Sosyal Medya

Tercüme Haber

Afganistan'daki barışın yolu Keşmir'den geçer

Dünya Keşmir Farkındalık Forumu'nun Genel Sekreteri Ghulam Nabi Fai'ye göre, Birleşmiş Milletlerin ve dünya güçlerinin Güney Asya ve Afganistan'da barışı sağlamak için Keşmir'e müdahale etme zamanı geldi.



KeÅŸmir sorunu, dünyada çözülmemiÅŸ en eski uluslararası sorunlardan biri. Yaklaşık yetmiÅŸ yıllık tecrübe, bu sorunun kendiliÄŸinden ortadan kalkmayacağını ve kalıcı bir temelde çözüm için acilen çaba sarf edilmesi gerektiÄŸini gösteriyor. Bu sorun baÄŸlamında "kalıcı" kelimesi "eÅŸitlikçi" kelimesi ile aynı anlama geliyor çünkü ne kadar eÅŸitlikçi bir çözüm olursa barış o kadar kalıcı olacak. Åžimdiye kadar geliÅŸtirilen argümanlarda görüldü ki sürecin, sadece yasal unvan ve erdemden ziyade, denklemdeki doÄŸrular ve yanlışlar ne olursa olsun kendilerine ait belirgin bir kimlik duygusuna, acıya ve özleme sahip halkları içermesi zorunludur.
 
KeÅŸmir anlaÅŸmazlığı esasen 23 milyonluk ülkenin hayatını ve geleceÄŸini ilgilendiriyor. Ancak Hindistan ve Pakistan arasındaki iliÅŸkilere etkisi nedeniyle Güney Asya bölgesinin ve Afganistan'ın barış ve istikrarını da doÄŸrudan etkiliyor. Bu, sorunun yaÅŸandığı bölgenin, insanoÄŸlunun toplam nüfusunun beÅŸte birini içermesi anlamına geliyor.
 
KeÅŸmir anlaÅŸmazlığı 1947-1948'de patlak verdiÄŸinde, ABD, KeÅŸmir'in gelecekteki statüsünün bölge halkının istek ve arzularına göre belirlenmesi gerektiÄŸi fikrini savundu. ABD, 21 Nisan 1948'de BM Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen tartışmasız ilkeye dayanan "47 sayılı Karar"ın ilkesel olarak destekçisiydi. Kararın ardından ABD, BM Hindistan ve Pakistan Komisyonu'nun (UNCIP) önde gelen bir üyesi olarak bu duruÅŸa baÄŸlı kaldı. Çözüm için temel formül, 13 AÄŸustos 1948 ve 5 Ocak 1949'da kabul edilen UNCIP kararlarına dahil edildi.
 
ABD hükümetinin geleneksel olarak oynadığı rol, eski BaÅŸkan Harry Truman ve Ä°ngiltere BaÅŸbakanı Clement Attlee tarafından “Hindistan ve Pakistan arasında KeÅŸmir anlaÅŸmasının uygulanmasıyla ilgili herhangi bir ihtilaflı konu tahkime sunulmalıdır." kararına yapılan çaÄŸrısında açıkça görülmekte. Buna ek olarak ABD'nin rolü, Amerikalı Amiral Chester Nimitz'in KeÅŸmir'de plebisit (halk oylaması) yöneticisi olarak atanması; BaÅŸkan John F. Kennedy tarafından 1962'de Ä°rlanda'nın BM Güvenlik Konseyi'nde KeÅŸmir konusunda komisyonun kararlarını yeniden teyit eden bir kararı desteklemesini Ä°rlanda BaÅŸkanından talep etmesinde de açıkça görülmekte.
 
ABD'nin rolü ayrıca, 1947-48'den 1962'ye kadar KeÅŸmir'in askersizleÅŸtirilmesi için Güvenlik Konseyi'nin sayısız toplantısında referanduma hazırlık olarak, ABD delegasyonunun güçlü biçimde savunmasında ve bunun için konseyin 12 önemli kararını desteklemesinden de anlaşılmaktadır. Ek olarak ABD'nin yapıcı rolüne, 1951'den 1958'e kadar bir baÅŸka Amerikalı Frank Graham'ın KeÅŸmir'in askerden arındırılmasını saÄŸlamak amacıyla yürüttüÄŸü, özgür ve tarafsız bir referandum yapılmasını mümkün kılan uzun süreli müzakereler sıralanabilir.
 
 
ABD DışiÅŸleri Bakanı John Foster Dulles 5 Åžubat 1957'de ÅŸunları söylemiÅŸti: "Taraflar baÅŸka bir çözüm üzerinde anlaÅŸamazlarsa Güvenlik Konseyi tarafından, orada bir halk oylaması yapılması yönünde önerilen çözümün geçerli olması gerektiÄŸine inanmaya devam ediyoruz.”
 
15 Haziran 1962'de ABD'nin BM temsilcisi Adlai Stevenson ÅŸunları söyledi: "En iyi yaklaşım, taraflar arasında var olan ortak zemini bir hareket noktası olarak almaktır. Elbette her iki tarafça da kabul edilen, özünde bölgenin askersizleÅŸtirilmesini ve nüfusun Cammu ve KeÅŸmir'in gelecekteki statüsüne özgürce karar verebileceÄŸi bir plebisit saÄŸlayan kararlara atıfta bulunuyorum. Bu, BirleÅŸmiÅŸ Milletler'in var olduÄŸu temel amaçlardan biri olarak SözleÅŸme'nin 1. maddesinde yer alan, kiÅŸilerin kendi kaderini tayin etme ilkesine tam olarak uygundur."
 
Ne yazık ki ABD tarafından verilen tüm bu beyan ve taahhütler bugüne kadar yerine getirilmedi ve KeÅŸmir anlaÅŸmazlığı hem Hindistan'ı hem de Pakistan'ı nükleer felaketin eÅŸiÄŸine getirdi. Åžimdi, iki ülke arasındaki barışın ABD için daha da yüksek bir menfaati olan baÅŸka bir çatışmanın yani Afganistan'daki savaşın sona erdirilmesine yardımcı olabileceÄŸi söyleniyor. Nitekim, Kabil'e giden yolun KeÅŸmir'den geçtiÄŸini, ABD'nin KeÅŸmir’de barış olmadan Afganistan’ı asla istikrara kavuÅŸturmayacağını uzmanlar giderek iddia etmeye baÅŸladı. Ayrıca, Hindistan ve Pakistan'ı bir araya getirmek, ABD'nin çıkarına büyük ölçüde hizmet ediyor gibi görünüyor. Bu ise Biden yönetiminin meseleden kaçınma kararlılığını anlamayı giderek zorlaÅŸtırıyor.
 
Hint, Pakistanlı ve Amerikalı düÅŸünürler arasında, Afganistan'da barışın ilerlemesinin anahtarının KeÅŸmir'de olduÄŸu konusunda birbirine benzer düÅŸünceler var. Bir yandan Hint bağımsız düÅŸünür ve yazar Pankaj Mishra, New York Review of Books'ta "Her zaman olduÄŸu gibi, Pakistan ve Afganistan'da istikrara giden yol KeÅŸmir vadisinden geçiyor." diye yazarken, diÄŸer yanda Pakistanlı gazeteci Ahmed RaÅŸid, 11 Ekim 2010'da ABD'deki Foreign Affairs dergisinde ÅŸöyle yazdı: "Kabil'e giden yol KeÅŸmir'den geçiyor. Bu iki komÅŸu vekalet savaşıyla müzakere etmek yerine oturup hem Kabil'e hem de KeÅŸmir'e ortak bir yaklaşımdan söz etmeden Afganistan'da barış olamaz."
 
Bunların ardından Mishra ve RaÅŸid'in fikirlerinin, 10 Åžubat 2010'da Newsweek'te yazan Amerikalı gazeteci Jonathan Tepperman ile benzerliÄŸine bakın. Tepperman yazısında, "KeÅŸmir'in, Afganistan için neden bu kadar önemli olduÄŸunu anlamak için, ABD'nin Pakistan'ın yardımı olmadan Afgan isyanını yenemeyeceÄŸi gerçeÄŸiyle baÅŸlayın. Hindistan korkusu, Pakistan'ı Taliban'ın hala istediÄŸi gibi geçtiÄŸi 2250 kilometre uzunluÄŸundaki Afgan sınırına yeterli asker koymasını da engelliyor. Yine Richard Holbrooke’un dediÄŸi gibi KeÅŸmir, Afganistan sorununu çözmeyi daha zor hale getiriyor ve Washington yakın zamanda bölgeyi terk etmeyi umuyorsa KeÅŸmir sorunundan kaçınmayı göze alamaz.” ifadelerini kullanmıştı.
 
Ayrıca, Hollandalı bağımsız yazar ve araÅŸtırmacı Laura Schuurmans da dünya güçlerine KeÅŸmir ve Afganistan'daki krizlere müdahale etmelerini önerme konusunda diÄŸer yazarlarla hem fikir. Schuurmans Kasım 2013'te ÅŸöyle yazmıştı: "Dünya ülkeleri, Afganistan'da, Güney Asya alt kıtasında ve sonuç olarak tüm dünyada gerçekten istikrarlı ve kalıcı bir barış istiyorlarsa bu konuyu dikkate almak zorunda kalacaklar. Yeni bir baÅŸlangıç KeÅŸmir'den yeni bir baÅŸlangıç ​​baÅŸlayabilir, dolayısıyla barış ve istikrar ancak KeÅŸmir vadilerinden Afganistan'a dönebilir."
 
Bu arada, ABD'nin Afganistan Temsilcisi Zalmay Halilzad, Pakistan Ordusu Kurmay Başkanı General Kamer Cavid Bajwa ile bir araya gelerek Afganistan meselesini ve karşılıklı ilgi alanlarını tartıştı.
 
Bu arada ABD DışiÅŸleri Bakanı Antony Blinken, Afganistan üzerine yapılacak bir toplantıyı destekleyeceÄŸini söyledi. Türkiye'de yapılması önerilen toplantıya, Hindistan, Pakistan, Çin, Ä°ran, Rusya ve ABD'den dışiÅŸleri bakanları davet edildi.
 
Türkiye CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan 1 Mart 2021'de, "Afganistan'daki geliÅŸmeler, bölgenin güvenliÄŸi ve istikrarı ile yakından ilgili. Dost ve kardeÅŸ Afganistan'daki geliÅŸmeleri yakından takip ediyoruz. Umuyoruz ki barış süreci, Afganistan’da 40 yılı aÅŸkın süredir devam eden çatışmalara son verir." dedi.
 
 
Afganistan konulu toplantıda, Mart 2013'te Monterey, California'daki Naval Post Graduate School'dan Profesör Patrick J Larkin'in yaptığı tavsiyelerin dikkate alınması ümit ediliyor: "ABD, Pakistan ve Hindistan'ın desteÄŸi olmadan Afganistan'da kalıcı barışı elde edemez. KeÅŸmir'deki çatışma çözüme kavuÅŸturulabilirse bu ABD'nin güvenli bir Afganistan hedeflerine yardımcı olacaktır. Yalnızca Güney Asya ile KeÅŸmir'de nihai bir statü bularak gerçek ve kalıcı bir barışa ulaÅŸabilir."
 
Sadece KeÅŸmir'e deÄŸil, Afganistan dahil Güney Asya'nın tamamına barış ve refahı geri getirmek için BM ve dünya güçlerinin, özellikle de ABD'nin KeÅŸmir'e müdahale zamanının geldiÄŸine inanıyorum. Bu baÄŸlamda, ABD BaÅŸkanı Joe Biden, 30 Eylül 2010'da New York Review of Books'ta yazan Columbia Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi Dekanı Steve Coll'a kulak verebilir: "Çatışmayla ilgili sessizlik ve dolaylılık artık uygulanabilir deÄŸil. ABD'nin, Hint-Pakistan barış sürecini desteklemek için KeÅŸmir müzakerelerine doÄŸrudan müdahale etmesi gerekmiyor. Fakat, ABD, 1950'lerde ve 60'ların başında, KeÅŸmir'le olan iliÅŸkisini karakterize eden aciliyet duygusunu ve uluslararası liderliÄŸini yeniden keÅŸfetmesi gerekiyor."
 
Son olarak, umulur ki Biden, eski BaÅŸkan Barack Obama'nın 30 Ekim 2008'deki tavsiyesine kulak verir. Obama ÅŸöyle demiÅŸti: "Afganistan ile ilgili yapmamız gereken en önemli ÅŸey aslında Pakistan'la anlaÅŸmadır. Belki de Pakistan, Hindistan üzerine deÄŸil de Afganistan’daki militanların durumuna odaklanabilsin diye Pakistan ve Hindistan arasında daha iyi bir anlayışın saÄŸlanmasına ve KeÅŸmir krizinin çözülmesine çalışmalıyız."
 
Müellif: Ghulam Nabi Fai (Merkezi Washington'da bulunan Dünya KeÅŸmir Farkındalık Forumu'nun genel sekreteridir.)
 
Mütercim: Ä°brahim Hakkı Çetinkaya

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.