Sosyal Medya

Makale

Araf'ta kalma

Bir ‘aradalık’ durumu olarak arafta olmak ile belirlenimin ve bilinemezliÄŸin ağırlığı altında arada kalmak arasında mahiyet farkı vardır. Araf, Kur’ani bir terim olarak cehennem ehlinin dışında olup yukarıdan onlara soru soran olarak anlatılır. Bir anlamıyla da sezgisel yoÄŸunluÄŸu içerir. Hatta o kadar yoÄŸun bir sezgisel durum oluÅŸur ki tam olarak bir ÅŸeyin neye tekabül edeceÄŸi konusundaki acziyetini kabul ederek arafta durmayı tercih eder.

Ä°ki durum söz konusu olduÄŸunda adalet ile hükmetme arayışı için iki tarafa eÅŸit mesafede durarak nesnel bir zemini yoklama da bir Araf hali olarak düÅŸünülmelidir. Kemale doÄŸru yolculuÄŸu esnasında sürekli haller ve makamlar arasındaki yolculuÄŸu esnasında bir ÅŸeyin baÅŸlangıcı ve nihayeti arasında yaÅŸadığı gerilimi de Araf olarak betimlemeliyiz.

Sonuç itibarı ile arafta olmak, her zaman bir aradalığı içinde taşır. Ä°ster duygusal arafta olma, ister biliÅŸsel arafta olma, ister olgusal zeminde arafta olma hali yaÅŸansın; arafta olma kiÅŸinin bir konuda kesinliÄŸi içermeyen bir durum karşısında bir korunak olma özelliÄŸi kazanma arayışıdır.

Arafta olmak bir sorun olarak düÅŸünülür mü? Bir sorun olma hüviyeti kazandığı evreler vardır tabii ki… Ama birçok ÅŸeyin aydınlatılması baÄŸlamında nesnel bir zemin oluÅŸturma hüviyeti arafta olmayı bir artı deÄŸer olarak teÅŸmil etmeye imkân saÄŸlar. GöreliliÄŸin egemenliÄŸi altında yaÅŸamını sürdüren kiÅŸinin bir çıkış noktası olarak arafta olmak bir pozitif göndermedir.

Her kavram, olay, olguda olduÄŸu gibi kiÅŸi, niyet ile arafta olma halini negatif veya pozitif kılma becerisine sahiptir. Bu yüzden arafta olma, kötüye kullanıma açık olduÄŸu gibi iyiye ve doÄŸruya ulaÅŸma konusunda da kullanışlıdır.

Arafta olmayı bırakacak bir zemin kurulabilir mi? Arafta olma, yeni durum, olgu ve olay söz konusu olduÄŸunda kendisini ibraz etme özelliÄŸi sayesinde bir sürekliliÄŸe sahip olduÄŸu gözlemlenir. Bu dikkatten kaçtığı zaman, ÅŸiddet ve zulüm açığa çıkabilir. Çünkü kesinlik arayışları her zaman bir otorite ve totaliteyi içinde taşır.

Bu yüzden bir alanda oluÅŸan kesinliÄŸi diÄŸer alandaki görelilik ile dengeleyerek yaÅŸamın dinamik yapısını idrak edecek bir pozisyonu iÅŸaret edebilir kılarız. Kesinlik arayışının insani temelini göz ardı edemeyiz. Ancak, kesinliÄŸi bütün yaÅŸamsal alanlara taşımanın imkânsızlığını da dikkatlerden kaçırmamalıyız. Yoksa oluÅŸabilecek haksızlıkların zemini kurulur.

Bir araf hali, bir denge halinin icrası gibi düÅŸünülmelidir. Denge, herhangi bir ÅŸeyin veya ÅŸeylerin arasını bularak o denge üzerinden neliÄŸini düÅŸünmek ve müzakereye konu edinmektir.

Arafta olma hali, önümüze soru ve sorun olarak sürülen meselelere daha dikkatli ve gözden kaçırmadan neliÄŸini algılayabilme ve idrake konu edinme imkânı sunar. Bu yüzden araf halini bir olumsuzlama zemini olmaktan kurtarmak elzemdir. Elbette ki süreklileÅŸen bir araf pozisyonu kendi içinde sorunlu bir tutumu gösterir. Bu anlamsızlığı tetikler, hiçliÄŸin girdabına düÅŸmeyi kolaylaÅŸtırır.

Bu noktada araf olma halini saÄŸlayan kesinliÄŸin neye tekabül ettiÄŸi konusunda da bir yaklaşım geliÅŸtirilmelidir. Kesinlik, mümkün bir kategori midir?

Bu soru behemehal cevaplandırılmalıdır. Kesinlik iki temel unsur üzerinden gerçekleÅŸir. Bir, duygusal kesinlik, bu tecrübeye konu edinilen ÅŸey ile iliÅŸkili olarak kiÅŸide meydana gelen duygusal itminan sonucu oluÅŸan netliktir.

Bu duygusal netliÄŸin belirli ÅŸartlarla mücehhez oluÅŸunu dikkate almadan bu konu tamamlanamaz. Duygusal yoÄŸunluÄŸun oluÅŸturduÄŸu baskı ile ulaşılan kesinliÄŸin aldatıcı bir özellik kazandığını da gözlemlerimizle biliyoruz.

Ä°ki, soyutlayarak elde ettiÄŸimiz bakışın düÅŸünsel yapımızda oluÅŸturduÄŸu kesinliktir. Bu konuda da yapılan gözlemler/çalışmalar ve gözlemler bize her soyutlamanın oluÅŸturduÄŸu kesinliÄŸin de belirli bir sınırlama içinde gerçekleÅŸtiÄŸi ve yeni bir bilgi ile bu kesinliÄŸin deÄŸiÅŸime uÄŸradığını göstermektedir.

Yani kesinlik arayışı, niyetimizin gerçekleÅŸtirilmesi için bizim kendimize dayattığımız bir algısal operasyondur. Bu kesinliÄŸin olmadığını deÄŸil, bilakis kesinliÄŸin sınırlı bir zeminde gerçekleÅŸtiÄŸini ve deÄŸiÅŸime açık bir yapı oluÅŸturduÄŸunu gösterir. Yani kesinlik arayışının evrensel bir karakteri yoktur.

ÖrneÄŸin, müminlerin, Allah’ın varlığına dair inançları kesin bir inanç gibi görünür. EÄŸer, bu kesin inanç farklı zeminlerden hareketle güçlendirilmezse, salt bir inanç olarak kaldığı sürece, deÄŸiÅŸime açık bir yapı arz eder. Ve dinden uzaklaÅŸarak Tanrısızlığı seçenlerin kahır ekseriyeti de bunu açık bir ÅŸekilde bize göstermektedir.

Bu yüzden kesinliÄŸi, imanın güven tazeleyen eylemlerinin sürekliliÄŸi içinde gönderilen bilginin zihinde oluÅŸturduÄŸu güveni, eyleme dönüÅŸtürürken, her olay, olgu ve durum içinde ulûhiyetin varlığını idrak edecek bir melekeyi kazanmakla orantılı saÄŸlanabilir.

Kesinlik arayışları, yaÅŸam karşısında oluÅŸan beklentilerin elde edilmesi konusunda ciddi avantajlar saÄŸlar. Bu yüzden kesinlik, stratejik bir unsur olarak öne çıkar. Ä°nsanların bir arada oluÅŸlarını saÄŸlama ve bir noktaya doÄŸru yöneltme imkânını kesinlik algısı sunar. Her kesinliÄŸin bir otoriteyi zorunlu kıldığını bilmeliyiz.

Her otorite ise bir totaliteyi zorunlu kılar. Otoriter ve totaliter yapılar, kesinlik algısı üzerine kurulabilirler. Bu hiçbir zeminde otorite veya totalite yoktur anlamında deÄŸil, bilakis, otoritenin ve totalitenin varlığı düÅŸünsel ve duygusal zeminle iliÅŸkili ve özgür bir iradeye dayalı olmaları gerektiÄŸini ilzam ettirir.

SaÄŸlıklı ve sahici bir otorite ve totalite yaÅŸamın üzerine bina edileceÄŸi ve sabit bir yapının olmazsa olmazıdır. Ama deÄŸiÅŸkeni devre dışı tutma arayışlarına dönüÅŸtüÄŸü andan itibaren özgürlüÄŸü ortadan kaldıran bir zemini inÅŸa etmekten de uzak kalamaz…

Arafta olma veya kesinlik üzere bulunma halinin özgürlük ile iliÅŸkisi, kiÅŸi açısından her iki kavram ile sahici bir baÄŸ kurma adına çok önem arz eder. Bu önemi gözden kaçırmak baÅŸka yanlışlara kapı aralar. Ä°ÅŸte denge halinin önemini izah için yeter sebep…

Bu noktada milyarlarca insanın belirli inançlara sahip oluÅŸunu nasıl açıklayabiliriz sorusuna geçebiliriz. Ä°nanma duygusu, insani boyutun en temel unsurudur. Güven hissi olmadan kiÅŸi yaÅŸayamaz. Çünkü güvensizlik, kiÅŸiyi çaresiz bırakır, iradeyi çürütür, yanlışa kapı aralar, doÄŸruya yönelmeyi engeller.

Bu yüzden kiÅŸi güvenmek ister. Ä°ÅŸte bu güveni saÄŸlama almak için inanmayı kesinlik düzeyinde inÅŸa etme uÄŸraşısını hiç terk etmez. Bu da bize insanın güvenme duygusunun kesinlik arayışındaki temel önemini gösterir.

Her denge hali bir güven halini inÅŸa eder. Arafta olma bir güvenin zeminini kurma açısından belirli bir yeterliliÄŸi saÄŸlar. Ä°nsan, güven duyarak, kesinlik algısını kurar, kesinlik algısının sınırlarını idrak ederek denge arayışını güçlendirir, denge üzerinden arafta olma pozisyonunu sahicileÅŸtirerek yeni bir denge ve kesinlik algısına yönelir.

Bu süreçte ise anlam ve anlam arayışı kendisine bu yolculukta eÅŸlik edecektir. Anlam, bilgi öncesi kiÅŸide var olan güven algısının temelini kurma açısından çok önemlidir. Bu güveni, araf halinde güçlü kılarak dengeye ulaÅŸtırır.

Her denge ise güveni daha da saÄŸlamlaÅŸtırarak kesinlik algısını kurar ve kesinliÄŸin sınırlarını dikkate alarak onu yararlı bir ÅŸekilde denge üzerinden yaÅŸamın anlam üzere kuruluÅŸunu tamamlamaya zemin kılar.

Anlam ise soyut zeminde algının saÄŸlam ve sahici bir kuruluÅŸunu güvene alır. Böylece kiÅŸi, anlam üzerinden ön varsayımlara sahip olur. Bu ön varsayımları inanç haline dönüÅŸtürür. Bu inancı güven ile temellendirerek eylemin kaynağı olarak görerek yeni Araflara ve yeni kesinliklere kapı aralar.

GöreliliÄŸin varlığını arafta olmanın zemini kıldığı gibi kiÅŸi, arafta olmayı dengeye taşıyarak kesinliÄŸin oluÅŸumunu kesinler. Bu kesinliÄŸi dengede tutarak iliÅŸkiyi güvene ve ahlaki zemine ulaÅŸtırır.

Bu noktada anlamın her kiÅŸide aynı iÅŸleve sahip olduÄŸunu ve her kiÅŸinin sahip olduÄŸu inançların eylemlerini belirlediÄŸini, eyleme dönüÅŸmeyen inançların bir deÄŸiÅŸim geçirerek eylemler üzerinden yeni inançlara dönüÅŸtüÄŸünü biliyoruz. Burada gözlemlerimiz ile kendi deÄŸiÅŸimimiz arasındaki korelâsyonu ve etkileÅŸimi de dikkate almalıyız.

Ezcümle, kiÅŸi, kendi tarihi serüvenini kendisi yaÅŸayarak özgürlüÄŸünü tadar. Bu özgürlüÄŸü tatma ile anlamını buluÅŸturur. Anlama ulaÅŸan özgürlük, araf halini dengede tutarak kesinliÄŸin tarifsiz tadını bulur. Ama bu kesinliÄŸin hazzı ile yeni Araflara yelken açmaya da aday olur. GöreliliÄŸin yaÅŸamın temel dinamiÄŸi olduÄŸu gözlemi ise ona anlamı inÅŸa etmede yararlı olduÄŸunu tecrübe ederek kendi varlığının anlamını o denge üzerine kurduÄŸunda kesinliÄŸi elde edecek bir yakine/yakınlığa sahip olacağını bilir.

Zor olan kolay, kolay olan ise zordur. Bu göreliliÄŸin altın kuralıdır. Bize zor görünen ÅŸeyin kolay bir tarafının olacağına olan inancımıza onun o zorluÄŸunu aÅŸmanın kolay bir yönünü/yöntemini buldurur.  Kolay olanın ise kolay olduÄŸu inancı, onun zorluÄŸunu görmeyi engelleyerek onun zorlaÅŸtığının farkındalığını kaybederek kolayı zorlaÅŸtırır.

Denge, arafta olmakla kesinliÄŸe ulaÅŸmayı aynı zeminde bir dilemma olarak gördüÄŸümüzde saÄŸlayabileceÄŸimiz bir ÅŸey olur. Bu yüzden sürekli bir dikkat ve süreklileÅŸen bir zihni faaliyet bizi bu meselelerde doÄŸruya taşır.

Bu yüzden ÅŸartlara teslim olmuÅŸ bir zihni yapının esareti kabul ederek özgürlüÄŸünü kaybedeceÄŸini ve dolayısıyla dengeden uzaklaÅŸarak anlamı yitireceÄŸini söylemek bir insanlık borcu olur.

Meseleye basiret üzere bakmak ve feraset ile iÅŸ tutmak göreliliÄŸin anlamsızlık üreten boyutunu aÅŸarak onun kesinlik ile yaptığı izdivaca taşıyacaktır bizi… Evlilik, aynı özelliÄŸi taşıyanların yapması gereken bir iÅŸ birliÄŸi deÄŸil, zıt karakterlerin birbirini tamamlayan bir eylemidir.

Zıtların bileÅŸkesi, hakikatin tecellisinin neye tekabül ettiÄŸini anlamak için vazgeçilmez bir bakış sunar. AteÅŸ ve su yan yana akar ve denge ateÅŸ ve suya deÄŸmeden yol almaya çalışmaktır. Kesinlik ateÅŸin ateÅŸ, suyun ise su olduÄŸunu bilmektir.

Arafta olmak ise ateÅŸ ile suyun buluÅŸtuÄŸu zeminde neliÄŸini titizlikle araÅŸtırmaya tekabül eder. Anlam ise ateÅŸ ve suyun bir Yaratıcısı vardır ve ‘onlar Yaratıcıdan bağımsız hareket edemezler’ diyebilmektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.