Sosyal Medya

Makale

Vallahi, Billahi

Dün mecliste yemin töreni vardı.

Ä°lk mecliste yemin çok kısaydı ve ÅŸu ÅŸekilde idi: “Makam-ı Hilafet ve Saltanat’ın ve vatan ve milletin istihlas ve istiklalinden baÅŸka bir gaye takip etmeyeceÄŸime vallahi”. Bu yemine sadık kalmadılar. Hilafet makamı da, saltanat da tasfiye edildi..

Meclis-i Mebusan’da: “Åžer-i Åžerif ve Kanun-u Esasi ahkâmına riayet ve vatan ve millete sadakat edeceÄŸime vallahi ve billahi” ÅŸeklinde bir yemin vardı. “Åžer’i ÅŸerif”e atıf yapılıyordu. Ankara’da ÅŸeriata riayet yoktu. Onun yerine hilafete vurgu vardı.

Mustafa Kamal da Meclis’te ‘Vallahi’ diye yemin etmiÅŸti. Mustafa Kamal da bir daha ‘’AND İÇMEDÄ° ve YEMÄ°N ETMEDÄ°’’. 1921 Anayasası’nda CumhurbaÅŸkanlığı ile ilgili özel bir hüküm yoktu. 29 Ekim 1923’e gelindiÄŸinde 21 Anayasası’nda deÄŸiÅŸikliÄŸe gidildi ve Cumhuriyet ilân edildi. Cumhuriyet’in ilânı ile Mustafa Kamal, Cumhuriyet’in ilk CumhurbaÅŸkanı seçildi. Seçilince kürsüye çıktı ve bir teÅŸekkür konuÅŸması yaptı. Ama and içmedi, bir baÅŸka ifade ile yemin etmedi.

Bugün milletvekilleri ÅŸu ÅŸekilde yemin etmektedirler. “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve ÅŸartsız egemenliÄŸini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına baÄŸlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve ÅŸerefim üzerine and içerim.”

Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi sırasında bu yeminin de mutlaka, hem ÅŸekil ve hem de ifade olarak yeniden tanımlanması gerek.. Yemin metni bir ideoloji ve bir kiÅŸiye baÄŸlılık dayatmamalıdır. Yemin ederken, isteÄŸe baÄŸlı olarak Allah’a, kutsala ya da namus ve ÅŸerefine yemin edilebilmeli. Yemin ederken elini kalbinin üzerine koyabilir ya da kutsal kitaplardan birine el basarak da bu yemini yapabilmesi gerekir..

Yeni andda insanların canı, malı, namusu, aklı ve inancı, neslin korunmasına, kamu yararına mutlaka atıf yapmak gerek.

And bugün rutin bir ritüel, bir seremoniye dönmüş durumda. Hukuki ya da dini, manevi bir değeri yok. Mesela ben bu anda aykırı davrandı diye bir milletvekili aleyhine dava açabiliyor muyum.. Milletvekilleri, halka değiştirme sözü verdikleri bir darbe anayasasına sadakat sözü vermeden göreve başlayamıyorlar. Bu andın muhtevası da yine o kahrolası darbecilerin yazdıkları bir metin..

Bu metin kaba ÅŸekli ile, bugünkü darbe anayasasının baÅŸlangıç maddelerinde ifadesini bulan tek parti dönemindeki CHP’nin parti programına sadakati ifade ediyor. Bu anlamda, bugünkü anayasanın baÅŸlangıç maddeleri, deÄŸiÅŸtirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler ve bu andla siyasi kiÅŸiler ve kamu görevlilerinin, hatta bütün yurttaÅŸları, eÄŸitim ya da askerlik aÅŸamasında sadakate mecbur bırakıldıkları uygulamalar tek parti programına sadakat anlamı taşımaktadır ki, bu da diÄŸer partileri, tek parti zihniyetinin alt kolları haline getirmektedir..

Mecliste yemin ettikten sonra, milletvekilleri genel kurulun dışında, ama meclis binası içinde, Meclis logosu önünde, basının ve izleyicilerin önünde ayrıca dilediği gibi, ilk yeminine aykırı olmaksızın yemin etmesine imkan tanınmalı. İster tek başına, ister topluca, istediği dilde, ister yazılı olarak bu yemini yapabilmeli.. Bu yeminler de ayrıca yayınlanabilmeli..

Mustafa Kamal bir kez yemin etti ve o yemine sadık kalmadı. Daha sonra da yemin etmesinin bir anlamı olmayacaktı. Çünkü bu tek adamın kendi kendine sadakati anlamına gelecekti..

Belki anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸine, önce baÅŸlangıç bölümünü kaldırarak baÅŸlamak gerek. Sonra, “deÄŸiÅŸtirilmesi teklif dahi edilemez” maddesinin deÄŸiÅŸtirilmesi ve ardından da bu andın deÄŸiÅŸtirilmesi gerek.. Çünkü bu and, sadece milletvekilleri ile sınırlı deÄŸil. Devletin bütün kurum  ve kurulları için bir model oluÅŸturuyor.

DoÄŸru düzgün bir yemin metni ve ardından da verilen anda sadakat konusunda ciddi bir kamuoyu baskısı oluÅŸturmak gerek. Mesela, ÅŸimdi herkes meclis baÅŸkanlığı için kendi adayını gösterecek ve her grup kendi adayına oy verecek. Bunun mantığı ne? Bu iÅŸ ilk turda tamamlanabilir. Bir an önce hükümetin kurulması ve yeni bütçenin hazırlanması gerek.. Ama bu ciddiyeti göremiyorsunuz.. MHP hemen “Hayır” diyecek. HDP zaten kriz çıkartma peÅŸinde. YSK’ya baÅŸvurup seçimlerin iptalini istiyor, öte yandan da gelip yemin ediyorlar.. Bırakın hukukilik, ahlakilik ilkesini, ciddiyeti bile tartışmalı abuk sabuk iÅŸler peÅŸinde vakit geçiriliyor..

Geçici baÅŸkan Baykal kendine göre çok önemli bir konuÅŸma yaptı. AK Parti’ye yönelik uyarılarda bulundu. Muhalefetle diyalog çaÄŸrısı yaptı. Ama nedense muhalefetin uzlaÅŸmaz ve engelleyici tavrı konusunda bir ÅŸey söylemedi.. Derin ve Paralel yapıların siyasi sürece müdahalesi konusunda da bir ÅŸey söylemedi. Bu da not edilmesi gereken bir husus. Özellikle de kendi başına gelen olaylar ve kapalı kapılar arkasında yapılan siyasi pazarlıklarda parti yönetimlerinin nasıl el deÄŸiÅŸtirdiÄŸi, baÅŸkanlık sistemi ve parti liderlerinin “tek adam” olma çabalarına deÄŸinseydi..

Neyse, rutin and töreni gerçekleÅŸti. Sırada Meclis BaÅŸkanlığı seçimi var.. Sonra BaÅŸbakanın Bakanlar Kurulu’nu oluÅŸturması, hükümet programının mecliste okunması ve güven oylaması var. Ve ardından bütçe görüşmeleri..

Bu arada; Leyla Zana yemin ederken “bu metni kabul etmediÄŸini ama etmek zorunda olduÄŸunu” söyleyerek yemin metninde deÄŸiÅŸiklik yaparak okuduÄŸu için yemini kabul edilmedi. Bu kriz umarım ilk anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸinde çözülür. Yoksa bu kriz her zaman yaÅŸanabilir.

Selam ve dua ile..

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.