Sosyal Medya

Makale

Kısa seçim notları

“Ä°yi insanlar güzel atlara binip gittiler” kabilinden geçmiÅŸe yönelik altın çaÄŸ özlememiz ve her kokuÅŸmuÅŸluÄŸun ve yozlaÅŸmanın sebebini o altın çaÄŸdan uzaklaÅŸmaya yoran bakış açımız bu akÅŸam açıklanan seçim sonuçlarıyla artık manasız kalmaya baÅŸlamıştır.Bu seçimi kısaca bunun üzerinden deÄŸerlendirmek istiyorum.

24 Haziran seçimleri kendisini dini ve milli deÄŸerlere yaslayan bir siyasi hareketin toplumdan büyük bir kesimin teveccühü ile sonuçlandı. Burası gazete manÅŸetlerinde fiyortlardaki ineklerin haberleri çıkan bir Ä°skandinav ülkesi olmadığı aksine farklı kesimlerin birbirlerine karşı gırtlak gırtlaÄŸa bir mücadele verdiÄŸi aÅŸikardır. Bu yüzden her kesimin kimliÄŸi bir diÄŸeri üzerinden tanımlanıyor. Hakkında çok vicdan yapılıp duyar kasılsa da “biz varız çünkü düşman var” cümlesi Türkiye’de her kesimin kimliÄŸini belirleyen ontolojik bir çıkarımdır. Kulağınıza böylesi bir tanım korkunç derecede abartılı geliyorsa Ä°nce’nin son mitingine katılan on binlerce insanın hep bir ağızdan “intikam, intikam” çığlıklarını hatırlatırım. Ancak bu sayede bu ülkede güce sahip olmanın ve güç üzerinden kimlik tanımlamanın ziyadesiyle önemli olduÄŸunu anlayabiliriz. Çünkü hep birlikte Türkiye deÄŸiliz ve siyasi irade tüm toplumsal kesimleri kuÅŸatacak olanaklara sahip deÄŸil.

Ne sivil ve masum insanları katleden bir terör örgütünün sempatizanlarını ne pastadan kaybedince ‘kandırıldık’ yaygarası koparan liberalleri ne her fırsatta halkı hor görüp aÅŸağılayan kemalistleri ne aydınlanmış despot edasıyla batı cübbesi altından ülkesini sürekli ÅŸikayet eden entelektüel ve sol kesimi ne Ä°rancılar gibi ısırgan otuyla taharet almayı karakter haline getiren iki yüzlü birçok farklı kesimi kuÅŸatacak bir söyleme sahip olacak bir cumhurbaÅŸkana hiçbir zaman sahip olamayacağız. Zira herkesi kuÅŸatmak, herkesi memnun etmek zorunda deÄŸiliz. 

İşte tam da burada yeni döneme dair kısaca birkaç öneri ve öngörümü araya iliştirmek istiyorum.

Herşeyden önce sonu gelmez bir altın çağ özlemini ve yarın kıyametin kopacağı düşüncesi üzerinden bitmişlik ve tükenmişlik hissimizi bir kenara bırakalım. Yeni yüzyıl müslümanların olacaksa bu ancak siyasi galibiyetin temin ettiği özgüven ve celadetle; karşılaştığımız birçok duruma yönelik ahlaki temelleri olan eleştirel yaklaşımlarımızla mümkündür. Geçmişi sürekli yad etmek maalesef mahcubiyet ve ispat gayretimizin bir sonucudur. Tarih, içerisinde kendi bağlamında icra edilecek her güzel ve iyi şeyin arketipini bizim önümüze koysun; fakat bir altın çağın özlemi veya hiçbir zaman tekrar etmeyecek bir tecrübenin hasretinden ibaret kalmasın.

Güç ve iktidar ancak zalime boyun eğdirildiği, mazluma kucak açıldığı müddetçe meşru ve makuldur. Gücün maslahatı ancak ahlaki gaye ve hedeflerle ortaya koyulduğunda kabul edilebilir. Bu yüzden iktidarın tüm nimetleri toplumun huzuru, istikrarı ve yeryüzündeki mazlumların ihtiyaç ve beklentileri dışında hiçbir şeyle meşru olamaz.

Ekonomik refah ve toplumsal istikrarı sürdürmek yani halkın gerçekçi taleplerini göz önünde bulundurmak ideal olarak paylaşılan deÄŸerler kadar önemlidir. EÄŸer Ä°slam’ın söyleyecek bir sözü varsa bu onun insanın gerçekliÄŸiyle uyumlu olduÄŸudur.

Aynı zamanda toplumsal fayda güdülen ve bu yüzden çoÄŸu kez çıkarcılıkla itham edilen maruf deÄŸer yargılarıyla Ä°slam’ın vaad ettikleri arasında mahiyet farkı olduÄŸu yanılgısından da kurtulmalıyız. Bu baÄŸlamda halkın ortak yararı gözeten din ve milliyet anlayışını da hor görüp aÅŸağılamamalıyız.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.