Sosyal Medya

FiravunlaÅŸma



KÄ°BRÄ°N vardığı en ileri noktadır FiravunlaÅŸma. Åžeytan; kibir, hased ve riya yüzünden huzurdan kovuldu.

Kebir olan

ALLAH’tır..

Ekber olan

ALLAH’tır...

Kibirlenme, gururlanma, övünme, bencillik, egoistlik Müslümana yakışmayan bir ahlak ve ahlakı reziledir. Müslüman, kâfire karşı kibirlidir, bunun adı izzettir. Kibir eden Müslüman kardeÅŸimizin kibrini kırmak için ona karşı kibirli olmaya ruhsat verilmiÅŸtir.

Ä°nsanlar makamlarıyla, bilgileriyle, varlıklarıyla diÄŸer insanlara üstünlük taslama, onu ezme ve aÅŸağılama hakkına sahip deÄŸildir. Yaşı, başı, makamı, bilgisi her ne olursa olsun; birilerine hava atma, onu harlama, aÅŸağılama, hakaret etme, psikolojik baskı yapma hakkına sahip deÄŸildir. Ä°nsan, dolayısıyla Müslüman mahfiyet ehlidir, tevazu sahibidir.

Kibir bir ilettir

Ä°lmiyle kibirlenen bir alime bir arif ders vermek istemiÅŸ: Alime sormuÅŸ; “Allah’ın ilmiyle Peygamber Efendimizin ilmini kıyaslar mısın?” Alim; “Kıyası mümkün deÄŸil” demiÅŸ. Arif ısrar etmiÅŸ ve bir kâğıda kocaman bir daire çizip; “Bunu Allah’ın ilmi kabul edersek, Peygamberin ilmi bunun neresindedir?” diye sormuÅŸ. Alim, kalemle bir nokta koyarak, “Bu kadar olabilir” cevabını vermiÅŸ. Arif, alime sormuÅŸ; “Senin ilmin bunun neresindedir? Alim, arife teÅŸekkür edip; “Bana iyi bir ders verdin, kibir illetimi bana gösterdin” demiÅŸ.

Kibirde, bencillikte, egoistlikte Firavunlarla yarışır hale gelmemizin sebebi nedir?

Koca koca adamların; bilgisine, makamına, mevkisine gereÄŸinden fazla övgüler dizerek onların FiravunlaÅŸmasına yardımcı olduÄŸumuzu unutuyoruz.

BaÅŸarıyı ödüllendirmek, takdir etmek, hayırlı bir iÅŸ yapana teÅŸekkür etmek gerekir. Bu Müslümanlığımızın insanlığımızın icabıdır. Takdir ve teÅŸekkürü; övgüyle, medihle, bir baÅŸka boyutu; yaÄŸcılık ve yaltaklanma ile karıştırmamak gerek. Efendimiz; “KiÅŸiyi yüzüne karşı öven onun boynuna kılıç çekmiÅŸ gibidir” buyuruyor. Bir baÅŸka hadiste de; “Biri sizi yüzünüze karşı övmeye baÅŸladığında yerden toprak alıp yüzüne serpin” buyuruyor.

SevdiÄŸiniz kiÅŸiye, yüzüne karşı seni ALLAH için seviyorum deyin hadisi, diÄŸer hadisi ÅŸeriflerle çeliÅŸmiyor. KiÅŸinin gıyabında hukukunu savunmak, takdir edilecek yanlarıyla anmak, mükellefiyetimiz de buna dahil.

Ahmet Bey, Mehmet Bey, Hocam, öÄŸretmenim, falan efendi gibi sahip olunan gerçek sıfatlarla anmak varken; baÅŸkanım, müdürüm, vekilim, bakanım gibi çoÄŸunlukla gerçek dışı sıfatlarla hitap edip yaranmak, onların kibir ve gururunu kamçılamakla, hem onlara hem kendimize ne büyük kötülük ettiÄŸimizin, kendi Firavunumuzu kendimizin yetiÅŸtirdiÄŸinin farkında mıyız?

Mısır’a kral olan adam!

Hikaye edilir ki; Firavunlardan önce Mısır’da halka zulmeden bir kral varmış. BaÅŸka diyarlardan bir insan gelip Mısır’a yerleÅŸir ve kraldan iÅŸ ister, kral her seferinde bu kiÅŸiyi başından savar. En sonunda bu kiÅŸi elinde yazılı bir kağıtla krala varır. Kral öfkeyle kovmak isterken elindeki kağıdı uzatıp kraldan imzalamasını ister, kralda okumadan öfkeyle imzalar. Åžehrin dışında kendine bir mezarlık alanı çeviren kiÅŸi, bununla ilgili yetki belgesini imzalatmıştır krala. Åžehrin ölüleri buraya defnedilmeye baÅŸlayınca, bu kiÅŸi garibanlardan para almadan defin iÅŸine izin verir. Ekonomik durumlarına göre diÄŸerlerinden mezar parası alır. Halk bu insanı öve öve bitiremez. Firavunun bir yakını buraya defnedilmek isteyince mezar için astronomik bir miktar ister. Olay krala intikal edince kral küplere biner; benim mülkümde kim benden para isteyebilir. Bu kiÅŸi krala imzalattığı yetki belgesini gösterir. Kral astronomik fiyatı sorunca; herkesin durumuna göre para alındığını söyler. Zalim krala karşı tavır gösteren bu adamı halk, yere göÄŸe sığdıramaz, sonunda onu kral yaparlar. Halkın övgüleriyle kral olan bu adam zulümde zirve yapar, Firavun olur. Mısır’da her dönem bir Firavun olur. Biz ne yaptık ki uzak yakın çevremizde yüzlerce Firavuna sahip olduk.

Öncelikle, takdirle övgüyü, kibirle vakarı birbirine karıştırmamalıyız.

Tezellul iletevazuyu, kibir ile vakarı, ilim ile cehli, ÅŸahsiyet ile ÅŸahsiyetsizliÄŸi, inat ile azmi, tembellik ile tevekkülü, akıl ile ukalalığı, haram ile helali, mahrem ile namahremi, hoÅŸgörü ile yaranmayı, argo ile sevecenliÄŸi, görgü ile görgüsüzlüÄŸü, teenni ile aceleyi, hilm ile öfkeyi birbirine karıştırmamalıyız. Muharrem Balcı / Milat Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.