Sosyal Medya

Makale

Paralel yapı, Huntington, Fukuyama vs..

Evet ÅŸu Paralel yapı hikayesine bir baÅŸka açıdan bakalım isterseniz bugün..

Paralel devlet, Paralel din tartışmaları durduk yere çıkmadı.. Ä°ÅŸin temelinde ciddi bir teolojik tartışma, kehanet ve stratejik öngörü vardı..

1. Dünya savaşının ardından birçok ülkenin sınırları yeniden çizilmiÅŸ, onlara yeni iktidarlar ve rejimler tayin edilmiÅŸti. Ardından yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile ilgili önemli imtiyaz anlaÅŸmaları ve stratejik iÅŸbirlikleri yapılmıştı ve 1. Dünya savaşının 100. Yılının ardından bu konuda bu topraklarda ciddi sorunlar bekleniyordu.. Öncelikle 22 Arap ülkesinin rejim, iktidar ve sınırlarının yeniden çizilmesi sözkonusu idi. Bu proje giderek diÄŸer Ä°slam ülkelerini de kapsayacak ÅŸekilde geniÅŸletilecekti..

Öncelik Ä°srail’in varlık güvenliÄŸi ve batı deÄŸerler sisteminin korunup, yüceltilmesi ve rakiplerinin tasfiyesi, ABD ve NATO’nun askeri ve stratejik hedefleri açısından sorun oluÅŸturmayacak bir din ve siyaset anlayışının tahkim edilmesi idi.

25 Aralık 1991 tarihinde SSCB Devlet BaÅŸkanı Mihail Gorbaçov’un istifa etmesinin ardından Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler BirliÄŸi resmen dağılmış, Mastrich anlaÅŸması ile 1992’de AB kurulmuÅŸtu.. SoÄŸuk savaÅŸbitmiÅŸ, tek kutuplu yeni bir dünya doÄŸmuÅŸtu..

Ä°ÅŸte tam da bu sırada Samuel HuntingtonSoÄŸuk SavaÅŸ sonrasına tekabül eden 1990’lı yıllardan itibaren uluslararası ittifak ya da ihtilaflarda belirleyici olan unsurun politik ya da ekonomik ideolojiler deÄŸil,medeniyetler olmaya baÅŸladığını ve 21. yüzyılda da bu trendin devam edeceÄŸini söyleyerek Medeniyetler arası çatışma tezini ortaya attı.. Bu tarihin sonunu getirecek bir intihar ideolojisine dönüÅŸebilirdi..Huntington’un bu tezi ilk olarak 1993 yılında Foreign Affairs isimli dergide yayınlandığında bu çerçevede yeni bir tartışma baÅŸlamıştı. 1996yılında bu çalışma geniÅŸletilerek kitaplaÅŸtırıldı..

Nerede ise eÅŸzamanlı olarak, 1993’de Francis Fukuyama’nın “Tarihin sonu ve son insan”ı yayınlandı.. Aslında kitabın temel fikirleri 1989 yazında The National Interest dergisinde “Tarihin Sonu mu?” baÅŸlıklı bir makalede kaleme almıştı Fukuyama. Teori ilginçti. Bir bakıma Huntington, Fukuyama’nın ayağına bir top veriyor ve o da Åžut’u çekiyordu..Fukuyama’ya göre liberal demokrasinin muhtemelen “insanlığın ideolojik evriminin son noktasını” ve “nihai insani hükümet biçimini” temsil ediyordu. Buna göre de liberal demokrasi “tarihin sonu”ydu.

Ä°ÅŸte tam da Paralel yapıdan, bir medeniyetler arası çatışmanın çıkmasını önlemek için batı medeniyetinin karşısında ayakta durabilecek ve direnecek tek güç olan Ä°slam’ın ve Müslümanların teslim alınması idi.. Bizim “Tom Amca” olmamız isteniyordu. Alameti farikalarını kaybetmiÅŸ bir din özgür bırakılacaktı. Artık Müslümanlarsopa gösterilmeyecek, havuçverilecekti. Hem zaten, yakın geçmiÅŸte görülen bir gerçek de ÅŸuydu,Müslümanların servet, iktidar gücü ve makamları yükseldikçe daha radikalleÅŸmiyor, aksine daha ılımlı hale geliyorlardı.. Siyaseti dönüÅŸtürü bir güç olarak gördükleri halde, ona ulaşınca kendileri dönüÅŸüyordu!Ritüeller ve semboller serbest bırakılacaktı, ama din bireysel planda mabedlere, toplumsal planda camilere hapsedilecekti.. Ä°ncil’e benzer bir Kur’an yorumu, kiliseye benzer bir cami, papaza benzer bir imam..Dinlerarası diyalog bu benzeÅŸme için bir araç olacaktı.. Bir yandan Müslümanlar atomize edilecek, agnostik hale getirilecek, birbirlerine muarız hale getirilerek nötralize edilecek, öte yandansekülerleÅŸtirilecekti. Bugün Suriye’de yaÅŸananlar, Sufi, Åžii, Selefi çatışmasının, dini, mezhebi, etnik çatışmaların arkasında bu plan var..Hıristiyan ve Yahudi topluluklarla geliÅŸtirilecek diyalogyakınlaÅŸma,hoÅŸgörü ve iÅŸbirliÄŸi ile benzeÅŸme saÄŸlanacaktı.. “Ä°slam ve Demokrasi fonu” bu amaçla basın ve STK’lar ile yakın ve sıcak bir iÅŸbirliÄŸine girecekti..

Türkiye bu projenin model ülkesi olacaktı.. Ve bu örneklik üzerinden bütün Ä°slam ülkeleri bu çizgiye çekilecek, Ä±lımlı Ä°slamcılar desteklenirken,radikal Ä°slamcılara karşı acımasız olunacaktı..

Cemaat” denen yapı, bu projenin teolojik, pedegojik ve sosyolojik ayağını oluÅŸturacak olan taÅŸeron bir örgüttü.

Cemaat yakın çevresine, “bu diyaloÄŸun ve iÅŸbirliÄŸinin sonunda Müslümanların iÅŸine yarayacağını ve güneÅŸin batıdan doÄŸuÅŸuna vesile olacağını” söylüyordu. Öte yandan komünizm gibi, din düÅŸmanı cereyanlara karşı, ehli kitapla ittifak da caizdi. Son argümanları ise, “hem zaten, batılıların bizden istedikleri ÅŸeyler, Ä°srail’in varlık ve güvenliÄŸi, batı deÄŸerler sistemine karşı rekabetten vazgeçmemiz, ABD ve NATO’nun askeri ve stratejik hedeflerine karşı tehdit oluÅŸturmamamız. Zaten buna izin vermeyecekleri gibi, gücümüz de yetmez. Batıdan borç almasak, destek almasak uçağımız uçmaz, memurun maaşını ödeyemez durumdayız.. Bir yandan içerideki laik darbecilerle baÅŸedemezken, dışarıdan batıya karşı kafa tutarak, kendimizi çözümsüzlüÄŸe mahkûm ediyoruz. Batı ile iÅŸbirliÄŸi ile darbecilerin başımıza bela olmasını önleyebilir ve batının desteÄŸinde daha hür ve daha müreffeh bir imkana sahip olabiliriz.

Bu çözüm birilerine makul geldi ve “hocaefendinin kerameti” ve “Sikke-i Tasdik-i Gaybi”deki iÅŸaretlere göre de bu iÅŸler bir kurtuluÅŸ müjdesine vesile olabilirdi.

Bugün 160 ülkede 2000’e ulaÅŸan paralel okul sayısı, 1995 de baÅŸlayan dışa açılım sürecinde, ABD’nin öncülüÄŸünde açılan Truva atları idi aslında.. Bu okullar, hedef ülkelerdeki sermaye sahipleri, etkili bürokratlar ve politikacıların çocukları üzerinden hem bilgi toplamayı ve hem de bu kiÅŸileri yeni dünya düzeninin misyonerlerine dönüÅŸtürmeyi hedefliyordu.. Bu okullar yeni Ä°slam’ın misyoner okulları olacaktı aynı zamanda.. Bu okullar çevresinde yeni bir burjuva sınıfı da oluÅŸturulacaktı bu ÅŸekilde..

ABD’nin diÄŸer ülkelerde 1961’de uygulamaya koyduÄŸu 200.000’den fazla Amerikalının 139 ülkede Barış Gönüllüsü olarak çalıştığı proje ve daha önce Harput ve Tarsus’ta da açılan Amerikan kolejlerinin açılış gayesi ve tecrübe birikimi bu projede de refarans olarak kullanıldı.. 27 AÄŸustos 1962 tarihinde yapılan ikili anlaÅŸma ile Türkiye’ye gelmeye baÅŸlayan ve sayıları bir dönem 1460’ı bulan Barış Gönüllüleri faaliyetlerini 1971’e kadar devam ettirdi. Yeni proje “Barış ve güvenlik için, diyalog, hoÅŸgörü ve demokrasi” sloganı ile sahneye çıkıyordu. Bu konu öyle bugünden yarına bitmeyecek.. Önümüzdeki günlerde yine bu konuya devam edeceÄŸiz, taa bugüne kadar geleceÄŸiz. Daha anlatılacak çok ÅŸey var.. Selâm ve dua ile.. 

YENÄ°AKÄ°T

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.