Sosyal Medya

Makale

Ruhunu Kaybeden Müslümanlar

“Muhakkak ki Allah katında Din sadece İslam’dır”

Ruh, insan varlığının fiziksel olmayan yönü ya da özü olarak tanımlanır. Ruh Beden ayrımı geçici ve olgusal bir düzleme iÅŸaret eder. Aslında ruh ve beden kendi bütünlüÄŸü içinde anlamlı bir zemine ve bugüne aidiyeti tam olarak teÅŸkil eden bir bakışa sahip olmaya vesile olur. Ruh ve beden birbirinin yerine konulduÄŸu zaman belirli bir çürümeyi içinde taşımaya aday olur. Salt ruh kendi başına anlamını yitireceÄŸi gibi salt kendi başına bir beden de çürümeye baÅŸladığını iÅŸaret etmekten imtina edemez! Ruh, DoÄŸu kültürünü temsil ederken beden, modern batı medeniyetini temsil etmektedir. İslam ise, Allah tarafından Müslümanlara ruh ve beden bütünlüÄŸünü saÄŸlayan bir medeniyete eÅŸlik etmelerine imkân saÄŸlayan bir düÅŸünce ve bakışı ihsan olarak verili sunulmuÅŸtur.

İslam, denge olarak varlığını idame eden düÅŸünce sistematiÄŸine sahip yegâne dindir. Ruh ve beden kadar dünya ve ahiret dengesini de gözetir. İlk çıkışı itibarı ile İslam, insana kendi tamlığını yaÅŸamasını saÄŸlayacak ilim, hikmet ve basireti sunmuÅŸtur. İlim, vahiy olarak tecelli ederken, aynı zamanda insanın biliÅŸ süreçlerinin saÄŸlıklı bir zeminde ve doÄŸru bir bakış üzerinden yürümesini saÄŸlama almaya da zemin oluÅŸturmaktadır. Aklın ve tecrübenin zeminini doÄŸru teÅŸhis ettirerek insanı kendi bütünlüÄŸünü doÄŸru idrak etmeye yöneltmekte ve böylece hem dünyasını ve hem de ahretini mamur etmesine imkân tanımaktadır.

İslam, peygamber rehberliÄŸinde eÄŸitim ve öÄŸretimin temel niteliklerinin usul ve ilkelerini belirgin bir ÅŸekilde belirlemiÅŸ ve ilahi rehberliÄŸi temel eksen kılarak insan ve Rabbi arasındaki irtibatı güçlendirerek yol almasını saÄŸlamaya yönelik güçlü desteÄŸi her zeminde sunmaya devam etmektedir. Müslümanlar, saÄŸlam bir zeminde ve saÄŸlam bir bakış üzerinden yol aldıkları ölçüde dünya ve ahiret saadeti ile buluÅŸmalarına engel kalmamaktadır. Ne zaman ki bir ifsada uÄŸradıklarında ise dünyada zelil bir hayat onları bulmakta gecikmemektedir. Çünkü bu dünya bir imtihan dünyası ve irade ile yapılan her ÅŸeyin bir karşılık bulduÄŸu dünyada yaÅŸamakta olduÄŸunu unutmamalıdır insan…

Modern dünya, ruhu geride bırakarak bedene odaklanmıştır. Aklı ve tecrübeyi de bu bedene yönelik bir ilgi üzerine kurmuÅŸtur. EÄŸitim ve öÄŸretimde bu zeminde neÅŸvünema bulmaktadır. O yüzden önce Tanrının ölümü ilan edilmiÅŸtir. Sonra insanın ölümünü daha teknik bir deyimle insan sonrası/post hümanizm deyimi ile ilan etmekten kaçınmamaktadır. Modern dünya insan üzerine kurulu iken artık, insanın geride kaldığı yeni bir dünyaya yelken açmaya hazırlanmaktadır. Bu tıpkı, Zeus’un ortaya çıkışını saÄŸlayan bir ortamın varlığının yeniden gündemleÅŸtirilmesine zemin olmaktadır. Mikro tanrıcıkların birlikte yaÅŸamayı baÅŸaramadığı bir zeminde bir tanrılar savaşı beklenmekte ve yeni Zeus kendi tanrılığını ilan ederek yeni sistemi iktidar erki olarak dayatmaya hazırlanmaktadır. Dünyada geliÅŸen son olayları bu zeminde gözlemlemek ve yorumlamak bazı ÅŸeylerin açığa çıkmasına zemin oluÅŸturacaktır.

Modern dünya, kendi dışındaki DoÄŸu kültür ve düÅŸünce yapısını da deÄŸiÅŸime uÄŸratarak ruhtan bedene yönelmeyi mümkün hale getirmiÅŸtir. Çin, Hindistan ve Japonya gibi kültürlerin yapısı deforme edilerek modernliÄŸe adapte edilmeye çalışılmaktadır. Çin ve Hindistan gibi ülkelerde Müslümanlara yönelik ÅŸiddet eÄŸiliminin bu bedensel karakter ile iliÅŸkisini de ayrıca deÄŸerlendirmekte yarar var.

Asıl önemli olan ise Müslümanların kendi bütünlüklerine yönelik güçlü bir saldırı baÅŸlatılmasıdır. Modern dünya, İslam gibi temel bir dini yapıyı deÄŸiÅŸime uÄŸratmakta zorlanacağını anlayarak Kuran ve Peygamber gibi saÄŸlam kaynaklara sahip olmaları bakımından Müslümanların deÄŸiÅŸimini önceleyen bir yaklaşımı öne çıkarmıştır. Son iki yüzyılda baÅŸlayan Müslümanların iktidar baÄŸlamında yenilgiyi tatmaları, bedenlerine zarar vermiÅŸtir. Ama salt bedensel zarar tedavi edilebilir olması bakımından ruhun zarar görmesine yönelik bir stratejinin hayata geçirilmesi zorunlu olmaktaydı. Oryantalist çalışmalara bakıldığı zaman öncelikle hadis literatürüne yönelik saldırılar ve vahyin yönlendirilerek anlaşılması gerektiÄŸi, tarihsel sorunları büyüterek İslam gibi temel bir dinin anlaşılmadığını öne çıkartarak müslüman zihne yönelik ciddi saldırılar yapılmakta ve yapılmaya devam edilmektedir. Sömürüye açık hale gelen beden ve bu bedene sahip zihin süreç içinde bir deÄŸiÅŸim yaÅŸamaya baÅŸladı. EÄŸitim ve öÄŸretimin seküler zemine kaydırılması, İslam düÅŸüncesine yönelik eleÅŸtiri adı altında karalama kampanyaları, müslüman zihne yönelik ÅŸiddetli salvolar, yenilgi travması, kendilerine sunulan ikramların cazibesi vesaire Müslümanların zihnen ve bedenen iÄŸdiÅŸ edilmesini mümkün kıldı.

Bunu saÄŸlayan iki temel etken öne çıkmaktadır: Birincisi, galip olmanın getirdiÄŸi avantajı sonuna kadar kullanan Batılılar. Her türlü ayartıcı özelliÄŸi devreye alarak Müslümanların ilmi havzasına yönelik bir sızma giriÅŸimi baÅŸlattılar. İlahiyat okullarında oryantalist yaklaşımların okutulması, hadis eleÅŸtirisi ve tefsir geleneÄŸini yorum eksenli bir zemine kaydırarak beÅŸeri etkeni öne çıkartan yaklaşımların öncelenmesi. Batılı erklerin İslam düÅŸüncesi üzerinde eleÅŸtirinin öncelenmesini saÄŸlayarak bir öznelliÄŸin inÅŸa edilmesini saÄŸlamaları. Mısır, Pakistan, Hindistan ve Türkiye bu ölçekte ileri karakol görme iÅŸlevi görmesi. Modernist yaklaşım olarak öne çıkan bu bakış, geleneÄŸe yönelik eleÅŸtirel tutumu ile bugünü müslümanca bir bakış üzerinden yeniden deÄŸerlendirmeye çalışırken aslında yenilginin kapısını araladığını bilmeden bu tuzaÄŸa düÅŸtü. Çünkü dinin temeli olan ilahi vasfını bu yeni tutum beÅŸeri karakter ile örtmeye çalışmaktaydı. Bunun farkındalığı ise görülmemekteydi. İkincisi ise, içerden samimi duygularla modern düÅŸüncenin etkisi altında geleneksel yapıya yönelik yapılan haklı eleÅŸtirilerin uzandığı noktada yanlışa kapı aralamasıydı. ÖrneÄŸin, hadis eleÅŸtirisinin yapılması mümkün tabii ki… İslam düÅŸünce geleneÄŸi bunu kendi boyutluluÄŸu içinde zaten yapmakta ve yapmaya devam etmeyi de bir imkân olarak sunmaktadır. Ama nübüvvete yönelik salt bir ‘postacı’ hüviyeti kazandırma arayışı içerden bir çürümeyi ve ruhun kaybolmasına neden olmaktadır. Farkında olmadan yorumun öznel karakterini dini anlamada bir yöntem olarak kullanmakta liberal görüÅŸlerin İslam düÅŸüncesine sızmasına ve dinin bazı hükümlerinin yeniden bu liberal yorum üzerinden anlaşılması gerektiÄŸini düÅŸünmeye neden olmaktadır. İşte ruh zaten bu liberal bakış üzerinden kaybolmaya yüz tutmaktadır.

Uzun uÄŸraÅŸlar sonunda İslam ruh olarak tarihe karışmış, beden olarak yenilmiÅŸ ve kendini modern beden üzerinden yeniden tasarımlamaktan kaçınmamaktadır. İşte bu yüzden temsiliyet gerçekleÅŸmemekte ve insanların İslam gibi ilahi bir din ile buluÅŸmaları imkânsız hale gelmektedir. Ta ki, Gazze meselesi ortaya çıkana kadar ve İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları, Filistinli Müslümanların ruhunu ayaÄŸa kaldırmış, bütün dünyaya İslam gibi bir dinin nasıl bir ruh taşıması gerektiÄŸini göstermiÅŸtir. Bu yüzden insanlar İslam ile buluÅŸmakta ve müslüman olanların sayısı giderek artmaktadır.

Mesele, ruhun kaybolduÄŸunu idrak etmede ve bu ruhu saÄŸlayan ilmin ve hikmetin yeniden keÅŸfedilmesinde yattığını anlamaktadır. İslam, ruhu tamamen ilahi zeminde ve ulûhiyet baÄŸlamında beÅŸeri bir vasfı iÅŸin içine katmadan inÅŸa ettiÄŸini bize bildirmektedir. Peygamber, ilahi bilginin ruhun gıdasını saÄŸlaması açısından nasıl anlaşılması gerektiÄŸini ilahi rehberlik üzerinden insanlara öÄŸretmektedir.  İslam, beÅŸeri vasıflardan azade var olan bir ilahi dindir. Yegâne din bozulmaya karşı korunmaya alınmıştır. Din sabit ve insan/müslüman ise deÄŸiÅŸime açıktır. Bu konuda dinin yoruma ihtiyacı yoktur, ama insanın yorumlanması gerektiÄŸi son olaylar eÅŸliÄŸinde zorunlu olmuÅŸtur.

Ümmet ruhunu kazandığı zaman müslüman da ruhunu keÅŸfetmeye baÅŸlayacaktır. Müslüman ve ümmet olma ÅŸuuru ruhun idrak edilmesi ile birlikte var olacak bir sürece mebnidir. Ruh, akıl, irade ve isteÄŸin ilahi inayet ile bütünleÅŸik olarak varlık kazandığı bir zeminde açığa çıkar ve kendini bedenleÅŸtirir. İslam, ruhu ÅŸahlandırarak bedene kuvvet kazandırır. Müslümanlar kendi ruhlarının arayışına çıkmak zorunluluÄŸu hissetmelidirler ki istikamet doÄŸru bir zemine taşınsın…

 

Abdulaziz Tantik

1 Yorum

  1. Faruk Saban

    Haziran 26, 2025 PerÅŸembe 18:54

    Müslümanım diye inanan insanın,Müslüman olduğunun farkına varması ile Müslümanlık şuuru inşa edilebilir,Batıdan ihtida edenler, Tam Müslüman bilinci ile hareket ederken,Müslümanlarda bir gayret yoksa?Müslümanlık gelenek ve taklitler öteye geçemiyor,Bir gurubun lideri saç ve sakalın,sağ ve sol yanları eşit uzunlukta değilse bu haramdır diye ahkam keserse,İslam adına! Başka söze hacet bırakır mı? Selamlar saygılar.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.