Sosyal Medya

Makale

Zenginlik, lüks ve israf

Soru:
EÅŸim (karım), bahçeli ve havuzlu büyük bir ev almam için ısrar ediyor, ben ise böyle fazlalıkların, lüks eklentilerin bulunmadığı mesela üç artı birlik bir dairede oturalım diyorum. Ne yapmam gerekiyor. EÅŸimi zühde (dünyadan asgari nasiplenmeye) zorlayamam, ama eÅŸim olduÄŸu için beraber yaÅŸamak durumundayım. Onun zühdü kabul etmemesi boÅŸamayı meÅŸru kılmıyor, fakat ben de dünyaya dalıp yaÅŸamak istemiyorum; ne yapmalıyım? Onun istediÄŸi bir evi satın alsam sevap mı günah mı kazanırım? Ben başımızı örten bir çatıya razıyım, onun dediÄŸini yaparsam “Güzellikleri dünyada tüketip gidenler, ahirete bir ÅŸey bırakmayanlar” sınıfına girer miyim?

Cevap:
Müslümanın önceliÄŸi ahiret (ebedî hayat) olmalıdır. Peygamberimiz (s.a.) ümmeti için yoksulluktan deÄŸil, zenginlikten endiÅŸe etmiÅŸtir: “Vallahi sizin için yoksulluktan korkmuyorum, aksine size, önceki toplumlarda olduÄŸu gibi bol dünyalık verilmesinden, bunun peÅŸinde ÅŸahsi menfaat yarışına girmenizden ve onlar gibi sizin de bu yüzden helak olmanızdan korkuyorum.”
“Bilin ki dünya hayatı, bir oyun, bir eÄŸlence, bir gösteriÅŸ, aranızda bir övünme, mal ve evlâtta bir çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yaÄŸmur gibi ki bitirdikleri çiftçileri imrendirir, sonra kurumaya yüz tutar, bir de bakarsın ki sararmıştır, ardından da çerçöp haline gelmiÅŸtir. Âhirette ise ya çetin bir azap yahut Allah'ın bağışlaması ve hoÅŸnutluÄŸu vardır. Dünya hayatı sadece aldatıcı yararlanmadan ibarettir.” (Hadîd: 57/27).

Kırmızı sınırları aşmamak şartıyla Müslümanın, dünya nimetlerinden istifade etmesi sakıncalı değildir. Bankalardan faizli para alarak daha geniş, daha lüks evler edinen kimseler günaha girerler. Ailesinin rahat ve huzurunu sağlamak için ve buna yeterli olacak ölçüde bir mesken edinen kimseler ise bu niyetlerinden dolayı sevaba girmiş olurlar; çünkü uygun bir mesken de nafaka borcuna dahildir.

Yüksek binalar yapmada yarışa giren, bununla övünen ve böbürlenen kimseleri kınayan hadisler vardır. İsraf da naslarla haram kılınmıştır. Buna mukabil şu mealde hadisler de vardır:

“Allah'ım günahlarımı bağışla, evimi geniÅŸlet ve bana lütfettiÄŸin rızkımı bereketli eyle!”
“Dört ÅŸey mutluluk verir: Ä°yi eÅŸ (kadın), geniÅŸ mesken, iyi komÅŸu ve iÅŸe yarar binek. Dört ÅŸey de insanı mutsuz kılar: Kötü komÅŸu, huysuz eÅŸ, dar mesken (ev, barınak), iÅŸe yaramaz, kötü binek.”
“…Allah sana mal vermiÅŸ ise bunun belirtisi üzerinde görülsün”.
“Allah güzeldir, güzeli sever.”
Duhâ suresinin son âyetinin meali şöyledir: “Rabbinin nimetini dile getir, şükür niyetiyle anlat”.

İlk bakışta karşıt gibi gözüken bu hadisler şöyle yorumlanmıştır: Dünya malı, ikbali, refahı ve lüksü bir müminin hedefi olursa, bunları edinmeyi hayatının amacı kılarsa, bunlarla övünür, çoğaltmak için gece gündüz didinirse bu dinin maksadına ve Allah'ın rızasına uygun olmaz. Amacı ve hedefi Allah rızası olan bir mümine Allah zenginlik verirse, bu zenginliğin sosyal yükümlülüğünü yerine getirirse; bina, giyim kuşam, binek vb. şeylerde güzellik ve kalite tercihi sakıncalı da olmaz, kişinin durumuna, zaman ve mekan şartlarına göre israf da olmaz (İsraf görecelidir).

Yorum böyle olmakla beraber bir şeyin hak ve israf olup olmadığının ölçütü yalınızca dar alanda durum ve şartlar olmamalı, daha geniş bir alanda insanların ihtiyaçları göz önüne alınmalıdır. Dünyada açlıktan ölenler var iken milyonlarca liralık mücevherat ile süslenen, saray gibi evlerde lüks ve israf içinde yaşayan müminlerden, yalnızca zekatlarını ödediler diye bu aç ve açıkların hesabı sorulmaz demek kolay değildir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.