Sosyal Medya

Makale

Ayıptır, günahtır, yazıktır

Hem davaya bakan savcıyı ÅŸehit et, hem de dava ilerlemiyor diye ÅŸikâyette bulun. İşte böyle bir arsızlıkla, azgınlıkla karşı karşıyayız. Adeta oyun oynuyorlar.

Asker ve polise kurÅŸun sıkıyor, sokakta bomba patlatıyor, sonra da hayatını kaybedenlerin başında toplanıp “katil devlet” diye slogan atıyorlar. Bunların her iÅŸi böyle. Diyelim ki, hayâsı olmayanın insafı da olmaz.

Hiç görülmemiÅŸ kötülük yöntemleriyle sınanıyoruz. Ayrılığı derinleÅŸtirmek için dinî ve millî deÄŸerler dâhil, buldukları her ÅŸeye saldırıyorlar. Haliyle öfke büyüyor. Olumsuzluklar hızlanıyor. Ara açılıyor. Soralım: Bu açığı tek taraflı çabalarla kapatma imkânı var mıdır? Zor.

Milletin oylarıyla seçilmiÅŸ bir insana 'diktatör' diyorlar. Diktatör buysa, demokrat kim? Sırtını terör örgütüne dayamış olanlar mı?
Her türlü hakaret ve suçlama serbest mi olsun? Hukuk bir yana, devlet ve millet geleneÄŸi nerede kaldı? Edep ve adap?
Terör kelimesine verilen karşılıklardan biri de ÅŸu: 'Korku salarak insanlara istediÄŸini yaptırmak.' Sizce bunu hangi siyasi parti uyguluyor?
Aklıma geldi: Bu topraklarda, halden anlamayana ve merhametsiz olana da 'kâfir' denir.
***
İyiliÄŸi bilmek vefa, bilmemek nankörlüktür. Hem vefa, hem güven yurdu olmak mecburiyetindeyiz. Başımıza gelen musibetlerin önemli bir kısmı, iÅŸte bu mecburiyeti duymadığımız içindir.
İyiliÄŸe 'nereye gidiyorsun' diye sormuÅŸlar, 'kötülüÄŸe' demiÅŸ.

Yaptığımız bazı iyilikler kötü sonuçlar doÄŸurabiliyor. İyilik yaptığımız kimse, kendine geldikten sonra, toplumun başına bela olabiliyor. Belki de bu yüzden, 'bütün fenalıkların başı, kötülere iyilikte bulunmaktır' deniliyor.
Bu da baÅŸka manâda iyi: Her türlü kötülüÄŸü yap. Can yak. Fitne çıkar. Yalan söyleyip insanları birbirine düÅŸür. Husumeti büyüt. Sonra da hiçbir bedel ödemeden hayatına devam et. Bir ÅŸey olmamış gibi.

Belediye otobüslerinde cep telefonuyla konuÅŸmanın yasak olduÄŸu günler. Bir arkadaşım, otobüsteyken telefonunu açtığı ve konuÅŸtuÄŸu için ÅŸiddete maruz kalmıştı. Bugün, aynı otobüslerde cep telefonlarına ÅŸarj hizmeti veriliyor. Son on yılın özeti.

Bu örneÄŸi niye verdim? Hak aradıklarını iddia edenler, hakkaniyet adına, eski durumlarına bir baksınlar. Mesela doksanlı yıllarda vaziyetleri nasıldı? Mevcut haklarının yüzde kaçına sahiptiler? Doksanların doÄŸusunu görüp yaÅŸamış biri olarak, ben bir ÅŸey demeyeyim.
***
SevdiÄŸimiz var, mesafeli durduÄŸumuz var. AnlaÅŸtığımız yahut anlaÅŸamadığımız kimseler. Birincisi dostluktur, arkadaÅŸlıktır; ikincisi ise düÅŸmanlık deÄŸil. O baÅŸka.

DüÅŸmanlık, edeni daha çok yorar. Haset ateÅŸi, evvela sahibini yakar. Her ikisi de yorucudur, yakıcıdır, yıkıcıdır.
Bugünkü siyasette düÅŸmanlığı ve hasedi hep beraber görüyoruz. Devletin başındaki insana “katil” demek, alenî düÅŸmanlıktır. “O gitsin de kim gelirse gelsin” demek, evvela hasettir. Haliyle, her ikisi de aynı çizgide buluÅŸmuÅŸ olurlar.

Bir soru: DüÅŸmanlıkta aşırıya gitmek, bizi nereye, kim olmaya götürür?
***
Bölgemizde dünya yeniden kuruluyor. Birinci ve İkinci Cihan Harbi'nin neredeyse bütün aktörleri burada. Yanı sıra, İsrail.
Bu yeni yıkımdan etkilenmemek, ancak birlik ve beraberliÄŸimizi muhafaza etmekle mümkün. Devamında, karşı önlemler almakla.

CoÄŸrafyamızdaki geliÅŸmelere dikkat kesilmemiz gerekirken, terör sorunuyla mücadele ediyoruz. Tamamen içimize kapandık. Kendi derdimizle uÄŸraşır hale geldik. KarşılaÅŸtığımız bu zorlu durum, aslında iki soruya birden cevap veriyor. Bir: Neden ÅŸimdi? İki: Terörün arkasında hangi güçler var?
Öyle ya, her ÅŸey yolunda giderken ve haklar konusunda emsalsiz mesafeler alınmışken, bu terör de nereden çıktı?

Alıntı - Yenişafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.