Sosyal Medya

Güncel

Bolivya'da darbenin yapı taşlarını oluşturan 3 sene

Bolivya’daki darbede ABD’nin istihbarat teşkilatı CIA’in desteğinin bulunduğu aşikar. Ancak yaşanan kaos sadece ABD’ye bağlanamaz.



Güney Amerika’nın iç kısımlarında bulunan Bolivya, tarihte bir Ä°spanya sömürgesiydi. 1825 yılında bağımsızlığını kazanan ülkede sürekli darbeler yaÅŸandı. Bağımsızlığını kazandıktan sonra 190’dan fazla darbe yaÅŸanan Bolivya’da 1982’den itibaren demokrasiye geçildi. Aralık 2005’te yapılan seçimi sol ideolojideki Evo Morales (yüzde 54) kazandı ve ilk defa bir yerli devlet baÅŸkanı oldu. Ä°ki seçimi daha Morales kazanırken, 20 Ekim’de tekrar aday olduÄŸu baÅŸkanlık seçimi sonrası ülkede olaylar baÅŸladı.  
 
Bolivya bağımsızlık sonrası bölge ülkeleriyle çeÅŸitli savaÅŸlara girdi ancak her seferinde yenilgiye uÄŸradı. SavaÅŸlar neticesinde Bolivya toprak kaybı yaÅŸarken ordu içinde tartışmalar baÅŸladı. Böylelikle ordu, Bolivya’daki istikrarsızlığın ana kaynaklarından biri oldu ve 1982 yılına kadar ülkede 190’a yakın darbe gerçekleÅŸti. SavaÅŸlardan alınan yenilgiler ayrıca Bolivya toplumunun kendisine olan özgüveninin kırılmasına neden oldu. DiÄŸer yandan ise Bolivya’da liberal politikalar uygulanmakta ve ülke kaynakları merkez ülke ABD’ye aktarılmaktaydı. ABD ile yakın iliÅŸkileri olan beyaz insanların yaÅŸam standartları oldukça yüksekken yerliler ile melezler çok kötü ÅŸartlarda yaÅŸamaktaydı.  
 
Morales öncesi dönemde Bolivya’da neoliberal ekonomik politikalar en ağır biçimde uygulanmaktaydı. Örnek olarak suyun özelleÅŸtirilmesiyle kuyu suyunun kullanılması ve yaÄŸmur suyunun biriktirilmesi de ÅŸirketler tarafından faturalandırılmaktaydı. Su savaÅŸlarına neden olan bu adımdan sonra halkın örgütlenmesi sayesinde su tekrardan kamulaÅŸtırıldı. Bolivya’daki diÄŸer bir gerilim nedeni ise koka üretimiydi. ABD, uyuÅŸturucu üretildiÄŸi gerekçesiyle koka üretiminin yasaklanmasını isterken Bolivya yerlileri ise koka çiÄŸnemeyi dini bir ritüel olarak görmekteydi. Bu nedenle koka üretimini yasaklayan ABD yanlısı yönetimler ile yerliler arasında sürekli bir gerilim hakimdi. 
 
Günümüzde Bolivya, 11 milyonu aÅŸkın bir nüfusa sahiptir ve nüfusun yüzde 68’i yerli-beyaz melezi, yüzde 20’si yerli, yüzde 5’i beyaz ve diÄŸerlerinden oluÅŸmaktadır. Ülkenin GSYÄ°H’sı yaklaşık olarak 38 milyar dolardır. KiÅŸi başına düÅŸen GSYÄ°H ise 3 bin 500 dolar civarıdır. Bu oran ile Bolivya, Guyana’dan sonra bölgedeki en yoksul ikinci ülkedir ve ülkenin yarısı yoksulluk sınırının altında yaÅŸamaktadır. Dünyadaki lityum rezervlerinin yüzde 60’ı Bolivya’dadır. Ayrıca ülkede doÄŸalgaz, petrol, çinko, kalay, altın ve gümüÅŸ de çıkarılmaktadır. Ülke ihracatının yüzde 50’si doÄŸalgaza dayanmakta ve dünya piyasasındaki doÄŸalgaz fiyatlarında yaÅŸanan düÅŸüÅŸ Bolivya’yı olumsuz etkilemektedir. Aslında ülkede deÄŸerli madenlerin bulunmasına raÄŸmen bu kaynakların uzun yıllar boyunca sömürülmesi Bolivya’nın geri kalmasında önemli bir rol oynadı. 
 
MORALES DÖNEMÄ°  
 
Bolivya’da uygulanan neoliberal ekonomik politikalar, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının sömürülmesi halkın sürekli bir yoksulluk yaÅŸamasına neden olmaktaydı. Buna karşı birleÅŸmesi gerektiÄŸini düÅŸünen halk, 2006 yılında hem bir yerli hem de sol ideolojiyi savunan Evo Morales’i baÅŸkan olarak seçti. Morales’in seçilmesi yerlileri, yoksul halkı ve neoliberal ekonomik politikalardan yorulan insanları memnun ederken beyazları, zenginleri ve ABD’yi rahatsız etti. Morales, ilk olarak yabancı ÅŸirketlerle yapılan anlaÅŸmaları yenileyerek Bolivya’nın gelirden aldığı payı arttırdı. Ülkede koka üretimine izin verdi. Dış politikada ABD’nin karşısında Fidel Castro ile Hugo Chavez ile yakın iliÅŸkiler kurdu. 2009’da çıkardığı anayasaya devletin ekonomik egemenliÄŸini tehlikeye atacak kadar bir sermayenin özel ellerde birikmesine izin verilemeyeceÄŸine dair bir madde ekledi (Madde 312).  
 
Önceki dönemlerde zengin beyaz kesim ülke gelirinin büyük kısmını alırken yoksul yerliler ve melezler ise ekonomik politikaların yükünü taşımaktaydı. Morales sonrası Bolivya toplumunda roller deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. Beyazların ekonomideki aldığı pay azalırken yoksul halkın durumunda iyileÅŸme yaÅŸanmaktaydı. Morales, yaptığı açıklamalarda ülkedeki etnik, ekonomik ve bölgesel ayrımcılıkla mücadele edeceÄŸini belirtiyordu. Morales ilk baÅŸkanlık döneminde eÄŸitim, saÄŸlık, yerli hakları, toprak reformu ile ilgili reformları hayata geçirdi. Morales’in izlediÄŸi politikalar zenginlerin ve beyazların tepkisine neden olmaktaydı. Beyazların yoÄŸun olarak yaÅŸadığı ve Bolivya’nın geliÅŸmiÅŸ bölgelerinden biri olan Santa Cruz baÅŸta olmak üzere Beni, Pando ve Tarija, Moreles karşıtı grupların merkezi oldu. Özellikle Santa Cruz merkezden daha bağımsız olmak için özerklik isteÄŸi dile getiriyordu. Devlet baÅŸkanının beÅŸ yılda bir seçildiÄŸi Bolivya’da Morales, 2009 (yüzde 64) ve 2014 (yüzde 61) seçimlerini de kazandı. 2016 yılında Morales, dördüncü kez devlet baÅŸkanı seçilebilmek için anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸini referanduma götürdü. Ancak halkın yüzde 48’i ‘evet’ derken yüzde 52’si ‘hayır’ yönünde oy kullandı. Anayasa Mahkemesi ise 2017’de aldığı bir kararla Morales’in dördüncü kez aday olabileceÄŸini açıkladı. 
 
2019 SEÇÄ°MLERÄ°  
 
20 Ekim 2019 tarihinde Bolivya’da devlet baÅŸkanlığı seçimleri yapıldı. Seçimlerin en güçlü adayları Devlet BaÅŸkanı Morales ve 2003-2005 yılları arasında Bolivya Devlet BaÅŸkanlığı görevinde bulunan Carlos Mesa’ydı. Bolivya’da baÅŸkan seçilebilmek için ya yüzde 50 oy alınması ya da yüzde 40’ın üzerinde en çok oy alan aday ile ikinci aday arasında yüzde 10’luk bir farkın bulunması ÅŸarttır. Seçim sonucuna dair yapılan açıklamada Morales’in yüzde 47.1, Mesa’nın ise yüzde 36.51 aldığını duyuruldu. Ancak seçim sonuçlarının yüklendiÄŸi resmi internet sayfası 24 saat boyunca güncellenmediÄŸi ve tekrar güncellenmeye baÅŸladığında Morales’in yüzde 10 önde görülmesi üzerine protestolar baÅŸladı. Muhalefetin adayı Mesa ve taraftarları seçimlerde hile yapıldığını dile getirdi. Yüksek Seçim Kurulu ile Morales, iddiaları yalanladı ve seçimi sonucunun kabul edilmesini istediler. YaÅŸanan itirazlar üzerine Amerikan Devletleri Örgütünün (OAS) seçimleri incelemeye aldı. Ancak Mesa, taraftarlarını sokaÄŸa çağırdı. Ä°ki taraftan da insanların sokaklara dökülmesi üzerine çıkan olaylar büyüdü ve olaylarda yaklaşık 39 kiÅŸi hayatını kaybetti. Morales karşıtı protestoların yoÄŸunlaÅŸtığı bölgelerin başında Santa Cruz, La Paz, Tarija, Potosi ve Cochabamba gibi aşırı saÄŸcı beyazların ağırlıkta olduÄŸu kentler gelmektedir. OAS, seçimleri incelerken muhalefet, incelemeye karşı çıkarak ya seçimlerin iptal edilmesini ya da ikinci tur seçimlerin yapılması gerektiÄŸini belirtiyordu. Ülkedeki tansiyon giderek artarken polisler göstericilere destek verme kararı aldı. Ordu ise ilk baÅŸta hükümet karşıtı gösterilere müdahale etmeyeceÄŸini açıkladı. Bolivya’da artık darbe söylentileri dolaÅŸmaya baÅŸladı ve Morales de konuyla alakalı sosyal medya üzerinden paylaşım yapıyordu. Ä°ncelemelerini tamamlayan OAS, seçim sonuçlarına müdahale edildiÄŸini ve iki rakip arasındaki oy farkının yüzde 10’un altında olduÄŸunu duyurdu. Resmi sonuçlara göre Mesa yüzde 36.83 oy alırken Morales ise yüzde 46.64 oranında oy almıştı. Ancak ilk açıklanan rakamlarla kontrol edilen bu rakamların farklı olması Morales için sonun baÅŸlangıcı oldu. Yeniden seçimlerin yapılması kararlaÅŸtırılırken Mesa taraftarları sakinleÅŸmek ve yeni seçime hazırlanmak yerine protestolara devam etti. OAS’ın açıklaması sonrası ordu da devreye girerek Morales’ten istifa etmesini istedi. Morales ise ordunun bu çaÄŸrısına direnmek yerine istifa ettiÄŸini açıkladı. 
 

 

Bolivya’daki darbede ABD’nin istihbarat teÅŸkilatı CIA’in desteÄŸinin bulunduÄŸu aÅŸikar. Ancak yaÅŸanan kaos sadece ABD’ye baÄŸlanamaz. ÖrneÄŸin Morales’in, 2014 seçimlerinde yüzde 61 oy alırken 2019 seçimlerinde yüzde 46 oranında oy alması daha derin sorunların bulunduÄŸunu göstermektedir. Bu sorunlara bakıldığında gittikçe yavaÅŸlayan ekonomi, insanların artık Morales yönetiminden sıkılmış olması, Morales ile bazı siyasiler hakkında yolsuzluk ve otoriterleÅŸme iddiaları görülebilir. Ayrıca 2016’daki referandumdan istediÄŸi sonucu alamamasına raÄŸmen Morales’in Anayasa Mahkemesi kararıyla aday olması tepkilere neden oldu. Morales’in istifasına raÄŸmen olaylar durulmadı. Bolivya tam manasıyla ikiye bölünmüÅŸ durumda. Bolivya’da yaÅŸananlar aynı zamanda Latin Amerika’yı ve uluslararası siyaseti de ikiye bölmüÅŸ durumda. Venezuela, Küba ve çeÅŸitli ülkelerdeki sol liderler Morales’i desteklediklerini açıklarken Meksika ile Arjantin yaÅŸananları darbe olarak görüyor. ABD, Bolivya’da ordunun çaÄŸrısını darbe olarak görüyor ve yaÅŸananlardan oldukça memnun. Rusya ise yaÅŸananları bir darbe olarak kabul ediyor. DiÄŸer yandan Türkiye’nin de dahil olduÄŸu çeÅŸitli ülkeler Bolivya’da bir an önce seçimlerin yapılması ve demokratik sürece dönülmesi diliyor. Darbe sonrası yapılacak seçimlerin nasıl sonuçlanacağı Bolivya için büyük önem taşıyor. Mesa’nın tekrar aday olacağı kesin gibi ancak Morales’in geleceÄŸine iliÅŸkin bir öngörüde bulunmak oldukça zor. EÄŸer seçimi, darbeyi destekleyen, ABD yanlısı, neoliberal ekonomiyi savunan, aşırı saÄŸcı, zengin beyazların adayı Mesa kazanırsa iç ve dış politikada deÄŸiÅŸikliÄŸe gitmesi muhtemel. ABD, bu süreçte Bolivya politikasına nüfuz edebilecek ve sermaye aktarımı tekrar baÅŸlayacak. Ancak tekrar sol düÅŸüncedeki bir aday iktidara gelirse ABD, Bolivya politikasına nüfuz edemeyecek ve sermaye aktarımı gerçekleÅŸmeyecek. Lakin bu durumda olayların tekrar baÅŸlaması hatta bir darbenin daha gerçekleÅŸmesi düÅŸünülebilir. Bu noktadan bakıldığında Bolivya’da yaÅŸanan olayların Venezuela’daki olaylarla paralellik taşıdığı görülmektedir. Sonuç olarak 20 Ekim’den beri yaÅŸananlar Bolivya’nın genç demokrasisine önemli bir darbe vurdu. 
 
 
Müellif: Emrah Kaya  (Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü) 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.