Sosyal Medya

Makale

Henüz bitmeyen...

Millet ve memleket olarak sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Tehlike kapımızın önündeydi, hanemizin içine girdi. Artık kapı kilit tutmuyor.

Sadece sözün deÄŸil, duygunun da bittiÄŸi yerdeyiz. Neredeyse bütün dillerin, klavyelerin, kalemlerin elleri tetikte. Her daim ateÅŸ serbest. Daha olay olmadan suçlular ve sloganlar hazır. SavaÅŸ ve barış kelimeleri birbirine hiç bu kadar yakın olmamıştı. Aynı anlama gelmek üzereler.

Halimize bakan dostlar 'ah', düÅŸmanlar 'oh' diyor. Bu durumdayız.
Gönlümüzde büyük bir yorgunluk, yılgınlık var. Ne yaparsak yapalım, düzelmeyecek hissi. Tehdidi görüyor, fakat tedbir almakta çoÄŸu zaman çaresiz / yetersiz kalıyoruz. Duamız: Allah kötüye fırsat vermesin.

Acılar ve ölümler, insanları birbirine yaklaÅŸtırır. Küskünlükleri giderir. Husumeti engeller veya erteler. Toplumsal kaynaÅŸmayı saÄŸlar.
Åžimdi her acı, her ölüm, bizi birbirimizden daha çok uzaklaÅŸtırıyor. Uçurumu derinleÅŸtiriyor. Ayrılığı hızlandırıyor. Nefreti pekiÅŸtiriyor. Ölümleri kullanışlı bir nesneye dönüÅŸtürüp onunla baÅŸkalarını dövüyoruz. Çocukların katledilmesine bile takım tutar gibi yaklaşıyoruz.

Bir dilim ekmeÄŸi bölüÅŸen insanların evlatları, bugün, fırın kavgası veriyor. Bunun gibi birçok neden yüzünden, her türlü iç ve dış operasyona açık hale geldik. Bilhassa etrafımızın ateÅŸ çemberine dönüÅŸtüÄŸü ÅŸu günlerde.
***
Fikrî ayrılıklar ve farklı bakış açıları olur, olacaktır, olmalıdır. Bir de bu: Bazı ÅŸeyleri karşımızdakine anlatamayız; sadece anlamasını, anlayışlı olmasını bekleriz.
Åžunu da söyleyelim: Bu dünyada kötünün iyiye verdiÄŸi keder, zalimin mazluma ettiÄŸi eziyet bitmez. Fenalık yok olmaz. Elbette iyilik de.

Bir teselli: Cezası en çabuk verilen ÅŸey zulümdür. / Hadis-i Åžerif. (Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihâli, AkçaÄŸ Yayınları, sayfa 529.)

İnsan zor zamanlardan oluÅŸur. Milletler de böyledir. Birinci Dünya Savaşı'nda nüfusumuzun yüzde onunu kaybettik. Bu topraklarda, acıya katlanmak bir sanattır. Musibeti müslümanca karşılamak. Sabretmek. En ağır ÅŸartlarda bile hakkı ve iyiliÄŸi tavsiye etmek. Ümidi kesmemek.Görünen o ki, zorlukları göÄŸüsleme yeteneÄŸimizi yitiriyoruz.
Sorumuz ÅŸu: Toplu ölümler ve büyük acılar dahi bizi bir araya getirmeye yetmeyecekse, bu iÅŸ nasıl olacak?
YaÅŸadığımız gerginlik ve inatlaÅŸma, sürdürülebilir bir vaziyet midir?
***
Balkan faciasını hatırlayalım. Ülkemizin en bayındır ÅŸehirleri iÅŸgal edilirken, onurumuz ve namusumuz ayaklar altındayken, subaylarımızın önemli bir kısmı ne yapıyordu? Elcevap: Fırkacılıkla, hizipçilikle meÅŸguldüler.

Bugün, o subayların yerini siyasetçiler almış görünüyor. Elimizde kalan son toprağımız parçalanma tehlikesiyle karşı karşıyayken, millet hayatımız çözülürken, itimat duygumuz zedelenirken, hâlâ 'sen-ben' çekiÅŸmesi içindeler. Halden anlamayan bir rekabetin ve ölümüne muhalefetin peÅŸindeler. Heyecan ve hamaset ticareti yapıp insanları birbirine düÅŸürmenin, kamplaÅŸmayı hızlandırmanın derdindeler. Tarih elbet bunu da yazacaktır. O subayları yazdığı gibi.

Bayraklar yarıya indirildi ve göndere acı çekildi. Seçen veya seçilen; bu acıyı baÅŸka türlü yorumlayan kim varsa, ondan medet uman, siyasi beklenti içine giren, kesinlikle bizden deÄŸildir. Yani milletimizden.

Osmanlı'yı parçaladılar. Yarası hâlâ kapanmadı. Irak, Suriye ve Filistin'de kanayan iÅŸte o yaradır. Åžimdi de Türkiye'yi parçalamak için her yolu deniyorlar. Çünkü iÅŸler planladıkları gibi gitmedi. Türkiye ayaÄŸa kalktı ve çizgiyi geçti. Batı medeniyetinin ileri karakolu olacaktı, fakat hesap tutmadı. Millet uyandı, aslını hatırladı. Devlet, bir başına kararlar almaya baÅŸladı. Ordu yeniden millî hale geldi. Maddi ve manevi olarak güçlendik. Tekrar 'İslâm dünyası' demeye baÅŸladık.Onlar da diyor ki, ölmediÄŸiniz yahut dirildiÄŸiniz için bizden özür dileyin.

Terör olaylarını, canlı bombaları, nice dokunaklı ÅŸehadeti, beldelerimizin karıştırılmasını ve iÅŸbirlikçilerin inanılmaz cüretini, bütün bu geliÅŸmelerden bağımsız düÅŸünemeyiz.

Faruk Nafiz Çamlıbel'in son günlerde dilimden düÅŸmeyen bir dizesi var: “Her vatan sahası bir baÅŸka Malazgirt oldu.” Bu dizenin geçtiÄŸi ÅŸiir, ÅŸairin vefatından sonra, bitmemiÅŸ halde defterinde bulunmuÅŸ. Henüz bitmemiÅŸ. Manidar, deÄŸil mi?
Anlaşılan odur ki, memleketimizin her bir köÅŸesi Malazgirt olmaya devam edecek. İmtihan sürecek. İşbu tehlikeden dolayı, bizim birinci ihtiyacımız birlik ve beraberliktir, kardeÅŸliktir. Millî meselelerde tek vücut olabilmektir. Zor ama imkânsız deÄŸil.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.