Sosyal Medya

Tanzimat Fermanı doğru temellerin üzerine mi oturtuldu?

Hariciye Nazırı yapılan Mustafa Reşit Paşa, 17 yaşındaki padişahı ikna etti ve Osmanlı Devleti’nin dinamiklerini sarsacak tanzimi kabul ettirdi. Ferman 3 Kasım 1839 günü Gülhane bahçesinde okunan bir Hatt-ı Şerif ile ilân edildi. Osmanlı Devleti için tanzim hareketi ihtiyacı ve yapılması gerekiyordu.



Sultan II. Mahmut’un ömrü isyanları bastırmakla ve reformlarla geçti. Birçok alanda yenilikler yaptı ve bilhassa sanayiye ağırlık verdi. 1 Temmuz 1839 senesinde vefat ettiÄŸinde tahta çıkan oÄŸlu Sultan Abdülmecit de babasının yolunu takip edip, sadrazamlığa reform taraftarı olan Mehmet Hüsrev PaÅŸa’yı getirdi. Ancak Hariciye Nazırı yapılan Mustafa ReÅŸit PaÅŸa, 17 yaşındaki padiÅŸahı ikna etti ve Osmanlı Devleti’nin dinamiklerini sarsacak tanzimi kabul ettirdi. Ferman 3 Kasım 1839 günü Gülhane bahçesinde okunan bir Hatt-ı Åžerif ile ilân edildi. 
 
Osmanlı Devleti için tanzim hareketi ihtiyacı ve yapılması gerekiyordu. Hatta geç bile kalınmıştı. Ancak Mustafa ReÅŸit PaÅŸa’nın dış destekli reform hareketleri dengelerin tamamen menfi manada deÄŸiÅŸmesine sebep oldu. Planın bir parçası olarak padiÅŸahın otoritesi zayıflatıldı ve güç beceriksiz, idare sıfatlarından yoksun bürokrasinin eline geçti. Azınlık hakları gibi önemli konularda yapılan deÄŸiÅŸiklikler devletin dinamiklerini sarstı. En büyük zarar ise ilmiye sınıfına verildi. Medreselerden fen ilimleri kaldırıldı. Okullardan da din ilimleri kaldırıldı. Böylece medreselerden yetiÅŸenler fen cahili, okullardan yetiÅŸenler ise din cahili haline geldi.
 
Tanzimat Fermanı’nın GiriÅŸ Kısmı
 
Sultan Abdülmecit Han’ın vefatı sonrasında baÅŸa geçirilen kardeÅŸi Sultan Abdülaziz, bürokratların otoritesini kırmak istedi ise de askerler ile iÅŸbirliÄŸi yapan Jön Türk hareketi tarafından tahttan indirildi ve sonrasında intihar süsü verilerek kalleÅŸçe ÅŸehit edildi. Artık tamamen güç kendilerindeydi ve tahta geçmenin yolu onların onayından geçiyordu. V. Murad Han’dan meÅŸruti idare sözü alarak tahta çıkarıldı ancak sultan reformları kendi kontrolünde yapmak isteyince oyunları bozuldu. Bu sebeple akli melekelerinin zayıf olması bahane gösterilerek tahttan indirildi.
 
Jön Türkler
 
Arka planda olayları takip eden Åžehzade Abdülhamid Efendi, devleti bu kötü gidiÅŸattan kurtarmak, eski günlere geri döndürme arzusundaydı. Tahta çıkmanın yolunun Genç Osmanlıcılardan geçtiÄŸini anlayan ÅŸehzade, ittihatçılar ile sık sık görüÅŸüyordu. Yaptıkları uzun muhabbetlerde meÅŸruti idarenin müspet yanlarından bahsediyordu. Bu zekice hareketleri sebebiyle ÅŸehzadenin kendilerine desteklerini düÅŸünen ittihatçılar, kendisinden meÅŸruti idare sözü aldıktan sonra V. Murad’ın yerine onu tahta çıkarmaya karar verdiler. Neticede Åžehzade Abdülhamid Efendi, ihtilalcilerin başı olan Midhat PaÅŸa’ya vermiÅŸ olduÄŸu meÅŸrutiyet ve anayasa sözüyle tahta çıkmaya muvaffak oldu. Meclis toplandı ve Kanun-ı Esasî ilan edildi.
 
Mithat PaÅŸa
 
Büyük iddialarla baÅŸa geçen meÅŸrutiyet hükümeti, baÅŸa geçmesinden bir sene sonra ülkeyi felakete sürükledi. Rusya’nın Balkanlar’da ıslahat için verdiÄŸi tekliflerin 12 Nisan 1877’de Ä°brahim Ethem PaÅŸa hükumeti tarafından reddedilmesi üzerine, 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı patlak verdi. Sultan II. Abdülhamid Han’ın ÅŸiddetle karşı durmasına raÄŸmen tecrübesiz Mithat PaÅŸa, Damat Mahmud PaÅŸa ve Redif PaÅŸa gibi devlet idarecilerinin ısrarlarıyla savaÅŸa girildi. Rus orduları Balkan ve Kafkas cephelerinde Osmanlı kuvvetlerini maÄŸlup ederek Erzurum’u iÅŸgal ettiler. Batıda ise Bulgaristan’ın tamamı ile Trakya’nın büyük bir kısmı Rusların eline geçti. En vahim tarafı ise YeÅŸilköy’e kadar gelen Ruslar, Ä°stanbul surlarına dayanmış oldu.
 
Rusların YeÅŸilköy’de Bir Çiftlikte Kurdukları Ordugah
 
MaÄŸlubiyetin faturası çok ağır oldu. Tarihte emsali görülmemiÅŸ bu felâket üzerine padiÅŸah meclisi feshederek meÅŸrutiyeti askıya aldı. PadiÅŸah, harbin zararlarını diplomatik yollardan hafifletmeye çalıştı. Ä°ngiltere ve Avrupa Devletlerinin araya girmesiyle Rusya ile muahede yapıldı ve sulh saÄŸlandı. Ancak Kıbrıs Ä°ngilizler lehine, Balkanların büyük bir kısmı ise Ruslar lehine elimizden çıktı.
 
Meclisi feshettikten sonra tüm idareyi sarayda toplayan Sultan Abdülhamid Han, 30 sene boyunca ülkeyi, maarif, ziraat, ticaret ve sanayi bakımından geliÅŸtirmeye çalıştı. Demir yollarına özel ehemmiyet gösterdi ve Hicaz’a kadar bir hat inÅŸa ettirdi. Halen en iyi iÅŸleyen müesseselerden çoÄŸu, bu zamandan kalmadır.
 
Dış meselelerde ise barışı korumaya gayret etti. Zamanında gerçekleÅŸen tek muharebe Yunanlıların Girit’e tecavüzü üzerine 1897 senesinde çıktı. Osmanlı ordusu, Ä°ngilizlerin altı ayda geçemez dedikleri Termofil Geçidini 24 saatte geçip Atina’ya girdi ve Osmanlı Devleti’nin son topyekûn zaferi de böylece kazanılmış oldu. Sultan Abdülhamid Han, Avrupa’nın güçlü devletleri arasında bir denge siyaseti gözetmeye dikkat etti. Ä°slâm birliÄŸi siyaseti adına dünya Müslümanları üzerinde halifelik nüfuzunu bilhassa vurguladı. Bu sebeple Ä°ngiltere, dış siyasetini halifeliÄŸi kaldırmak, hiç deÄŸilse Sultan Hamid’i tahttan indirmek üzerine kurdu.
 
1896 senesinde rejim muhalifi olan Jön Türk hareketi ve Genç Osmanlıcılar tarafından Ä°ttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu. Bu cemiyet, bilhassa askerler ve memurlar arasında hızlı bir ÅŸekilde yayıldı. 1908 senesinde askeri müfettiÅŸ Åžemsi PaÅŸa’nın vurulmasıyla ülke karıştı ve Abdülhamid Han sükûneti saÄŸlayabilmek adına meÅŸrutiyeti ilan etmek zorunda kaldı. BaÅŸa geçenlerin ilk icraatı sansürü kaldırmak oldu. Her gün aleyhinde neÅŸriyat yapılmaya baÅŸlandı. Olmadık söz ve iftiralarla padiÅŸah karalanarak halkın nezdinde gözden düÅŸürülmeye çalışıldı. Neticede yapılan neÅŸriyat öyle bir hal aldı ki; halk daha yakın zamana kadar büyük destek verdiÄŸi Abdülhamid Han’ı gözden çıkarttı.
 
İttihat ve Terakki Kurucuları
 
Bu arada Ä°ttihat ve Terakki’nin kurulmasına el altından yardım eden Ä°ngilizler, cemiyetin Alman sempatizanlarının eline geçmesi üzerine karşı darbe yapmak istedi. Ancak Ä°stanbul’da mevzilenen avcı taburcuları, bu olay üzerine isyan çıkarttı ve kan gövdeyi götürdü. Kimseye güveni kalmayan Sultan Abdülhamid Han olaylara müdahale etmedi ve pasif siyaseti tercih etti. Neticesinde isyandan padiÅŸah mesul tutuldu ve uydurma bir fetva ile hal edildi. Ä°ngilizler idareyi ele geçirme emellerine ulaÅŸamadılar ancak hilafet silahını elinde bulunduran bir padiÅŸahtan da kurtulmuÅŸ oldular. Ayrıca Osmanlı Devleti’ni 15 sene önceden fiziken olmasa da yıkmış oldular.
 
Ä°ttihatçılar tarafından tahta çıkartılan Sultan Mehmet ReÅŸat Han, tahtta kaldığı dokuz yıl boyunca neredeyse hiç etki gösterememiÅŸ, sadece imza makamında kalmıştır. Ä°ttihatçılar, Sultan Abdülhamid Han devrinde görülmeyen bir baskı ve sindirme politikası yürüttüler. Tecrübesizlikleri ve ihtirasları ile devleti, I. Cihan Harbine sokup, felakete sebep oldular. Osmanlı Devleti, 1922 senesine yani yıkılına kadar bu rejim ile hüküm sürdü.
 
Sultan Abdülhamid Han devri Osmanlı Devleti’nde idarenin padiÅŸahın elinde olduÄŸu ve cihanÅŸümul bir devlet vasfında olduÄŸu son devirdi. 1908 darbesinden sonra güç tamamen bürokratlarla anlaÅŸan askerlere geçti. Yaklaşık yüz yılı aÅŸkın süredir bu topraklarda hükümetler gelip gitti ancak askeri bürokrasi bir ÅŸekilde hep idarenin başında olmaya devam etti. Hatta bu sebeple ‘Türklerde devleti asker kurar, asker idare eder’ sözü akıllara kazındı.
 
Osmanlı tarihinde yaÅŸanan isyanların hepsi asker merkezli ve hemen hepsi de o devirde hükümranlığı sürdüren dış güçler tarafından desteklenmiÅŸtir. Her seferinde de iÅŸler kötü hale gelmiÅŸ, ÅŸartlar iyileÅŸmediÄŸi gibi, daha da tehlikeli sonuçlara ortaya çıkmıştır. Neticede kazanan hep baÅŸkaları olmuÅŸtur.
 
MeÅŸrutiyet’in Ä°lanı Ä°çin Bastırılan Poster. MeÅŸrutiyet Ä°le Zincirlerin Kırıldığı ResmedilmiÅŸ
 
Sultan II. Abdülhamid Han’a karşı gerçekleÅŸtirilen sinsi tezgah Osmanlı Devleti’nin en önemli darbesi vasfını taşısa da Sultan Abdülaziz Han’a yapılmış olan hareket de kesif münasebetleri sebebiyle dikkate ÅŸayandır. Hatta merhum tarihçi yazar Yılmaz Öztuna, bu hadiseyi “Bir Darbenin Anatomisi” ismiyle kitaplaÅŸtırmıştır.
 
 
 
Müellf: Mehmet Fatih Oruç / Kaynak: Kalembaz

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.