Sosyal Medya

Güncel

"Toplumun devlete güveni, ancak adaletle sağlanır"

Sibel ERASLAN / Star



Hafta içi Adana'da hiç birimizin görmek istemediÄŸi olaylar oldu. Sonradan öÄŸrendiÄŸime göre Kuytul cemaati veya Furkan Vakfı adıyla tanınan bir grup, polisle karşı karşıya gelmiÅŸler. Sonrasında ise kıyamet kopmuÅŸ. Alpaslan Kuytul'u medyaya yansıyan bazı konuÅŸmalarıyla bilirim. Gaipten haber vermeye kalkan kiÅŸilere itibar etmediÄŸim için ve bazı provakatif konuÅŸmaları baÄŸlamında da tasvip etmediÄŸim bir kiÅŸidir.
 
Bununla birlikte tasvip etmediÄŸimiz kiÅŸilerin de, toplanma, imza toplama, gösteri yapma hakları vardır. Olayın öncesini bilmiyorum lakin bir amaç çerçevesinde ve güvenliÄŸi ihlal etmedikleri sürece her türlü eylem ve protestoyu da yapabilirler. Polisleri çileden çıkartacak, tahrik edecek ÅŸeyler söylenmiÅŸ diyorlar. Emniyet güçlerimiz, tahrik üzerine harekete geçmeyecek ÅŸekilde eÄŸitim alan kiÅŸiler, bizim gibi sıradan insanların beynini zıplatacak durumlarda bile onlar, asli görevleri olan güvenlik, koruma, kollama iÅŸini unutmazlar, sarfı nazar etmezler, diyorum ben de...
 
Netice itibariyle Sayın Ä°ç Ä°ÅŸleri Bakanı da; "Orantısız güç kullanımından' söz etmiÅŸtir. Umulur ki bundan sonrasında böyle durumlar yaÅŸanmaz...
 
Hepimizin adalete ihtiyacı var, kanunen tanımlanmış suçlar ve cezalar eÅŸliÄŸinde iÅŸleyen bir adalet, toplumun nefes almasını saÄŸlar. Kanunun tanımlamadığı suç olmaz ve yine kanunen tanımlanmayan ÅŸekillerde cezalandırılmaya da gidilemez. Åžüpheli, Zanlı, Tutuklu, hatta Mahkumun dahi hukuku vardır ve adalet onları da kapsar. Suç, suç eÄŸilimi, söz konusuysa, gözaltı olur, tutuklama olur, mahkemeye sevk edilenlerin davası görülür. Ä°cap ederse hapis cezası, para cezası verilir. Ama mesela kafasını kırmak veya kanını akıtarak dövmek diye kanunun tanımladığı bir cezalandırma ÅŸekli yoktur...
 
Biz bir olayda yere düÅŸen insanın kim olduÄŸuna bakarak tepki gösteriyorsak, iÅŸte orada çifte standartlar peydah olur ve adalet sırra kadem basar. Ve bu çifte standart, bir bumerag gibi, zamanı geldiÄŸinde dönüp dolaşıp, bizi yaralayacaktır.
 
..............................................................
 
Olaylar içinde en dikkat çekici fotoÄŸraf ise; baÅŸörtülü bir polisin elindeki jopla kovaladığı kiÅŸileri dövmesiydi. Olayı görünce ÅŸoke olduÄŸumu söylemeliyim. Çünkü 55 yıllık hayatımda 37 yılımı baÅŸörtülü kadınların eÄŸitim ve istihdam haklarını kazanabilmek adına mücadele vererek yaÅŸadım. Benim yaÅŸlılığıma verin lütfen, duygusallığıma verin. Okul önlerinde tesettürlü kızları jopla kovalayan polisler daha dün gibi hatıramda... Ters yüz edilmiÅŸ haliyle, tesettürlü bir kadının elinde inip kalkan jop, doÄŸrusunu isterseniz benim çok zoruma gitti... Kabus gibiydi.
 
Bizim ağır yaralarımız var, ruhlarımızda derin izler kaldı. Tam olarak seküler mantıkla düÅŸünemiyoruz. Mesela sosyal medyada bana çok sık söylendiÄŸi gibi; "ne yapalım emir kulu, jop da sallayacak, adam da dövecek' diyemiyorum. Kaldı ki jopu sallayan kiÅŸinin -baÅŸörtülü bir kadın olmasa dahi - kanunda tanımlanmamış bir cezalandırmayı halka reva görmesini benim kabullenmemin ihtimali yok...
 
Örtülü polisler, daha evvel baÅŸka kiÅŸilere yönelik de jop kullandılar, niçin sustunuz diyorlar... DoÄŸrusunu isterseniz ilk kez böyle bir fotoÄŸraf gördüm ve ÅŸoke oldum, beynimden kaynar sular indi.
 
Ayrıca kimi dövdüklerini deÄŸil, niçin dövdüklerini soruyoruz zaten... Kanunlarımızda dövme ÅŸeklinde bir cezalandırma ÅŸekli yok. Bunu söylüyoruz... Toplumun devlete olan güveni, ancak adaletle saÄŸlanır diyen Nizamülmülk ne de doÄŸru söylemiÅŸ...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.