Sosyal Medya

Güncel

Hayrettin Karaman / Cuma namazı (2)

Hayrettin Karaman / Yeni Åžafak



BaÅŸta cuma günü ve namazı ile alâkalı âyet ve hadisleri zikretmiÅŸtik. Bunlarda ve baÅŸka hadislerde cuma namazının ÅŸehirde kılınacağı, ÅŸu kadar cemâatle kılınacağı, ancak bir camide kılınabileceÄŸi, sultanın bulunması veya izin vermesi... gibi vücûb ve sıhhat ÅŸartları zikredilmiÅŸ deÄŸildir. Bu ÅŸartlar sözlerin delâleti ve tatbikattan, ictihad yoluyla çıkarılmış, üzerinde de ihtilâf edilmiÅŸtir. Åžartlar üzerinde lüzumundan fazla titizlik gösteren ve bu yüzden cuma gibi büyük bir ibâdetin ifâsını güçleÅŸtirenlere karşı olan Ä°slâm âlimleri vardır:

Ä°bn RüÅŸd: “Bu mevzuda müctehidlerin ihtilâf etmelerinin (farklı yorum, ictihad ve görüÅŸ sahipleri bulunmasının) sebebi: Hz. Peygamber (s.a.) cuma namazını dâimâ cemâatle, camide ve ÅŸehirde kıldığı için bu vasıfların ÅŸart olma ihtimâlidir. Cuma namazının daima böyle kılınmış olduÄŸunu görüp bunların ÅŸart olması gerektiÄŸine kâni olanlar ÅŸart koÅŸmuÅŸ, böyle görmeyenler de ÅŸart koÅŸmamıştır... Ayrıca namaz çevresindeki bu davranış ve oluÅŸların namazla alâkasına da bakılmış, alâkalı görenler ÅŸarttır demiÅŸ, görmeyenler ÅŸart deÄŸildir kanaatine varmışlardır. Bu sebeple cemâatin ÅŸart olduÄŸunda ittifak etmiÅŸlerdir; çünkü cemâat umûmiyetle namazlarda bulunan bir keyfiyettir. Ä°mam Mâlik ÅŸehir ve sultanı ÅŸart koÅŸmamıştır; çünkü bunların namazla doÄŸrudan bir alâkası yoktur. Buna mukabil namaz ile münasebetini gözönüne alarak camiyi ÅŸart koÅŸmuÅŸtur. Ä°htimâl ki, bunların hepsi lüzumsuz derinleÅŸme, ileri gitmedir; halbuki Allah’ın dini kolaylıktan ibârettir, birisi çıkıp pekâlâ ÅŸöyle diyebilir: EÄŸer bunlar cumanın mûteber (sahih) olması için ÅŸart olsaydı Rasûlullâh’ın (s.a.) sükût etmesi ve bunları açıklamadan bırakması câiz olmazdı; çünkü Allah Teâlâ ÅŸöyle buyurmuÅŸtur: “...insanlara gönderileni açıklayasın diye...” “...ihtilâfa düÅŸtükleri hususu onlara açıklaman için...”

Åžâh Veliyyullah: “Cemâat ile bir nevî medeniyetin -cuma namazının sıhhat ve vücûbu için- ÅŸart olmasını ümmet, âyet ve hadislerin lâfız ve ifâdelerinden deÄŸil, manevî yoldan telâkki etmiÅŸ ve benimsemiÅŸlerdir. Çünkü Rasûlullâh (s.a.) halifeleri ve müctehid imamlar cumayı ÅŸehirlerde kılıyorlar, kırlarda göçebe yaÅŸayanları muâheze etmiyor, mes’ul tutmuyorlardı. Asırlar ve devirler geçtikçe bunların ÅŸart olduÄŸu neticesine vardılar. Çünkü cumadan maksad ÅŸehirde dini yaymak, merâsimi açıkça ifâ eylemektir, bunun için de kılındığı yerin ÅŸehir olmasını, medenî vâsıtaların bulunmasını gözönüne almak gerekmiÅŸtir. Benim nezdimde en doÄŸru olan “köy demek mümkün olan en küçük yerin dahi cuma için kâfî geleceÄŸidir... kırk kiÅŸi ÅŸart deÄŸildir, namazı kıldırmak önce ulü’l–emre aittir, devlet baÅŸkanının bulunması ÅŸart deÄŸildir.”

Sıddık Hasen b. Ali: “Cuma namazı için devlet baÅŸkanı, ÅŸehir, muayyen sayı, cami ve tek camide kılınma gibi ÅŸartların aranacağına dair Kitâb ve Sünnetten hiçbir delili yoktur.”

Bu nakilleri çoÄŸaltmak mümkündür. Bizim varmak istediÄŸimiz netice ise ittifak edilen ÅŸartlar dışında kalan ÅŸartlar üzerinde fazla durmamak ve bunlara riâyet edeceÄŸim diye cuma namazı gibi büyük bir ibâdeti terk veya iptâl eylememektir.

2. ÅžARTLARIN AYRI AYRI TETKÄ°KÄ°

a) Cemâat

Åževkanî’nin Ä°bn Hacer’den nakline göre bu mevzuda onbeÅŸ mezheb yani farklı ictihad vardır. Åžart koÅŸulan cemâatin sayısı bir kiÅŸiden seksen kiÅŸiye ve sınırsız, kalabalık bir cemâate kadar uzanmaktadır. Ä°mam Muhammed ve Ebû Yusuf’a göre imamdan baÅŸka en az iki kiÅŸi gereklidir.

Hâfız Ä°bn Hacer muayyen bir sayı ile takyid etmeden “kalabalık bir cemâat” görüÅŸünü tercih etmiÅŸtir.

Åževkânî de “iki kiÅŸi” görüÅŸünü tercih eylemiÅŸtir. Bu görüÅŸün delili ÅŸudur: Cuma için cemâat hadîs ve icmâ ile ÅŸarttır; muayyen bir sayıdan bahsedilmemiÅŸtir, diÄŸer namazlarda cemâatin en az miktarı iki olduÄŸuna göre burada da iki kiÅŸi cemâattır.

b) Åžehir

Ä°lk cuma ile ilgili hadisler cumanın köylerde de kılınabileceÄŸini göstermektedir. Nitekim Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı bu mevzudaki bir izin talebine 6.2.1933 tarihinde ÅŸu cevabı vermiÅŸtir:

“Cuma namazı farz ve bunun farziyeti Kitâb, Sünnet ve Ä°cmâ ile sâbittir. Bütün mezheb imamlarınca da kat’î olan cihet, onun farz ve ÅŸeriat–i Ä°slâmiyye’den olmasıdır. Cuma’nın sıhhat–i edâsı için serdedilen ÅŸerait–i sâirenin edillesi kat’i olmadığından onlar müctehidler arasında muhtelefûn fihtir. Mısır (ÅŸehir) ve izn–i hâkim gibi ÅŸartların vücud ve adem–i vücudu, farz olan cumanın cevâzına haiz–i tesir deÄŸildir. Binâenaleyh ufak bir köyde bile bu farzı edâ edecek cemâat bulunur ve müsâade için müracaat vukûbulursa onlara izin verilmesi iktizâ edeceÄŸi...”

c) Bir Merkezde Birden Fazla Yerde Cuma

Cumanın bir merkezde yalnız bir camide kılınmasının ÅŸart olduÄŸu daha ziyâde Åžâfiî ve Hanbelilerce ileri sürülmektedir. Bunlar da zarûret bulunduÄŸu, meselâ bir cami bütün cemâati almadığı takdirde cumanın birden fazla camide kılınabileceÄŸini ifâde etmiÅŸlerdir. Cemâate göre caminin vüs’ati düÅŸünülürken fiilen cumaya gelen cemâat deÄŸil, mükellef olan cemâatin gözönüne alınacağı da unutulmamalıdır. Bu takdirde hemen bütün ÅŸehirlerde birden fazla camide cumanın sahih olacağı ortaya çıkmaktadır.

Hânefî mezhebinde müctehidlerin bu mevzûudaki ictihadları ÅŸöyledir: Ebû Hanife’ye göre bir ÅŸehirde yalnız bir cuma kılınır.

Ebû Yûsuf’a göre ÅŸehrin ortasından nehir geçer ve ÅŸehir ikiye bölünmüÅŸ bulunursa veya ÅŸehir büyük olursa iki yerde kılınabilir.

Ä°mam Muhammed’e göre kayıtsız ÅŸartsız birden fazla camide cuma namazı kılınabilir. Bu görüÅŸ Ebû Hânife’den de nakledilmiÅŸtir.

Ä°bn-Hümâm bu görüÅŸleri naklettikten sonra ÅŸu satırları kaydetmiÅŸtir: “...Ä°ÅŸte bu sebeble Serahsî ÅŸöyle demiÅŸtir; Ebû Hânife mezhebinde muteber olan ictihad cumanın bir ÅŸehirde birkaç yerde kılınabileceÄŸidir. Biz de bu görüÅŸü tercih ediyoruz. Çünkü “cuma ancak ÅŸehirde kılınır” ifadesi, “ÅŸehirde bir yerde” diye kayıtlanmamıştır. Cami ÅŸehirde olunca her cami ÅŸehirdedir. Bilhassa ÅŸehir büyük olunca bütün cemâati bir camide toplamakta büyük güçlük vardır.”

d) Devlet Başkanının Bulunması ve İzni

Bazı müctehidler devlet baÅŸkanının bulunmasını, namazı onun veya temsilcisinin yahut da izin verdiÄŸi kimsenin kıldırmasını ÅŸart koÅŸmuÅŸlardır. Åžart koÅŸanların ileri sürdüÄŸü deliller tetkik edilince bunların nassa dayanmadığı, sadece fitne ve kargaÅŸalığı önlemek gâyesine baÄŸlı bulunduÄŸu görülmektedir.

“Ä°yi, kötü bir imamı olduÄŸu halde cumayı terkedeni Allah dağıtsın, toparlamasın...” meâlindeki hadis hem zayıf bulunmuÅŸtur, (HaÅŸiyetu’s–Sindî, 1/335; Mecma‘u’z–Zevâid, 1/70) hem de hadîste böyle bir mânâ yoktur. Hadîse göre imamın bulunmaması yalnızca cumayı terketmeye mâzeret olabilir.

Cuma namazında imamlık ÅŸerefli bir vazife olduÄŸundan devlet baÅŸkanı veya onun temsilcisi var ise bu ÅŸerefin ona ait olduÄŸu kabul edilmiÅŸ. Hz. Peygamber (sav) ve halifelerinin bu namazı —diÄŸerleri gibi— bizzat kıldırdıkları da gözönüne alınmıştır.

Bunlar bulunmadığı zaman herkesin bu namazı kıldırmak isteyeceÄŸi, idareye muhâlif olanların minberi kendi emelleri istikametinde kullanabilecekleri, bunun da kargaÅŸalık ve kavgaya müncer olabileceÄŸi gözönüne alınarak “kime izin verilirse cumayı o kıldırır” denmiÅŸtir.

Fakat bu sözler devlet baÅŸkanı yahut da izni bulunmazsa cumanın sahih olamayacağını ifade etmez. Bu mevzûuda bazı mütâlâaları nakletmekte fayda vardır:

Ä°bn-Hümâm (Ebû Ca’fer’den naklen): “Haklı bir sebebe dayanmadan veya zarar vermek için sultan cumaya izin vermese de cuma kılınabilir.”

“Elinde menÅŸûru olmadığı halde bir Ä°slâm memleketinde idâreyi ele alan kimse vâli ve emirler gibi memleketi idare ederse otoriteyi temin edeceÄŸi ve bununla ÅŸart da gerçekleÅŸmiÅŸ olacağı için cuma kılınır.”

Gazzâlî: “Sultanın hazır bulunması veya izni ÅŸart deÄŸildir; fakat izin almak daha iyidir.”

Ä°bn Abidin: “Vâli vefat etse, yahut tehlike sebebiyle gelemese yahut da cuma kıldırmak hakkı olan kimse mevcut olmasa halk kendileri için bir hatib tâyin eder... Bu ifade “fitne (anarÅŸi, kargaÅŸalık, istilâ) zamanında cuma kılınmaz” diyenlerin bilgisizliÄŸini ortaya koymaktadır.”

Ä°bn Kudâme: Halife veya sultanın (imam) izni ÅŸart deÄŸildir. Hz. Osman evine kapanıp asiler evi sarınca Hz. Ali cumayı kıldırmış, sonradan Hz. Osman da bunu tasvib eylemiÅŸtir. Ubeydullah b. Adi bu hususu ÅŸikâyet edip arkasında namaz kılmak zoruma gidiyor deyince Hz. Osman ÅŸunları söylemiÅŸtir:

“Namaz insanların edâ ettiÄŸi amellerin en iyilerindendir. Onu hakkıyle kılıyorlarsa sen de onlarla beraber kıl, kötü yapıyorlarsa kötülüklerine katılma. Ä°mam Ahmed b. Hanbel de ÅŸöyle demiÅŸtir: “Åžam’da fitne dokuz sene sürmüÅŸ ve bu esnada cuma kılınmıştır.”

(Kaynaklar için Ä°slâm’ın Işığında Günün Meseleleri isimli kitabıma bakılabilir.)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.