Sosyal Medya

Makale

Algı operasyonu

Kötü niyetli ve ahlakı bozuk kiÅŸilerin masum insanlar, kurumlar, kuruluÅŸlar ve gruplar hakkında asılsız haberler yaymaları, “iftira et iz yapar” kuralına göre insanların zihin ve hafızalarında yalan yanlış izler oluÅŸturmaya uÄŸraÅŸmaları yeni bir olay deÄŸildir, ancak yeni iletiÅŸim araçları bu algıların hem çabuk hem de geniÅŸ bir alanda yayılmasına imkan verdiÄŸi için tesiri de bu ölçüde büyük ve zararlı olmaktadır.

Günah, çirkin ve ayıp olan bu fiilin sorumluluğu yalnızca asılsız algı oluşturan ve yayanlara değil, bunlara müşteri olanlara da aittir; çünkü Kitabımız, böyle haberlerin araştırmadan, incelemeden, soruşturmadan kabul edilmesini ve buna göre bir fiil ve tavır içine girilmesini yasaklamaktadır

Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza piÅŸman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri size bir haber getirdiÄŸinde doÄŸruluÄŸunu araÅŸtırın.” (Hucurât: 49/6)

Hükmü ve hikmeti bütün zamanlara ait olan bu âyetin geliş sebebi olarak şu olay anlatılmıştır:

Velîd b. Ukbe, Benî Mustalik kabilesinin zekât vergisini toplamak üzere gönderilir. Velîd yolda iken birisi, bu kabileden silâhlı bir grubun yola çıktığı haberini getirir. Velîd, onların savaşmak için çıktıklarını düşünerek geri dönüp Hz. Peygamber'e durumu anlatır. O da haberin doğru olup olmadığını araştırmak ve gereğini yapmak üzere Hâlid b. Velîd'i gönderir. Hâlid kabileye yakın bir yerde konaklayarak durumu araştırır; söz konusu grubun ezan okuyup namaz kıldıklarını, İslâm'a bağlılıklarının devam ettiğini tespit eder ve Medine'ye döner. Sonunda onların, zekât tahsildarı geciktiği için durumu öğrenmek veya zekâtı kendi elleriyle Hz. Peygamber'e teslim etmek üzere yola çıktıkları anlaşılır.

“Yoldan çıkmış” diye çevirdiÄŸimiz fâsık, “dinin emirlerine uymayan” demektir; yalan haber taşıyan kimse de bu kavrama dahildir.

Âyetten çıkan genel hüküm, durumu bilinmeyen veya yalancı, günahtan çekinmez olarak tanınan kimselerin verdikleri haberlere ve bilgilere güvenilmemesi, bunlara göre hüküm verilmemesi, harekete geçilmemesidir.

Ä°nsanların çoÄŸunda özellikle kötü, aleyhte ve tehlike bildiren haberleri hemen kabul etme eÄŸilimi vardır. Bu yüzden insanlar arasında birçok kötü zan, düşünce ve eylem ortaya çıkmış; piÅŸmanlıklar, bazen telâfisi mümkün olmayan zararlar görülmüştür. Hz. Peygamber ile onun ahlâkında ve yolunda olanlar böyle haberler karşısında tedbiri elden bırakmaz, acele ile hüküm vermez, harekete geçmezler. Yetkin önderler böyle tedbirli davranırken onlar kadar birikimli ve deneyimli olmayan sıradan insanlar telâşa kapılır, önderlerin tedbirli davranmalarının hikmetini kavrayamazlar; bunların, “Neden hemen harekete geçilmiyor?” diye söylendikleri, hatta aleyhte konuÅŸtukları olur. Ama gerektiÄŸi ÅŸekilde tahkik edildiÄŸinde bu tür haberlerin, bilgilerin yalan, yanlış, eksik olduÄŸunun veya yanlış anlaşıldığının sayısız örnekleri vardır. Önderin davranışı karşısında teslimiyet göstermek, acelecilik göstermemek ve isyan etmemek için Sahâbede iman, Peygambere güven ve sevgi vardı. Åžu halde daha sonraki zamanlarda da insanların, Peygamber ahlâkındaki önderleri seçmeleri ve onlara güvenmeleri gerekmektedir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.