅŸtirir…

Edebiyatın ironi, teşbihe dayalı dili, simgesel anlatımı, hakikat ile doğru bir bağ kurması, onu yine doğru bir zeminde anlatma çabası göz ardı edilemez. Bu, edebiyat ile hakikat arasındaki derin bağlantıyı göz ardı etmemize neden olur.

Bir milleti, ulusu, kavmi veya toplumu millet, ulus, kavim veya toplum yapan ÅŸey ne ise; onun üst düzey bir inÅŸa ile gerçekleÅŸtirebilme kaynağıdır, edebiyat! Bir halin bir baÅŸka hale sorunlu veya sorunsuz geçiÅŸini kolaylaÅŸtıran metinlere biz edebiyat diyebiliriz. Böylece insanın inkiÅŸafı ve oluÅŸumu üzerine edebi metinlerin ağırlığı kendiliÄŸinden anlaşılmış olur… 

Bir edebi metni edebi metin yapan ÅŸey; o toprakların ruhunun dili üzere yazılmış ve gerçekleÅŸtirilmiÅŸ bir olguya tekabülüdür… Böylece edebi metin, bir milletin uyanışının destanı olacağı gibi kimliÄŸinin yegane sahibidir de! Edebiyat, bu çerçeve içinde hem geçmiÅŸi geleceÄŸe taşır, hem de bugünü inÅŸa edecek yeni bir dilin imkanlarını yoklayarak onu varlığa taşıyıp günün hakikatinin reel durumla irtibatını saÄŸlayarak yeni bir anlamın varlığını açığa çıkartır.

Ä°nsanın duygularını, düşüncelerini, öfkelerini, sevinçlerini, acılarını, hüzünlerini, yeislerini, karalar baÄŸlamısını, umutlarını, yoksunluklarını, zenginliklerini, baÄŸlılıklarını, inkarlarını, isyanlarını vb. insanı insan kılan olguların tam olarak kavranabilmesi, edebi metinlerin çözümlenmeleri ile saÄŸlanabilir. Edebiyat, bu özelliÄŸi ile ne kadar önemsense azdır. Çünkü, insanı, kendisini gerçekleÅŸtirecek donanımı kazandıran boyut edebi ilgiyle geliÅŸtirilebilir… Edebi ilgiyi kaybeden birey ve toplum, kendi intiharına nedenler oluÅŸturmuÅŸ kabul edilmelidir. Varlığını tehlikeye atarak kendi yokoluÅŸunu hazırlama suçu iÅŸlemiÅŸtir o. Ä°nsani durumların neliÄŸi ve nasıllığı üzerine birÅŸeyler söyleyecek felsefi metinlerin estetize olmuÅŸ hali ve ifade de derinleÅŸmeyi saÄŸlayarak muhataba doÄŸru bir ÅŸekilde anlatma ve anlamayı saÄŸlama iÅŸi de edebiyatın iÅŸidir. Bu yüzden edebiyat ile iliÅŸkileri kötü olan birey ve toplumların gelecekleri ipotek altına alınacaktır. Geleceklerine güven duyarak bakmak isteyen birey ve toplum edebiyat ve edebiyatçılarına gereken önemi vermeyi bir yükümlülük olarak kabul etmelidirler…

Edebiyatçıyı, lüzumsuz, anlamsız, yararsız gibi yaftalar üzerinden inkara mahal bırakılmamalıdır. Edebiyat, o milletin varlığını, dilini, bilme yollarını ve yöntemlerini en güzel şekilde ifadeye kavuşturan ve en güzel şekilde aktarımını yapacak bir hassasiyete sahiptir. O yüzden edebiyatçı, önemsenmeli ve dikkate alınarak onun rehberliğine dikkat kesilmelidir.

Ä°nsanın, cömertliÄŸi, diÄŸerkamlığı, fedakarlığı, kendini sunumu, yüreÄŸini açması, yardımseverliÄŸi vb. prototip oluÅŸturma konsepti edebiyatın derin sularında olgunlaÅŸtırılır… Edebiyatın derinliÄŸine raÄŸmen orada yüzmenin hep kolay yolları bulunur. Yeter ki edebiyat ile iliÅŸki saÄŸlıklı bir ÅŸekilde yürütülsün ve ona teslimiyet öne çıkartılsın…

Edebiyat, birey ve toplumun daha ahlaki ve daha fedakar özellikler kazanabilmesi için gereken vasatın inÅŸasında temel kaynak durumundadır. Edebiyatı bir haz ile okuma yerine, bir insanın oluÅŸumunun bütün aÅŸamalarına yaptığı katkı baÄŸlamında okumanın zarureti aÅŸikardır…

Edebiyatın haz vermesi kaçınılmaz olana tekabül eder. Ancak bu haz aynı zamanda kişiyi olgunlaştıran ve bazı duyguların farkına vardıran bir özelliği olmalıdır. Hem haz ile birlikte akli yetilerin harekete geçmesine de vesile olur. Ayrıca hazzı sadece maddi bir ölçü içinde betimleme yerine manevi hazzın varlığına tanıklık ederek edebiyatın sağlayacağı manevi hazzın oluşturacağı kişiliğin derinleşmesine de imkan tanınmalıdır.

Edebiyat; duyguların türkü tadında terennüm edilerek biçeme kavuÅŸtuÄŸu ve biçimlendirildiÄŸi zaman ve mekan duygudaÅŸlığı oluÅŸturur, duyguların inceltilerek, yoÄŸunlukları çözümlenerek elle dokunulur kılınacak ve gözle görülecek düzeye ulaÅŸtırır ve hakikatinin tezahürünü ve çözümlemesini kolaylaÅŸtırır…

Edebiyat, incelik, estetik ve farkın farklı detaylarına muttali kılarak onu geliştiren kurucu metinlerin varlığının nedenidir. Kurucu metinler ise kişiliğin kurucu unsurlarıdır. Edebiyat, süreklileşen yapısı ile kuruculuğunu kaybetmeden yolculuğu sürdüren ender yapılardan biridir.

Edebiyat, sadece iyi ve kötünün ayrımını deÄŸil; daha kötü ve daha iyinin neliÄŸini de belirleyecek kıstasları oluÅŸturur… Ä°yi, daha iyi, en iyi gibi iyinin katmanlarının neye tekabül edeceÄŸini belirlediÄŸi gibi kötü ve daha kötünün anlam katmanlarını da gözler önüne sererek kiÅŸinin kendi kiÅŸilik geliÅŸimini saÄŸlayacak bir zemini muhafaza ederek temel kıstasların varlığını taşır. EÄŸer bu temel kıstasların varlığı taşınmaz ise süreklileÅŸen bir şüphe denizinde kaybolma zemini kendini inÅŸa eder. O zaman da karakterlerin yaz boz tahtasına dönüşmesinin önüne geçilemez olur.

Edebiyat; insan olmanın yolllarını inÅŸa ederek insan olmanın olgunluÄŸunu izhar eder ve kiÅŸiye insan olmanın mantık, yöntem, uzam ve psikolojik vasatını teÅŸhir eder… Kim ola, insan ola, kim kala, ne olduÄŸu bilinemez diye…

Edebiyat, insanı kuÅŸatır, onu sadece bir boyutu ile deÄŸil, bilakis bütün boyutluluÄŸu içinde kuÅŸatır. Ä°ÅŸte bu kuÅŸatma ile insan için kötülüğün yollarının kapatılması saÄŸlanabilir. Ä°nsan, bugün çok daha iyi bir ÅŸekilde çok boyutlu bir varlık olduÄŸu anlaşılmış durumdadır. Felsefi olarak bu çok boyutluluk bilinmesine raÄŸmen, bunu besleyecek edebi metinlerin azlığı, meseleyi derinlemesine kavramaya engel teÅŸkil etmektedir. 

Edebiyat, insanın, devletlerin, halkların ve milletlerin kaderini belirleyecek bakışı incelterek varlık sahasına çıkartarak onların bugünlerini ve geleceklerini daha sahici ve sıhhatlı yaÅŸamalarına imkan tanır. Red ve kabulün ötesinde edebiyat ciddi bir iÅŸtir. Bu ciddiyeti görenler edebiyat ile ilgili olurlar. Kendini tanımanın pozitif yolu olan edebiyat vazgeçilmezimizdir…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.