Sosyal Medya

Makale

Paylaşmama Düzeninin Muhafazakar Birliktelikleri

Ve Biz o (günahkâr) ları (sadece) imtihan edeceÄŸiz, tıpkı aÄŸaçtaki meyveleri ertesi gün kesinlikle toplayacağına yemin eden bazı bahçe sahiplerini denediÄŸimiz gibi. Ve onlar hiçbir istisnai kayıt da koymuyorlardı. (bu iÅŸi mutlaka yapacaklarından emin gözüküyorlardı) Bunun üzerine, onlar uykudayken Rabbinden (gelen)bir salgın o (bahçeyi)sarmış ve ertesi gün (bütün bahçe)sararıp kurumuÅŸtu. Sabah erken kalktıklarında birbirlerine ‘Meyve toplamak istiyorsanız erkenden tarlanıza gidin!’ diye seslendiler. Derken yola koyuldular, giderken aralarında fısıldaşıyorlardı; ‘Bugün hiçbir yoksul, bahçeye girip yanınıza sokulmasın!’ Ve kararlı bir ÅŸekilde erkenden kalkıp gittiler. (Kalem / 17-26)

Özlenen günlere ulaşılmıştı. Artık yetiÅŸtirilen kadrolar devlete yerleÅŸiyor, bağışçı(!) iÅŸ adamları organize olmuÅŸ, devlet ihaleleriyle destekleniyordu. Yurt dışında yaptıkları hayır iÅŸleri ummadıkları nüfuzlara ulaÅŸmalarını saÄŸlamıştı. Daha önce yanlarına uÄŸramayanlar ÅŸimdilerde en yakın müdavimleri olmuÅŸtu. Gün artık devletin de desteÄŸiyle tek cemaat olma günüydü. Kendinden olmayanı sapkınlıkla suçlamak yetmez olmuÅŸtu. Onlar tüm imkanlardan mahrum bırakılmalıydı. Ulaşılan nimetleri rakiplere el sürdürmeden kurulan muhafazakar piramide  göre yukarıdan aÅŸağıya paylaşılmalıydı. Zaman paylaÅŸma zamanı deÄŸil kimseye kaptırmadan hasata sahip çıkma zamanıydı. ‘Devlet deniz yemeyen domuz’ sapkınlığı daha da ilerisi ‘Devlet deniz bunu bizim dışımızdakilere yedirenler domuz’ ÅŸekline dönüştü...

Ama bahçeye bakıp onu (tanınmaz hâlde) görünce: ‘Herhâlde yolumuzu ÅŸaşırdık!’ diye bağırdılar (ve sonra da)‘Hayır, biz mahrum edilmiÅŸiz!’ (dediler).Aralarındaki en aklıselim sahibi olanı, ‘Ben size, Allah’ı tesbih/tenzih etmelisiniz (yoksulların hakkını görmezden gelmeyelim) demedim mi?’ dedi. Onlar: ‘Rabbimizi tenzih ederiz! DoÄŸrusu biz zalim kimselermiÅŸiz!’ diye karşılık verdiler ve sonra dönüp birbirlerini suçlamaya baÅŸladılar. (Sonunda)‘Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz haddimizi aÅŸmışız! (Ama) belki Rabbimiz bunun yerine daha iyisini bize bağışlar. Artık ümitle (sadece) ona yöneleceÄŸiz!’ dediler. (Kalem / 27-32)

Mekkeli müşrikleri ifÅŸa eden ve sahip olduklarını hiç kimseyle paylaÅŸmamaya karar veren bu ‘Bahçe sahibi’ kardeÅŸler, dinin emirlerinden haberdardı. Rızkın Allah’tan olduÄŸuna inanıyor, üstelik kendilerini kardeÅŸ kılan yaratıcının emirlerine uyup hasat ettikleri ürünleri aralarında paylaşıyorlardı.  Ama onlar, kana dayalı kardeÅŸlik anlayışını müminlerin kardeÅŸ olduÄŸu ilkesinin önüne geçirince liyakat öldü taraftarlar fanatikleÅŸti.Tüm üstünlük iddialarının rol model kibirli ÅŸeytandır. Böylece paylaşıp kardeÅŸ olmaktansa hasatı yığıp üstün olmayı seçtikleri an her ÅŸeyi kaybetmeye baÅŸladılar. Bu hüsranı dünyada yaÅŸayanlar hatalarını anlayıp tövbe edip düştükleri yerden kalkar ve kardeÅŸleriyle paylaÅŸarak bahçe kardeÅŸliÄŸinden kurtulurlar. Ama ya bu üstünlük iddiası içinde ölenler! Yeniden dirildiklerinde garanti(!)  gördükleri cennet yerine cehenneme atılıp paylaÅŸmak yerine yığdıkları üzerine daÄŸlanırsa…

Hasatı yapamamanın en acı yönü, onları üstün kılan varlıklarının elinden alınarak küçümsedikleriyle aynı konuma indirgenmektir. Zira devletin veya küresel güçlerin saÄŸladığı imkanlarla kalabalıklaşıp ‘ötekileÅŸtirin ve paylaÅŸmayın’ mottolu ÅŸeytani düzenin parçası kılınanlar kaybedeceklerdir. Onlar kula kul olmayı seçmiÅŸ ve gerçek muktedir olanın Allah olduÄŸunu unutmuÅŸtur. ÇoÄŸalmak zannıyla azalacaklar, büyüyoruz zannıyla kullanılacaklardır.

Kaybeden kalabalıkların yerine seçilip artık hasatın kendisine verileceğine sevinenler tarihin tekerrür etmesini sebep olurlar. Sizi birlik(!) kılıp hasatı kimseyle paylaşmayıp güçlülüğünüzün işareti telefonlarınıza program yükleyenler, daha sonra beraberliğinize yapılacak sürek avına davetiye çıkaranlardır. Ama gücün tadını alanların tövbesi zordur. Onlar yeni kadroları diye tanıttıkları üniversiteli gençleri, burslarla, evlerle ve devlet imkanından yararlandırma ile satın alırlar. Hasatı kaptırırlarsa her şeylerini kaybedeceklerini endişesine mahkum yaşarlar. Zira küresel zulmün sürmesi için gerekli olan din menşeli kurşun askerleri ancak hasattan pay vererek kendilerine bağlayabildiklerinden haberdarlardır.

Ayette bahçe sahiplerinin arasında onları uyaran aklı selim(!) kardeşin de kaybetme nedeni, uyarılara kulak asmayan kardeşleriyle birlikte hasılatı kapmaya talip olmasıdır. Bunların sayısı çoktur ve zulüm dedikleri eylemlerden kâr devşirmekten geri duramazlar.

Müslümanlar ve birlikteliklerinin yaptığı tüm zulümler inanç sahibi olmayanlarca Allah’a fatura edilir ve dinden uzak durulmasına bahane sayılır. Tövbe aynı zamanda yapılan yanlışlığa sahip çıkıp tüm yanlışlardan müstaÄŸni olan Allah’ı tenzih etmektir. Bahçe sahiplerinin tövbesi ve tenzihi hasatı yığmak deÄŸil ihtiyaç sahibi kardeÅŸleriyle paylaÅŸmaktır.

Kişisel tövbe kolaydır ama hasat devşirilen birlikteliklerden ayrılmak er kişinin işidir.

“…De ki: Size imânınız ne kötü ÅŸey emrediyor, eÄŸer müminlerdenseniz.” (Bakara / 93)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.